• Sonuç bulunamadı

C. MEDENİ USUL HUKUKUNDA SULH ve SULH SÖZLEŞMESİ

6. Sulh Türleri

a. Mahkeme Huzurunda Yapılan Sulh – Mahkeme Dışı Sulh

Her şeyden önce sulhun mahkeme huzurunda yapılıp yapılmadığına göre sulh sözleşmesi mahkeme önünde yapılan ve mahkeme dışında yapılan sulh sözleşmesi olarak ikiye ayrılıp incelenebilir ki Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenleme alanı bulan sulh esas itibari ile mahkeme huzurunda yapılan sulhtür.

Tarafların aralarındaki uyuşmazlığı çözebilmeleri için ya yargısal ya da yargı dışı çözüm yollarına başvurabilecekleri daha önceden belirtilmişti. Uyuşmazlık çözüm yollarından biri olarak sulh de hem yargılama sırasında hem de yargılama dışında gerçekleşebilmektedir463

. Hukuk Mukakemeleri Kanununun 313 – 315. maddeleri arasında düzenleme alanı bulan sulh mahkeme içi sulhtür.

462 ARIK, a.g.m. s. 146.

463 “Sulh sözleşmeleri mahkeme önünde olabileceği gibi mahkeme dışı da olabilir.” Yarg. 14. HD, E.

2010/5944, K. 2010/6502, T. 03.06.2010, Kazancı İçtihat bilgi bankası

Hukukumuzda mahkeme içi sulh kavramı yanında mahkeme huzurunda sulh, davada sulh, kazai sulh, medeni yargılama hukukunda sulh gibi kavramlarında kullanıldığı görülmektedir464

.

Mahkeme huzurunda yapılan sulh, davanın görülmesi sırasında dava taraflarının aralarındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlığı sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda karşılıklı fedakârlıkta bulunmak suretiyle gerçekleştirdikleri bir işlem olarak tanımlanabilir465

. Uyuşmazlığın taraflarının mahkeme dışında yapacakları sulh ise hükümleri itibariyle bir maddi hukuk işlemi sayıldığından Borçlar Hukukunun konusunu oluşturur ve bu sebeple HMK’ nun 313 – 315. maddeleri hükümlerine tabi olmaz466.

Yargıtay’ da sulhun mahkeme dışı ve mahkeme huzurunda yapılan sulh olarak iki şekilde gerçekleşebileceğini kararında şu şekilde belirtmiştir.

“Sulh sözleşmeleri mahkeme önünde olabileceği gibi mahkeme dışı da olabilir. Dava açıldıktan sonra hüküm kesinleşinceye kadar karar düzeltme aşaması da dâhil davada sulh olunabilir. Gerek duruşma sırasında tutanağa geçirilerek gerekse duruşma dışında hazırlanan sözleşmenin mahkemeye sunularak tutanağa geçirilmesi ile sulh anlaşması yapılmış olur ve karar kesinleşinceye kadar yapılan her türlü sulh anlaşması mahkeme içi sulh olarak kabul edilir.” 467

İcra İflas Kanununun468

38. maddesine göre mahkeme içinde yapılan sulhlara mahkeme dışında tarafların kendi aralarında yaptıkları sulhlardan farklı olarak ilam niteliğinde olma gücü tanınmıştır.

464 ÖNEN, Sulh, s. 19.

465

ARIK, a.g.m s. 148; TANRIVER, “Sulh”, s. 36; TANRIVER, İlamların İcrası, s. 85.

466 YILMAZ, Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara Yetkin Yayınları, 2012, s. 1355. 467 Yarg. 14. HD, E. 2010/5944, K. 2010/6502, T. 03.06.2010, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm erişim tarihi; 03.05.2013.

İdarenin tarafı olduğu uyuşmazlıklar açısından yapılabilecek sulhun mahkeme huzurunda mı yoksa mahkeme dışında gerçekleştirilecek sulh olup olmadığının da belirlenmesi gerekmektedir.

