• Sonuç bulunamadı

Stratejik Hedeflerin Mekansal Etkileşim Analizi Örnekleri

5. Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi Eksenleri

5.2. Gelişme Ekseni Hedeflerinin Değerlendirilmesi

5.2.1. Stratejik Hedeflerin Mekansal Etkileşim Analizi Örnekleri

Bu bölümde, çalıştaylarda çeşitli temalar altında belirtilen bazı varlıkların hedefler açısından birbiriyle uyumlu veya çatışmacı olup olmadığı test edilmiştir. Bu kapsamda, Yarımada bölgesinde birbiriyle etkileşimi negatif dışsallık yaratabilecek üç örnek üzerinden inceleme yapılmıştır.

ÖRNEK 1: Balık Çiftlikleri – Kıyı Alanları Kullanımı Etkileşimi İlk örnekte, çevre ve turizm temalarından elde edilen ve

mekansal stratejik hedefleri etkileyen iki stratejik yerel varlığın mekânsal sentezi oluşturulmuştur. İlçe Halk Çalıştaylarında turizm temasında sahil, kıyı ve plaj olarak işaretlenmiş varlıklar ile çevre temasında bulunan mevcut ve potansiyel balık çiftlikleri, ayrıca Akdeniz foku dinlenme barınma ve üreme mağaraları ve Akdeniz foklarının denizdeki olası günlük dolaşım alanları işaretlenmiştir (Şekil 5.11).

Şekil 5. 11 Kıy, Plaj ve Sahillerin Yerleri, Mevcut/Potansiyel Balık Çiftlikleri, Fok Dolaşım Alanları

Mekânsal sentez çalışması çerçevesinde plajlar katmanının yakınlık analizi yapılmıştır. Böylelikle plajların 100 ile 1000 metre yakınlık çemberleri elde edilmiştir. Bunun yansıra, mevcut ve potansiyel balık çiftliklerinin de yakınlık çemberleri üretilmiştir.

Daha sonra, bu vektörel bilgi raster formatına çevrilmiştir. Aynı işlem balık çiftlikleri için de yapılmıştır. Elde edilen raster görüntü Şekil 5.12’de verilmiştir.

Şekil 5. 12 Yakınlık Çemberleri

Daha sonra bu iki raster verinin ağırlıklandırılmış Mekânsal Örtüşme Analizi (Weighted Overlay Analysis) yapılmıştır. Şekil 5.13’te Weighted Overlay işlem penceresi görülmektedir.

Ağırlıklandırılmış mekânsal örtüşme analizi işleminin çalışma mantığını anlatan gösterim Şekil 5.14’te verilmektedir.

Açıklama: Resimde, iki giriş raster 1-3 ortak bir ölçekle yeniden sınıflandırılmıştır. Her bir raster’a yüzdelik etkisi verilir.Hücre değerleri yüzde etkisi ile çarpılır ve çıkış rasteri oluşturmak için sonuçlar birbirine eklenir. Örneğin, sol üst hücreyi düşünelim. İki giriş için değerler (20,75) = 1.5 ve (30,25) = 0.75 olur. 1.5 ve 0,75 toplamı 2,25 olarak hesaplanır. Ağırlıklandırılmış mekânsal örtüşme analizi işleminin çıkış raster’i tamsayı olduğundan, son değer 2’ye yuvarlanır.

Yukarıda özetlenen işlemler sonucunda plajların mesafe çemberleri farklı ağırlıklandırılmış ve önem sırasına göre balık çiftlikleri ile çakışan bölgeler ortaya çıkarılmıştır. Şekil 5.15 ve 5.16’da muhtemel çatışma alanları görülmektedir.

Şekil 5. 13 Ağırlıklandırılmış Mekânsal Örtüşme Analizi İşlem Penceresi

Çatışma alan analiz sonuçlarına göre kuzeydeki kıyı tesislerinin Akdeniz Foku Dinlenme, Barınma ve Üreme Mağaraları için bir tehdit oluşturduğu, ayrıca mevcut ve potansiyel balık çiftliklerinin fokların günlük olası kullanım alanları içinde kaldığından yine bir tehdit yaratacağı söylenebilir. Balık çiftliklerinin özellikle Karaburun Yarımadası’nın kuzeydoğu bölgesindeki İnecik, Amberseki ile kuzeybatı bölgesindeki Denizgiren ve Küçükbahçe için bir risk yaratabileceği düşünülmektedir.

