• Sonuç bulunamadı

İnsan Haklarının Korunması

1.4. İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ

1.4.1. İnsan Hakları

1.4.1.2. İnsan Haklarının Korunması

Çeşitli aşamalardan geçerek günümüzdeki şeklini alan insan hakları için en önemli konu; kâğıtlardan, yazılardan, sözleşmelerden hayata geçirilerek doğru bir şekilde uygulanabilmesi ve korunabilmesidir. Dünyada gerçekleşen savaşlar, ihtilaller, ekonomik bunalımlar insan haklarının ihlali bakımından ağır sonuçlar doğurmuştur. Bu acı gerçeklerden edinilen tecrübeler insan haklarının korunması için birtakım adımların atılmasını gerekli kılmıştır. Bu nedenle ülkeler ulusal ve uluslararası düzeyde koruma yöntem-leri geliştirmiştir.

Hem ulusal hem de uluslararası hukuk alanında insan haklarının korunması için birtakım sözleşmeler ve anayasal ilkeler düzenlenmiştir. Böylece haklar korunmaya çalışılırken ortak bir yol izlenip etkili koruma sağlanmaya çalışılmıştır. Hakların ulusal düzeyde korunmasında devlet etkili olurken uluslararası koru-mada devletler tarafından oluşturulan uluslararası örgütler etkili olmaktadır.

a) Ülkemizde İnsan Haklarının Korunması: İnsan haklarının korunmasında esas olan, öncelikle devlet

içinde hakların korunması ve ihlal edilen hakların aranmasıdır. Ülke düzeyinde insan haklarının korunup güvence altına alınabilmesi için ülkenin siyasi, kültürel ve ekonomik yapısı, gelişmişlik düzeyi oldukça önemlidir. Bizim ülkemizde insan hakları ve buna dair uygulamalar, koruma yolları anayasa ile devlet tarafından düzenlenmektedir. 1982 Anayasası’nın ikinci kısmını oluşturan “Temel Haklar ve Ödevler” başlığının altında (md. 40) anayasal hakları ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvur-ma hakkına sahip olduğu söylenmektedir. Burada yetkili başvur-makamlardan kasıt öncelikli olarak başvur- mahkeme-lerdir. Aynı zamanda idari ve siyasi mercilere de başvuruda bulunulabilir.

Yargısal başvuru yolu, hak ihlaline

uğra-yan kişilerin haklarını yargı yolu (mahke-meler) ile arama şeklidir. Yargı yolu, hak arama yolları içerisinde en etkili olanıdır. Çünkü mahkemeler hak aramak için ken-dilerine yapılan başvuruları anayasa ve kanunlar çerçevesinde görüşüp karara bağlar. Anayasamıza göre (md. 36) “Her-kes, meşru vasıta ve yollardan faydalan-mak suretiyle yargı mercileri önünde da-vacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiç-bir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.”

1982 Anayasası (md. 74) insan haklarının korunması yönünde Türk vatandaşlarına ve Türkiye’de ikamet eden yabancılara

dilekçe hakkı ile Türkiye Büyük Millet

Meclisi ve idari makamlara başvurma olanağı tanımaktadır.

1982 Anayasası’na (md. 148) göre temel hak ve hürriyetleri ihlal edilmiş olan bi-reyler Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilirler. Ancak baş-vuruda bulunabilmeleri için iç hukukta izlemeleri gereken olağan tüm yolların

tüketilmiş olması gerekmektedir. Anaya-sa’ya göre kişilerin bu şekilde hak ara-ma yöntemlerine bireysel başvuru yolu

da denilebilmektedir. Her hak ihlalinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvu-ruda bulunulamaz. Anayasa Mahkeme-sine bireysel başvuruda bulunulabilecek haklar belirlenirken temel ölçüt, o hakkın Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Söz-leşmesi’nde yer alıp ihlale uğramış olma-sıdır.

B İ L G İ K U T U S U

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruya konu olabilecek bazı temel haklar şunlardır [1.34]:

• Yaşama Hakkı

• İşkence, İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muameleye Tabi Tutulmama Hakkı • Kölelik ve Zorla Çalıştırma Yasağı

• Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı • Adil Yargılanma Hakkı

• Suç ve Cezaların Kanuniliği

• Özel Yaşama, Aile Yaşantısına, Konut ve Haberleşme Hürriyetine Saygı • Din, Düşünce, Vicdan ve İfade Hürriyeti

• Örgütlenme ve Toplantı Hürriyeti (Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı) • Evlenme ve Aile Kurma Hakkı

• Mülkiyet Hakkı

• Eğitim ve Öğrenim Hakkı

• Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı (Serbest Seçim Hakkı) • Ayrımcılık Yasağı

Görsel 1.27: Dilekçe hakkı

İnsan haklarının Türkiye’de hem merkez hem de taşra teşkilatı düzeyinde korunması için çeşitli kurum ve kuruluşlar oluşturulmuştur. Bu kurum ve kuruluşlar ihlal edilen temel hak ve özgürlükler üzerine ida-ri başvuru yolu ile talep ve şikâyetleida-ri alıp araştırma yapmak için kurulmuşlardır. Bu kuruluşlar: 1990

tarihinde TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, 1998 tarihinde İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal

Komitesi, 2000 tarihinde İnsan Hakları Başkanlığı, 2001 tarihinde İnsan Hakları Üst Kurulu, 2003

tari-hinde İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları ve İnsan Hakları Danışma Kurulu ve 2012 taritari-hinde Türkiye İnsan

Hakları Kurumu’dur [1.35].

