• Sonuç bulunamadı

3.6.1. Sosyal Bilgilerin Tanımı

Sosyal Bilimler (social science), toplumla ilgili disiplinlerin belirli kurallarla bilimsel bir çerçevede incelenmesidir. Sosyal bilimleri fen, matematik, güzel sanatların dışında kalan, konusu insan ve insan eseri olgular olan beşeri bilimler şeklinde tarif edenler de vardır (Köstüklü, 1999:9). Bu bağlamda sosyal bilimler kavramıyla, tarih, coğrafya, sosyoloji, felsefe, psikoloji, antropoloji, hukuk, eğitim, ekonomi vs. tüm beşeri bilimleri kabul etmek mümkündür.

Sosyal Bilgiler kavramı ise, ilk kez 1916 yılında A.B.D. Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi (NCSS) tarafından bir müfredat alanı olarak kullanılmıştır. Komisyon, Sosyal Bilgileri “insan cemiyetinin gelişimine, teşkilatına, sosyal birliklerin bir uzvu olması itibariyle insana dair her türlü bilgi” yi içeren bir kavram olarak tanımlamıştır (Naylor ve Diem, 1987: 31). Sönmez (1999: 17) bu kavramı, “toplumsal gerçekle bağ kurma süreci ve bunun sonucunda elde edilen dirik bilgiler” olarak tanımlar. Erden (tarihsiz, 8) ise Sosyal Bilgileri, “ilköğretim okullarında iyi ve sorumlu vatandaşlar yetiştirmek amacıyla, sosyal bilimler disiplinlerinden seçilmiş bilgilere dayalı olarak, öğrencilere

toplumsal yaşamla ilgili temel bilgi, beceri, tutum ve değerlerin kazandırıldığı bir çalışma alanı” olarak tanımlamıştır.

Sosyal Bilgiler kavramına dair yapılan çeşitli tanımlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak amacıyla, Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi (NCSS) tarafından 1992 yılında, bu kavrama kapsamlı bir tanımlama yapılmıştır. Bu tanım şöyledir (Savage ve Amstrong, 2004:11–12):

“Sosyal Bilgiler, sosyal ve beşeri bilimleri vatandaşlık yeterliliklerini geliştirmek amacıyla kaynaştıran bir çalışma alanıdır. Okul programında, antropoloji, arkeoloji, ekonomi, coğrafya, tarih, hukuk, felsefe, siyaset, psikoloji, din ve sosyolojinin yanı sıra, matematik ve doğa bilimlerinden de içerikle ilişkili olarak faydalanarak sistematik ve eşgüdümlü bir çalışma sağlar….”

Ülkemizde Sosyal Bilgiler çok eski bir geçmişe sahip değildir. 1968-69 öğretim yılında bütün ilkokullara, 1970-71 öğretim yılında deneme niteliğinde de ortaokullara resmen girmiştir. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu 9. Milli Eğitim Şurası kararları uyarınca 15.11.1974 tarih ve 459 sayılı kurul kararı ile temel eğitim 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıflarda Sosyal Bilgiler dersinin okutulmasına karar verilmiştir (Günden, 1995:28). Böylece bu ders 1968’ten itibaren ilköğretim okullarında, 1975’ten itibaren ise ortaokullarda okutulmaya başlanmıştır. Bu uygulama 1985 yılına kadar devam etmiş, bu tarihten itibaren ise, Sosyal Bilgiler dersi İlköğretim II. kademede Milli Tarih, Milli Coğrafya ve Vatandaşlık Bilgisi dersi şeklinde ayrı ayrı verilmeye başlanmıştır (Dönmez, 2003: 40).

1997-1998 öğretim döneminde ise sekiz yıllık zorunlu eğitime geçişle beraber, tekrar ilköğretim okullarında (4., 5., 6., 7. sınıflarda) Sosyal Bilgiler dersi adı altında okutulmaya başlanmıştır (Öztürk, 2006:47). Ancak, bu dersin niteliğinin tam olarak kavranamamasının bir yansıması olarak, Sosyal Bilgiler dersi uzun zaman, tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi derslerinin bir birleşimi olarak algılanmıştır (Güngördü ve Güngördü, 1999: 130). Hâlbuki Sosyal Bilgiler dersi bu disiplinlerle birlikte, ekonomi, sosyoloji, siyaset ve hukuk vs. diğer sosyal bilimlerle de ilişkilidir (Doğanay, 2005: 21). Bundan dolayıdır ki yeni bir ilköğretim Sosyal Bilgiler ders programı oluşturma gereği duyulmuştur. Bu amaçla toplanan Sosyal Bilgiler Program Geliştirme Komisyonu, uzun

çalışmalar neticesinde yılında yeni bir Sosyal Bilgiler programı oluşturmuştur. Bu programla, Sosyal Bilgiler dersi kapsamında sosyal bilimlerin diğer disiplinleri ile ilişkilendirmeler yapılmaya ve yapılandırmacı yaklaşımla Sosyal Bilgiler öğretiminin gerçekleştirilmesi öngörülmüştür (Ata, 2006: 73).