İdarenin tarafı olduğu adli uyuşmazlıklar, çalışma boyunca ele alacağım üzere idarenin tarafı bulunduğu ve uyuşmazlığın giderilme yerinin adli yargı yerleri olduğu uyuşmazlıklardır. Adli yargı yerlerinde uygulanacak olan usul kuralları ise Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtilmiştir. Adli uyuşmazlıklar açısından eğer uyuşmazlık yargı mercileri önüne dava açılmak veya icra takibi başlatılmak sureti ile getirilmiş ise ve sulh bu aşamada yargı mercileri önünde gerçekleştiriliyor ise bu durumda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri gereğince mahkeme huzurunda sulh hükümleri uygulanacaktır. Eğer idarenin tarafı olduğu adli uyuşmazlık dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan ya da başlandıktan sonra tarafların kendi aralarında sulh olmak sureti ile gideriliyor ise bu durumda gerçekleştirilen sulh, 659 Sayılı KHK kapsamındaki idareler açısından kararname hükümlerine göre gerçekleştirilecek ve mahkeme dışında yapılan sulh olarak kabul edilecektir.

İdarî uyuşmazlıklar açısından ise şu şekilde bir değerlendirmede bulunmak mümkündür. İdari uyuşmazlıklar dava açılmadan önce sulh yolu ile gideriliyor ise bu şekilde gerçekleştirilen sulh 659 Sayılı KHK kapsamındaki idareler açısından kararnamenin 12. maddesi hükümlerine tabi olacak ve mahkeme dışında gerçekleştirilen sulh olarak kabul edilecektir. İdari uyuşmazlık, dava açıldıktan sonra uyuşmazlık taraflarınca sulh yolu ile giderilmek istenirse hangi hükümlerin uygulanacağı ve sulhun yapıldığı yer açısından ne tür bir sulh olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlardan feragat ve kabul konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (yeni düzenlemeyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun) uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak sulh konusunda bir atıf bulunmamaktadır. Sulh genel olarak tarafların, dava konusu hak üzerindeki kısmî kabul ve kısmî feragatleri yoluyla meydana gelmektedir469

. Bu açıdan ve 31. maddede sulha doğrudan bir atıfta bulunulmaması sebebi ile uyuşmazlığın

469 6100 sayılı HMK madde gerekçeleri

http://www.kgm.adalet.gov.tr/Tasariasamalari/Kanunlasan/2011Yili/kanmetni/6100ss.pdf et 19.09.2013.

mahkeme tarafından tarafların sulh olma iradeleri görüldüğünde kısmî kabul kısmî feragat şeklinde kabul edilerek sonlandırılması daha uygun görülmelidir. Yani doğrudan olmasa da mahkeme, tarafların sulh olma yolundaki iradelerini göz önünde bulundurarak bu doğrultuda karar vermesi gerekmektedir. Zira kanaatimce 31. maddenin atıf yaptığı ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kalkan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda davaya son veren taraf işlemleri arasında sulh bulunmamaktaydı. HMK’ nda ise davaya son veren taraf işlemleri arasında sulha da yer verilmiştir. 659 sayılı KHK’nin çıkarılması ile idarenin tarafı olduğu uyuşmazlıkların sulh yolu ile giderilmesini kanun koyucunun kabul ettiği görülmektedir. Bu sebeple taraf iradeleri yönünde yani uyuşmazlığın sulh yolu ile giderilmesine imkân tanır şekilde değerlendirmede bulunmak gerekmektedir. Bu açıdan idare hukukunda doğrudan olmasa da dolaylı olarak mahkeme huzurunda da sulh olunabileceğini kabul etmek gerekmektedir.

b. Şarta Bağlı Sulh – Şarta Bağlı Olmayan Sulh

Tarafların aralarındaki uyuşmazlıklarını sulh yolu ile gidermeleri konusunda yaptıkları sulh sözleşmelerinin taraflarca dilenirse şarta bağlı olarak da yapılması mümkündür. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 313. Maddesinde “Sulh, şarta bağlı

olarak da yapılabilir” şeklindeki düzenleme ile açık bir şekilde sulhun şarta bağlı

olarak yapılabileceği belirtilmiştir.

Sulh sözleşmesinin mahkeme huzurunda yapılmış olması, sulhun şarta bağlı olarak yapılması konusunda bir engel teşkil etmemektedir. Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar ‘feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır’ diyen HMK md. 309/4 hükmünün aksine, kanunda açıkça belirtildiği üzere şarta bağlı olarak yapılabilecektir. Her ne kadar feragat ve kabulün şarta bağlı olarak yapılabilmeleri mümkün değilken şarta bağlı olarak yapılan feragat ve kabul beyanlarının sulh sözleşmesi yapılması için icap niteliğinde sayılması gerekmektedir470. Mahkeme dışında yapılan sulhlar ise zaten tarafların serbest iradelerine dayandığından Borçlar Hukukunun genel hükümleri gereğince şarta bağlı olarak da yapılabilecektir.

