• Sonuç bulunamadı

İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi

1.4. İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ

1.4.1. İnsan Hakları

1.4.1.1. İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi

İnsan hakları farklı tarihlerde, kültürler-de, inanış ve yaşayışlarda farklı şekiller-de gelişme göstererek günümüze kadar gelmiştir. Tarih boyunca hak ve özgürlük kavramları değişik tanımlarla da olsa var-lığını hep korumuştur.

İlk Çağ uygarlıklarında Sümerlerin yazıyı bulması insan haklarının gelişimini günü-müze taşıyan önemli bir mihenk taşıdır. Sümerlerin ve Akadların kralı olan Ham-murabi (HamHam-murabi), kötüleri yok edip kuvvetlilerin zayıfları ezmesinin önüne

geçerek ülkede adaleti sağlayacağını ve halkını eğiterek halkın refahını artıracağını söylemiştir. Bunu Hammurabi Yasaları ile ilan etmiş, yazıya dökmüştür [1.28]. Böylece kişinin haklarını konu alan ilk ya-zılı belgenin MÖ 1776 yıllarında kaleme alınan Hammurabi Kanunları olduğu görülmüştür. Hammurabi Kanunları, dönemi itibarıyla adil yargılanma ve mülkiyet hakkı konusunda modern bir düzenleme içer-miştir [1.29].

Eski Yunan uygarlığında insan hakları bugünkü hâli ile aynı olmasa da üzerinde düşünülen, çalışılan ko-nulardan biri olmuştur. Eski Yunan düşünürlerinden sofistler, insana verdikleri önemle, insan haklarının önemine vurgu yapmışlardır. Sofistler, gezgin öğretmenler olarak adlandırılmış, insanların daha rahat, huzurlu ve mutlu yaşamaları için çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar sonucunda bir anayasa bile ha-zırlamışlardır [1.30].

Pers İmparatorluğu’nun kurucusu kabul edilen Kiros (Kiros) tarafından bir bildiri yayımlanmıştır. Kiros Silindiri olarak anı-lan bu bildiri, kölelerin özgürlüğünü de konu etmesi bakımından ilk insan hakları bildirgesi olarak kabul edilmektedir. İslam dünyasında insan haklarına, Hz. Muhammed’in Veda Haccı’ndaki vaazın-da yer verilmiştir. İnsanların eşitliği ve ka-dın haklarını vurgulayan 632 tarihli Veda Hutbesi insan haklarına kaynaklık eden önemli bir belgedir. Bu hutbede bütün in-sanlığa seslenilmiş ve tüm insanların hak-larına vurgu yapılmıştır.

SIRA SİZDE

Geçmişten günümüze insan haklarındaki gelişmeleri anlatan, yazı ve görsellerden oluşan bir pano hazırlayınız.

Görsel 1.20: Hammurabi Kanunları

Tarihte insan hakları, farklı coğrafyalarda farklı şekillerde ilerleme göstermiştir. Orta Çağ’da halk, de-rebeyleri ve krallar arasında yaşanan büyük mücadeleler sonrası yapılan anlaşmalar, modern anlamda insan haklarının ilerleme sürecinde yol gösterici rol oynamıştır. İngiltere, Amerika ve Fransa önemli

VEDA HUTBESİ

“Ey insanlar! Size açıkladığım şeyleri dinleyin. Zira biliyorum bu yıldan sonra bu-lunduğum bu yerde belki de sizlerle tekrar buluşamayacağım. Kanlarınız (haya-tınız), mallarınız, haysiyet ve şerefleriniz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar kutsaldır. Emanet olarak elinde bir şey bulunduran kimse, onu kendisine emanet etmiş olan şahsa iade etmelidir. Cahiliye döneminde kan davaları kaldırılmıştır. O halde ey insanlar! Hanımlarınızın sizin üzerinizde hakkı bulunduğu gibi sizin de onlar üzerinde hakkınız vardır.

Ey insanlar! Rabbiniz bir, atanız birdir. Hepiniz Âdem’den türemiş bulunuyorsu-nuz. Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Bir Arab’ın Arap olmayan üzerinde bir üs-tünlüğü yoktur.”

