• Sonuç bulunamadı

Sokak Çocukları ve Suç

3.4. Çocuk Suçluluğunun Günümüzdeki Görünümü

3.4.3. Sokak Çocukları ve Suç

Çocuk ya da gencin aile çevresinin mutlu bir ortama sahip olmayıĢı, ana-babalar arasındaki sürekli geçimsizlikler, çocuğun sevilmemesi, istenmemesi, ihmal edilmesi, kardeĢlerinin açıkça tercih edilmesi gibi sebepler, bireyi aile çevresinden uzaklaĢmaya zorlayabilir. Bu durumda çocuk evden kaçabilir. Burada kaçıĢın iki sebebi vardır: Biri cezalandırılma korkusu, diğeri de kendisine iyi davranmayanları cezalandırmaktır. Evden kaçan çocuğun gideceği yer, her türlü suça zemin hazırlayan sokaklardır (Balcıoğlu, 2001:55).

Sokağa düĢen çocukların bir bölümü tiner veya uyuĢturucu bağımlısı olarak kaybolup gitmekte, suç örgütlerine üye olmakta, ilerleyen yaĢlarda mafya tetikçisi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Kızların bir bölümü ise yaĢları ilerledikçe hırsızlık yapan suç örgütlerine ve fuhuĢ mafyalarına karıĢarak suç iĢlemektedirler. Ayrıca sokak

çocuklarının tamamına yakını açlık sınırı altında yaĢamaktadır. Sokaklarda yaĢayabilmek, sokaklardaki tehlikelerden, fiziksel ve cinsel istismardan korunabilmek için hırsızlık, gasp, silahla adam öldürme, yaralama gibi suçlar iĢlemektedirler (www.pdrci.com: 24.04.2008).

Sokak çocukları yaĢının rolünü yaĢayamayan baĢka bir deyiĢle oyun oynama, okula gitme, akĢam evinde anne, baba ve kardeĢleriyle birlikte olma gibi doğal gereksinimlerinin karĢılanamadığı bir ortam olan sokakta yaĢayan ve her türlü tehlikeye açık bir ortam içinde yaĢayan, gelecekte suça itilme potansiyeli çok yüksek olan çocuklardır (www.sokakcocuklari.net: 17.02.2008).

Türkiye‘de ilk olarak sokak çocuklarına 1940‘lı yıllarda Ġstanbul‘da rastlanmaktadır. Ġstanbul‘da ilk kez Galata Köprüsü‘nü mesken tuttukları için bu çocuklara köprü altı çocukları denmiĢ ve bir çok Ģaire edebiyatçıya konu olmuĢtur (www.isov. org.tr: 21.04.2008).

Türkiye‘nin toplumsal-ekonomik yapısı ve sorunlarını belirleyen toplumsal olguların baĢında nüfus artıĢı, göç ve kentleĢme gelmektedir. SanayileĢme süreciyle beraber göç kırlardan büyük kentlere, geliĢmemiĢ bölgeden geliĢmiĢ alanlara olmak üzere sürmektedir. Göçün temelinde nüfus artıĢı, tarımda makineleĢme ile ortaya çıkan iĢsizlik ve büyük kentin olanakları gibi faktörler bulunmaktadır. Göç sonucu kentlere akan nüfusun büyük çoğunluğu bu gün ―VaroĢ (gecekondu)‖ denilen yoksul yerleĢim alanlarında oturmaktadır.

Gecekondu yörelerinde yaĢayan nüfusun yoksulluk, iĢsizlik, aile içi Ģiddet vb.

gibi sorunları daha çok yaĢadığı bir gerçektir. Kentlerde önleyici sosyo-ekonomik programların geliĢtirilmemiĢ olması, sorunları daha da ağırlaĢtırmakta ve bu durum en çok çocukları etkilemektedir. Bu çocuklar ana-babanın bakım ve denetiminden uzaklaĢmakta; genellikle çalıĢtıkları için eğitim kurumlarından daha az yararlanmakta ve büyük kentlerin sokaklarında yaĢamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar (www.isov.org.tr: 26.02.2008).

Sokak çocukları konusunda net ve sınırları kesin tanımlar bulunmamaktadır.