İnsan haklarını millî düzeyde koruyan kuruluşlardan, resmî devlet kurumları yanında, İnsan Hakları

Ko-misyonları ve Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsman) gibi özel statüdeki yarı resmi sayılabilecek

kuru-luşlarla birlikte sivil toplum örgütleri de önemli görevler üstlenmişlerdir [1.28].

2012 tarihinde kanun ile oluşturulan Türkiye İnsan Hakları Kurumu günümüzde Türkiye İnsan Hakları ve

Eşitlik Kurumu olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu kurumun amacı, genel olarak insan haklarının

korunması ve geliştirilmesi, kişilere hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma konusunda yaşanan ayrımcılığın önlenmesi amacıyla ulusal düzeyde faaliyet göstermektir. Tarihte oldukça eski olsa da ülkemiz-de 2012 tarihinülkemiz-de kanunla düzenlenen

Kamu Denetçiliği Kurumu birtakım

is-tisnalar olmak kaydıyla “Şikâyet doğrul-tusunda idarenin her türlü işlemlerini ve eylemlerini insan hakları temelinde adalet ve hakkaniyet çerçevesinde ince-lemek, araştırmak ve tavsiyelerde bulun-mak yetkisiyle donatılmıştır.” (Kamu De-netçiliği Kurumu Kanunu, md. 5). Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu temelde idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet-leri inceler.

Görsel 1.29: Ombudsman

SIRA SİZDE

1. “Kamu denetçisi “ nasıl görevlendirilir? Araştırınız.

2. Kamu denetçisinin araştırma ve inceleme yapamayacağı, tavsiyede bulunamayacağı

konular nelerdir? Araştırıp tartışınız.

b) Uluslararası Düzeyde İnsan Haklarının Korunması: 20. yüzyılda gerçekleştirilen I. ve II. Dünya

Sa-vaşları pek çok insanın hayatını kaybetmesine sebep olurken bir kısmının da temel haklarını derinden zedelemiştir. Birçok şehir yok edilmiş, tarihî eserlere zarar verilmiş, insanlar yerlerinden yurtlarından zorla göç ettirilmiştir. Bu dönemler devletlerin birbirilerine verdiği zararların yanında kendi vatandaşla-rına uyguladığı haksız davranışlara ve ihlallere de tanıklık etmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nın son bulması ile birlikte yıpranan dünyada barış, güvenlik ve özgürlük kavramla-rının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Barış ve güvenliğin sağlanması için de 1945 tarihinde

Birleşmiş Milletler kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Antlaşması ise bu alanda hazırlanan ilk uluslararası

İnsan Hakları Komisyonu, 1948 tarihinde

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni ilan et-miştir. Bu bildiri insan haklarını konu alan önemli belgelerden biri hâline gelmiştir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, ilanından

kısa bir süre sonra 1949 tarihinde Türki-ye tarafından da kabul edilmiş ve Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin taraf ülkelere kendiliğinden bağlayıcı bir ni-teliğinin bulunmaması ve herhangi bir güvence mekanizmasını düzenlememesi nedeniyle bildiriden sonraki gelişmeler bu kusurları gidermeye yönelik olmuştur.

Böylece evrensel ve bölgesel düzeyde yeni düzenlemeler yapılmıştır [1.36]. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla evrensel düzeyde 1966 tarihinde iki anlaşma kabul edilmiştir. Bunlar, Kişisel ve

Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’dir. Türkiye bu anlaşmalara 1976

yılında imza atarak taraf olmuştur. Bölge-sel düzeyde ise Avrupa kıtasında (Avrupa

Konseyi Örgütü), Amerika kıtasında (Ame-rikan Devletleri Örgütü) ve Afrika kıtasında

(Afrika Birliği) olmak üzere üç bölgesel ör-güt kurulmuştur.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa Devletleri bir araya gelmiştir. Ortak de-ğerleri koruyup geliştirmek, halkların sos-yoekonomik gelişimlerini kolaylaştırmak ve Avrupa ülkeleri arasında daha güçlü iş birliği sağlamak amacıyla 1949 tarihinde

Avrupa Konseyi’ni oluşturmuşlardır.

Mer-kezi Strasbourg’da (Strazburg) olan bu konseye Türkiye de üyedir. Avrupa Konseyi kuruluş amaçları doğ-rultusunda çeşitli şartlar ve sözleşmeler yapmaktadır. Bunlardan önemli iki tanesi Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı’dır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koru-nan insan hakları ihlallerinin şikâyetlerini almak üzere 1959 tarihinde Avrupa İnsan

Hakları Mahkemesi kurulmuştur.

Uluslara-rası nitelik taşıyan bu yargı organı, hakla-rı ihlale uğrayan devletlerin ve bireylerin şikâyetleri ile ilgilenmektedir. AİHM’e (Av-rupa İnsan Hakları Mahkemesi) bireyler ve sözleşmeye taraf olan devletler başvuruda bulunabilirler. Ancak bunun için doğrudan hak ihlaline uğramış olmaları gerekir. Bi-reysel başvurularda ise kişilerin hak arama mücadelelerinde iç hukukta tüm yolları

de-Görsel 1.30: Birleşmiş Milletler amblemi

Görsel 1.31: Avrupa Konseyi

SIRA SİZDE

“10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” ile ilgili kısa bir kompozisyon yazıp sınıfta arkadaş-larınızla paylaşınız.