• Sonuç bulunamadı

Stok Bulundurma Maliyetleri

İşletmede üretime gönderilecek hammadde ve malzeme ile üretim sürecindeki yarı mamul ve bitmiş mamullerin tamamı stok olarak ifade edilmektedir. Stoklar kullanılmak üzere ihtiyaç duyuluncaya kadar bir yerde depolanan hammadde, malzeme, yarı mamul ve mamullerden oluşur. Ticari işletmelerde ise stok malzeme ve ticari mallardan oluşmaktadır. İşletmelerin etkin bir stok yönetimi uygulamamaları durumunda stok miktarı çok hızlı büyüyerek bir işletmenin yıllık cirosunun yaklaşık %20’sini oluşturabilir (Brewer vd., 2001: 195). Stok bulundurma kimi zaman bir işletme politikası da olabilir.

Ancak bu durumda stok bulundurmanın da maliyetleri olduğu unutulmamalıdır. Günümüzde birçok işletme stoklar için önemli tutarda sermaye maliyetine katlanmaktadır. Bu nedenle, yöneticilerin stok miktarını belirlerken, stoklara bağlanacak sermayenin fırsat maliyetini de dikkate almaları gerekmektedir.

Stok bulundurma kararı lojistik açıdan önemli ve riskli bir karardır. İşletmede yeterli hammadde stokunun bulundurulmaması üretimin aksamasına yol açabilir. Bu durumun işletmenin mamul stoklarını da etkilemesi nedeniyle talep karşılanamaz ve satış gelirleri düşer. İşletmelerde gereğinden fazla stok bulundurmak da işletme maliyetlerini artırarak karlılığın düşmesine sebep olur. Bu nedenle işletmenin karlılığını maksimum kılacak en uygun stok miktarını belirlemesi gerekir (Bowersox ve Closs, 1996:

243).

İşletmeler bulundurmaları gereken en uygun stok miktarını belirlerken birçok faktörü bir arada

92

üretim işletmelerinde MRP sisteminin stok yatırımlarını minimize etmesi ve verimliliği artırması nedeniyle yararı bulunmaktadır. MRP sisteminin etkin çalışabilmesinin önemli koşullarından biri uygun sipariş büyüklüğünün belirlenmesinde kullanılacak yöntemdir.

İşletmede bulundurulan stok seviyesinin rekabet stratejisi ile uyumlu olması gerekmektedir. Aşırı stok bulundurmak, malların hızlı bir şekilde müşteriye ulaştırılması, yok satılmaması ve bu şekilde satış gelirlerinin düşmemesi açısından işletmeye önemli avantajlar sağlar. Bununla beraber, bu seçenek oldukça maliyetlidir. Bu durumun aksine az seviyede stok bulundurmanın ise hem fırsat maliyeti açısından, hem de ekonomik kazanç açısından işletmeye yarar sağlayacağı ortadadır. Ancak, yeterli stok bulundurmamanın da, yok satmak ya da müşteriyi kaçırmak gibi işletmelere bazı maliyetleri bulunmaktadır.

Yetersiz stok bulundurmanın maliyetleri nelerdir ?

Stok bulundurma maliyeti elde bulundurulan stok seviyesi ile ilgilidir. Bu maliyetler genelde birden çok maliyet bileşeninden oluşmakla birlikte lojistik maliyetler içinde en yüksek paya sahip maliyetler olarak değerlendirilir. Stok miktarına göre değişen stok bulundurma maliyetlerini aşağıdaki ana başlıklar altında sınıflandırarak açıklamak mümkündür (Stock ve Lambert, 2001: 209-213):

• Sermaye Maliyeti

• Stok Hizmet Maliyeti

• Depolama Alanı Maliyeti

• Stok Riski Maliyetleri

• Stok Aktarma Maliyeti

Sermaye Maliyeti: Stoklara bağlanan sermaye aynı oranda alternatif yatırım maliyetlerine katlanılmasına yol açar. Bir diğer ifadeyle, işletme, stoklara bağladığı sermayesini başka alanlarda kullanma fırsatını kaybetmektedir. Bu anlamda stoklara bağlanan sermayenin maliyeti, aynı sermayeyi başka yatırım alanlarında kullanmaları halinde elde edecekleri getiri oranına eşittir. Finansal hesaplarda çoğu zaman alternatif maliyet olarak devlet iç borçlanma senedi (DİBS) faiz oranı kullanılmaktadır. Bu oran yüksek olsa dahi, işletmenin İç Verim Oranının (İVO) daha yüksek olması beklendiğinden karşılanamaz bir alternatif değildir. Bu nedenle, işletmenin kendine avantaj yaratacak en uygun (optimum) stok seviyesini belirlemesi lojistik maliyetlerin yönetimi açısından son derece önemlidir.