Ancak üzerinde genel hatları ile uzlaĢılmıĢ tanımlama ile sokak çocukları; ailesi veya aile yerine geçen kurumlarla iliĢkisini kısmen veya tamamen kesmiĢ, günün önemlice

bir kısmını sokaklarda geçiren, madde ile iliĢkisi yaygın ve suçla iliĢkisi yoğun olan 18 yaĢından küçük bireylerdir (www.ted.org.tr: 21.02.2008).

Bu tanımdan da anlaĢılacağı gibi çocuğun yaĢının gereklerini yaĢayamamasından baĢlayan, aile ortamının getirdiği sevgi, güven, dayanıĢma ve diğer değerlerden yoksun yetiĢmesi ile devam eden ve sokak gibi her türlü tehlikenin potansiyel olarak var olduğu bir ortamda küçük yaĢta, korunmasız olarak bunlara maruz kalabilmesiyle devam eden bir zincirden bahsediyoruz. Bu zincirin her halkası farklı bir tehlikeyi barındırmaktadır. Bugüne kadar yaĢananlar da göstermektedir ki normal bir çocukta dehĢet içinde konu edebileceğimiz tiner kullanma, hırsızlık yapma ve cinsel iliĢkilerin yaĢanması gibi problemler bu çocuklar için yaĢamın bir parçası olmuĢtur.

Eğer 12 yaĢında bir çocuğa madde kullanmasın diye sigara içme izni vermek zorunda kalıyorsak ve bu durum o çocuğun kurtulma, rehabilite olma noktasında yaĢanıyorsa ne denli ciddi bir problemden sözedildiği anlaĢılacaktır. Bu çocukların sokakta yaĢamlarını sürdürmelerinin ya çete mensubu olma ya da kendilerini cinsel meta olarak satmaları ile sonuçlandığı göz önüne alınırsa bu problemin çözümünde gecikilen her anın sonuçta yaratacağı faturanın yüksekliğini de anlamak mümkündür.

Sokak çocuklarını gruplandırmak mümkündür. Bu gruplar sokakta çalıĢan, sokakta yaĢayan, dilenen ve madde bağımlısı olan çocuklar olarak alt gruplar oluĢturmaktadır. Zamanla gruplar arasında geçiĢler olmakta ve sokakta çalıĢan çocuk bir süre sonra sokakta yaĢayan, dilenen ya da madde bağımlısı olan çocuğa dönüĢebilmektedir.

Sokakta çalıĢan çocuklar, sokak çocuğu olmaya aday olan çocuklardır. Bu çocuklar, ailesiyle oturan ve sokakta çalıĢan çocuklardır. Ailesinden giderek daha az destek alan, ailenin geçim sorumluluğunu sokaklarda, pazarlarda çalıĢarak, paylaĢmak zorunda kalan çocuklardır. Bu çocuklar için, yaĢadıkları evler, oyun, kültürel faaliyet ve günlük yaĢam mekanları olmaktan çıkmıĢtır. Bu çocukların çalıĢmasının temel nedenlerinden biri yoksulluktur. Bunun yanında hızlı nüfus artıĢı ve kırdan kente göç gibi diğer faktörlerde belirleyici bir rol oynar. Sokaklar bu çocukların günlük faaliyetlerde bulundukları mekanlara dönüĢmüĢ olsa da, hala kesin olarak evlerine bağlıdırlar ve yaĢamı hala ailelerinin bakıĢ açısından görmeye devam ederler.

Diğer taraftan aileleri ile olan iliĢkileri gevĢemiĢ olmasına rağmen ailelerinden kopmayan çocuklar da sokak çocuğu olmaya aday çocuklardır. Bu çocukların bazıları bulundukları yerlerden büyük illere gelerek çalıĢmaktadır ve ailelerine para göndermektedir. Bir kısmı da büyük kentlere kaçmakta orada yaĢamakta bazen ailelerini ya giderek ya da arayarak bağlantılarını sürdürmektedir.

Sokağın çocukları ise aile desteğinden bütünüyle yoksun olan çocuklardır. Bu çocuklar toplumun en yoksul kesiminden gelmiĢtirler, aileleri ile hiç iliĢkileri yoktur.

