• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ VE AMAÇ

2.1. SOSYAL İZOLASYON

Sosyal izolasyon, bireyin aynı ortamı paylaştığı insanlarla sosyal etkileşimini kesmesi olarak tanımlanabilir (8,9). Bu tanım doğrultusunda; genellikle bireyin sosyal ilişkilerinin beklediği gibi gitmediği algısı ya da sosyal ilişkilerin nitelik ve nicelik açısından yetersiz olması şeklinde tanımlanan yalnızlıkta bir tür soyal izolasyondur.

Araştırmacılar bir tür sosyal izolasyon olarak düşünülen yalnızlık çalışmalarında; geniş bir şekilde bireysel faktörlerin, derin sosyal ilişki yokluğunun ve kişilik faktörünün üzerinde odaklanmaktadır (10-12).

Ponzetti (1990) yalnızlığı; bireyin mevcut sosyal ilişkisi ile istediği sosyal ilişki arasındaki tutarsızlık sonunda oluşan ve hoş olmayan öznel, psikolojik bir durum olarak ifade ederken (12), Sadler ise yalnızlığı, beş türde ele almıştır:

1)Kişilerarası yalnızlık (kendisini başkalarından uzak algılama);

2)Psikolojik yalnızlık;

3)Sosyal yalnızlık (toplumdan uzaklaşma);

4)Kültürel yalnızlık (kültürel değişmeler nedeni ile başkalarından uzaklaşma);

5)Kozmik yalnızlık (Tanrı’dan uzaklaşma) (10).

Yalnızlık yaşayan bireylerin; sosyal ilgi düzeylerinin düşük olduğu, sosyal ilişkiler kurmaya isteksiz oldukları, sosyal risk almada zorlandıkları, yakın arkadaşlarının az olduğu bildirilmektedir (11).

Yalnız insanların; genelde değersizlik, reddedilmişlik gibi negatif hislere sahip olduğu ve farklı, dışlanmış, içine kapanık, utangaç, gergin, özsaygısı düşük, fazla çalışan, öfkeli ve depresif kişiler olduğu ifade edilmiştir (10,13). Ayrıca, eğitim seviyesinin

düşüklüğünün, yapılan mesleğin niteliğinin de yalnızlık duygusuna neden olduğu belirtilmiştir. Yalnızlığın diğer nedenleri; yetersiz ulaşım, düşük gelir ve yoksulluğun yanı sıra belirli hizmetlere uzak olmak şeklinde belirtilebilir (10).

Yalnızlığın, ben kimliğini düzenleyen ait olma duygusunu yok ettiği için ruh sağlığını olumsuz etkiliyerek mutsuzluk, keder, korku, öfke gibi duygulara ve yerinde duramama gibi davranışlara neden olduğu belirtilmiştir (10,11).

Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de belirli yaş dönemlerinde yalnız bırakılıp sosyal izolasyon uygulanan hayvanların da davranış anormallikleri gösterdikleri belirlenmiştir (10,11).

İlk defa 1960 yılında deneysel olarak sosyal izolasyon uygulanan sıçanların çevresel uyarana ve elle dokunmaya karşı aşırı duyarlı olduğu ve anormal tepki gösterdiği, sosyal izolasyon kaldırıldığında ise bu bulguların zamanla düzeldiği belirtilmiştir (2,14-17). Sosyal izolasyon uygulaması ayılarda da oluşturulmuş ve ayılarda insanlardaki şizofreni ve depresyon gibi psikiyatrik durumlardakine benzer, davranışsal ve nörokimyasal değişikler gözlendiği belirtilmiştir (18).

Sıçanlarla yapılan çalışmalarda genellikle zenginleştirmiş herhangi bir çevre olmaksızın kısa ya da uzun süreli oluşturulan sosyal izolasyon uygulamasının davranışsal ve sinirsel değişikliklere neden olduğu belirtilmesine karşın bazı veriler yaşamın farklı periyotlarında oluşturulan sosyal izolasyon uygulamasının açık alan testindeki davranışlarda etkili olmadığı yönündedir (19).

