• Sonuç bulunamadı

Stres ve Yaratıcılık ile İlgili Yapılan Çalışmalar

3.8. Sanal Tembellik, Yaratıcılık ve Stres ile İlgili Yapılan Çalışmalar

3.8.3. Stres ve Yaratıcılık ile İlgili Yapılan Çalışmalar

Günümüzde stres, hem yaşamın içinde hem de iş hayatında önemli yer tutmaktadır. Amaç stresi hiç yaşamamak değil, dayanılabilir sınırlar içinde yaşamak

olmalıdır. Stresin iyisi, stresin kötüsünü yok ettiği ve iyi stresin, bireyin yaratıcılığını etkilediği söylenebilir (bkz. Scheiman ve Young, 2010). Yapılan çeşitli araştırmalarda stres ve yaratıcılık ilişkisi incelenmiştir. Bu bölümde, stres ve yaratıcılık konusunda daha önceden yapılmış çalışmalar ele alınarak incelenmiştir.

Farr ve Ford (1990), stresin yaratıcılığı azalttığını başka bir ifade ile stresten etkilenen çalışanların alışılmış eylemlere başvurabileceklerini ve yaratıcı eylemlerden vazgeçebileceklerini belirtmiştir.

Talbot ve diğerleri (1992), örgütsel değişim programına dahil olarak stres ile yaratıcılık arasındaki ilişkiyi incelemiş ve stres ile yaratıcı iklim arasında güçlü ve negatif bir ilişkinin olduğunu göstermiştir.

Nicol ve Long (1996) ise yüksek düzeyde yaratıcılığın, düşük düzeyde stres ile ilişkilendiğini ileri sürmüştür. 95 profesyonel olmayan kadın müzisyenin katıldığı araştırmada, müziği hobi için yapan kişilerde yüksek düzeyde yaratıcı düşünmenin ve düşük düzeyde stres ile ilişkilendiğini belirlemiştir. Araştırmanın bulguları, müziği hobi için yapan yetişkin kadınlar için yaratıcı düşünmenin; stres ile başa çıkma sürecinde başa çıkma yolu olduğu doğrultusundadır.

Asad ve Khan (2003), örgütsel desteğin ve bireyin yaratıcılığının, örgütsel stresini ve tükenmişliğe etkilerini araştırmıştır. Araştırmaya, özel ile kurumsal firmalarda ve özel bankalarda 70 çalışanlar katılmıştır. Örgütsel stresinin bağımlı bir değişken olarak kabul edildiği çalışmada; iş stresi ve tükenmişliğin örgütsel destekle ters ilişki olduğu buna rağmen bireyin yaratıcılık seviyesi, bireyin stres seviyesini ve tükenmişlik seviyesini etkilemediği ortaya konulmuştur.

Ahmadi ve diğerleri (2012), örgütsel yaratıcılık ve örgütsel stres arasında anlamlı ve negatif bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Araştırmacılara göre, yaratıcılık yüksek olduğunda örgütsel stres düşük olmaktadır.

Hon (2013: 161) yapmış olduğu araştırmaya, 48 hizmet kuruluşundan, 305 tam zamanlı çalışan dahil edilmiştir. Araştırmada, yaratıcılık ve örgütsel stres arasında pozitif bir ilişki olduğunu belirlenmiştir.

Tongchaiprasit ve Ariyabuddhiphongs (2016) yaptıkları araştırmada, şefler de yaratıcılık, iş tatmini, örgütsel stres ve işten ayrılma niyetleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya uluslararası oteller zincirinde görev alan 145 şef katılmıştır. Araştırmada, iş tatmininin; yaratıcılık-işten ayrılma niyeti ilişkisinin bağımsız bir arabulucusu olmadığı ortaya koyulmuş ancak iş tatmini ve iş stresinin bu ilişkiye seri

olarak aracılık ettiği gözlemlenmiştir. Çalışmanın sonuçları; mutfak

organizasyonlarının, şeflerin yaratıcılıklarını ifade edip, kendi işleri üzerinde kontrolleri olabileceği bir çalışma ortamı sağlamaları gerektiğini göstermiştir.

Çolak (2017), başarı odaklı kurumlardaki örgütsel stresin örgütsel yaratıcılık üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma, İzmir ilinde faaliyet gösteren ve öğrencilerinin üniversiteyi kazanma oranı açısından başarılı olan ilk üç eğitim kurumunun 200 öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucu, örgütsel stres ile yaratıcılık arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir.

