• Sonuç bulunamadı

Göç, Kimlik Bunalımı ve Kültür ġoku

3.3. Çocuk Suçluluğunda Sosyal ve Ekonomik Nedenler

3.3.2. Göç, Kimlik Bunalımı ve Kültür ġoku

Ülkemizde hızlı iç göç sonucu büyük Ģehirlerde barınan nüfus artmaktadır.

ġehirlere gelen aileler buradaki hayata uyum sağlamada büyük sıkıntılarla karĢılaĢmaktadırlar. Kültürel değiĢimin yarattığı problemlerin yanında, vasıfsız iĢgücü niteliğindeki babanın iĢ bulma ihtimalinin düĢük olması yaĢam düzeyinin daha da düĢmesine sebep olur. Kadın çalıĢmasının henüz kabul edilebilir olmadığı bu ailelerde çocuk çalıĢması öne çıkmaktadır. Erken yaĢlarda çalıĢma yaĢamına atılan çocuklar, kırsal kesimde ailesinin yanında yedek iĢgücü iken, Ģimdi sanayide iĢçi ya da sokakta ara iĢlerde çalıĢır duruma gelmiĢtir (Kurtkan, 1982:81).

Ailenin göç etmiĢ olması ve yeni gelinen yerdeki kültürel uyumsuzluklar ve çatıĢmalar aile ile birlikte çocuğu da olumsuz yönde etkilemektedir. Kırdan kente göçte, gelinen kent yaĢamında çocuğun birçok zaman sosyal denetimden de uzak olması çocuk için yeni sorunlar yaratabilmektedir.

Endüstri geliĢmesi yüksek düzeye ulaĢmıĢ ülkelerde nüfusun büyük oranı sık sık yer değiĢtirmektedir. Yer değiĢtirmeler, aileler, özellikle küçük çocuklar ve yaĢlı kimseler için çoklukla baskı nedeni olmakta, çoğu zaman çocuklar yeni bir çevreye uymakta ve yeni dostlar edinmekte zorluk çekmektedirler.

Ġç göçler beraberinde bazı sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bu süreç içinde artan gecekondulaĢma, kentsel hizmetlerin aksaması, iĢsizlik, göç edenlerin topluma uyumsuzluğu, Ģehir kültürüne yabancılık ve kültürler arası çatıĢma gibi sorunlar yaĢanmaktadır .

EndüstrileĢmenin ĢehirleĢmeye oranla ağır temposu, Ģehirlere akan iĢ gücünü iĢletmelerin emmesini engellemektedir. Bu nedenle Ģehre göç edenler, belli bir ihtisasa dayanan endüstri alanından ziyade geçici, ihtisas istemeyen hizmetlerde istihdam olmakta, marjinal sektör denilen seyyar satıcılık, ayakkabı boyacılığı ve kapıcılık faaliyetleri gibi iĢlerle uğraĢmaktadırlar. Bu durum açık iĢsizliğe ayrıca vergi

toplanamayan kayıt dıĢı bir ekonomi oluĢmasına ve kırsal kesimden kentlere gelen genç becerikli atılgan unsurların yerinde kullanılamaması sonucu "sosyal erozyon"a neden olmaktadır.

Kırsal alandan kente gelenler eski davranıĢ ve alıĢkanlıklarını, örf ve adetlerini de getirmektedirler. Göç edenlerin bazıları Ģehirle bütünleĢirken bazıları Ģehirde ayrı gruplar meydana getirmektedirler .

Gelenek ve göreneklerin uymayıĢı nedeniyle kent değerlerini yadırgayan ve zaman zaman Ģehirle çatıĢan kendine has bir gecekondu kültür çevresi oluĢmuĢtur. Göç edenlerin ĢehirleĢmesi yani Ģehre entegrasyonu için çok uzun zaman gerekmektedir.

Bunun yerine sadece gelenlerin intibakı söz konusu olmuĢtur. BütünleĢme (entegrasyon) topluluktaki mevcut müesseselerin bir bütün teĢkil edecek Ģekilde birbirini tamamlama durumudur. ġehre intibak ise, göç edenlerin Ģehirle bütünleĢmeleri değil, Ģehirle sürekli iliĢki kuracak kadar uzlaĢma içinde olmalarıdır.

Sahte kentleĢmenin getirdiği yetersiz imkanlar ve anomi (düzensizlik, karmaĢa) suç iĢlemede etken olabilmektedir. Göç nedeniyle kültürel farklılıklar düĢmanlık ve gerginlik meydana gelmektedir. Bu kültür çatıĢması en çok genç kuĢakları etkilemektedir. Kente ailesiyle birlikte ya da tek baĢına gelen çocuk yeni çevresinde farkına vardığı heyecanlı, serüvenli, renkli bir hayatı düĢleyecek ve elde etmeye çalıĢacaktır. Kentte kavuĢacağını sandığı eğlence, macera, Ģöhret ve zenginliğin beklentisinin yanında yetersiz eğitim ve yetenek eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iĢ ve geleceği elde edemeyeceği düĢüncesine kapılan çocukların, kentte değiĢen geleneksel aile törelerinin çocuğu koruyan yaptırım gücünün zayıflaması, ailenin sosyal kontrol fonksiyonunu yerine getirebilecek baĢka kurumların olmaması nedeniyle suça daha kolay yönelme olasılığı büyüktür. Kendini kanıtlama, kentli yaĢıtlarına özenme ve otoriteye baĢkaldırma gibi etkenler çocuğu suça yöneltebilmektedir

Küçük yerleĢim birimlerinde suç iĢleyenlerin çoğunluğunu aynı bölgede doğmuĢ kiĢiler oluĢturduğu halde, büyük kentlerde suç iĢleyenlerin büyük çoğunluğunu kırsal kesimde doğup sonradan Ģehre göç etmiĢ kiĢiler oluĢturmaktadır.