3.6.2. Sosyal Bilgiler – Coğrafya İlişkisi

Coğrafya, Sosyal Bilgiler çalışma alanını oluşturan temel sosyal bilimlerden birisidir. Coğrafyanın birbirine yakın tanımları vardır. İzbırak, (1992: 61) coğrafyayı, “bütün çeşitlilikleri ile yeryüzüne bağlı olayları tanıtan ve bunları açıklayan bilim” olarak tanımlarken; Kolukısa (2003:1) “yeryüzü özelliklerini, yeryüzünün şekillenmesini ve doğal ortam ile insan arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim” olarak tanımlar. Bununla beraber, coğrafyayı “temelde insanın kendi yapısında bulunan kendilerininkinden başka ülkeler, yerler hakkındaki eski ve giderilmez merakın bir ürünü” olarak tanımlayanlar da vardır (Tümertekin ve Özgüç, 1998: 4). Coğrafya, dünyanın en uzun dağlarını, nehirlerini, ovalarını ezberleme ve tekrar etme bilimi değildir. “insanların ve faaliyetlerin bir yerde toplanma sebepleri nelerdir?”, “mekân ile insanın etkileşiminin, insanlar ve yerleşmeler üzerindeki etkisi nasıldır?” gibi sorular coğrafyanın konuları arasında yer alır (Tümertekin, 2001: 188).

Modern coğrafya mekânı ve zamanı birlikte değerlendiren bir bilimdir. İnsan toplumlarının yaşamı ile çevresi arasındaki ilişkilerin kurallarını bulup ortaya koymak, bu döngüde aksayan yönler olduğunda, bu aksaklıklara çözümler bulmak coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Coğrafi konular, Sosyal Bilgiler dersinin en önemli konu topluluklarından biridir. Coğrafi çevreyi ilgilendiren soyut konuların öğrenci seviyesine uygun olarak öğretilmesi uzmanlık isteyen bir uğraşı alanıdır. Yakın çevrede görülmeyen doğa olaylarını öğrenciye anlatabilmek için, konuların sadeleştirilmesine ve çeşitli ders araçlarının kullanılarak somutlaştırılmalarına ihtiyaç vardır (Erol, 1987: 84).

Coğrafi bilgi günlük hayatta sürekli ihtiyaç duyulan ve kullanılan bir bilgi türüdür. Her fert güvenli bir yerleşim yerine sahip olmak, aşina olduğu veya ilk defa

gittiği yabancı bir yerde yönünü bulmak ister. Ayrıca her birey günlük yaşamda karşılaştığı çevresel problemler konusunda duyarlı olmalıdır. Ülkemizde çevresel problemlerle başarılı bir şekilde mücadele edebilmek için, ilköğretim seviyesinden itibaren iyi bir coğrafya eğitiminin verilmesi gerekmektedir (Efe, 1997).

Öğrenciler sınıfa coğrafya ile ilgili rasgele bilgi yığınları ile gelirler. Öğretmenin görevi öğrencilerdeki düzensiz bilgi yığınlarını belirli bir düzene sokarak öğrenciye faydalı ürünler haline dönüştürmektir. Sosyal Bilgiler dersinde verilen coğrafya öğretimi sonucunda, öğrenciler yalnız coğrafi bilgi almakla kalmayıp, bunları toplama, yorumlama ve tanımlama gibi çeşitli becerileri de kazanmış olacaklardır (Barth ve Demirtaş, 1997).

İyi bir Sosyal Bilgiler eğitimi, bireyin diğer insanlarla ilişkilerinin daha sağlıklı olmasına; kendisini anlamasına; Sosyal Bilgilere ait bilgi, beceri ve kavramları daha iyi algılamasına yardımcı olur.

3.6.3. Sosyal Bilgiler – Mekân Bilişi İlişkisi

Dünya üzerinde yaşayan herkes, yaşadığı yeri tanımak, anlamak ve değiştirmek ister. İnsanoğlunun gerçekleştirdiği tüm faaliyetler bir mekân içerisinde gerçekleşir. Bir mekân bilimi olan coğrafyanın başlıca iki çalışma alanı, yerler ve bu yerler üzerinde yaşayan insanların yer ile olan ilişkileridir. Coğrafi bilgi bir yerin sahip olduğu coğrafi özelliklerin isimlerinin ezberlenmesi değildir. Coğrafi unsurların insanlar tarafından anlaşılabilir ve kullanılabilir hale getirilmesi ile coğrafi bilgi anlam kazanır (Welton ve Mallon, 1999: 46).