Birinci bölümde, sanal tembellik geniş bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, sanal tembelliğin ortaya çıkmasında etkisi olduğu düşünülen yaratıcılık ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise sanal tembellikte ve yaratıcılığın önemli bir faktör olarak ortaya çıkan stres açıklanmaya çalışılmıştır. Dördüncü bölümde ise sanal tembellik ve yaratıcılık arasındaki ilişkisi incelenerek bu ilişkide stresin rolü açıklanacaktır. Ayrıca demografik özelliklere göre sanal tembellik, yaratıcılık ve stres te görülen farklılıklar da incelenecektir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

SANAL TEMBELLİK VE YARATICILIK ARASINDAKİ İLİŞKİDE STRESİN ROLÜNÜN İNCELENMESİ

Çalışmanın bu bölümünde, sanal tembellik ve yaratıcılık arasındaki ilişkide stresin rolünün incelenmesine yönelik olarak yapılan araştırmanın amacı ve önemi, evren ve örneklemi, sınırlıklar ve varsayımları, verilerin toplaması, analiz yöntemleri ile araştırma bulgularına yer verilmiştir.

4.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Günümüzde bilim ve teknoloji yaygın ve dinamik bir şekilde gelişmektedir. Özellikle elektronik ve bilgisayar biliminin, hem donanım hem de yazılım açısından yenilenip güncellenmesi, bireylerin özel hayatlarında ve iş hayatlarında büyük değişikliklere yol açmıştır. Ayrıca, internetin ve internet uygulamalarının ortaya çıkması ve gelişmesi, bireylerin günlük hayatlarında adeta bir “patlama” etkisi yaratmıştır. Teknolojinin bireylerin yaşamlarıyla iç içe olması doğal olarak internet kullanımını da etkilemektedir.

İnternet; öğrenme, öğretme ve araştırma için paha biçilemez bir araç haline gelmiştir. İnternet, mekanın coğrafi sınırlarına bakmaksızın bireyler ve bilgisayarlar arasında iş birliğine dayalı bir bilgi yayma aracı olarak kabul edilmektedir (Leiner vd., 2009; Singh, 2002). Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, işyerinde internet kullanımı yaygın bir şekilde artmıştır. Bireylerin internete erişimi yaygınlaştığından interneti, iş dışı amaçlar için kullanma eğilimleri de artmaktadır. İnternet, faaliyetlerin ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda devrim yapmış olsa da faaliyetleri çeşitli şekillerde ve zamanlarda engellemeye de neden olmuştur.

İnternet, çeşitli örgütlerde özellikle üniversitelerde, araştırma konusunda büyük bir bilgi kaynağıdır (Sawyer ve Williams, 2005). Üniversiteler, bilgiyi üretmede çok önemli bir rol oynamanın yanı sıra araştırma faaliyetleri veya bilimsel ürünler

yoluyla toplumları geliştirmede de etkili olabilmektedir (Soyelmani vd., 2016). Üniversiteler, bilginin verimli bir şekilde oluşturulması ve aktarılması için sürekli olarak gelişmeleri gereken öğrenim kurumlarıdır (Patterson, 1999). Üniversitelerin gelişiminin, akademik personelin gelişimine de bağlı olduğu varsayılırsa akademik personel, üniversitelerin en önemli insan kaynağı olarak görülebilir.

İnternet, örgütün sürdürülebilirliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bir örgütün sürdürülebilirliği büyük ölçüde değişime, yaratıcılığa ve yenilikçiliğe açık olmasına bağlıdır. Yaratıcılık, gerekli ve birbirinden farklı fikirleri bir araya getirmekte, bireylerin düşünce tarzlarını sorgulamakta ve doğruya en iyiye ulaşma yolunda gerçekleştirilen eylemlerden oluşmaktadır. Dinamik bir iş ortamında bireylerin yaratıcılığının, çalıştıkları kuruluşlara rekabet avantajı sağladığı düşünülmektedir. Öte yandan yaşanılan dinamik gelişmeler, bireyleri olumlu ya da olumsuz olarak iş stresi ile karşı karşıya getirmektedir. Kinman’e (2001) göre akademik personel, dünyanın her yerinde, işyerinde yoğun olarak strese maruz kalan meslek grubudur.

Yaratıcılık bireyi geliştiren, sürekli öğrenerek, dinamik bir döngü içerisinde hem bireyi hem de çevresini besleyen önemli bir unsurdur. Bu nedenle kurumlar da yaratıcılık kavramının önemini fark ederek tüm süreçlerde özellikle insan unsurunun ön planda olduğu, yenilik gerektiren tüm alanlarda kullanmaya başlamışlardır. Son zamanlarda öğretim kurumları olan üniversiteler yeni nesilleri yetiştiren ortam olmaları sebebiyle yaratıcılığı yakından takip etmektedirler. Yaşanılan dinamik gelişmeler diğer örgütlerde olduğu gibi üniversitelerde de hissedilmektedir. Yaratıcı ortamda öğrenciler daha iyi kendini tanıma ve yeteneklerini sergileyebilme imkanı bulmaktadır.

