• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM TOPLUMSAL CĠNSĠYET VE KADININ TANIMI

1.2. Reklam ve Spor Kavramına Genel BakıĢ

1.2.7. Sporda Kadın/Erkek Temsili ve Cinsiyetçi YaklaĢımlar

Dünya genelinde, geliĢmiĢ, geliĢmekte olan ya da geliĢmemiĢ olmasına bakılmaksızın, tüm toplumlarda kadınlar ile erkekler arasındaki eĢitlik-eĢitsizlik tartıĢması devamlılığını korumaktadır. Özellikle kadınların buna dair yaĢamıĢ oldukları sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, konu kadınlar açısından daha negatif bir eksende ilerlemektedir. Kadınların toplumdaki bazı alanlarda erkeklerin gerisinde kalmaya zorlanması ve bunun sonucunda da erkeklerin ataerkil

yaklaĢımlarla yaratmıĢ oldukları baskı, kadınların kapasiteleri dâhilinde hareket etmelerinin önüne geçmektedir. Benzer bir durum spor alanında da söz konusudur ve kadınların, sporu icra etseler bile erkeklerin gerisinde bırakıldıklarına dair bir izlenim edinilebilecektir.

Kadınlar, özellikle sporun icra edilmesi noktasında, en az erkekler kadar istekli olarak çaba gösteren bireylerdir. Buna istinaden kadınlar, farklı spor dallarında mücadele etmekte ve ciddi ölçekli baĢarılar da kazanmaktadırlar. Fakat toplumun genel algısı içerisinde kadınların spor dünyasının içerisinde bulunması, baĢarılar elde etmesi, erkeklerden fazla ön plana çıkması ve bu süreçten profesyonel olarak gelir elde etmeleri, toplumların geliĢmiĢlik düzeyine bakılmadan bir soruna iĢaret edildiğini göstermektedir (Aytan, 2013, s.778).

Bu durumun ortaya çıkıĢında, erkeklerin hâkim olduğu bir görüĢ dâhilinde, kadınların fiziksel olarak spor yapmaya müsait olmadıkları ve fiziksel kapasite olarak erkeklerden geride olduklarıdır. Bu nedenle de değil kadınların sporda baĢarılı olmaları, spor dünyasının içerisinde dahi bulunmalarının hatalı, eksik ve yanlıĢ olacağına dair bir yaygın yaklaĢım söz konusudur. Burada ön plana çıkarılan fiziksel unsurlar, ilerleyen safhalarda mental unsurlarla da birleĢtirilmekte ve kadınların spor yapmasının, spor üzerinden kendilerine bir mesleki kariyer oluĢturmalarının önüne geçilmeye çalıĢılmaktadır (Akkaya ve Kaplan, 2014, s.179).

Genel olarak bakıldığında, ataerkil toplum yapısına sahip olan sosyal oluĢumların genelinde, temeli tartıĢma konusu olmasına karĢın, halen kadınların spordan uzak tutulmalarına odaklı olarak gerçekleĢtirilen bazı faaliyetler ve geliĢtirilen söylemler söz konusudur. Buna örnek da olarak aĢağıdaki yanlıĢ öngörüler ya da yaklaĢımlar gösterilebilir (Kızılyalı, 2014, s.25):

● Spor etkinliklerine katılım, aĢırı yüklenmeler sonucunda kadınların çocuk sahibi olmalarını engellemektedir,

● Sportif faaliyetlerin içerisinde bulunan kadınların vücut fonksiyonları, erkeklerinkine göre daha hızlı bir Ģekilde zarar görmektedir,

● Kadınların kemik yapısı erkeklerinkine göre daha hassas olmasından dolayı kadınlar daha sık sakatlanmaktadırlar,

● Sporla uğraĢana kadınlar, zaman içerisinde vücutlarının normal görüntüsünden uzaklaĢmaktadırlar,

● Yoğun olarak sporla uğraĢan kadınlar, zaman içerisinde mental anlamda, ciddi ölçekli sorunlar yaĢayabilmektedirler.

Fizyolojik olarak varlıkları söz konusu olabilecekse de yukarıda sıralanan sorunların hiçbiri mevcut süreçteki bilimsel Ģartlar dâhilinde aĢılamayacak durumda değildir. Fakat kadının baĢarılı olmayacağına dair genel ve yerleĢik inanç kalıpları, birçok farklı alanda olduğu gibi spor alanında da kendisini göstermekte ve bu Ģekilde de kadınlar, toplumun, kendi üzerlerindeki oluĢturmuĢ olduğu baskı neticesinde, korku duygularıyla spor yapmaktan uzaklaĢmaktadırlar.

