• Sonuç bulunamadı

1.1. SİYASAL İLETİŞİM VE İKNA SÜRECİ

1.1.6. İkna Sürecinde Siyasal İletişim Aktörlerinin Rolleri

1.1.6.3. Siyasal İletişimde Medya Aktörü ve Üstlendiği Roller

Kitle iletişim araçları, üstlendikleri belli başlı fonksiyonlarla toplumun şekillenmesinde rol üstlenmektedirler. McQail (1994: 76), kitle iletişim araçlarının kısaca medyanın toplumsal fonksiyonlarını enformasyon, korelasyon, devamlılık, eğlence ve seferberlik şeklinde beşli bir sınıflamayla açıklamaktayken Tokgöz ise (2008: 273), medyanın demokratik rollerini; kamusal bekçi köpeği (public watch dog), temsiliyet (representation) ve haber verme (information) şeklinde ifade etmektedir. Usluata (1994: 88), kitle iletişim araçlarının insanlar üzerinde ortaya çıkardığı etki türlerini tavır ile düşünce değişiklikleri, ferdî ve toplu tepkiler, gündem belirleme, toplumsallaştırma, denetim, gerçeği tanımlama, egemen ideolojinin sürdürülmesi biçiminde sınıflandırmaktadır.

Liberal Medya Kuramı açısından basının (medya) üç politik-siyasi- fonksiyonun bulunduğu savunulmaktadır. İlk fonksiyonu; günlük olaylar hakkında kamu tartışmalarına bir forum sağlayarak, söz konusu tartışmalar sonucu oluşan kamuoyunun kendini ifade edebilmesine yardımcı olmaktadır. İkinci fonksiyonu; hükümeti bireylerin düşündüklerini anlama ve hesaba katma konusunda zorlamasıdır. Üçüncüsü ise; medya vatandaşları eğiterek onların seçim zamanlarında bilinçli oy kullanmalarına yardım etmektedir. (Işık, 2002: 28).

Bilindiği üzere demokrasilerde bilgiye ulaşmak sadece bir hak değil, aynı zamanda da bir gereksinimdir. Demokratik bir toplumda bireyin arkadaş grubu, kültür ve alt kültür içindeki üyelerle paylaştığı tepki etmenlerini belirlemesi; toplumsal çevresi hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu oranda mümkün

olabilmektedir. Dolayısıyla birey, bilgilendiği oranda kendisini toplumun bir parçası olarak görerek karar verecektir (Fiske, 1996: 53). Özellikle seçim dönemlerinde vatandaşların yönetime aday olan kişi ve partiler arasında seçim yapabilmesi için sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmeleri gerekmektedir. Vatandaşların sağlıklı karar verebilmesi için tam ve doğru bir şekilde bilgilendirilmeleri ise medyanın görevleri arasında yer almaktadır (Işık, 2005: 117). Lakin medyanın, siyaset ve iletişim bağlamında en fazla eleştirildiği nokta; tam ve doğru bilgiyi verip vermediği noktasında cereyan etmektedir. Özellikle, medya iktidar bağlamındaki işleyişe dikkatler çok sıkça çekilmekte ve bu alanda eleştirel bir dil de gelişmiş bulunmaktadır.

İktidar, daha öncede ifade edildiği üzere güç ve bu güce karşı meydana gelen rızanın toplamıdır. Güç ve rızanın sağlanması ya da iktidarın, uygulanması ve meşrulaştırılması yani itaatin sağlanabilmesi için söylemlere dolayısıyla iletişime gereksinim vardır. Medya, siyasal iktidarın meşruiyetini ya da kitlelerin düşünsel ve eylemsel boyutta iktidara karşı geliştirdiği rıza boyutunu tamamlayan bir güç konumundadır. Medya ise gerek siyaset gerek sermaye ve gerekse bizzat kendi iktidarının “rızasını” üretmede hayli hünerlidir (Yalın, 2007: 148).