Bunlar; sokakta yaĢayarak yaĢam mücadelesi veren çocuklardır. Bu çocuklar genelde

―terkedilmiĢ‖ diye adlandırılırlar; fakat güvensizlik duygusu, istenmeme ve Ģiddete maruz kalma gibi nedenlerle onlar da ailelerini terk etmiĢ olabilirler. Bu gruptaki çocuklar diğer gruptakilerden sayıca daha azdır. Fakat en çok tehlikeye maruz kalanlardır. Bu çocuklar tehlikeli maddelerin kötüye kullanımı, bunların üretiminde yer alma, iĢleme ve ticaretini yapma, sömürülerek çalıĢtırılma, cinsel sömürü, ayrımcılık, yanlıĢ muamele ve Ģiddet gibi riskler altındadır.

Sokakta marjinal iĢlerde çalıĢan/çalıĢtırılan çocuklarla ―sokağın çocukları‖

arasında çok ince bir çizgi vardır ve sokağın acımasız zor koĢullarında çalıĢan çocuklar, hızla ―sokağın çocukları‖ olabilmektedir.

Gerçekten de informel olarak nitelendirilen cam siliciliği, mendil satma ve benzeri iĢlerle sokakta olan çocuğun daha sonra Ģiddet, uçucu madde kullanma gibi olaylara karıĢtığını ve ailesinden, evinden koptuğunu görmekteyiz. Bu açıdan yukarıda anlatılan üç ana grubu aĢamalı olarak değerlendirmek mümkündür. Yani çocuk genellikle ilk gruptayken bir süre sonra ikinci gruba kayar. Daha sonra üçüncü grubun içinde kendini bulur. BaĢka söyleyiĢle bu çocukların topluma kazandırılmaları da güçleĢmektedir.

Kent sokaklarında rastladığımız bu çocukların, bir bakıĢta, terk edilme ya da evden kaçma nedeniyle sokakta yaĢayanlar mı oldukları, yoksa aile bütçesine katkıda bulunmak için gündüzleri çalıĢıp geceleri evlerine dönüp birlikteliklerini koruyan ailelerin çocukları mı oldukları anlayabilmek de mümkün değildir.

Kentsel değiĢim süreci, bireylerin ekonomik iliĢkileri yanında ailelerin rol, iĢlev ve yapılarında da önemli değiĢiklere neden olmuĢtur. Yapısal değiĢimde

geleneksel geniĢ aile modellerinin yerini daha küçük ve az bireyli çekirdek aileler almıĢtır. Aile üyelerinin rol ve iĢlevlerinde de (özellikle babanın yanında diğer aile bireylerinin de çalıĢmasını gerekli kılan, çocuklar üzerindeki kontrol ve denetimin zayıflaması gibi) değiĢimler görülmüĢtür. Ailenin bir kısım iĢlevi topluma ve toplumsal kurumlara aktarılmıĢtır. Bu değiĢim ve farklılıklar toplumsal ve ailesel sorunlarla birleĢince (anne babanın iĢsizliği, ekonomik ve sosyal yoksunluk, göç, kültürel değerlerdeki farklılıklar, aile içi anlaĢmazlıklar, aile içi Ģiddet, ebeveyn kaybı gibi) eğitim sürecinde de sorunları bulunan çocukların sokakla tanıĢmasına ve sokakta kalmasına neden olmuĢtur. Ancak bu demek değildir ki tüm bu koĢullardaki çocuklar benzer süreçlerle sokaklarla tanıĢır ve sokakta yaĢamaya baĢlar.

Bu çocuklar para kazandığı için kendini yetiĢkin gibi hissetmektedir. Çoğu zaman ailenin denetiminden uzaklaĢan çocuk eğitimini yarım bırakmakta, akran gruplarından soyutlandığı gibi yetiĢkinlerin dünyasına da girememektedir. ĠĢ ortamına da uyum sağlayamayarak iĢten ayrılmakta ve sokaktaki sınırsız, sorumsuz özgürlüğü seçerek sosyal yaĢamdan tamamen kopmaktadır.