Akdeniz Foku dinlenme, barınma ve üreme mağaralarının bulunduğu kıyılarda, plaj düzenlemelerinin bu mağaralara zarar vermeyecek ve fokların mağaralara giriş ve çıkışını engellemeyecek şekilde yapılması gerekmektedir. Karaburun İlçe Belediyesi, mağaraların bulunduğu yerlerde yeni plaj düzenlemesi yapmamalı, mevcut plajları bu veriye göre yeniden düzenlemeli ve mağaraların yakınına halkı bilgilendirmek ve fokların zarar görmesini önlemek amacıyla bilgilendirme panoları asmalıdır.

Karaburun Yarımadası’ndaki mevcut balık çiftliklerinin ve potansiyel balık çiftliği alanlarının büyük bir bölümü;

Akdeniz Foklarının denizdeki olası günlük kullanım alanı sınırları içinde kalmaktadır. Bu nedenle bu bölgede yeni balık çiftliklerine izin verilmemesi gereklidir. Mevcut tesislerin fokların yaşam alanlarına olan etkilerinin düzenli olarak izlenmesi ve olumsuz etkilenme düzeyine göre bu tesislere müdahale edilmesi gereklidir.

Kurulu olan mevcut balık çiftliklerinin mevcut plajlara ve plaj olma potansiyeli yüksek kıyılara olan etkilerinin ise, Yarımada’daki ilçe belediyelerince düzenli olarak izlenmesi, olası deniz suyu kirlenme düzeylerinin belirlenmesi

gereklidir. Her iki etkileşimde de ilçe belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ve sivil toplum örgütlerinin ve araştırma enstitülerinin işbirliği gereklidir.

Plajlara ve plaj olma potansiyeli yüksek olan kıyıların yakınlarına ise yeni balık çiftlikleri kurulmamalıdır.

Örnek 2: Rüzgar Santrali –Yerleşim Alanları Etkileşimi İkinci örnek, rüzgâr enerjisi santrallerinin mevcut yerleşim alanları ile etkileşimi üzerinedir. Özellikle Karaburun ve son olarak Urla ilçesinde bu yönde muhtemel negatif etkileşim olasılığı daha yüksek sesle dile getirilmektedir.

Bu kapsamda, Yarımada yerleşimleri yukarıda özetlenen metotla daha yakından incelenmiştir. Şekil 5.17’de rüzgâr enerji türbinlerinin yeri, yerleşim alanları ile doğal ve arkeolojik sit alanları ve çevre koruma alanları görülmektedir.

RES’lerin Yarımada’da itiraza konu olan olumsuz çevre etkilerinden ikisi ses ve görüntü kirliliğidir. Ayrıca, veri temini durumunda biyolojik çeşitlilik, kuş göç rotalarının olumsuz etkilenmesi gibi faktörler de değerlendirilmelidir.

Analiz ölçütü olarak RES’lerin farklı mesafe çemberlerinde ürettiği desibel değerleri dikkate alınmıştır (0 m= 105 db, 25 m=95db, 40m=80db, 125m=50db, 400-500m=40db). Bu değerler baz alınarak 100, 300, 500 ve 1.000m mesafedeses etki çemberlerleri hazırlanmıştır.Ayrıca, 1500 ve 2000 metrede ise görüntü kirliliği majör olan alan tarif edilerek katmanlar oluşturulmuştur. Kırsal yerleşimleri göstermek için ise yerleşik alan sınırı oluşturularak bu sınıra direkt yaklaşım alanını tarif eden 100m mesafeli çemberler üretilmiştir (bkz. Köy Yerleşik Alan Yaklaşma Sınırı). Ayrıca, yerleşime duyarlı bölgeyi tarif etmek için de 300m mesafe çemberi üretilmiştir (Şekil 5.18).

Bu iki vektör katman “ağırlıklandırılmış mekânsal örtüşme analizi” için raster formatına çevrilerek bu iki veri seti ağırlıklandırılmıştır. Bu kapsamda, kültürel zenginliği, çevresel değerleri yüksek olan yerleşimler ile doğal ve arkeolojik sit alanları ve çevre koruma alanları için % 75 ağırlık verilmiş; RES’lerin sürdürülebilir enerji kaynağı olması da % 25 olacak şekilde derecelendirilmiştir. Mesafe çemberlerindeki uyum analizide ilk 500 metreden uyumsuz;

1000 ve 1500 metrede ise en az uyumlu olacak şekilde ağırlıklandırılmıştır (Şekil 5.19 ve 5.20).