Stok Hizmet Maliyeti: Stok hizmet maliyetleri stokların elde bulundurulması nedeni ile katlanılan maliyetleri kapsamaktadır. Bu tür maliyete örnek olan sigorta maliyetleri, stok seviyesinden çok stok değerine bağlı olup malın risk derecesi ile doğrudan ilgilidir. Pahalı malların çalınma riski, ucuz mallara göre daha yüksektir. Dolayısıyla bu malların sigorta maliyetleri daha yüksek olmaktadır. Aynı şekilde çabuk bozulabilen ürünler de sigorta açısından yüksek riskli ürünler olup bu ürünlerin sigorta maliyetleri de diğer ürünlere göre daha yüksek olmaktadır (Lumsden, 1998: 22).

Depolama Alanı Maliyeti: Depolama alanı maliyeti stok yerlerinin yeniden düzenlenmesi, stokların sevk edilmesi, ısıtma ve kira gibi maliyetleri kapsamaktadır.

Stok Riski Maliyetleri: Bu maliyetler işletmeden işletmeye farklılık göstermekle birlikte malların modasının geçmesi, bozulması veya hasar görmesi veya eskimesi nedeni ile katlanılan maliyetleri ifade eder.

Stok Aktarma Maliyeti: Bazı durumlarda stoklar, demode olma ihtimaline karşılık, bir mağazadan diğer bir mağazaya aktarılabilir. Örneğin; ana mağazada bulunan bazı malların belli bir süre içinde satılmaması durumunda fabrika satış mağazalarına aktarılması gibi durumlarda yükleme, boşaltma ve taşıma için katlanılan maliyetler stok aktarma maliyetleri olarak ifade edilir.

Stok bulundurma maliyetleri toplu olarak Şekil 4.4’te gösterilmiştir.

Şekil 4.4: Stok Bulundurma Maliyetleri

Kaynak: James R. Stock - Douglas M. Lambert, a.g.e, s. 204.

Stok seviyesi müşterilerin talep miktarına, bu malların teslimat süresine ve dağıtımı yapılan malların tekrar yerlerine konulması sürecine bağlı olarak değişir. Bu süreçte geçen zaman stokların performansını ölçmek için iyi bir ölçüdür. Yüksek devir hızına sahip stoklar, düşük devir hızına sahip stoklara göre daha fazla tercih edilmelidir.

Stok başarım (performans) ölçümünde stok tutma süresi önemli bir göstergedir. Bu süre, stokların işletmede bir sonraki aşamaya (üretim veya satış) geçmek için ne kadar süreyle stokta kaldığını göstermektedir. Stok devir hızı aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

Ortalama stok tutarı, stokları mevsime veya konjonktüre göre önemli ölçüde dalgalanma göstermediği durumlarda, dönem başı stok ile dönem sonu stok tutarlarının toplanıp ikiye bölünmesi ile bulunur.

İşletmede stok devir hızı (SDH) ile stok tutma maliyetleri (STM) arasındaki ilişkiyi Şekil 4.4. yardımı ile ortaya konulmuştur.

Stok Devir Hızı (SDH): Satışların Maliyeti / Ortalama Stok

94

İşletmenin stok devir hızı ve stok tutma süresini bir örnek vererek açıklamak mümkündür. Örneğin stokları mevsime veya konjonktüre göre dalgalanma göstermeyen bir işletmenin bir yıllık satış maliyetinin (satılan mal veya mamul maliyeti) 700.000, dönem başı stokunun 120.000, dönem sonu stokunun ise 160.000 olduğunu kabul edelim. Bu durumda söz konusu işletmenin stok devir hızı ve ortalama stok tutma süresi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Stok Tutma Süresi = 365 / 5 = 73

Bu sonuca göre işletmenin stoklarını ortalama olarak yılda beş kez, ya da 73 günde bir tükettiğini ve yerine yeni stoklar tedarik ettiğini ifade etmek mümkündür. Gereğinden uzun bir süre elde tutulan stokların görülen ve görülmeyen bir takım maliyetleri vardır. İşletmeler bu maliyetleri göz önünde bulundurarak kendilerine en uygun olan stok miktarını ve stok tutma süresini belirlemelidir. İşletmenin rekabet avantajı sağlamak için elinde bulundurması gereken en uygun (optimal) stok miktarının belirlenmesi amacı ile çok sayıda yöntem geliştirilmiştir.

Taşıma Maliyetleri

Küreselleşen dünyada üretim, maliyetlerin düşük olduğu düşünülen her yerde yapılabilmekte, aynı şekilde üretilen ürün de talep olan her yere taşınabilmektedir. Küreselleşen rekabetin yarattığı bu şartlardan dolayı da işletmelerin karlılığı giderek düşmekte ve karlılığa etkisi küçük olan iyileştirmelerin bile önemi giderek artmaktadır. Tedarik zincirinin içinde lojistiğin, lojistiğin içinde ise taşımanın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu düşünüldüğünde, malzeme taşımasında yapılacak iyileştirmelerin tedarik zincirinin karlılığına olan pozitif etkisi ciddi bir öneme sahiptir. İşte bu noktada her tedarikçinin kendi başına taşıma planlaması yapması yerine operasyonların planlı bir şekilde birleştirilerek tedarik zincirinin ortak bir süreci şeklinde düşünülmesi gerekmektedir (Yüksel, 2008: 1).