Coğrafi bilgi ve beceriler, hayatın her safhasındaki faaliyetler için gereklidir. Bu faaliyetler, günlük yaşamda sürekli tekrar edilen ve ihtiyaç duyulan “okuldan eve gitme”, “markete gitme”, “sinemaya gitme” gibi olağan aktiviteler olabildiği gibi; “bir yeri ilk defa ziyaret etme”, “bir başka ülkeye gitme” ve “dünya turuna çıkma” gibi birçok insanın hayatında çok nadir yapabildiği geziler olabilir. Turistler, kâşifler, izciler

ve askerler gibi insan grupları coğrafi bilgiye ihtiyaç duyarlar. Herkes “neredeyiz”, “nereye gitmek isteriz” ve “nasıl gidebiliriz” gibi sorulara cevap bulmak ister. Günlük yaşamda doğal ortamla ilişkili karşılaşılan problemleri çözmek için de coğrafi bilgiye ihtiyaç vardır (Parker, 2001:117).

Her birey yaşadığı mekâna uyum sağlama gereği duyar. Bu bağlamda, yol bulma, yön bulma ve hareket etme mekânda gerçekleştirilen bilişsel faaliyetlerden bazılarıdır. Yön bulma, mekânda düzenlenebilen ve amaçlı yönlendirilen zihinsel bir beceridir. Yol bulma, uzak mesafelerle ilgili bilişsel bir düzenleme olup, rota seçme gibi faaliyetleri içerir. Hareket davranışı ise, yerel çevrede algısal-motor ayarlama ile ilgili ve görünen hedeflere ilerleme ve engellerden kaçınma faaliyetlerini içerir. İnsan, nirengi noktalarını kavraması ve konum hissini güncellemesi ile yönünü bulur (Klatzky ve başk., 1999: 32).

İnsanın çevreye uyumu sağlaması Sosyal Bilgiler eğitiminin en önemli amaçlarından birisidir. İlköğretim Sosyal Bilgiler programının genel amaçlarından birisi öğrencinin “yaşadığı çevrenin ve dünyanın özelliklerini tanıyarak, insanlar ve doğal çevre arasındaki etkileşimi açıklaması”dır (MEB, 2005:6). Bu amacı gerçekleştirirken öğretmen, Sosyal Bilgileri “sosyal bilim olarak sosyal bilgiler” ve “yansıtıcı düşünme olarak sosyal bilgiler” anlayışına yer vermelidir. İlköğretim Sosyal Bilgiler programında yer alan “mekânı algılama becerisi” ile öğrencinin yaşadığı yer ile ilişkili mekânsal özellikleri daha iyi okuyabilmesi ve bu bilgileri daha verimli olarak kullanabilmesi amaçlanır (MEB, 2004:55). Bundan dolayı, bu ders kapsamında “Türkiye’nin başkenti neresidir” veya “Türkiye’nin en uzun nehri hangisidir” gibi ezber gerektiren bilgiler yerine, öğrencinin mekân bilişini geliştirecek faaliyetlere yer verilmesi daha faydalı olacaktır.

İlköğretimin her kademesinde doğrudan veya dolaylı olarak öğrencilere birtakım coğrafi bilgi verilmektedir. Bu coğrafi bilgiler ile öğrencinin yaşadığı yerdeki fiziki ve beşeri coğrafya unsurlarını tanıması, başka yerler ile yaşadığı yer arasındaki benzerlik ve farklılıkların öğrenciye fark ettirilmesi amaçlanır. Öğrenciler edindikleri coğrafi bilgi vasıtasıyla, bir yerdeki yeryüzü şekillerinin birbiri ile etkileşim şekillerini, insanın mekânı kullanma şeklini, çevresel unsurları doğru yorumlayamayan insanların uğrayacakları çevresel zararları öğrenir (Demircioğlu ve Akengin, 2006:236).

Gerek Sosyal Bilgiler dersindeki gerekse diğer derslerdeki coğrafi konular, çocuklarda mekânsal bilişin gelişmesini sistematik olarak etkiler. İlköğretim döneminde mekân bilişini kazandıracak konular, genellikle Sosyal Bilgiler dersinin sorumluluk alanına girmektedir. İlköğretim döneminde edinilen tutum ve davranışların yaşam boyu etkisini muhafaza edeceği de göz önünde bulundurulursa (Barth ve Demirtaş, 1997), bu dönemde mekân bilişinin okullarda geliştirilmesinde Sosyal Bilgiler dersinin çok önemli bir fonksiyona sahip olduğu görülür.

İlköğretim döneminde mekânla ilgili kavramlar mutlaka öğretilmelidir. İlköğretim öğrencisinin seviyesine uygun olarak verilebilecek bazı kavramlar şunlardır; mesafe, yön, açı, mekânsal uyum, mekânsal hiyerarşi, mekânsal ilişki, mekânsal ağ vs.. Bu kavramların kullanımı, harita çizme ve daha ileri sınıflarda uzaydan çekilmiş uydu görüntülerini açıklamada ve anlamada yardımcı olacaktır (Golledge, 2005). Öğrencilerin ilköğretim seviyesinde ve daha sonraki yaşamlarında mekânla ilgili konularda zorluk yaşamamaları için, Sosyal Bilgiler dersinde mekân bilişini kazandıracak temel kavramlara önem verilmelidir.