Şekil 5. 14 İşlem Mantığı

Şekil 5. 15 Muhtemel Çatışma Alanları: Plajlar ve Mağaralar (Üstte) Plajlar ve Balık Çiftlikleri (Altta)

Şekil 5. 16 Muhtemel Çatışma Alanları: Akdeniz Fokları ve Balık Çiftlikleri (Üstte), Sentez (Altta) Not: (En Yüksek=Kırmızı, En Düşük=Sarı)

Şekil 5. 17 Rüzgar Türbinleri, Yerleşim Alanları ve Çevre Koruma Alanlarının Durumu

Şekil 5. 18 Yakınlık Çemberleri

Şekil 5. 20 Muhtemel Çatışma Alanları: Yerleşim Alanları ve Resler (Üstte) Yerleşim Alanları ve Çevre Koruma Alanları (Altta) Not: (En Yüksek=Kırmızı, En Düşük=Sarı)

Burada tespit edilen rüzgar türbinleri gerçekleşmiş yatırımlara ilişkindir. Lisans alan ve potansiyel olarak değerlendirilebilecek bölgeler işaret edilmiş (Şekil 5.21- Mavi kesik çizgili alanlar) ancak türbinlerin kesin yeri netleşmediğinden analize dahil edilmemiştir. Bu durumda Karaburun Yarımadası’ndaki RES yatırımlarında yerleşim alanlarına yakınlık nedeniyle kuzeyde Bozköy, Parlak, Sarpıncık, kuzeybatıda Küçükbahçe ile daha önce bölgedeki ilk tepkilere sahne olan Yaylaköy etkilenmektedir.

Kuzeydoğuda ise Eğlenhoca’da riskli bölgeler görünmektedir (bkz. Şekil 5.20 ve 5.21).

Çeşme Yarımadası’nda ise Karaköy, Germiyan ve Alaçatı ve Ildır’da mekansal etkileşim olasılığı görülmektedir.

Bu bölgedeki çatışma alanları daha çok çevre koruma alanları ile karakterize olmaktadır. Son zamanlarda ise Urla Yarımadası’nda Yağcılar, Kuşçular, Demircili köyleri arasında kalan bölgede yapılmak istenen RES’lere karşı bir halk tepkisi oluşmuş, Çeşme’deki protestolarda ise Çeşme Sürdürülebilir Yaşam Platformu, Karaburun Ortak Yaşam Platformu ve Yarımada Ortak Yaşam Platformu, Karaburun Kent Konseyi, Yağcılar ve Demircili Köyleri Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği, Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği gibi sivil toplum örgütlerinin öncü olduğu eylemler ön plana çıkmıştır. Doğal ve kültürel

peyzajın bozulma riski, halk sağlığına etkiler, biyoçeşitliliğin olumsuz etkilenmesi gibi gerekçelerle RES’lere karşı çıkılmaktadır. Bunun yanısıra, taş ocakları, balık çiftlikleri, tarım alanlarının mevzi planlarla yapılaşmaya açılması gibi faktörler de Yarımada’nın çevre gündemini oluşturmaktadır.

Yarımada’nın rüzgar potansiyelinin kullanımının hem yerleşim yerlerine, hem de Yarımada’nın flora ve faunasına zarar vermeksizin gerçekleştirilmesinin başarılması zorunludur. Çünkü Yarımada doğal ve kültürel varlıklarına dayanan turizm değeriyle öne çıkmaktadır ve bu değere zarar verilmemesi gereklidir. Bu bağlamda, yerleşim yerlerine çok yakın olarak konumlandırılmış türbinlerin çevrelerine olan etkilerinin düzenli olarak ölçülmesi ve olumsuz etkiye sahip türbinlerin uygun yerlere nakli sağlanmalıdır. Henüz kurulmamış, ancak yerleşim yerlerine çok yakın ve çevre koruma alanları veya çok nitelikli tarımsal üretim alanlarına yakın konumda kurulması planlanan türbinlerin ise kurulmasından vazgeçilmelidir. Bu konuda hem ilçe belediyelerinin kendi aralarında işbirliği yapmaları, olumsuz etkilerin bilimsel olarak tespit edilmesini sağlamaları ve Merkezi Yönetim birimleri ile iletişim içinde olmaları gereklidir. Bir sonraki örnekte tarım - yerleşim alanları ilişkisi ayrıntılı ele alınmıştır.