Bu konuşma, bütün insanları kapsayan bir evrensel beyanname niteliği taşımak-tadır. Nitekim Peygamber, konuşmasına ‘Ey insanlar!’ hitabıyla başlayarak bütün insanlara hitap etmiştir. İnsan hayatının, malının ve şerefinin mukaddes doku-nulmaz olduğunu beyan etmesi de Peygamber’in insanların yaşama ve mal-mülk hakkına, ırz ve namuslarının korunmasına verdiği önemi ortaya koymaktadır. Ca-hiliye Dönemi’nde görülen kan davalarının kaldırılmış olduğunu kesin bir şekilde dile getirmektedir. Bu suretle kişi dokunulmazlığı, toplum düzeni, toplum güven-liği sağlanmış, anarşi önlenmiş, bunun yerine kardeşlik tesis edilmiştir. Peygam-ber faizi ve kan davasını kaldırırken bunları önce kendi yakınlarına uygulamış, onlara herhangi bir ayrıcalık tanımamıştır.

Peygamberimiz, insanların Rabbi’nin bir olduğunu, aynı anne ve babadan türe-diklerini, insanların eşit olduğunu kesin bir dille ifade etmiş, dil, renk ve ırk ayrı-mından vazgeçilip tüm insanlar arasında eşitlik esasını kabul etmiştir.

Özet olarak, Veda Hutbesi’nde Peygamber, kişi dokunulmazlığı, hayat hakkı, mül-kiyet hakkı, mesken dokunulmazlığı, toplumsal barış, eşitlik, miras, aile hukuku ve ayrıntılandırılabilecek diğer bazı meseleler üzerinde durmuştur [1.31].

(Düzenlenmiştir.)

11. yy.da kral ve toprak sahibi feodal beyler arasında çı-karlara dayalı destek ilişkisi vardı. Feodal beylerle kral arasında oluşan bu güç ve çıkar dengesi 13. yy.da feodal beyler lehine bozulmaya başlamıştır. Krala karşı başkaldı-ran beyler, birtakım hakları elde edene kadar pes etmeye-ceklerini açıklamışlardır ve kral bu isteklere boyun eğmek zorunda kalmıştır. İngiltere’de imzalanan, 1215 tarihli

Magna Carta Libertatum (Manya Karta Libertatum)

“Bü-yük Özgürlük Şartnamesi” insan hakları bakımından bu-günkü gelinen noktaya önemli bir basamak oluşturmuş-tur. Kralın yetkilerinin kısıtlandığı Magna Carta ile baskıya dayanan devlet anlayışı değişim göstermeye başlamıştır. Bu açıdan hukuksal anlamda insan haklarının varlığının kabul edildiği ilk gelişme olarak değerlendirilebilir. Amerika’da bu gelişim, bağımsızlık sürecinde 1776 tari-hinde Virginia (Vircinya) Haklar Bildirisi ile gerçekleşti-rilmiştir. Bu bildiri, insanların değişmez ve eşit haklarla yaratıldığını, yaşamak ve özgürlük gibi temel birtakım haklara sahip olduğunu ve bunlardan vazgeçilemeyeceği-ni vurgulamaktadır. Bu haklar göz önünde bulundurularak Amerika’da bir Amerikan Anayasası yapılmıştır. Bu Anaya-sa 1865 tarihinde köleliği yaAnaya-saklayarak ve 1870 yılında da zencilere oy hakkı tanıyarak daha da geliştirilmiştir [1.32]. İnsan hakları bakımından sadece doğduğu ülkeyi değil tüm dünya milletlerini etkileyecek olan bir diğer gelişme Fransa’da meydana gelmiştir. Bu gelişme, Fransız İhtilali’nin de büyük etkisi ile 1789 tarihinde yayımlanan Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları

Bil-dirisi’dir.

