• Sonuç bulunamadı

1. MESLEKLER SOSYOLOJİSİNE KAVRAMSAL BİR GİRİŞ

1.6. Sosyal Tabakalaşma

Sosyal tabakalaşma, “toplumu meydana getiren üyelerin ya da ögelerin bir ya da daha fazla ölçüte göre hiyerarşik sıralanmalarıdır” (Arda,2003:545). Buna göre kişiler veya grupların az ya da çok fakat belirli bir derecede sürecek bir statüler hiyerarşisinin içine girmesi, konulması süreci, tabakalaşma olmaktadır.

Her tabakalaşma sisteminde;

a. Farklılaşma,

b. Altlık ve üstlük düzeyine uygun sınıflandırma, c. Değerlendirme olmak üzere üç sosyal süreç vardır.

Farklılaşma, insanlar arasında doğuştan veya sonradan edinilen farklılıklardır.

Altlık ve üstlük düzeyine uygun sınıflandırma, rol ve statü farklarını tamamlar.

Değerlendirme, statülerden her birine değerler sıralamasında belirli bir yer verilmesi demektir (Kocacık,2003).

“Toplumsal tabaka denilince toplumsal saygınlığı, siyasal iktidarı, ekonomik durumu, hayat şansları ve stilleri, ayrıcalıkları ve kültürel bakımdan özellikleri birbirinden farklı olan, az veya çok kapalı toplumsal yapı mertebelerinden her biri anlaşılır” (Gündüz,2004:136).

Sanayileşme sonucu sosyal yapıların karmaşık bir hâl almasıyla birlikte, nüfusun hızlı bir şekilde artması ve büyük şehir merkezlerinin doğuşu, bu merkezlerde modern sanayinin kuruluşu, ileri teknolojinin uygulanması, göreneğe ve geleneğe dayanan bilgi naklinin terk edilmesini gerektirmiştir.

Tabakalaşma konusunda Weber, Marx’ın açıklamalarında olduğu gibi sınıf olgusunun oluşumunda ekonomik pozisyonların önemini kabul etmekte fakat her şeyi ekonomiye dayandırarak açıklamanın yetersiz olduğunu vurgulamaktadır. Ekonomi kadar insanların sahip oldukları güç ve saygınlığın da önemine değinmektedir. Weber, üç tabakalaşma tipi önermektedir. Ekonomik gücün farklılığına dayanan toplumsal sınıflar hiyerarşisi, insanların sahip oldukları statülerin çeşitliliği veya benzerliği ile ortaya çıkan toplumsal statüler hiyerarşisi ve insanların bürokratik pozisyonlarının farklılığı sonucu ortaya çıkan siyasal güçler hiyerarşisidir (Özkalp,1993:255).

Weber, toplumdaki insanların meslekleri, olanakları, aile durumları nedeniyle ekonomik nesneleri elde etme güçlerinin bir olmadığını belirtmektedir. Bazı yaşam şartlarına sahip olanların, otomatik ve kaçınılmaz bir biçimde bir birleşmeyi meydana getireceğine inanmamaktadır. Marx ise benzer durumda olan insanların birleşerek dayanışma içerisine gireceğine ve üst sınıflara karşı düşmanca bir tutum ve davranış göstereceğine inanmaktadır. Weber buna karşı çıkmakla beraber düşmanca tutumun oluşmasına inanmamaktadır.

Weber’in toplumsal statüler hiyerarşisinde statü grubunu belirleyen en önemli öge, belirli bir yaşam biçimi ve bu yolla seçkin bir grubun üyesi bulunulduğu izlenimi ve duygusudur. Weber, yüksek statüye sahip olanların kendi kendilerine geliştirdikleri konuşma, giyim-kuşam, yeme-içme, sanat ve müzik alışkanlıklarının olduğunu belirtir.

Böylece de bu grupların bu yetenekleri sayesinde kendilerini diğer insanlardan farklılaştırdıklarını söyler.

Weber’in önerdiği üçüncü tip tabakalaşma ise toplumdaki güç ilişkisine dayanmaktadır. Toplumlar sanayileşip karmaşık hâle geldikçe bunları yönetecek büyük bürokratik organizasyonlar gerekecektir. En etkin bürokrasi ise devlettir. Toplumsal kurumlar, bu gelişmenin paralelinde gittikçe bürokratikleşecek aynı zamanda da devlet, bu kurumlar üzerinde kontrol ve söz sahibi olacaktır (Özkalp,1993:256). “Ona göre, her üç ayrı kriter de karşılıklı etkileşim içindedirler. Bunlar tek tek veya bütün olarak ferdin davranışlarını, hayat tarzını şekillendirebilirler. Diğer bazı sosyal bilimciler ise bu kriterlere mesleki durumu, geliri, eğitimi veya bunların hepsini birden hesaba katmayı uygun bulmaktadırlar” (Erkal,2004:197).

