• Sonuç bulunamadı

Anayasal Ödevler

1.4. İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ

1.4.2. Demokrasi

1.4.2.2. Anayasal Ödevler

1982 Anayasası, hakları ve ödevleri birlikte düzenlemiştir. Anayasamızın temel hak ve hürriyetlerin dü-zenlendiği ikinci kısmının başlığı “Temel Haklar ve Ödevler”dir. Bu kısımda “Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” (Anayasa, md. 12/2) hükmü yer almaktadır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere devlet, kişilere birtakım haklar tanır-ken onlara bu konularda çeşitli ödevler de yüklemektedir.

Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranışa

ödev denir. 1982 Anayasası bizlere eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi (md. 42), çalışma hakkı ve ödevi

(md. 49), mal bildirimi (md. 71), vatan hizmeti (md. 72), vergi ödevi (md. 73), oy kullanma (md. 67) gibi çeşitli hak ve ödevler yüklemektedir.

a) Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi: “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Eği-tim ve öğreEği-tim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. İlköğreEği-tim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.” (Anayasa, md. 42). Devlet,

vatandaşları-OKUMA PARÇASI

Herhangi bir kişinin yaşadıkça kıvançlı ve mutlu olması için gerekli olan şey, kendisi için değil, kendisinden sonra ge-lecekler için çalışmaktır.

Akla uygun davranan bir adam ancak bu biçimde hareket edebilir. Yaşamda tam tat ve mutluluk ancak gelecek ku-şakların onuru, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunur [1.18].

Görsel 1.35: Mustafa Kemal Atatürk

c) Oy Kullanma: Anayasa’nın vatandaşlarına tanıdığı, hem hak hem de ödevlerdendir. Vatandaşlar bu

haklarını ve ödevlerini, seçme ve seçilme faaliyetlerine katılarak yerine getirirler. Bu faaliyetlerin detay-ları Anayasa’da belirlenmiştir. “Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme

ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir. On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halk oylamasına katılma hak-larına sahiptir. Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir. Silah altında bulu-nan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hü-kümlüler oy kullanamazlar.” (Anayasa, md. 67). Seçimler ile ilgili tedbirler Yük-sek Seçim Kurulu tarafından alınır. Ge-rekli ve yeterli şartları sağlamasına rağ-men oy kullanmayanlar için kanun, ceza (para cezası) öngörmüştür.

Görsel 1.36: Oy kullanma hakkı ve ödevi

nı eğitim öğretim konusunda destekler, onların vatana ve millete faydalı birer fert hâline gelmesi için emek harcar.

b) Çalışma Hakkı ve Ödevi: “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.” (Anayasa, md. 49). Bireyler, devletin

çalışma hayatını geliştirmek, işsizleri korumak ve çalışmayı, üretmeyi desteklemek için aldığı tedbirlerde ve yaptığı girişimlerde iş gücü açısından katkı sağlamak yükümlülüğüne sahiptir.

ç) Mal Bildirimi Ödevi: Devletin vatandaşlarına tanıdığı kamu hizmetine girme hakkından

doğmakta-dır. “Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir.” (Anayasa, md. 71). Mal bildiriminde bulunma hem vergi ödevinin sağlıklı takip edilmesi hem de rüşvet ve yolsuzlukla mücadele konularında devlete kolaylık sağlaması amacıyla kamu çalışanlarına yüklenen bir ödevdir.

d) Vatan Hizmeti: “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya

kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” (Anayasa, md. 72). Bu maddeden anlaşılacağı üzere vatan hizmeti, yalnızca ödev değil aynı zamanda bir haktır. Anayasamız askerlik görevini vatan hizmeti olarak adlandırmaktadır. Tarihimize baktığımızda ise Türk milleti bu konuda oldukça cesur ve fedakâr davranmıştır.

Görsel 1.37: Vatan hizmeti

OKUMA PARÇASI

Görsel 1.38: Mustafa Kemal Atatürk

BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR

Atatürk, Türk askerinin ölçülmez kıymeti hakkındaki fikrini tarihi bir cümlesiyle ifade etmişlerdi. 1925 yılı ağustosunda, Kastamonu’da asker koğuşlarını teftişten çıkarken: “Bir Türk on düşmana bedeldir” yazılı bir lev-ha gördü. Zabite levlev-hayı göstererek sordu:

— Öyle midir? — Evet Paşam.

Atatürk elini yükselterek:

— Hayır, Çocuğum, bence öyle değildir. Bir Türk dünya-ya bedeldir [1.40].

e) Vergi Ödevi: Anayasamızda (Anayasa, md. 73) “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali

gü-cüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” şeklinde açıklanmaktadır. Vergi, resim, harç gibi mali yükümlü-lükler kanunla konulur ve değiştirilir. Devlet tarafından konulan, hukuk tarafından takibi yapılan bu mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi vatandaşların ödevidir. Vatandaşlar vergi ödevlerini birtakım ilkelere göre yerine getirirler.