2.1.1. Deney Hayvanlarında Sosyal İzolasyon Oluşturulması

Sosyal izolasyon çalışmaları genellikle sıçanlar üzerinde gerçekleştirilmektedir. Uzun veya kısa süreli sosyal izolasyon uygulamaları deney hayvanının yaşına göre annesinden veya arkadaş çevresinden ve oyun ortamından yoksun bırakılarak yapılmaktadır. Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalarda sosyal izolasyon uygulaması;

sıçan yavrularının anne sütünden kesildikleri doğumdan sonraki 21. günden itibaren yetişkin kabul edildikleri 3. aya kadar, 21-30 gün boyunca ölçüleri 59x38.5x20cm olan kafeslerde ve her bir kafeste bir sıçan olacak şekilde barındırılması şeklinde yapılmaktadır. Fare için yapılan sosyal izolasyon çalışmalarında ise ölçüleri 20x12x10cm olan kafesler kulanılmaktadır (20). Sosyal izolasyon çalışmaları süresinde hayvanların dışarıdan uyaran almaması ve görsel iletişiminin engellenmesi için dışarıdan siyah kağıtla kaplanmış ya da opak malzemeden yapılmış kafesler

5

kullanılmakta ve kafes ortamında 07.00-19.00, 19.00-07.00 saatleri arası 12 saat aydınlık -12 saat karanlık döngüsü uygulanmakta ve oda sıcaklığı 21± 10°C veya 23±

10°C olacak şekilde ayarlanmaktadır (21-25).

2.1.2. Sosyal İzolasyonun Etkileri

Yapılan birçok çalışmada sosyal izolasyonun bilişsel işlevleri ve öğrenme performansını bozduğu gösterilmiştir (2,26-28).

Yapılan sosyal izolasyon çalışmalarında sıçanların uzun süre sosyal izolasyona maruz bırakılması sonucunda, beynin nörokimyasında değişiklik oluştuğu, hipokampüste ve kortekste birçok alanda dopaminerjik, nöradrenerjik fonksiyonlarda azalma olduğu, kortikal ve hipokampal hacimde ve nöronal dentrit seviyesinde azalma meydana geldiği, yanıt olarak lokomotor aktivitede artış olduğu belirtilmektedir (17,29-33). Sosyal izolasyonun sıçanlarda, beyindeki dorsal ve ventral striatumundaki, frontal korteksteki ve nükleus akumbensteki dopamin düzeylerinde ise artışa neden olduğu ve bu artışın mezolimbik ve mezokortikal sistemdeki bozukluklardan kaynaklandığı belirtilmektedir (2,34-38). Yarı gelişmiş rodent türü olan Octodon degus yavrularını ailesinden ayırarak sosyal izolasyon oluşturulduğunda ise infralimbik korteksin katman II΄ deki piramidal nöronların sinaptik yoğunluğunda artış meydana geldiği, anterior singulat kortekste bozulma oluştuğu, medial prefrontal ve orbitofrontal koretks kısımlarında serotonerjik ve dopaminerjik kortikal inervasyon arasındaki dengede değişme meydana geldiği bildirilmektedir (39).

Sosyal izolasyonun sıçanlarda beyindeki serotonerjik sistem üzerinde özellikle striatumda önemli etkiye sahip olduğu ve ventral hipokampüste serotonin (5-hidroksitriptamin 5-HT) salınımında artış oluşturduğu, ancak 5-hidroksitriptamin1B (5-HT1B) reseptör yoğunluğunda azalmaya neden olduğu belirtilmiştir. Bu nörokimyasal değişikliklerin sosyal izolasyon uygulanan sıçanlarda görülen hafıza ve öğrenme performansında ki bozulmanın ve birçok davranışsal bozukluğun temelini oluşturduğu ileri sürülmektedir (2,35,36,40-44).

Sosyal izolasyonun rodentlerde bilişsel işlevler ve öğrenme performasınındaki bozulmanın dışında agresyona, duyarsızlığa, anksiyeteye ve aşırı hareketliliğe yol açtığı, ağrı eşiğini azalttığı prepuls inhibisyonun başlamasında eksiklik oluşturduğu, hormonların sentezini bozduğu, glukokortikoid hormonlarını daha fazla salgılatıp, plasma kortikosteron seviyesinde artışa neden olduğu belirtilmektedir (14,15,34,41,45-48).

İnsanlarla ilgili çalışmaların ve gözlemlerin sonuçları ise sosyal izolasyonun özellikle gençler üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu göstermektedir. Gençlerdeki intihar olayını açıklarken sosyal izolasyon üzerinde duran araştırmacılar, intihar girişiminden sonra hastanede yatan gençlerle yaptıkları çalışmalarda, bu gençlerin aktif olarak katıldıkları sosyal gruplarının olmadığını, sosyal yaşama dair aktivitelerde minimal düzeyde yer aldıklarını belirlemişlerdir (49).

Benzer Belgeler