Belli bir noktada üretilen mamul, tüketicinin bulunduğu yere ulaştırılmadıktan sonra tüketici için hiçbir değer ifade etmez. Taşıma fonksiyonu yer faydası yaratarak, üretim noktasından tüketim noktasına getirir. Taşıma fonksiyonu esas itibariyle yer faydası yaratmakla beraber, zaman faydası da yaratmaktadır. Bir malın bir noktadan, diğer bir noktaya hızlı ve güvenli bir şekilde nasıl taşınacağına taşıma fonksiyonu karar verir.

Taşıma maliyetleri, taşıma faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu maliyetler vergi, harç, yakıt, işçilik, bakım ve onarım ile sigorta maliyetlerini kapsamaktadır (Lu ve Su, 2002: 68). Taşıma maliyetlerini taşınan ürünün ağırlığı, hacmi, tehlikeli ürün olup olmaması, taşıma mesafesi gibi değişkenler belirlemektedir. Hammadde ve malzemeler, mamullere oranla daha az değere sahip olmalarına rağmen, hacim, ağırlık ve çeşitliliklerinden dolayı toplam lojistik maliyetleri içinde önemli yer tutabilir. Bunun yanında ileri teknoloji ürünü değerli mamullerin taşıma maliyetleri, toplam lojistik maliyetler içinde küçük bir paya sahip olabilir. Taşıma maliyetleri toplam olarak ifade edilebileceği gibi alışlara ilişkin taşıma maliyeti, sevkiyata ilişkin taşıma maliyeti veya her bir müşteriye ilişkin taşıma maliyetleri şeklinde de bir ayrıma tabi tutulabilir (Fröderberg, 2006: 16).

Taşıma maliyetini belirleyen faktörler nelerdir?

Lojistik faaliyetler üzerine yapılan araştırmalar, işletmelerdeki taşıma maliyetlerinin satışların

%30’una kadar ulaşabildiğini göstermektedir. Taşıma maliyetlerinin, lojistik maliyetler içinde önemli bir paya sahip olması, lojistik maliyetlerin yönetilmesini de zorunlu kılmıştır. Bu nedenle, günümüzde lojistik maliyetlerin iyi yönetilmesi ürün karlılığı, ürün fiyatlaması, müşteri karlılığı ve işletme karlılığı gibi konularda oldukça önemli bir konuma gelmiştir. Lojistik, günümüzde, rekabet avantajının elde edilmesinde hizmet farklılaştırması yaratan anahtar bir kaynak olup işletme karının artırılmasında önemli bir yönetim alanı olarak görülmektedir (Gümüş, 2008: 5).

Günümüzde birçok işletme taşıma faaliyetlerini dış kaynak kullanarak yerine getirmektedir. Bu durum işletmelerin kendi işlerine odaklanmasını sağlamaktadır. Teslimat bölümü ile taşıma fonksiyonu birbiri ile çok yakın ilişki içinde olup bu bölümlerin temel amacı; taşıma maliyetlerini düşürmektir. Bu durum, çoğu zaman dağıtım faaliyetlerinin azaltılmasıyla mümkün olabilmektedir. Fakat dağıtım faaliyetlerinin

Stok Devir Hızı (SDH) = 700.000 / (120.000+160.000) / 2 = 700.000 / 140.000

= 5

azaltılması önemli satış kayıplarına uğranılmasına veya emniyet stoklarının artmasına yol açabilir.

Dağıtım maliyetlerinin düşürülmesine öncelikle taşıma maliyetlerinden başlanılması gerekir. Çünkü dağıtım maliyetleri içinde taşıma maliyetleri önemli yer tutmaktadır (Gunasekaran, Patel ve Tırtıroğlu 2001: 78).

Dağıtım faaliyetlerinin etkin yönetimi ile taşıma maliyetlerini düşürmek mümkündür. Bu doğrultuda dağıtım maliyetlerinin etkin yönetimi amacıyla tam sayılı doğrusal programlama, bulanık mantık, Radyo Frekansı ile Tanımlama (RFID -Radio Frequency Identification) ve Küresel Konumlama Sistemi (GPS- Global Positioning System) gibi farklı yöntemler geliştirilmiştir. Geliştirilen bu yöntemler sayesinde işletmelerin taşıma maliyetlerini düşürebildikleri görülmektedir. Yapılan bir çalışmada dağıtım maliyetlerinin doğrusal programlama modeliyle optimize edilmesi sonucu taşıma maliyetlerinde % 5,5’lik bir maliyet tasarrufunun sağlandığı kanıtlanmıştır.

Tam sayılı doğrusal programlama, bulanık mantık, RFID ve GPS gibi farklı yöntemler kullanılarak taşıma maliyetlerinin düşürülmesi mümkündür.