• Sonuç bulunamadı

3.4. Mekân Bilişinin Gelişimi

3.4.1. Mekânsal Bilişin Gelişimi ile İlgili Teoriler

Araştırmacılar, mekânsal bilginin elde edilme ve bilişe dönüştürülme şeklini incelemişlerdir. Rusya’da mekân bilişi konusunda yapılmış olan çalışmaları özetleyen Shemyakin (1962)’in raporu, bu alandaki ilk eserlerdendir. Piaget’çi gelişimsel teorinin önemli bir kısmı yaşa bağlı olarak mekânsal bilgi kazanımına odaklanmıştır (Piaget ve Inhelder, 1967). Yetişkinlerdeki mekânsal bilginin kazanımı konusunda ise Siegel ve White (1975)’ın çalışması önemlidir.

Mekân bilişinin gelişimi üzerine çalışan teorisyenler, bireyin mekândaki konumu ile ilişkili farklı bakış açıları ortaya koymuşlardır. “mekânsal biliş teorileri” olarak adlandırılan bu bakış açılarına göz atmak faydalı olacaktır.

3.4.1.1. Shemyakin’in Hipotezi

Rus psikolog Shemyakin (1962), mekânsal bilgi kazanımının bir yerdeki nirengi noktalarının öğrenilmesi ile başladığını iddia eder. Bu teoriye göre, nirengi noktalarını öğrenen birey, daha sonra nirengi noktalarını kullanarak rota bilgisini kavrar. Bir mekândaki nirengi noktalarını ve yol bilgisini öğrenen birey, en sonunda o yerin genel niteliklerini tam olarak kapsayan soyut düşünceye ulaşır. Shemyakin, bu sıralamanın bir dizi gelişimsel aşamayı da izlediğini öne sürmüştür.

3.4.1.2. Siegel ve White’ın Makrojenesis Teorisi

Siegel ve White, çevreyi anlamada egosentrikten (ben merkezcilik) eksosentrike (nesne merkezli) doğru bir gelişim olduğunu varsayar. Egosentrik, bilgiyi araştıran kişinin bulunduğu konum ile ilişkili çevresel bilgidir. Eksosentrik ise, bilgi araştırıcısının varlığı ya da konumu dikkate alınmaksızın, nesnelerin yerleşimindeki objektif mekânsal ilişkilerin dikkate alınmasıdır.

Bu modelde de, mekânsal bilgi kazanımında ilk aşama nirengi noktalarının kavranmasıdır. Yollar ve rotalar bilgisi, nirengi noktalarının öğrenilmesinden sonra gelişir. Rota bilgisi ile birlikte şekilsel özelliklerden metrik özelliklere doğru bir gelişme görülür. Bu gelişme, nirengi noktasının ve yolların bir grup içindeki ve gruplar arasındaki metrik ilişkilerinin ve genel şekil ilişkilerinin korunması ile düzenlenir. Son aşamada ise, grup içinde ve gruplar arasında araştırma bilgisi ile oluşan erişilebilir metrik özellikler, kapsamlı referans çerçeveleri şeklinde gelişir (Siegel ve White, 1975).

Bu teori daha sonraları ortaya çıkan bazı teorileri etkilemiştir. Kosslyn’in (1975) İmaj Teorisi; nesnelerin çevresi ile ilişkilerini ifade etmede bazı edatların ve görsel bilgilerin kullanımını içeren Pylyshyn’in (1984) Kavram – Edat Teorisi ve bilgilerin depolanmasında hem zihinsel hem de sözel olmak üzere iki tür kodlama

sisteminin kullanıldığını ileri süren Çiftli Kodlama Teorisi (Paivio, 1971) gibi teoriler bunlardan bazılarıdır (Solso, Maclin ve Maclin, 2005:294).

3.4.1.3. Çapa Noktaları Teorisi ve Bilgi Hiyerarşileri

Çapa Noktaları Teorisi, Reginald G. Golledge (1978) tarafından ortaya atılmış olup, bir mekândaki alanlar, yollar ve konumların öğrenilmesinde hiyerarşik bir sıra olduğunu iddia eder. Ev, işyeri ve alışveriş merkezi gibi yerler, bireyler tarafından mekân bilgisinin organize edilmesi kapsamında hiyerarşik olarak birbirine bağlanır.

Hem buluşma noktaları hem de yol bilgisi; birinci, ikinci, üçüncü ve daha alt seviyede önemli buluşma noktaları ve yollar şeklinde hiyerarşik olarak düzenlenir. Ev, işyeri ve alışveriş merkezi birincil buluşma noktaları olarak işlerlik kazanırlar ve çapa noktaları içerisinde yer alırlar. Diğer çapa noktaları ise, çevrede sık sık kullanılan ve yaygın bir şekilde bilinen yerleri içerebilir (Golledge ve Stimson, 1997).