B İ L G İ K U T U S U

Vergide Genellik İlkesi: Her vatandaşın, sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin vergi vermesi

gerektiğini anlatan ilkedir.

Vergide Adalet İlkesi: Her vatandaşın geliri oranınca vergi vermesi gerektiğini anlatan

ilkedir. Yani çok geliri olan kişilerin çok, az geliri olan kişilerin az vergi vermesidir.

Vergide Kanunilik İlkesi: Vergi ile ilgili yükümlülüklerin ve detayların net bir şekilde

ka-nunda yer alması gerektiğini anlatan ilkedir.

1.4.2.3. 1982 Anayasası’nın Temel İlkeleri

Anayasa’nın 1. maddesine göre “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Anayasa’nın 2. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı-lı, Atatürk Milliyetçiliğine bağsaygı-lı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Anayasanın 3. maddesine göre “Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” Bu maddelerden yola çıkarak 1982 Anayasası’nın temel ilkeleri Tablo 1.11’de sıralanmıştır.

Tablo 1.11: 1982 Anayasası’nın Temel İlkeleri Cumhuriyetçilik İlkesi

Üniter Devlet İlkesi İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi

Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi Demokratik Devlet İlkesi Laik Devlet İlkesi Sosyal Devlet ilkesi Hukuk Devleti İlkesi Eşitlik İlkesi

Başlangıçta Belirtilen İlkeler

Cumhuriyet, yöneticilerin seçimle iş başına geldiği bir devlet şeklidir. “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.”

“Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması üniter devlet olması demektir. “Türkiye Cumhuriyeti... insan haklarına saygılı bir devlettir.” Yani değeri, üstünlüğü, kutsallığı dolayısıyla insan haklarına karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranan bir devlettir.

“Türkiye Cumhuriyeti... Atatürk milliyetçiliğine bağlı bir devlettir. Türk Devle-tine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”

“Türkiye Cumhuriyeti... demokratik bir devlettir.” Kısaca, yönetim organları halk tarafından seçimle iş başına getirilir.

“Türkiye Cumhuriyeti... laik bir devlettir.” Laiklik ilk kez 1924 Anayasası’nda 1937 yılında yapılan değişiklikle yer almıştır.

“Türkiye Cumhuriyeti... sosyal bir devlettir.” Sosyal devlet, herkese insan onu-runa yaraşır, asgari bir hayat seviyesi sunmayı amaçlayan devlettir.

“Türkiye Cumhuriyeti... bir hukuk devletidir.” Hukuk devleti, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan devlettir. “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb. sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

1982 Anayasası’nın başlangıç kısmı oldukça uzun bir metindir. Bu kısımda, “Atatürk İlke ve İnkılaplarına Bağlılık, Atatürk Milliyetçiliği, Kuvvetler Ayrılığı...” gibi ilkeler yer almaktadır.

B İ L G İ K U T U S U

Laiklik: Laikliğin din hürriyeti ve din ve devlet işlerinin ayrılığı olmak üzere iki boyutu

vardır.

Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetini anlatmaktadır. İnanç hürriyeti kişinin istediği dini seçebileceğini, ibadet hürriyeti ise kişinin inandığı dinin gereklerini, ayin ve törenle-rini serbestçe yerine getirebileceğini anlatır.

Din ve devlet işlerinin ayrılığı, din kurumlarının devlet kurumlarının işini yapamayaca-ğını, devlet kurumlarının da dinî işleri yerine getiremeyeceğini anlatır. Laik devletlerde devletin resmî bir dini yoktur. Din ve devlet kurumları da birbirinden ayrıdır.

Atatürk Milliyetçiliği: Atatürk millet kavramını “Zengin bir hatıra mirasına sahip

bulu-nan, beraber yaşamak hususunda ortak arzu ve kabulde samimi olan ve sahip olunan mirasın korunması hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen topluluk.” şeklinde açıklar. Atatürk milliyetçiliği ise ırkçılıktan uzak ve birleştirici olarak, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk kabul eder.

Kuvvetler Ayrılığı: Devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç

kuv-vet bulunmaktadır. Kuvkuv-vetler ayrılığı ilkesi ise bu kuvkuv-vetlerin birbirinden ayrılmasıdır. Bu kuvvetler birbirinden üstün ve ayrıcalıklı değildir. İş bölümü ile iş birliği hâlinde ama birbirinden bağımsız olarak çalışmaktadır.