• Sonuç bulunamadı

2.2. STK’ların Çevre Politikalarında Etkinliği

2.2.2. STK’ların Uluslararası Etkinliği ve Küresel Otoriteye Etkisi

Uluslararası sistemdeki klasik aktörler arasında tam bir uyum olmadığı zaman evrensel barışın kurulması da olanaklı değildir.340 Bu durumda uluslararası sistemde

sahneye çıkan yeni aktörler önem kazanmaktadır.

337 Göksu ve Bilgiç, a.g.e., s. 56. 338 Göksu ve Bilgiç, a.g.e., s. 64.

339 Haluk Alkan, “Avrupa Birliği Karar Alma Süreçlerinde Baskı Grupları”, Türk İdare Dergisi, 1999, Cilt:71, Sayı:422, s. 49.

97

Genel olarak STK’ların uluslararası boyut kazanmasına ilişkin bazı temel gerçekleri şöyle sıralayabiliriz341:

 Batı sermayesi burjuva devrimleri ile ülkesel iktidarları ele geçirdikten sonra ülke dışına taşma arayışlarına başladılar. Emperyalist rekabetler dünya savaşları ve büyük yıkımlara sebep olduğundan bu işin barışçı yollarla yapılması gerekiyordu. Küresel sermayenin desteklediği STK’lar küreselleştiler ve Devlet dışı Uluslararası Örgütler oluştu.

 Devletlerarası rekabette STK’lar devletlerin iç işlerine karışmada masum bir görüntü olduğu kadar çok de etkili bir mekanizma olmuştur.

 Batı dünyasındaki yabancılaşmanın da doğurduğu bazı STK’lar kapitalizminde küreselleşmesi etkisi ile küresel boyutlara ulaştılar.

 Kapitalist küreselleşmenin başta çevre, küresel ısınma, kültürel değerler, insan hakları gibi evrensel değerler üzerinde açtığı tahribat, bu alanlarda faaliyet gösteren STK’lar küresel boyut kazanmıştır.

STK’lar uluslararası aktör haline gelmeleri ve önem kazanma nedenlerini yukarıda geniş bir şekilde sıralanmıştır. İlk önce çevre ve insan hakları gibi temel değerleri koruma amacı güden STK’lar uluslararası boyutlarda genişlemiş, bu genişlemeyi küresel sermayenin desteklediği STK’lar izlemiştir. Yeni dalga STK’lerin küresel boyutlara ulaştıkları, devlet dışı uluslararası örgütler oluşturdukları ve uluslararası ilişkilerde önemli aktörler olarak yer almıştır.

Uluslararası politikadaki aktörlerden sivil toplum kuruluşlarının konumu giderek güçlenmektedir. Uluslararası sivil toplum kuruluşları, diğer uluslararası aktörlerle birçok ilişkide bulunmaktadırlar. Devletler ve uluslararası örgütler, insani yardımlar, kalkınma yardımları, bölgesel çatışmaların çözümlenmesi ve uzmanlıklarına başvurmak gibi alanlarda sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmaktadırlar. Sivil toplum kuruluşları bireysel ya da kolektif çıkarları korumak için başarılı uluslararası kamuoyu oluşturma faaliyetleri vardır.342 Uluslararası sivil toplumun gelişimi ise

devletlerarası işbirliği yapmak için olumlu bir gelişme olacaktır.343 Sivil toplum

kuruluşlarından gelen taleplerin uluslararası bir hukuki düzenlemeye dönüşmesi

341 Hasgüder ve Uludağ, a.g.e., s. 468-469. 342 Şahin ve Öztürk, a.g.e., s. 18.

98

sonrasında bunu devletlerin kendi halklarına anlatma süreçleri STK’lar sayesinde daha kolay olacak uygulanması da kolaylaşacaktır.

STK’lar ile BM arasındaki ilişki, BM’nin kuruluş aşamasında başlamış, STK’ları ilgilendiren düzenlemeler yapmıştır. Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 71. Maddesinde; “Ekonomik ve Sosyal Konsey, kendi yetkisine giren sorunlarla uğraşan

sivil toplum kuruluşlarına danışmak için uygun düzenlemeler yapabilir. Böyle düzenlemeler uluslararası örgütlerle ve gerektiğinde, Birleşmiş Milletler’ in ilgili üyesine danışıldıktan sonra ulusal örgütlerle de yapılabilir.”344 Hükmü ile devlet dışı örgütler ile BM arasında bağlantı kurulmuştur.