Hangi coğrafyada ve hangi şartlarda ya-pılırsa yapılsın gerçekleştirilen tüm adım-ların en temel ortak amacı özgürlük gibi haklardan bütün insanların ayrım göze-tilmeksizin faydalanmasını sağlamaktır. Bu süreçte yaşanan İkinci Dünya Savaşı ve ardından yaşanan savaşlar, insanların pek çok açıdan acı günler ve kayıplar ya-şamasına sebep olmuştur. Bu savaşlar ve kayıplar insan hakları alanında sözleşme-ler yapmayı gerekli kılmıştır. 1950 yılında imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleş-mesi ile pek çok temel hak ve özgürlük güvence altına alınmıştır.

Avrupa Konseyi üyesi devletlerce, 1950’de imzalanıp 1953’te yürürlüğe giren, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye’nin de katıldığı insan hakları ve ana hürriyetlerinin korunması ve geliş-mesini amaçlayan bir sözleşmedir [1.3].

Görsel 1.22: 1215 tarihinde Magna Carta’yı imzalayan İngiltere Kralı John (Can)

SIRA SİZDE

“İnsan Hakları” konulu film, kısa film, kitap, şiir vb. kaynakları araştırıp sınıfta paylaşınız.

Türkiye’de İnsan Hakları Gelişim Süreci:

İnsan hakları konusunda dünyada birta-kım gelişmeler yaşanırken Türkiye’de de bazı önemli gelişmeler olmuştur. Osman-lı Devleti’nde 1808 Senedi İttifak ile baş-layan, 1839 tarihinde Tanzimat Fermanı ile devam eden süreç 1876 tarihinde Ka-nunuesasi ile yasalaşmıştır. Bu gelişmeler insan hak ve özgürlükleri bakımından birtakım güvenceleri beraberinde getir-miştir.

Kurtuluş Savaşı sonrası kurulma aşama-sında olan Türkiye Devleti’nin ilk anaya-sası 1921 Anayaanaya-sası’dır. Bu Anayasa ege-menliğin millete aitliğinin vurgulandığı, temel hak ve hürriyetler konusunda herhangi bir bölümün yer almadığı yirmi üç maddelik çok kısa bir anayasadır. 1921 Anayasası’nın hazırlandığı dönem ve şartlar göz önünde bulundurulduğu zaman detaylı bir şekilde oluşturulmaması kolay anlaşılabilir.

Atatürk’ün başlıca amacı Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaktır. Bu nedenle, başta Ata-türk olmak üzere Cumhuriyet’i kuranlar, insan haklarına dayanan, demokratik bir rejim getirmeyi amaç-lamışlardı. Bu doğrultuda 1924 Anayasası’na baktığımızda klasik haklar ve hürriyetlerin tümüyle yer aldığını görürüz. Ülkenin içerisinde

bu-lunduğu sosyolojik ve ekonomik durum sebebiyle bu anayasada yer alan ilkeler tamamıyla uygulamaya aktarılamamıştır. Çünkü bu dönemde savaş sonrası Türk toplumu yeniden yapılanma telaşındaydı [1.33].

1961 Anayasası, temel hakların düzenle-nişinde gösterdiği titizlikle, çağdaş hür-riyet anlayışına uygun olarak klasik hak-lar yanında sosyal ve ekonomik hakhak-lara da yer vermiştir. Kanunların anayasaya uygunluğunun Anayasa Mahkemesince denetlenme mekanizmasını getirmiştir. Türk toplumunun sahip olduğu anayasa-lar içerisinde insan hak ve hürriyetlerini en iyi şekilde sağlayan ve koruyan anaya-sası 1961 Anayaanaya-sası olmuştur [1.33].

Görsel 1.24: Türk halkı Kurtuluş Savaşı’nda

Görsel 1.25: Mustafa Kemal Atatürk ve heyeti TBMM’den çıkarken

Cumhuriyet Dönemi’nin son anayasası olan ve birtakım değişikliklerle günümüzde hala kullanılmakta olan 1982 Anayasası “insan haklarına saygılı anayasa ilkesi”ni benimsemiştir. Temel hak ve hürriyetlere yer verirken bunların hangi şartlarda ve nasıl sınırlandırılacağını Anayasa (md. 13) ile belirlemiştir.

“Beni görmek demek kesinlikle yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve sezinliyorsanız bu yeterlidir.”

Mustafa Kemal Atatürk