Kadının spor üzerinden engellenmesine dair konulardan bir diğeri de kadının spor konuĢmaktan alıkonmaya çalıĢılmasıdır. Buna göre kadınlar, sporu icra etme konusunda erkeklerin gerisinde olarak görülürken, kadınların spora dair görüĢ bildirmesi ve buna istinaden çevresi ile fikirlerini paylaĢması konusunda ciddi anlamda engeller ile karĢılaĢtığı görülmektedir. Buna istinaden de kadınlar, icra edemedikleri sporu konuĢma erkinden de yoksun bırakılmakta, bu konuda da erkeklere göre daha eksik olarak nitelendirilmektedirler (Yüksel, 2014, s.669). Buna paralel olarak değerlendirilebilecek olan bir konuda ise kadın sporcuların hakkında medyada gerçekleĢtirilen konuĢmaların ve onların hakkında yapılan yorumların çok büyük bir bölümünde, kadınların sporcu kiĢiliklerinden ziyade ev yaĢantılarındaki hallerinden, evde gerçekleĢtirdikleri faaliyetlerden ve bu Ģekilde evdeki süreçleri nasıl yönettiklerinden bahsedilmektedir. Bu vesile ile de medya, her ne kadar kadın sporculara bir Ģekilde yer verse de onların sporcu kimliklerine atıp yaparak değil, tam aksine onların sıradan birer vatandaĢ ya da kadın olarak evdeki rollerine atıf yaparak onları değerlendirmektedir (Aytan, 2013, s.778).

1970'‘i yıllar itibari ile bu konuya dair ciddi ölçekli bir muhalefetin ortaya çıktığı görülmektedir ve bu muhalefet, kadınların da erkekler gibi düzenli ve baĢarılı olarak spor yapabileceklerine dair geliĢmektedir. Fakat erkeklerin düĢünsel anlamdaki hegemonyasının güçsüzleĢtirilmesi genel olarak baĢarılmıĢ olsa bile uygulamada erkeklerin egemenliği ne spor alanında ne de baĢka bir alanda söz konusu olmamıĢtır. Spor özelinde değerlendirildiğinde, kadınların erkek egemenliğine muhalefeti ne

kadar güçlü olsa da kitle iletiĢim araçları içerisinde erkeğin spordaki baĢarısı, egemenliği ve karar verme konusundaki yetkinliği daha çok vurgulandıkça kadının konuya dair gücü ve direnci de azalmıĢtır.

Medyanın toplumsal algıları ve görüĢleri yönlendirme konusunda giderek artan önemi göz önünde bulundurulduğu süre zarfında, kadına dair bu Ģekilde bir değerlendirme, geniĢ kitlelerin takip ettiği yayınlar üzerinden kadınların sporcu kimliklerinin negatif, ev hanımı kimliklerinin pozitif olarak algılanmasına sebebiyet verebilecektir. Kitle iletiĢim araçlarındaki bu tip yayınları izleyen bir birey için mutlak olarak kadınların sporcu olarak tanıtılmalarına dair yaklaĢımlar, onları spor alanında kazandıkları baĢarılara değil, ev hayatındaki görevlerine atıfta bulunmaktadır.

Toplumsal anlamda, geliĢmiĢlik düzeyi ayırt edilmeden değerlendirildiğinde, kadınların spor alanında temsili konusunda engel teĢkil eden sorunları Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür (Güner, 2015, ss.24-26):

● Sosyoekonomik yapı: Kadınların gerek aileleri ile gerek kendi evliliklerinde gerekse de tek baĢlarına sürdürmüĢ oldukları yaĢamları dâhilinde, içerisinde bulundukları sosyoekonomik yapının elvermemesi neticesinde, kadınlara biçilen rolde spora yer bulunmamaktadır.

● Aile yapısı: Dünyanın birçok ülkesinde, aile yapısının tam olarak elvermemesi ya da ataerkil bir bakıĢ açısına sahip olunması, kadınların spora eğilimlerinin önüne set çekmekte ve istemedikleri bir hayata yönelmelerine sebebiyet vermektedir. ● Dini inanıĢlar: Dini inanıĢ ayrımı yapılmaksızın, dünya genelinde yer alan birçok

inanıĢ içerisinde kadınların birer sporcu olarak kimliklerinin geliĢiminin ciddi ölçekli olarak yadırgandığı, bunun toplumsal bir baskı aracına dönüĢtürülerek kadınların spordan uzak tutulmaya çalıĢıldığı görülmektedir.

● Çevresel faktörler: Her ne kadar kadının içerisinde bulunmuĢ olduğu aile yapısı spor yapması konusunda herhangi bir engel teĢkil etmese de kadının çevresinde, kendisi ile doğrudan iliĢkisi bulunmayan kesimin dahi, sportif bir faaliyet içerisinde bulunma konusunda önünde bir engel söz konusu olabilmektedir.

● Sosyal destek ve motivasyon: Bireyin spor yapması konusunda herhangi bir engel söz konusu olmasa bile, çevreden görülmeyen ya da karĢılaĢılmayan sosyal destek ve motivasyon faktörleri, kadın sporcuların, kadın sporcu adaylarının ya da spor ile uğraĢan kadınların hemen hepsi için ciddi ölçekli bir geri adım atma ve vazgeçme nedeni olabilecektir.

Sıralanan engellerin hemen hepsi, kadınların kendilerini sürecin içerisinde önemli, değerli ve herhangi bir baĢarı elde etmiĢ olarak görmelerine engel teĢkil etmektedir. Çünkü baĢarı elde etmek adına üzerine odaklanmıĢ oldukları sporu, amatör ya da profesyonel olmasına bakılmaksızın icra edememek, kadınlar açısından ciddi ölçekli bir psikolojik sorun da teĢkil edebilecektir. Bu durumun bir toplum yapısı içerisinde sürekli olarak yaĢanması durumunda ise toplumun önemli bir kesimini temsil eden kadınlar için son derece kıymetli bir aktiviteden geri kalmak söz konusu olabilecektir.