Her toplumda belirli bir tabakalaşma söz konusudur. Eşit bir toplum sadece bir idealdir. Tabakalaşma, bireyler ve grupların belirli veya genelleştirilmiş karakteristiklere göre aşağı ve yukarı statülere, rollere sahip ve sınıflara mensup olarak anlaşılmaları, derecelendirilmeleri demektir. Tabakalaşma, böylece bir eşitsizliğin hiyerarşisidir.

Sosyal ve ekonomik değişimlerin ayrımı, tabakalaşma teorisinin bilinen özelliğidir. Ekonomik güçlerle sınıf faktörleri, rol faktörleri ile toplumsal değerlendirmeler, birbirleri ile benzeştirilir. Lockwood’a göre sınıf, ekonomik organizasyonların acı gerçekleri sonucu oluşan ayırımlara odaklaşır. Roller ise insanların birbirleri ile olan ilişkileri sonucu belirginleşen ince farklarla ilgilenir (Stewart ve Prandy ve Blackburn,1980:2).

“Sosyal tabakalaşma kavramı zaruri olarak sosyal mesafe kavramını içine almıştır. Çünkü alt ve üst tabakalar arasındaki mesafe, coğrafi ve fiziki mesafe olmayıp tam manasıyla sosyal bir anlam taşımaktadır. Fiziki manada çok yakın bulunan mağaza

sahibi ile onun istihdam ettiği tezgâhtar, aslında aralarında büyük mesafe bulunan iki kişidir” (Bilgiseven,1986:142).

Toplumsal tabakalaşma içindeki diğer bir kavram da sosyal hareketliliktir.

Fertlerin ve sosyal grupların hayat grafiği inişli ve çıkışlıdır. Bu olguya sosyal hareketlilik denilmektedir. Bir işçinin, esnafın veya bir memurun çocuğu, profesör olabilmektedir. Baba mesleği ile çocuğun mesleği arasındaki statü bakımından müspet fark, yukarı doğru sosyal hareketliliğin göstergesidir (Erkal,2004:199).

1.7. İş bölümü

İş bölümü, farklı işlerin farklı kişiler tarafından yapılmasıdır. Geleneksel toplumlarda en basit iş bölümü çeşidi cinsiyet ve yaşa göre, yeteneğe ve ustalığa göre ve dini temellere göre yapılan iş bölümü olarak ayrılmıştır. “İnsanların zekâ, güç ve yeteneklerinin farklı olması ve bu farklılıklarından dolayı toplum içinde belirli gereksinimleri karşılamaları, iş bölümünü doğurmuştur” (Kızılçelik ve Erjem,1992:223). Gelişmiş, sanayileşmiş toplumlarda iş bölümü en yüksek düzeye çıkmıştır. İş bölümü ile birlikte meslekler ileri derecede uzmanlaşmıştır. Ancak bu uzmanlaşmanın sağladığı büyük verimlilik artışlarının yanında işe yabancılaşma, toplumsal ve psikolojik boyuttaki sorunlar gibi bazı sosyal sorunların da ortaya çıkması olasıdır. Uzmanlaşma, “belirli bir meslek, çalışma alanı veya bir konuda bilgi ve tecrübe birikimini artırma, ayrıntılı çözümlemeler yapabilecek düzeye gelebilme durumudur”

(Demir ve Acar,2002:415).

“İş bölümü konusunda birbirine karıştırılan bir olgu da, mesleklerin bölünmesi ve teknik iş bölümü kavramlarıdır. Mesleklere bölünme, toplumun içinde farklı mesleklerin ve işlerin yaratılmasını belirtir. Oysa teknik iş bölümü ise işin kurulduğu parçalara ayrılması demektir. Feodal toplumlarda uzmanlaşma, becerilerin farklılığına dayanmakta idi. Çünkü her sanatkâr bir malın ortaya çıkışındaki bütün safhaları kendisi yapmakta idi. Ancak teknoloji ve kitle üretim tekniklerinin gelişmesi ile uzmanlaşma becerilere göre değil, işlere göre organize edilmeye başlanmıştır. Böylece de ortaya teknik iş bölümü çıkmış ve iş, birtakım kısımlara ayrılmaya başlamıştır. Teknik iş bölümünün asıl nedeni örgütlenen işin parçalara ayrılmasıdır. Adam Smith örneğinde,