• Sonuç bulunamadı

Suç, Ceza ve Yaptırımlar

1.5. YAPTIRIM TÜRLERİ

1.5.1. Suç, Ceza ve Yaptırımlar

İnsan unsurunun olduğu her yerde olumlu ve olumsuz davranışların olması kaçınılmazdır. Toplumda meydana gelen bu tür olumlu olumsuz olayların hukuk literatüründeki karşılığını suç ve ceza kavramla-rıyla açıklamak mümkündür [1.7].

Kişilerin olumsuz davranışlarına karşılık devlet tarafından konulan cezai yaptırımlar kanunlarla düzen-lenir. Ceza kanunlarının amacı “Kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir.” (Türk Ceza Kanunu, md. 1). Bu nedenle suçlar ve cezalar kanunlarla düzenlenmiştir.

1.5.1.1. Suç ve Ceza Kavramları

Suç ve ceza, tarih boyunca birlikte anılan ve toplumsal düzeni sağlamada adlarından sıkça bahsedilen iki kavramdır. Toplumsal işleyişe dâhil olabilmek ve bu konuda devletin düzenlemelerini anlayabilmek için bu iki kavramı iyi bilmek gerekir.

Suç, kanun tarafından düzenlenen menfaatlere aykırı davranışlardır. Başka bir ifadeyle suç “Yasaya,

tö-reye aykırı davranış biçimidir.” Tanımdan da anlaşılacağı üzere bir fiilin suç olup olmadı-ğı, suç ise sınırları ve özellikleri kanun ile be-lirlenmektedir. “Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayıla-maz.” (Anayasa, md. 15). Buna masumiyet karinesi denir.

Bir olayda suçun varlığından bahsedebilme-miz için birtakım unsurların var olması gere-kir. Buna suçun unsurları denir. Suçun

un-surları yasallık unsuru, maddi unsur, hukuka

aykırılık unsuru ve kusurluluk unsuru olmak Kavramlar: Yaptırım, suç

Tablo 1.14: Suçun Unsurları

Suçun tanımından ve unsurlarından anlaşıldığı üzere bir fiili yapmak ya da yapmamak ancak o fiil ceza gerektirdiği sürece suç sayılır. Yani kişilerin yaptıkları ya da yapmadıkları her fiil suç sayılmaz. Kanunlara göre bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunda yer alması gerekmektedir. Buna suçta ve cezada kanuni-lik ilkesi denilmektedir. Ayrıca “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve

güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” (Türk Ceza Kanunu, md. 2). Bu ilke, bireylerin hangi davranışlarının suç oluşturduğunu ve bunların karşılığında hangi cezaların öngörüldüğünü bilmelerine olanak sağlar. Kanunların uygulayıcıları olan hâkimlerin, bireyleri keyfî olarak cezalandırmalarını önler. Yasaları koyan-ların, insan haklarına ve demokratik anayasal haklara uygun yasalar yapmalarını sağlar [1.19].

Yasallık Unsuru

Yasada açıkça suç sayılmayan bir ey-lemden dolayı ceza verilemez. Yapılan hareket ancak yasa-daki bir suç tanımına uygunsa cezalandı-rılması mümkündür. Bu unsur kanunlarda suçta ve cezada ka-nunilik ilkesi olarak açıklanmaktadır.

Maddi Unsur

Suçtan bahsedile-bilmesi için ortada olumlu ya da olum-suz bir hareket bu-lunması gerekir. Bu hareketin dış dünya-da bir değişikliğe ne-den olması ve bunun bir sebebinin olması gerekir. Bunların tümü suçun maddi unsurunu oluşturur. Kısaca maddi unsur; hareket, sonuç, ne-densellik ilişkisidir.

Hukuka Aykırılık Unsuru

Yasalarda suç olarak tanımlanmış bir hareketin varlığı hukuka aykırılık demektir. Hukuka aykırı bir eylem ise suç teşkil eder. Hangi hareketlerin suç olup olmadığı ise kanun-lar ile belirlenmiştir. Örneğin başkasının özgürlüğünü kısıt-lamak suçtur (Türk Ceza Kanunu, md. 109). Kusurluluk Unsuru

Suçun oluşması için kişinin bilerek veya bilmeyerek eylemi yerine getirmiş olması gerekir. Ve bu eylemin su-çun tanımındaki gibi hukuka aykırı bir eylem olması gerekir. Kusurlu-luk, failin eylemini kasten veya taksirle gerçekleştirmiş olmasıdır.