Toplumsal yaşamdaki günlük pratiklerle bilinçler sürekli üretilmekte ve kitle iletişimi de bilinçlerin yönetimsel amaçlar bağlamında bilinçli üretildiği örgütlü faaliyetler kapsamında değerlendirilmektedir (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 325). Le Bon’un ifade ettiği gibi (1999: 32), kitleler sadece hayalleriyle düşünebildiklerinden yine sadece hayalleri aracılığıyla etki altında tutulabilmektedirler. Yalnız hayaller onları korkutur, kendine çeker ve onların davranışları üzerine etkili olur. Medya da kitlelerin hayallerini yönlendirerek kendileri öyle zannediyormuş gibi belirli yöne yönlendirebilmektedir (Yalın, 2007: 146).

Chomsky’e göre, medyanın önemli bölümünün ve diğer ideolojik kurumların genel olarak mevcut iktidarın algılamaları ve çıkarlarını yansıtması, tartışmaya gerek görülmeyen varsayımlar temelinde, doğal bir beklenti olarak görülmektedir (1999: 23). Yine Chomsky, kendisinin de geçerli bulduğu bir görüşe göre, aslında medyanın gerçekten toplumsal bir amaca hizmet ettiğini belirtmektedir. Medya, insanların

zihinlerini, hükümetlerine ve daha genel kapsamda toplumsal, ekonomik ve politik düzenin düzenlemelerine erdemli bir bağlılık gösterecek şekilde eğitmektedir (Chomsky, 1999: 27). Eğitimle insanlar kurallara daha kolay uymaktadırlar. Kurallar, ideolojik temsilleri otorite ile bağlantılandırarak, egemen ideolojileri meşrulaştırmakta, biçimlendirmekte ve onların egemenliklerini sürdürmelerini kolaylaştırmaktadır. Böylece kurallar aynı anda otoriteyi hem yansıtmakta hem de pekiştirmektedir (Lull, 2001: 80). Medya da siyasi anlamda bu kuralların yerleşmesinde rol almakta; bundan dolayı da ideolojik bir aygıt olarak nitelendirilmektedir.

Althusser de iletişim araştırmaları alanına kazandırdığı en önemli kavramlardan olan devletin ideolojik aygıtları ile medya siyaset arasındaki bağa değinmektedir. Althusser’e göre toplum ekonomik, siyasal ve ideolojik pratiklerden meydana gelir. Althusserci yapısalcıların temel ilgi noktası ise ideolojilerin nasıl çalıştığını ve insanı nasıl inşa ettiğini açıklama üzerinde görülmektedir (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 317). Althusser, devletin baskı aygıtı ile devletin ideolojik aygıtlarını ayırır ve toplumsal denetim biçimi olarak, devletin ideolojik aygıtları şeklinde adlandırdığı “ayrı ve özgürleştirilmiş” birçok kurumdan söz eder; din, eğitim kurumları gibi, iletişim araçları yani medya da ona göre devletin ideolojik aygıtları arasındadır. Bu araçlar, insanın yaşam pratiği içinde önemli bir yer tutarak ideolojik açılardan yoğrulup şekillenmesine yardımcı olmakta ve bireyi istenilen biçimde düşünmeye yönlendirebilmektedir (Tekinalp ve Uzun, 2006: 171-172).

Siyaset alanı ise, günümüzde medya sisteminin etkisi altına girer girmez siyaset kendi kimliğini kaybederek medya sisteminin kurallarına bağlanmak suretiyle önemli ölçüde değişmektedir. Bu şekilde, medya sisteminin işleyiş mantığı, siyaseti sömürgeleştirmektedir (Tokgöz, 2008: 328). Böylece “medyakrasi” düzeni içerisinde özellikle siyaset ilişkilerinde eğlencelik siyaset (politainment), medya ilişkilerinde eğlencelik haber (infotainment) ve eğlencelik reklamın (advertainment) rolünün önemi artmakta; bu yollarla da siyasetin magazinleştirilmesi olgusunun önü açılmaktadır (Tokgöz, 2008: 299).

Dünyaya çelişki ve çeşitlilik sunan medya bütün eleştirel yanlarına rağmen demokratik bir toplumda halkın temel bilgi kaynaklarının başında gelmektedir (Lull, 2001: 168). Medya, bireysel düşünce ve kanaatlerin gelişmesinin yanı sıra, toplumsallaşma sürecinde ve kamuoyunun şekillenmesinde anahtar rol oynamaktadır (Işık, 2005: 116).