Göç olayını yaĢayan çocuklar daha çok hırsızlık ve yaralama suçlarını iĢlemektedirler. Yaralama suçlarının toplumsal uyumsuzluk kaynaklı olduğu düĢünülmektedir. Hırsızlığın ilk planda daha çok ekonomik zorluklar nedeniyle yapıldığı, çocuğun ihtiyaçlarını karĢılamak için bu yola baĢvurduğu düĢünülebilir.

Gerçekte nedenlerin ve tehlikenin en büyüğü ana babanın sevgisi ve Ģefkati bakımından yoksun olmasıdır. Hırsızlık yapan çocuk bu yolla maddi gereksinimini gidermekten çok ailenin ve okulun denetiminden uzak kalmanın verdiği bir baĢıboĢluk içinde suça yönelmekte, sevgi ve sevecenlik eksikliğini gidermek için bu yola baĢvurmaktadır (Hancı, 1999:24-28).

Toprağa ve doğum yerine bağlı muhafazakar köylünün yerinden göçüĢü, bulunduğu yerdeki imkan sınırlılığı karĢısında Ģehirlerin gittikçe daha cazip bir görünüĢ kazanması nedeniyledir. ġehirlerde iĢ imkanı göreli olarak daha fazladır. ġehre göçte daha konforlu hayat sağlama, Ģehirlerin eğlence merkezi olması gibi faktörlerde etkili olmasına karĢın ana etken ekonomik sorunlardır (Hancı, 1992:345).

ġehirleĢme yalnız nüfusun büyük yerleĢim birimlerinde toplanması değildir.

Aynı zamanda insanların Ģehir kültürünün benimsemesi olarak ele alınmaktadır.

ġehirleĢme bir yerleĢim bölgesindeki toplumsal yapının değiĢimi, yeni özellikler kazanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. ġehirleĢme bir bakıma bir değiĢim sürecidir. Planlı olması gereken Ģehirler geliĢigüzel yerleĢmiĢ, göçler sonucu Ģehirler, ne Ģehir ne de köy olmuĢtur (ġenyapılı, 1981:19).

ġehirleĢme patlaması sağlık, ulaĢım, altyapının yanısıra adli hizmetlerde de yetersizliğe yol açmaktadır. Adli hizmet yetersizliği, önleyici zabıta hizmetinden suçluların takibi, yakalanması, yargılanması fonksiyonunun gerçekleĢtirilmesine kadar gitmektedir (Dönmezer, 1973:11).

ġehirleĢmeyle cebir Ģiddet suçları azalırken sosyal kontrol mekanizmasının azalması ve Ģehirlerdeki yaĢam güçlükleri ve iĢsizlik nedeniyle mala yönelik suçlar artmaktadır (Hancı, 1993b:5).

BaĢka Ģehirlerden göç edenler kentte toplumsal yalnızlıktan ve uyumsuzluklardan daha az etkilenmek ve toplumsal dayanıĢmayı sağlamak amacıyla evlerini yakın köylü ve akrabalarının yanında yapmaktadırlar. Gelenekleri, görenek ve alıĢkanlıkları benzer olan mahalli gruplar, özellikle gecekondu bölgelerinde dağılmadan ve aralarına yabancı unsur sokmadan kurdukları mahallelerde kapalı bir ortam oluĢturmaktadırlar (Hancı, 1992:346).

Bu geliĢmeler bir "HemĢehri Kültürü" meydana getirmektedir. Bu toplulukların gittikleri belli hemĢehri kahvehaneleri vardır. Bu dayanıĢma zaman zaman

resmi teĢkilat halini almakta geldikleri illerin hatta ilçelerin adıyla dernekler kurmaktadırlar. Kendi kendine yeten topluluğun Ģehre intibak ihtiyacı azalmakta, yakınlarla dayanıĢma güçlenmeyi sağlarken kentle aralarındaki uçurumu arttırmaktadır.

Suç iĢlediği iddia edilen çocuklardan belli illerden gelenlerin belli semtlerde oturmasının sebebi, Ģehre göç edenlerin kentte yalnızlık, korunma ve toplumsal dayanıĢmayı sağlamak amacıyla yakın akrabaları veya hemĢerilerine yakın oturmayı tercih etmelerindendir (Günçıkan, 1995:6).

Kırsal alandan kente gelenler eski davranıĢ ve alıĢkanlıklarını, örf ve adetlerini de getirmektedirler. ġehrin kültürüyle birleĢip yeni bir kültür oluĢturmaktadırlar. Göç edenlerin bazıları Ģehirle bütünleĢirken bazıları Ģehirde ayrı gruplar meydana getirmektedirler (Özek, 1974:29).

Gelenek ve göreneklerin uymayıĢı nedeniyle kent değerlerini yadırgayan ve zaman zaman Ģehirle çatıĢan kendine has bir gecekondu kültür çevresi oluĢmuĢtur.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin çocuk suçluluğuna katılım oranlarının diğer bölgelere göre yüksek olduğu görülmektedir. YurtdıĢı kökenli olanların kent nüfusuna katılım oranları belirgin bir Ģekilde yüksek olmasına rağmen, çocuk suçluluğuna katılım oranları hayli düĢüktür.