Şekil 5. 21 Muhtemel Çatışma Alanları –Sentez-(En Yüksek=Kırmızı, En Düşük=Sarı, Çevre Koruma Alanları=Mavi)

Örnek 3: Tarım ve Yerleşim Alanları Etkileşimi Üçüncü örnekte, tarım alanları ile mevcut ve planlanmış yerleşim alanlarının etkileşimi gösterilmektedir. Yarımada, çok üst düzeyde doğal peyzaj değerlerine sahiptir, bunun yanı sıra sınırlı büyüklükte nitelikli tarım alanları vardır. Bu sınırlılığa karşın nitelikli tarım alanları Yarımada’nın belli bölgelerinde yerleşim alanlarının baskısıyla karşı karşıyadır.

Kuşkusuz, başarılması gereken, Yarımada’nın doğal

değerlerine zarar vermeden, yerel gelişmeyi sağlamak ve bu eşsiz coğrafyayı tüm değerleriyle birlikte, gelecek kuşaklara aktarabilmektir. Bu kapsamda Yarımada yerleşimleri diğer iki örnekteki Mekânsal Örtüşme Analizi yöntemiyle incelenmektedir. Şekil 5.22’te Yarımada’nın tarım toprak kategorileri ile yerleşim alanları (mevcut ve planlanmış) gösterilmektedir.

Şekil 5. 22 Tarım Alanları ve Yerleşim Alanlarının Yarımada Genelindeki Durumu

Kullanılmış olan veri seti, “İzmir İli Arazi Sınıflandırması Projesi” envanter çalışmasından alınmıştır. Söz konusu çalışmada Ouickbird ve İkonos Uydu Görüntüsü ile mevcut yerleşim alanları sayısallaştırılmıştır, ayrıca planlanmış alanlar için 1/5.000 ölçekli nazım planlar ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planları kullanılmıştır. Mekânsal çatışma analiz kapsamında Esri ArcGIS “Mekânsal Örtüşme

Analizi (Weighted Overlay Analysis)” kullanılmıştır. Şekil 5.23’de Weighted Overlay işlem penceresi görülmektedir.

Ağırlıklandırma yöntemine dayalı Ünsal (2012) çalışmasında kullanılan “‘Doğal Eşik Analizi Kriter Seti’ sit, mera,

orman, su yüzeyleri, tarım ve fay hatlarından oluşan arazi kullanımın ağırlıklandırılması ile oluşturulmuştur (Ünsal, 2012).

Şekil 5. 23 “Weighted Overlay” işlem penceresi

Çatışma düzeyleri de bu puanlamaya paralel olarak sınıflandırılmıştır ve en yüksek çatışma derecesi 5 ile ve en düşük çatışma derecesi ise 1 ile değerlendirilmiştir. En yüksek çatışmanın gözlendiği alanlar, çok nitelikli tarım alanları ile yerleşim alanlarının ve planlarda yerleşim alanı olarak belirlenmiş alanların, çakıştığı alanlar olarak tanımlanmıştır.

Çalışmanın bu bölümünde, Yarımada bütününde, mevcut tarım alanları ile mevcut ve planlanmış yerleşim alanlarının etkileşiminin/çatışmanın analizi yapılacaktır. Bu kapsamda Yarımada yerleşimleri daha yakından ve ilçeler bazında incelenmiştir.

Urla

Urla İlçesinde tarım alanları ile yerleşim alanlarının çatıştığı alanların ilki otoyol ile kıyıdaki yerleşim alanları arasında kalmış olan ve dağınık biçimde yapılaşmış olan konut sitelerinin olduğu alanlardır.

Urla İlçesi’ndeki yerleşim alanları ile tarım alanları arasındaki gerilimin yaşandığı ikinci alan ise, otoyolun Urla çıkışı ile eski İzmir-Çeşme Karayolu arasında kalan alanlardır. Bu alanların bir bölümü mutlak tarım alanı, bir bölümü dikili alandır ve bu alanların bir bölümü de yerleşim alanı olarak planlanmıştır (bkz. Şekil 5.24).

Urla İlçesi sınırları içinde üçüncü alan, Eski İzmir-Çeşme Karayolu’nun güneyinde ve kuzeyinde ve Karantina Adası ile bu Karayolu arasındaki alanlar, Harita’da görüldüğü gibi, “mutlak tarım alanı” niteliğindedir. Eski İzmir-Çeşme Karayolu ile Otoyol arasındaki ve Urla yerleşiminin batısındaki alanların büyük bir bölümü ise “dikili

alanlar” niteliğindedir ve bu alanlarda konut siteleri yer

almaktadır. Aşağıdaki uydu görüntüsünde bu konut siteleri görülmektedir. Şekil 5.24’te bu alanlar mavi ve kırmızı renklerle gözükmektedir.