Sulh sözleşmesinin yapılması konusunda belirlenen şart geciktirici ve / veya bozucu mahiyette bir şart olabilir471. Örneğin “davacının belli bir malı davalıya teslim

etmesi halinde, davalı da davacıya belli bir parayı (dava konusu paranın tamamını veya bir bölümünü) ödeyecektir şeklinde bir sulh sözleşmesi yapılabilir”472. Buradaki şart

geciktirici şarta bağlı olarak yapılan sulha tipik bir örnektir.

İdare hukukunda ve vergi hukukunda şarta bağlı olarak sulh yapılıp yapılmayacağı hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere özel hukukta feregat ve kabulün aksine şarta bağlı olarak sulh yapılabilmektedir. Zira esasen her sulh anlaşması içeriğinde bir şart barındırmaktadır. İdare hukuku açısından da durum bu şekildedir. Örneğin birey idareye başvuru yaptığında bu sulh başvurusu, “zararımı karşılarsan dava açma hakkımdan vazgeçerim” demektir. Yani dava açma hakkından vazgeçme idare tarafından doğan zararın karşılanması şartına bağlanmaktadır. Vergi hukukunda uzlaşma açısından da durum aynıdır. Fakat örneğin idare tarafından zararın irad şeklinde ödenmesine karar verilmesi ve ödemelerden birinin yapılmaması ya da gecikmesi durumunda sulh anlaşmasının bozulup bireyin dava açma hakkının yeniden doğup doğmayacağının da değerlendirilmesi gerekmektedir. İdare, sulh anlaşması yapıldıktan sonra sözleşmenin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmezse, bireyin dava açma hakkı ortadan kalktığından birey sözleşmenin icrasını istemekten başka bir şey yapamayacaktır. Böyle bir durum sulh anlaşmasının yapılmasını anlamsız kılacak ve idare tarafından kötü niyetli uygulamalara da mahal verebilecektir. Bu açıdan idare ile birey arasında yapılan sulh sözleşmesine bu yönde yani bozucu şartların da konulabileceğini genel olarak kabul etmek gerekmektedir.

471 ANSAY, a.g.e. s. 185; AKİL Cenk, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Sulh ve Sulh Yoluyla Şarta

Bağlı Hüküm Verilip Verilemeyeceği Meselesi”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, S. 4, 2012, s. 10.

c. Kısmi Sulh – Tam Sulh

Sulh uyuşmazlık konusunun tamamı üzerinde olabileceği gibi, belli bir kesimi üzerinde de yapılabilir473

.

Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla yaptıkları anlaşma olduğuna göre tarafların uyuşmazlığın bir kısmı üzerinde sulh olmaları da mümkündür.

Taraflar arasındaki hukuki ilişki hakkında söz konusu olan uyuşmazlığın hukuki ilişkinin tamamı üzerinde bulunması zorunluluğu olmadığından uyuşmazlık konusunun belli bir kesimi üzerinde tarafların sulh olmaları diğer yandan sulh olmadıkları uyuşmazlığın diğer tarafını olduğu gibi bırakmaları mümkündür474. Kısmî sulh taraflar

açısından tercih edilebilecek bir yöntemdir. Zira bir borç ilişkisi içinde alacaklı için hiçbir şey almamaktansa alacağının bir kısmını almak tercihe değer bir çözüm tarzı olarak kabul edilebilecektir475.

Uyuşmazlık konusunun tamamı üzerinde gerçekleştirilen sulh, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığı ve bu sebeple açılmış olan davayı bütün yönleri ile çekişme bırakmayacak şekilde sona erdirirken kısmi sulh, davanın – hukuki uyuşmazlığın bir bölümünü sona erdirmek amacına yöneliktir476

.

Kısmi sulhların icrasında yapılan kısmı sulh, ait olduğu uyuşmazlık bölümünü sona erdirdiğinden sulhun yapıldığı kısım açısından uyuşmazlık sona ereceğinden davanın tamamının sonlanmasını beklemeye gerek olmaksızın kısmı sulhun icrası istenebilecektir477.

473 ÖNEN, Sulh, s. 51 – 52; ANSAY, “Sulh”, 204. 474

ULUSAN, İ. “Sulh Sözleşmesi”, s. 159.

475 TANDOĞAN, a.g.e. s. 15.

476 TANRIVER Süha, İlamlı İcra Takibinin Yasal Dayanakları ve İcranın İadesi, Ankara Yetkin

Yayınları, 1996, s. 85; TANRIVER, “Sulh”, s. 36.

d. Dava Konusunun Dışında Kalan Hususlarda Özellikle Üçüncü Kişiler Lehine Yapılan Sulh

Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre dava konusunun dışında kalan konuların da sulhun kapsamına dâhil edilebilmesi mümkündür (HMK’nun 313/3. maddesi).