Çevre alanında faaliyet gösteren STK’ların tehlikeler algılaması, çözüm araması, bunları politikalar ve eylemlere dönüştürmede, doğal afetle, nükleer ve kimyasal kazalar, sosyal, ekonomik ve siyasal krizlerde devreye girerek çoğu zaman devletlerle işbirliği içinde veya zaman zaman devletlerin engellerine rağmen yaraların sarılmasında; “küresel kamu malları” diye nitelendirilen kurum ve değerlerin yaygınlaştırılması ve içselleştirilmesinde önemli faaliyetler göstererek uluslararası aktör konumuna ulaşmışlardır.

2.2.2.1. Çevreci STK’ların Etkinliği

Çevresel sorunların çözümü için devletlerin birlikte hareket edebilmesini sağlayan hukuki ortam gereklidir. Bu ortamı oluşturmak için devletler, ulusal egemenlik hakları ve küresel işbirliği yapma arasında bir denge politikası izlemektedirler. Bu dengeyi kurmayı sağlayacak hukuki temeli ise uluslararası örgütler sağlamaktadır. Çevre sorunlarının giderilmesi, çevresel kaynakların korunması ve yönetilmesi için gerekli işbirliğini uluslararası örgütler sağlamıştır.345 Çevresel krizler

ve sorunların uluslararası gündeme alınmasında öncelikle hükümetler arası örgütler, daha sonra hükümet dışı örgütler gerekli ilkeler, kurallar, normlar ve çevresel rejim oluşturulmasında en büyük etkiyi yapmışlardır.346 Devletlerarası hukuki ortam

oluşturmada BM, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development - OECD), AB gibi örgütler etkin iken, devletleri

344 Bakınız, Birleşmiş Milletler Anlaşması md. 71. 345 Tuna, Uluslararası Örgütler ve Çevre, s. 258.

346 Jemas Connelly ve Graham Smith, Politics and yhe Enviroment: From Theory to Practice, New York, Routledge, 1999, s196; Tuna, a.g.e., s. 267.

99

çevresel krizler hakkında bilgilendirme, politikalarını etkileme de diğer STK’lar etkindir.

Çevre rejimlerinin oluşturulması ve uygulanmasında STK’ların önemi artmaktadır. STK’lar özellikle küresel çevre politikaları açısından toplumun dikkatini çekmede, kamuoyu oluşturmada ülkelerin hükümetlerini, şirketleri ve diğer uluslararası kuruluşları çevre konularına yönlendirmede, çevre sorunlarını ülkelerin siyasal gündemlerinde tutmada önemli yer tutarlar.347 Uluslararası örgütler bir çevre

rejimi oluşturulduktan sonra kuralların ve normların uygulanmasında aktif rol aldıkları gibi, devletlerin bu kurallara uymalarını denetleme mekanizmaları da oluşturabilirler.348 Devletlerin tarafsız bir kurumca denetlenmesi egemenlik haklarının

ihlali kaygılarını bir nebze de olsa gidermektedir.

Küresel çevre politikalarında iki farklı uluslararası aktör rol oynamaktadır. Bunlar UNEP gibi bazı uluslararası örgütler ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarıdır.349

UNEP çevrenin genel durumunu gözlemleyip, değerlendirerek hükümetlere ve hükümet dışı örgütlere bilgi vererek gündemini oluşturmayı amaçlamıştır. 1992 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu kurulduktan sonra, idari ve mali sorunların etkisi ile UNEP’in çevre politikalarındaki etkinliği azalmıştır. Diğer taraftan, BM içerisindeki diğer kuruluşlar ise etkisini artırmıştır.350 BM’deki bu tür kuruluşlara gözlemci ve

katılımcı olarak katılan, sunduğu raporlar ile gündeme etki edebilen STK’ların da bu süreçte uluslararası çevre politikalarında etkinliği artmıştır.