SUÇUN UNSURLARI

B İ L G İ K U T U S U

Kast: Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlidir (Türk Ceza Kanunu, md. 21). Kastta bilmek, farkında olmak ve istemek durumları söz konusudur. Örnek Olay 1: Aynı istikamette giden araç ve motosiklet sürücüsü arasında araçlar seyir hâlinde iken tartışma yaşanır. Araç sürücüsü motosikletli şahsın seyrine imkân bırakmayacak şekilde aracını motosikletin üzerine sürer ve motosikletteki şahıs düşerek hayatını kaybeder. Araç sürücüsü, diğer araca seyir için alan bırakmayıp çarptığı takdirde sürücünün zarar göreceğini öngörmesine rağmen fiili işlemiş ve bilinçli olarak kanunun suç saydığı eylemi gerçekleştirmiştir.

Taksir: Kişinin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığı dolayısıyla, bir davranışın, suçun kanuni tanımında be-lirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir (Türk Ceza Kanunu, md. 22). Taksirde bilmeden, farkında olmadan ve istemeden sebep olmak durumu vardır.

Örnek Olay 2: Trafikte kendisine kırmızı ışık yandığını gören sürücü etrafta kimsenin olmadığını düşünerek ha-reket eder. Tam o sırada yaya geçidinden bir kişi karşıya geçmek üzere hızla yola girer ve kaza olur, yaya hayatını kaybeder. Burada sürücü hatalıdır. İstemeden de olsa bir başkasının zarar görmesine sebep olmuştur.

“Ceza kaldırılabilir; ama suç insanın içinde sonsuza kadar yaşar.” Ovidius (Ovidyus)

Ceza, kişilerin suç sayılan eylemleri

karşılı-ğında devlet tarafından uygulanan yaptı-rımdır. Devlet, ceza denen yaptırımlara top-lumun düzenini korumak, suç işlenmesini önlemek amacıyla başvurmaktadır.

Eylem ve işlemleri hukuk kurallarına daya-nan, vatandaşların güvenliklerinin hukuk düzeni ile sağlandığı devletlerde, suçlar ve onlara uygulanacak olan yaptırımlar kanun-lar ile düzenlenir. 1982 Anayasası’nda suç ve cezalara ilişkin bazı önemli unsurlar yer almaktadır. Anayasa’ya göre “Kimse, işlendi-ği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” (Anayasa, md. 38).

Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince cezaların uygulanmasında kişiler arasında ırk, dil, din,

mezhep, milliyet, renk, cinsiyet gibi ayrımlar yapılamaz. Kimseye ayrıcalık tanınamaz (Türk Ceza Kanu-nu, md. 3).

Anayasa (md. 38) ve Türk Ceza Kanunu’na (md. 20) göre ceza sorumluluğu şahsidir. Yani kimse bir baş-kasının işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulamaz ve cezalandırılamaz. Buna ceza sorumluluğunun şah-siliği ilkesi denir.

Hukukun suç saydığı eylemlere karşı uygulanan cezaların sahip olması gereken bazı özellikler vardır. Kişi suç işlemiş bile olsa insan onuruna yakışır şekilde cezalandırılmalıdır. Anayasamıza göre “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” (Anayasa, md. 17).

Görsel 1.45: Adalet ve kanun önünde eşitlik

OKUMA PARÇASI

ALNI AÇIK OLMAK

Eski devirlerde suç işleyenlerin alınlarına, cezalarına göre kızgın demirlerle damga vurulurmuş. Bugünkü gibi nüfus kayıtları ve adli kayıtlar tutulmadığından suçlular bu yolla tanınırmış.

Alnında damgası bulunan sabıkalılar (eski suçlular), damgalarını göstermeyecek şe-kilde başları eğik dolaşır, çoğu zamanda külahları veya takkeleriyle alınlarını örtmeye çalışırlarmış. Hiçbir cezası bulunmayanlar ise başları dik, alınları açık sokağa çıkarlar-mış. Bundan dolayı, alnı açık olmak dürüstlüğün, suçu olmamanın bir delili sayılmış, zamanla deyim haline gelmiştir [1.44].