Taraflardan birinin dava konusu dışında kalan hususları da sulh sözleşmesinin kapsamına dâhil etmesi mümkün olduğundan bu durum sulhun uyuşmazlık taraflarının karşılıklı fedakârlıkları sonucunda meydana gelmesine bir istisna teşkil ettiğini söyleyebiliriz478

.

Dava konusu olarak gösterilmemiş hususların da sulh kapsamında değerlendirilmesi mümkün olup davaya taraf olmayan üçüncü bir kişinin dahi duruşma tutanağına geçirilmek ve kendisine imza ettirilmek şartıyla sulh kapsamına dâhil edilmesi mümkündür479

. Bu durumda davaya taraf olmayan üçüncü kişinin katıldığı sulh sözleşmesinin aksine aynı konu hakkında yeni bir dava açması mümkün bulunmamaktadır480

.

Sulhte menfaati olan üçüncü kişilerin sulhe iştirak etmeleri lehlerine olduğu için normal karşılanmalıdır481

.

Mahkeme huzurunda yapılan sulh ile tarafların dışında sulh sözleşmesine katılmayan üçüncü bir kişinin ya da kişilerin lehlerine bazı edimlerin ifa edilmesi kararlaştırılmış ise bu durumda yapılan sulh üçüncü kişi lehine yapılan sulh olarak kabul edilir482.

Davaya taraf olmayan üçüncü kişi hakkında yapılan sulh, mahkeme tutanağına geçirilmek ve kendisi tarafından da imzalanmış olmak koşulu ile bu üçüncü kişiye karşı

478

KURU, Usul, C. IV, s. 3751; KURU, El Kitabı, s. 616.

479 ANSAY, a.g.e. s. 185; POSTACIOĞLU, a.g.e. s. 484; BİLGE / ÖNEN, a.g.e. s. 357. 480 POSTACIOĞLU, a.g.e. s. 484.

481

ÖZKAN, a.g.e. s. 93.

da icra edilebilecek mahiyete kavuşacaktır483

. Bu durumda sulha katılan üçüncü kişi de sulh anlaşması ile bağlı olacaktır484

.

e. Tahkim Yargılamasında Sulh

Tahkim aralarında uyuşmazlık bulunan iki tarafın, uyuşmazlıklarının giderilmesi görevini üçüncü bir kişiye bırakmak konusunda gerek ayrı bir anlaşma ile gerekse yapacakları sözleşmeye bir şart koymak sureti ile anlaşmış olmaları şeklinde tanımlanabilir485

.

Tahkim uyuşmazlıkların yargı organları dışında taraflarca uyuşmazlıkları çözmekle görevlendirilmiş kişi olan hakemler tarafından yargılama faaliyeti sonucunda çözümlenmesidir486

.

Tahkim Hukuk Muhakemeleri Kanununun 407 ve 444. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanunun 434. maddesi gereğince tarafların tahkim yargılaması sırasında da sulh olmak sureti ile aralarındaki uyuşmazlığı sonlandırmaları mümkün bulunmaktadır.

Tarafların tahkim yargılaması sırasında sulh yoluna başvurmaları da mümkün olduğundan hakem yargılaması sırasında yapılacak sulh sözleşmesini düzenleyen HMK’nun 434. maddesi gereğince taraflar tahkim yargılaması sırasında uyuşmazlık konusunda sulh olurlarsa, tahkim yargılamasına son verilecektir.

Sulh sebebi ile tahkim yargılamasına son verilmesi ancak tarafların taleplerinin, ahlâka veya kamu düzenine aykırı olmaması veya tahkime elverişli olan bir konuya ilişkin olması koşulu ile mümkündür. Bu koşulları taşıyan sulh, hakem kararı olarak tespit edilebilecektir.

483 ANSAY, a.g.e. s. 185.

484

“Sulh yalnız tarafların değil, uyuşmazlık dışındaki bir kişinin de taraflara bazı menfaatler sağlaması sonunda uyuşmazlığın kaldırılmasını sağlamış olması halinde dahi, bu nitelikte bir anlaşma sulh anlaşması olur.” KURU Usul, C. IV, s. 3750.

485

SEVİĞ, a.g.m. s. 144; PEKCANITEZ / ATALAY / ÖZEKES, a.g.e. s. 734.