İş yerinde kişisel amaçlı internet kullanımı ya da başka bir deyişle sanal tembellik, bireyleri farklı şekillerde etkileyebilmektedir. Dolayısıyla sanal tembellik, örgütlerin gelişiminde önemli faktörlerden olan yaratıcılık ve iş stresini de olumlu (Amabile, 1997; Anandarajan ve Simmers, 2004; Boden, 1993; Csikzentmihalyi,

1996; Oravec, 2002) ya da olumsuz (Block, 2001; Lim, 2002; Oswalt, Elliott-Howard ve Austin, 2003) olarak etkilemektedir.

Bu araştırmanın temel amacı; sanal tembelliğinin yaratıcılığa etkisinde, stresin aracılık rolünü incelemektir. Araştırmada temel olarak dört hipotez oluşturulmuş olup, bu hipotezlerin ve alt boyutlardan oluşturulan alt hipotezlerin test edilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın temel hipotezleri;

“H1: Sanal tembelliğin alt boyutlarının, yaratıcılığın alt boyutları üzerinde

anlamlı bir etkisi vardır” hipotezi test edilecektir. Sanal tembellik ve alt boyutları olan haberleşme ve iletişim, günlük haber, kişisel gelişim ve öğretici, hafif sanal tembellik ve ciddi sanal tembellik ve yaratıcılık ve alt boyutları olan fikir üretme ve problem teşhisi üzerinde anlamlı bir etkisinin olup olmadığı, varsa nasıl bir etkisinin olduğu belirlenecektir.

“H2: Sanal tembelliğin alt boyutlarının, stresin alt boyutları üzerinde

anlamlı bir etkisi vardır” hipotezi test edilecektir. Sanal tembellik ve alt boyutları, stres ve alt boyutları ile olan rol belirsizliği, yönetici temelli çatışma ve rol çatışması üzerinde anlamlı bir etkisinin olup olmadığı, varsa nasıl bir etkisinin olduğu ortaya çıkarılacaktır.

“H3: Stresin alt boyutlarının, yaratıcılığın alt boyutları üzerinde anlamlı

bir etkisi vardır” hipotezi test edilecektir. Stres ve alt boyutlarının, yaratıcılık ve alt boyutları üzerinde anlamlı bir etkisinin olup olmadığı, varsa nasıl bir etkisinin olduğu araştırılacaktır.

“H4: Sanal tembelliğin alt boyutlarının yaratıcılığın alt boyutları

üzerindeki etkisinde stresin alt boyutlarının aracılık rolü vardır” hipotezi test edilecektir. Sanal tembellik ve alt boyutlarının, yaratıcılık ve alt boyutlarının aracılık rolü ile stresin ve alt boyutlarının üzerinde anlamlı bir etkisinin olup olmadığı varsa nasıl bir etkisinin olduğu araştırılması amaçlanmaktadır.

Araştırmada, her alanda kullanılan, özellikle sosyal bilimlerde son zamanlarda tercih edilen Yapısal Eşitlik Modellenmesi (YEM) ve Kanonik Korelasyon Analizi (KKA) tercih edilmiştir. YEM, gözlenen değişkenler arasındaki kovaryans yapısı ve modeldeki tüm değişkenler arasındaki doğrusal yapısal ilişkileri araştırmak için kullanılmaktadır. YEM, değişkenler arasında doğrudan ve dolaylı etkileri belirleme olanağı sağlamaktadır. YEM, basit doğrusal regresyon analizine benzemekle birlikte kuramsal yapılar arasındaki etkileşimleri, yapıları ölçümleme hatalarını ve hatalar arasındaki ilişkileri dahil ederek modelleyen çok değişkenli bir istatistiksel yaklaşımdır (Çelik ve Yılmaz, 2016).KKA ise yordayıcı küme (bağımsız değişkenler) ile ölçüt küme (bağımlı değişkenler) veya iki vektör çifti arasındaki ilişkiyi inceleyen istatistiksel bir tekniktir (McLaughlin, 1981).

Çalışmanın amacı doğrultusunda sanal tembelliğin yaratıcılığa etkisinde, stresin aracılık etkisi ele alınacaktır. Ayrıca bu etkiler, araştırmaya katılan akademik personelin demografik özelliklerine göre de incelenecektir.