SIRA SİZDE

Günlük hayat içinde karşılaştığınız manevi yaptırımları sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Devlet tarafından konulan ve takip edilen, yasalar ile düzenlenen ku-rallara hukuk kuralları; bu kuralla-ra uyulmadığı zaman karşılaşılacak tepkilere de maddi yaptırımlar

denir. Devlet tarafından uygulanan yaptırımların önleyici işlev ve

düzel-tici işlev olmak üzere iki temel işlevi

bulunmaktadır [1.8].

Görsel 1.46: Maddi yaptırımlar

1.5.1.2. Yaptırımlar

Bir düzen tarafından konulmuş kurallara aykırı davranışta bulunanlara verilecek yanıta, gösterilecek tepkiye yaptırım denir. Yaptırımlar, kuralı koyan otorite ve uygulanış biçimleri açısından farklılık

göster-mektedir.

Toplumu meydana getiren bireyler tarafından zamanla oluşturulan ve uyulmadığı takdirde dışlanma, ayıplanma, hor görülme gibi tepkilerle karşılaşılan yaptırımlara manevi yaptırımlar denir. Bu

yaptırım-larının kökenini din, ahlak ve görgü kuralları oluşturur.

B İ L G İ K U T U S U

Önleyici İşlev: Yaptırım, hukuk kuralına uyulmasını sağlayan bir caydırma aracıdır. Yaptırım yoluyla

hukuk kuralının ihlal edilmesi önceden önlenmeye çalışılır. Kişiler davranışlarının neye mal olacağı-nı önceden bilirse suç teşkil edecek davraolacağı-nışlara girme ihtimali de o denli azalır.

Örneğin kapalı alanlarda sigara içmenin yasak olduğu ve bu yasağa uyulmazsa ne gibi yaptırımlar uygulanacağı Kanun’la belirlenmiştir (5727 sayılı Kanun). Bu belirlilik kişileri cezadan kaçma yö-nünde doğru davranışa teşvik edecektir. Böylece henüz suç işlenmeden önlenmiş olacaktır.

Düzeltici İşlev: Yaptırım, hukuk kurallarının ihlallerinin sonuçlarını gidermeye çalışır. Yani ihlal

edi-len hukuk kurallarının sebep olduğu sonuçları onarmak üzere uygulanır.

Örneğin evinin yanında yeni bir bina inşa edilen kişinin evinin temelleri, tedbirsiz yapılan bu çalış-madan zarar görmüşse zararının tazminini talep etme hakkına sahip olur. Bu talebi kimi zaman mal varlığının eski hâline getirilmesi şeklinde sağlanırken kimi zaman da zararın miktarınca tazminat yaptırımı ile yerine getirilir. Böylece yaptırımların düzeltici işlevi sayesinde onarım sağlanmış olur.

“ Kötülüklerin ilki ve en büyüğü haksızlıkların cezasız kalmasıdır.” Platon (Platun)

Devlet kanunlara uymayanlara bazen kendiliğinden bazen de zarar görenlerin şikâyetleri üzerine birta-kım yaptırımlar uygular. Yaptırım türleri Şekil 1.9’da gösterilmiştir.

Şekil 1.9: Hukukta yaptırım türleri

HUKUKTA YAPTIRIM TÜRLERİ

(Maddi Yaptırımlar)

Ceza

Cebrî İcra

Tazminat

Hükümsüzlük

İptal

Görsel 1.47: Hapis cezası (Temsilî)

a) Ceza: Devlet tarafından hukuk kuralları

aracılığı ile belirlenen ve uyulmadığı takdir-de suç teşkil etakdir-den davranışlara uygulanan yaptırımdır. Hapis cezaları, müebbet ha-pis cezaları, süreli haha-pis cezaları, adli para cezaları, trafik cezaları, vergi cezaları gibi yaptırımlar cezalara örnektir. Bu cezaların dışında bir de kişilere bir kurum ya da ku-ruluşta disiplin kurallarını bozucu hareket ya da davranış sergilediği zaman uygulanan yaptırımlar vardır. Bunlara disiplin cezaları

denir. Bu cezalar okulda ve üniversitede bu-lunan öğrencilere, kurum ve kuruluşlarda çalışan kişilere gerektiğinde uygulanan yap-tırımlardır. Uyarma, kınama, uzaklaştırma gibi cezalar bunlara örnek verilebilir.