İlk uluslararası çevre antlaşmaları STK'lar için nadiren hükümler içermekteydi. Örneğin, Fauna ve Flora'nın Korunmasına İlişkin 1933 yapılan sözleşmede, hükümet dışı aktörler hakkında hiçbir şey belirtilmemişti. 1946 yılında kurulan Balina Avcılığı Yönetmeliği oluşturulurken başlangıçta STK'lara izin verilmezken, 1977'den itibaren STK'ların gözlemci olarak katılmasına izin verildi. İlerleyen zamanlarda STK’lar daha aktif rol almış ve 1971 yılında yapılan Sulak Alanlar Üzerine Ramsar Sözleşmesi’nde IUCN sekreterlik görevi görmüştür.351 IUCN hükümet dışı örgütlerden farklı ve

nispeten apolitik bir yapıdadır.352 Oxfam, Greenpeace gibi STK’lar ise bünyesinde

bilim adamı, iktisatçı ve hukukçu uzman sayısı arttıkça uluslararası saygınlık ve

347 Hurrell, a.g.e, s. 165

348 Tuna, Uluslararası Örgütler ve Çevre, s. 268. 349 Connelly ve Smith, a.g.e. s. 184.

350 Tuna, Uluslararası Örgütler ve Çevre, s. 268. 351 Raustiala, a.g.e., s. 722

100

etkinlikleri de artırmıştır.353 Halen BM’de tek gözlemci örgüt IUNC’dir. Ancak, diğer

örgütler yaptıkları faaliyetler ile dolaylı da olsa etkinlikler göstermektedirler.

Çevre politikalarında STK'lar müzakere sürecinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.354 STK’lar devletler ile müzakereler öncesi lobi yapabilmesi, devletlerden

bağımsız pazarlık ve aracılık yapabilmesi355 sebebi ile uluslararası gündemi

belirlerken giderek daha önemli rol almaktadırlar.

Bağımsız hukuki kişiliğe sahip uluslararası örgütlerin güvenlik alanında devletlerin davranışlarını sınırlayarak kaotik bir ortamın oluşmamasını sağladıkları söylenebilir.356 STK'lar, devletlerin ve uluslararası kurumların çevresel

başarısızlıklarını protestoları büyük ilgi görmüş ve çevresel baskı gruplarının siyasi önemi artırmıştır.357 Çevresel STK'lar birçok ileri sanayi ülkesinde güçlü yerel

aktörlerdir. Örneğin, ABD’de birçok çevresel STK vardır ve destekçi sayısı toplam 11 milyona ulaşmaktadır. Bu üyeler çoğunlukla orta sınıf ve politik olarak bilinçli seçmenlerdir.358 Bu gibi STK’lar üyelerini yönlendirerek, ülkelerin iç politikalarını

etkileyebildiği gibi dış politikalarını da etkileyebilmektedirler.

STK'lar uluslararası gündemi belirlerken birçok taktik ve eylem kullanılmaktadır. Örneğin, önemli müzakereler öncesi Greenpeace eylemcilerinin yaptığı eylemler sayesinde birçok insan gelişmelerden haberdar olmaktadır.359 Bu durum da insanların

kendi hükümetlerine çevre konularında talep ve baskı yapmalarına zemin oluşturmaktadır.

353 Tuna, Uluslararası Örgütler ve Çevre, s. 266. 354 Raustiala, a.g.e. , s. 721.

355 Connelly ve Smith, a.g.e. s. 199. 356 Erenel ve Caymaz, a.g.e, s. 118.

357 Andrew Hurrell, “A Crisis of Ecological Viability?, Global Environmental Change and the Nation State”,

Political Studies 1994, Cilt: 42 sayı: 1, s. 158.

358 Kal Raustiala, “States NGOs and International Enviromental Institutions”, International Studies

Quarterly, 1997, cilt: 41, sayı: 4, s. 731.

101

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇEVRESEL GÜVENLİĞİN SAĞLANMASINDA SİYASALLAŞMIŞ AKTÖRLER: GREENPEACE – IUNC ÖRNEKLERİ

Çevresel sorunların çözümü için birçok örgüt faaliyet göstermektedir. Greenpeace dünyaca en çok tanınan çevreci örgüt olması, en fazla üyesi ve yaptıkları protestolar ile kamuoyunun yönlendirilmesindeki etkinliği nedeni ile tercih edilirken, IUNC ise BM’de gözlemci statüsündeki tek çevreci örgüt olması sebebi ile tercih edilmiştir. Tezin bu bölümünde, çevre sorunları üzerine faaliyet gösteren Greenpeace ve IUNC incelenmiş ve çevre sorunları üzerine etkinliği analiz edilmiştir.