Şekil 2:

Çapa Noktaları Teorisi’nde ev, işyeri ve alışveriş merkezi gibi yerler hiyerarşik olarak düzenlenir (Golledge ve Stimson, 1997’den uyarlanmıştır).

Bir çapa noktaları topluluğu, bir çevredeki önemli nesnelerin genel özelliklerinin kavranması ve herhangi bir bireysel faaliyetle ilişkili kişisel referans noktalarının birleşimidir (Şekil-2). Birincil düğüm noktaları arasında belirli bir hat boyunca karşılıklı bir etkileşim olması, yakınlık, topluluk, bölge vb. mekansal kavramların gelişimini doğrudan etkiler.

Çapa Noktaları Teorisi’nde konumlar kesin olmadığından bazı yanılgılar olabilmektedir. Çapa Noktaları Teorisi ile ilgili üç tür yanılgı olabilmektedir (Couclesis ve başk., 1987): tektonik plakalar, büyüteç ve mıknatıs modeli. Her üç yanılgı şekline bilişsel haritalarda sık sık rastlanır:

1- Tektonik Plaka Modeli: Ana çapa noktalarının yer değiştirmesi, diğer işaretlerin konumlarında genel bir yön değişikliğine yol açar.

2- Büyüteç Modeli: Bir çapa noktasının yakınında bulunan bir yere doğru olan mesafeler fazla tahmin edilirken, daha uzakta bulunan yerlere doğru olan mesafeler daha az tahmin edilir. Bu sonuçlar bazen “balıkgözü mercek bozulması” olarak tanımlanır.

3- Mıknatıs Modeli: Bu modelde bir mekâna yakın olan işaretler bir çapa noktasına doğru yaklaştırıldığında, mesafelerde bozulmalar gerçekleşecektir; daha uzak mesafeler bu manyetik çekimden daha az etkilenecektir.

3.4.1.4. Metrik Bilginin Nicel Birikimi ve Ayrıştırılması Teorisi

Montello, çevresel bilgi kazanımı hakkındaki daha önceki teorilerde, özellikle mesafe ve yönle ilgili metrik bilgilerin eksik olduğu düşüncesindedir. Bu teori nitel mekânsal oluşum modelinden çok, nicel modeli kabul eden kavramsal ve deneysel bir

taslak sunar. Başlangıçtan itibaren metrik bilginin biriktiğini ve ayrıştırıldığını, özenli bir çevre bilgisine sahip olmak için, metrik olmayan anlayış yerine, ölçülebilen metrik mekân bilgisinin gerekli olduğunu iddia eder (Montello, 1997: 273). Metrik olmayan bilgi, konuşma öncesi dönemdeki bilgi türleri ile sık sık kodlanır. Bu bilgiler metrik bilgiler ile uyumlu da olabilir. Montello, yaşam boyu genişleyen ve ilerleyen gelişimci bir modelden çok, yetişkinler tarafından yeni çevrelerdeki mekânsal bilgi kazanımı üzerinde odaklanmıştır.

Montello (1998:149–150)’nun çerçevesi başlıca 5 prensipten oluşur:

• Yalnız nirengi noktası veya yalnız rota bilgisinin bulunmasında hiçbir aşama yoktur. Metrik şekil bilgisi bireyin çevre ile ilk karşılaşması ile kazanılmaya başlanır.

• Mekâna aşinalık ve mekânla münasebetin artması ile birlikte mekânsal bilginin nitelik, kesinlik ve bütünlüğünde sürekli bir artış görülür.

• Bilgi parçalarının anlamlı bir bütün oluşturması, mekânsal bilgi kazanımının önemli ve gelişmiş bir adımıdır.

• İnsanların yerler ile münasebetleri eşit derecede olsa bile, bir yerin içsel tasviri ve bu tasvirin özellikleri farklı olabilir.

• Sadece şekil bilgisi, yerler hakkında mekânsal bilginin depolanması ve iletişim kurulması amacıyla dilsel sistemlerde bulunabilir”.

Montello bu teorisiyle, büyük ölçekli çevrelerde mekânsal bilgi kazanımı sürecinin, metrik bilginin nicel olarak birikiminden ibaret olduğunu, onun ayrıştırılmasının ise, metrik olmayan nitel şekillerin metrik şekle dönüştürülmesi olduğunu iddia eder. Çevresel bilgilerin metrik olarak kodlanması, günümüzde coğrafi bilgi sistemlerinin mekânsal biliş araştırmalarında kullanılmasına zemin hazırlamıştır.