b) Cebrî İcra: Uymak zorunda olduğu hukuk kurallarına uymayan kişileri bu kurala uymak üzere zorlama

biçiminde gerçekleşen yaptırımlardır. Örneğin arkadaşından aldığı 1000 TL borcu belirledikleri gün ve şekilde ödemeyen kişi, alacaklı tarafından icraya verilebilir. Cebrî icrayı (zorla yerine getirme) uygulama yetkisi yalnızca devlettedir. Kişiler hiçbir surette başka kişilere zorlama yapamazlar.

c) Tazminat: Hukuka aykırı davranışta bulunan, başkasına maddi ve manevi zarar veren kişilerin bu

zara-rı ödemeye mahkûm edilmeleri yönünde uygulanan yaptızara-rımdır. Tazminat, maddi tazminat olabileceği gibi manevi tazminatta olabilir. Burada zarara uğrayan kişinin zararının niteliği belirleyici olur. Örneğin cerrahi bir müdahale ile burnunu yaptıran bir kişinin operasyon sırasında çekilen fotoğraflarının dok-toru tarafından sosyal ağlarda izinsiz bir şekilde paylaşılması suçtur. Hasta, özel hayatın gizliliğine saygı

Görsel 1.48: Özel hayatın gizliliği (Temsilî)

ç) Hükümsüzlük: Kanunun uygun bulduğu şekilde yapılmayan ya da kanuna aykırı bir şekilde yapılan

hukuki işlemlerin geçersiz olması durumudur. Örneğin fiil ehliyetini henüz kazanmamış olan bir kü-çüğün (15 yaşını doldurmamış) bisikletini mahallenin bakkalına, bakkaldan yapacağı küçük bütçeli bir alışveriş karşılığında satması kanunen hükümsüzdür. Yani bu alışveriş henüz fiil ehliyetini kazanmamış olan küçüğü bağlamaz, yapılan işlem hukuken geçersiz sayılır. Başka bir örnek ise devlet tarafından görevlendirilmiş resmî nikâh memuru tarafından kıyılmayan bir nikâh gerçekleşmemiş sayılır. Yani ev-lenme ve evev-lenmeden doğan haklar (soyadı alma hakkı, evlilik bağıyla doğan miras, tazminat hakkı vb.) yok hükmündedir.

Görsel 1.49: Resmî nikâh ve nikâh memuru

gösterilmesini isteme hakkına sahiptir (Anayasa, md. 20). Hukuka aykırı gerçekleştirilen eylem karşı-sında kişinin tazminat hakkı doğmaktadır. Bu tazminat kimi zaman maddi zararın giderilmesi şeklinde olabilirken kimi zaman da özür dileme, hatalı davranışın telafisi, düzeltme yazısı yayımlama gibi manevi yollarla da olabilir. Tazminat yaptırımının sınırları kanunla düzenlenmiştir.

SIRA SİZDE

Günlük hayatta “hükümsüzlük” yaptırımına örnek olabilecek olayları düşünüp sınıfta arka-daşlarınızla paylaşınız.

d) İptal: Hukuka aykırı biçimde gerçekleştirilen idari işlemlere uygulanan yaptırımdır. Bazen idari

ma-kamlar hukuk kurallarına ters düşecek biçimde işlem gerçekleştirebilir. Bu durumda menfaati zarar gö-ren kişi ilgili yargı organına dilekçe yoluyla dava açarak işlemin iptalini talep edebilir. Örneğin çalıştığı kurumda girdiği görevde yükselme sınavında yeterli puanı aldığı, gerekli şartları taşıdığı hâlde emsalleri gibi görevde yükselmesi yapılmayan kişi idarenin bu eylemlerindeki hatanın düzeltilmesi için yargıya başvuruda bulunabilir.

İdare, eşit konumda olan her kişiye eşit davranmalıdır. Anayasa ile koruma altına alınan eşitlik ilkesinin ihlali durumunda yargı, idari işlemin iptaline karar verebilir. Başka bir örnekte elektrik borcunu ödediği hâlde elektrikleri kesilen kişi bu durumdaki uygulamanın yanlışlığını belirterek yapılan bu idari işlemin iptalini varsa zararının tazminini talep edebilir. Yargı tarafından iptallerine karar verilene kadar idari işlemler geçerliliklerini korur.