Ülkemizde de çocukların sokakta bulunma nedenleri de 50 yıl öncesine dayanmaktadır. Genel olarak bakıldığında; nüfus artıĢının kontrol altında olmaması, hızlı nüfus artıĢı ile birlikte sanayileĢmeyle ortaya çıkan iĢsizlik, kırsal kesimden özellikle büyük kentlere göç sorununu beraberinde getirmiĢtir. Kırsal kesimdeki zor yaĢam koĢulları insanları büyük Ģehirlere doğru göçe yöneltmiĢ olmasına karĢın burada da sorunların çözülmediği görülmektedir. Büyük Ģehirdeki iĢsizlik, çok düĢük ücret ile çalıĢma, kalabalık aileler çözümleri çıkmaza sürüklemektedir. Bu da genellikle göç eden ailelerin tüm bireylerinin çalıĢması sonucunu getirmektedir. Ağır yaĢam koĢulları aile bireylerini birbirinden uzaklaĢtırırken, çocuklar hem aile denetiminden uzakta kalmakta, hem de kurum eğitiminden yeterli olarak yararlanamamaktadır.

Sokak çocuklarının ortaya çıkıĢında birçok faktör rol oynamaktadır. Çarpık kentleĢme, düĢük sosyo ekonomik düzey, göç ve beraberinde getirdiği sağlıksız yerleĢim bölgeleri, parçalanmıĢ aile, aile içinde Ģiddet, değiĢik eĢler ve onların çocukları, cinsel ve duygusal istismar, eğitimsizlik ve her türlü istismar ve ihmal çocukları ailenin dıĢına, baĢıboĢluğa ve sonuçta sokağa itmektedir. Ülkemizin hızlı bir endüstrileĢme sürecine girmesiyle birlikte, sağlıksız bir kentleĢme sonucunda oluĢan

toplum yapısındaki değiĢikliklere paralel olarak farklılaĢan aile yapısı, bu geliĢime ayak uyduramayan ailelerin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Bu süreç içinde ekonomik yoksulluk ve köyden kente göç sonucu oluĢan kültürel çatıĢmayı da yaĢayan aileler kent yaĢamının dıĢına itilmektedir. Geleneksel kırsal kesimde ailenin aldığı destek (psikolojik, sosyal, ekonomik) kentlerde toplumsal kurumlar tarafından sağlanamadığında, büyük ümitlerle kente göçen yığınların aile iliĢkilerini etkilemekte, çocukları baĢıboĢluğa sürüklemektedir. Ayrıca; boĢanmalar, resmi nikah olmaksızın yapılan evlilikler, değiĢik eĢlerden olan çocuklar, ebeveynlerden birinin evi terk etmesi gibi nedenlerde çocukların sokak yaĢamını seçmesine sebep olabilmektedir.

Bu kentleĢmenin sonucu olarak sokak çocuklarının sayısındaki artıĢ endiĢe verici boyutlara doğru yükselmektedir. SanayileĢmiĢ bölgelerde diğer bölgelere göre daha fazla gelir kazanma olanakları ve sosyal sorunlar nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu‘dan büyük kentlere göç akımı meydana gelmektedir. Gidilen yerlerde sosyal desteğin yetersizliği ile entegrasyon eksikliğinin sokakta bulunan çocukların sayısını arttırdığı tahmin edilmektedir.

Demografik, sosyal ve ekonomik göstergelerden çıkarılabileceği gibi, kente göçle gelmiĢ, ancak kentsel bütünleĢmesini sağlayamamıĢ, eğitim, sağlık gibi haklardan yeterince yararlanamayan, geçerli bir mesleği ve kentsel yaĢamın gereklerini karĢılayabilecek becerileri olmayan, kültürel değerleri farklı bu grupların kentlere yığılması, beraberinde bir çok sorunu da gündeme getirmektedir. Tüm bu süreç geleneksel yapıdaki ailenin yapı ve özelliklerini de değiĢtirmektedir. Ailelerin çocuklar üzerindeki kontrollerini azaltmakta ve çocukların sokakla tanıĢmalarına daha sonra da sokakta yaĢamalarına zemin hazırlamaktadırlar. Sokak çocukları olgusu, görüldüğü gibi beraberinde bir çok etkeni içeren bir sorundur. Çözümünde de pek çok kurumun, disiplinin ortak giriĢimi ve çabasını gerektirmektedir.

Bu alanda baĢta Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezleri ile Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çocuk ġubelerinde hizmete yönelik ve bu çocukların rehabilitasyonunu sağlayarak aile yanına dönmelerini destekleyici çalıĢmalar yürütülmektedir. Elde edilen bilgi birikimi ve sivil toplum kuruluĢlarının destekleri ile baĢarılar elde edilmektedir.