Urla İlçesi’ndeki, yerleşim alanları ve dikili alanlar arasındaki dördüncü gerilim alanı, Çeşmealtı’nın batısında ve Denizli ve Güvendik Mahalleleri ile kıyı yerleşimi arasındaki dikili alanlarda gözlenmektedir. Şekil 5.24’te kırmızı renkle gösterilen etkileşim açık biçimde algılanmaktadır.

Urla İlçesi’ndeki mutlak tarım alanlarının önemli bir bölümü;

Urla yerleşiminin batısında, Kuşçular Köyünün kuzeyi ve güneyinde yer almaktadır. Bu alanlarda da yer yer, “konut siteleri” biçiminde yapılaşmalar yer almaktadır. Urla’daki son gerilim alanı, İçmeler yerleşiminin güneyi ve Balıklıova yerleşimininin batısında gözlenmektedir. Açılmakta olan yeni Karaburun yolu bu nitelikli tarım alanları üzerindeki baskıyı çoğaltmaktadır.

Şekil 5. 24 Urla İlçesi Tarım-Yerleşim Alanı Arasında Muhtemel Çatışma Alanları

Güzelbahçe

Şekil 5. 25 Güzelbahçe İlçesi Tarım-Yerleşim Alanı Arasında Muhtemel Çatışma Alanları

Güzelbahçe İlçesi’ndeki mutlak tarım alanları ile yerleşim alanları arasındaki ilk gerilim; İzmir-Çeşme Otoyolunun kuzeyi ve güneyinde gözlenmektedir. Güzelbahçe İlçesi’nin kıyı yerleşimiyle, Otoyol arasında kalan alanlar; “mutlak tarım alanları” ve “dikili alanlar” olarak sınıflanmıştır ve yerleşim alanları, bu tarım alanlarına doğru genişleme eğilimindedir. Benzer bir süreç, Otoyolun güneyinde de gözlenmektedir (bkz. Şekil 5.25).

Güzelbahçe İlçesi’nin güney kesiminde ve İzmir – Seferihisar Karayolunun özellikle de batısında yer alan “mutlak tarım alanları” ve “dikili tarım alanları” nın bulunduğu kesimde, mevzii imar planlarıyla yerleşime açılmış alanlar bulunmaktadır. İzmir-Seferihisar Karayolu’nun doğusu, daha yoğun ve yine çoğunlukla mevzii imar planlarıyla yapılaşmıştır. Bu gelişim, Karayolunun batısındaki mutlak tarım alanlarında da gelişme baskısı yaratabilir.

Şekil 5. 26 Karaburunİlçesi Tarım-Yerleşim Alanı Arasında Muhtemel Çatışma Alanları

Şekil5.26’da da görüldüğü gibi, Karaburun İlçesi’nde mutlak tarım alanları çok azdır, İlçe’deki tarım alanlarının büyük bir bölümünü, dikili tarım alanları oluşturmaktadır.

İlçe’de yerleşim alanları ile dikili tarım alanları arasındaki çatışma, çoğunlukla İlçenin doğu kıyılarında görülmektedir.

Mordoğan’ın kuzeyi, Kaynarpınar çevresi, Karaburun Yerleşiminin Saip Köyü ve Yeni Liman çevresindeki gelişmeler ve planlanmış yerleşim alanları ile “dikili tarım alanları” çakışmaktadır. Bu dikili tarım alanlarının büyük bir bölümünü ise zeytinlik alanlar oluşturmaktadır.

Karaburun İlçesi’ndeki dikili alanlarda gözlenen bir başka yerleşim alanı, İlçenin batı kıyılarındaki Karareis Koyu kıyılarında görülmektedir. İris Gölü’nün güney-batısında yer alan tarım alanlarında, mevzii imar planlarıyla yapılaştığı tahmin edilebilecek, ikinci konut siteleri yer almaktadır (bkz.

Şekil 5.26).

Karaburun

Çeşme

Çeşme İlçesi’ndeki mutlak tarım alanları, Ovacık yerleşiminin güneyinde ve Alaçatı’nın batısında yer almaktadır. Ovacık yerleşiminin güneyindeki kıyılarda yer alan ikinci konut siteleri ile mutlak tarım alanları çakışmaktadır. Çeşme İlçesinde, merkezin kuzeyinde ve Dalyanköy’ün batısındaki yerleşim alanları ise dikili alanlar ile çakışmaktadır (Şekil 5.27).

Şekil 5. 27 Çeşme İlçesi Tarım-Yerleşim Alanı Arasında Muhtemel Çatışma Alanları

Çeşme İlçesi’nde, Şifne ve Ildır arasındaki çatışma alanları ise, dikili alanlar ile çoğunlukla ikinci konut sitelerinin bulunduğu bölgede görülmektedir. Çeşme İlçesi’nde, Limanın batısında yer alan Altınkum Mahallesi’nde yer alan ikinci konut alanları ise dikili alanlarla çevrilidir.

Seferihisar

Seferihisar İlçesi’nde mutlak tarım alanları ve yerleşim alanları arasındaki birinci gerilim alanı, İzmir-Seferihisar Karayolunun batısında yer alan, İhsaniye, Turgut ve Düzce köylerinin çevresinde yer almaktadır. Çoğunlukla mevzii imar planlarıyla yapılaşmış olan konut siteleri ise, Karayolunun doğusunda yer almaktadır ve bir bölümü de dikili alanlar ile çakışmaktadır.

Ancak bu gelişmeler, Karayolunun batısında ve anılan mutlak tarım alanlarının bulunduğu bölgede de gelişmeleri tetikleyebilir. Nitekim Karayolunun batısında da, konut sitelerinin gelişimi başlamıştır (Şekil 5.28).

Şekil 5. 28 Seferihisar İlçesi Tarım-Yerleşim Alanı Arasında Muhtemel Çatışma Alanları

Seferihisar İlçesi’ndeki mutlak tarım alanları ile dikili tarım alanlarının yoğunlaştığı ikinci alan; Seferihisar yerleşiminin güneyi ve Seferihisar’ın batısında ve Sığacık ile Seferihisar arasındaki alandır. Bu alanlarda çoğunlukla narenciye ekili alanlardır. Özellikle Seferihisar yerleşiminin güneyinde ve kentin bitişiğinde olan mandalina bahçeleri, ciddi olarak yapılaşma baskısı ile karşı karşıyadır. Mutlak tarım alanları ve dikili tarım alanlarının yer aldığı bu bölgenin, deniz kıyısı olan kesiminde ise, ikinci konut alanları yerleşimleri bulunmaktadır. İlçe’nin askeri alanlar hariç, hemen tüm kıyılarını işgal etmiş olan ikinci konut alanları, Kavakdere Vadisinin denize açıldığı bölgede, mutlak tarım alanları üzerinde gelişmiş olarak gözükmektedir (bkz. Şekil 5.28).

Seferihisar’daki son çatışma alanı ilçenin güney kıyılarıdır.

Bu bölgede neredeyse kesintisiz olarak gerçekleşmiş olan ikinci konut siteleri ile bunların hemen kuzey bitişiğindeki dikili alanlar iç içedir. Bu dikili alanlar, ciddi bir biçimde yerleşim baskısıyla karşı karşıyadır.

Tarım ve yerleşim alanları etkileşiminin, ilçeler ayrıntısında ayrı ayrı analizi yapılmıştır. Bu analizler sonucunda, her ilçede tarım alanlarının yerleşim alanları baskısı altında

olduğu görülmektedir. Bugün yapılaşmış alan olarak görünen birçok alanın, yakın geçmişte tarım alanı olduğu, analizlerden de anlaşılmaktadır. Kaybedilmiş tarım

alanlarının geri kazanılması artık imkansızdır, ancak bundan sonra bu değerli alanların kesinlikle korunması gereklidir.

Yarımada, doğal ve kültürel değerleriyle bir bütündür ve bu bütünlüğün bozulmaması zorunludur. Bu nedenle, Yarımada’daki tüm ilçe belediyeleri, mevcut imar planlarını bu bağlamda irdelemelidir. Nitelikli tarım alanlarını, dikili alanları ve özel ürün arazilerini, tarım dışı amaçla kullanmayı öngören mevcut imar planları revize edilmelidir.

2014 yılından itibaren, Yarımada’daki tüm ilçe belediyeleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yer alacaktır ve ilçe belediyelerinin sınırları da tüm köyleri içerecektir.

Tüzel kişiliklerini de kaybedecek olan bu kırsal yerleşimler, ilçe belediyelerinin mahalleleri haline geleceklerdir. Tüm ilçe belediyelerinde ve Büyükşehir Belediyesi’nde “kırsal alan planlama birimleri” kurulmalıdır ve kırsal yerleşimlerin tarım alanlarının korunması ve tarımsal üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda, projeler geliştirmelidir.