• Sonuç bulunamadı

4.4. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine Giden Yolda 18 Maddelik Anayasa

4.4.3. Sistem Değişikliğinin Demokratik Etkileri

Bu kısımda sistem değişikliğinin demokratik etkileri aktarılmaya çalışılacaktır. Demokratik etkileri incelenmeden önce demokrasinin tanımını yaparak anlatıma başlamak daha sağlıklı olacaktır.

Demokrasi halkın halk tarafından, halk için, hakça yönetimidir. Kavramın bu tanımı eksik ve sığ olmakla birlikte, daha çok, etimolojik kökenine gönderme yapmaktadır. Zira demokrasi terimi, halk egemenliği anlamına gelen Yunanca ‘demos’ (halk) ve ‘kratia’ (yönetim ve otorite) kelimelerinden türemiştir. Ancak terminoloji odaklı bu tanım yorum farklarını beraberinde getirdiği gibi; son derecede belirsizdir (Kurtbaş, 2016: 425). Ancak demokrasinin en genel ve yaygın tanımı halkın halk tarafından halk için adaletli ve eşit bir şekilde yönetildiği bir yönetim şeklidir

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin demokrasinin sürekliliği konusundaki başarısını ortaya koymadan önce demokrasi sürekliliği kavramını açıklayalım. Demokrasinin sürekliliği ve istikrarı kavramı, ülkede yürürlükte olan sistemin çok kapsamlı ve sık değişimler geçirmeksizin, kalıcılığını devam ettirmesidir. Sistemin istikrarı ve sürekliliği, sistemin kalıcılığı için en önemli faktörlerdir. Türkiye’de hükümet sistemi tartışmalarının evveliyatından beri başkanlık sistemi üzerinden yürüdüğü ve devamında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adıyla vücut bulduğunu göz önüne alındığında başkanlık sisteminin demokrasinin sürekliliği üzerine göstermiş olduğu performans ülkemiz açısından da önem göstermektedir. Kabul edilen hükümet sistemi her ne kadar Türkiye’ye has düzenlemeler içerse de, yürütmenin tek başlı olduğu ve milletin direk oylarıyla iş başına geldiği başkanlık sisteminin içeriğinden de beslenmektedir” (Hekimoğlu B. , 2010, s. 74).

“Parlamenter sistemin ortaya çıkarmış olduğu vesayet odakları başta siyasi kurumlar olmak üzere devletin sahip olduğu bütün erkler üzerinde demokratik olmayan uygulamalar ile sistemin demokratik değerlerden uzaklaşmasına sebep olmuştur” (Akıncı B. , 2017).

Darbelerle seçilmiş hükümetler düşürülmüş, baskıcı bir anlayış ile yönetime el koyulmuş sistemin tıkanmasına ve demokrasinin işlevini kaybetmesine olanak sağlayan parlamenter sistemin tüm çıkmazlarından yeni model ile birlikte kurtulmak amaçlanmıştır.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte devletin üç temel erkinden, yasama ve yürütme seçimle iş başına gelmektedir. Parlamenter sistem ile karşılaştırdığımızda, parlamenter sistemde yasamadan çıkan bir yürütme söz konusu iken cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde vatandaş hem yasama hem yürütme seçiminde direk aktif rol oynadığı için demokratik katılım yönünden bu sistemin daha katılımcı olduğunu söylemek mümkündür. Bu sayede vatandaş hem yasama hem de yürütme performansını oylayabilmektedir” (Akıncı B. , 2017).

“Parlamenter sistemde yasama organını seçen milletin, hükümeti seçme hakkı yoktu. Sıklıkla karşılaşılan koalisyon hükümetlerinde, seçmenlerin oy vermediği ve tercih etmediği bir parti iktidarda pay sahibi olabiliyordu. Partiler, başarısız geçen bir dönemin bütün suçu diğer partilere yüklenip halkın hesap soracağı kişiyi bilmesi

engelleniyordu. Oysaki yeni sistemle birlikte yürütme erkinin başı olan cumhurbaşkanı ve yasama doğrudan halk tarafından seçildiği için, kime oy verdiğini bilen vatandaş, başarısız geçen dönemlerin hesabını diğer seçimde seçmeyerek cezalandırıp sorabilmektedir” (Akıncı B. , 2017, s. 80-81).

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bütün bu işlevlerini demokrasiden uzaklaşarak değil, Aksine demokratik katılım ve istikrarı artırarak yapmaktadır.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin demokrasinin sürekliliği konusundaki başarısını ortaya koymadan önce demokrasi sürekliliği kavramını açıklamak gerekir. Demokrasinin sürekliliği ve istikrarı kavramı, ülkede yürürlükte olan sistemin çok kapsamlı ve sık değişimler geçirmeksizin, kalıcılığını devam ettirmesidir. Sistemin istikrarı ve sürekliliği, sistemin kalıcılığı için en önemli faktörlerdir. Türkiye’de hükümet sistemi tartışmalarının evveliyatından beri başkanlık sistemi üzerinden yürüdüğü ve devamında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adıyla vücut bulduğunu göz önüne alındığında başkanlık sisteminin demokrasinin sürekliliği üzerine göstermiş olduğu performans ülkemiz açısından da önem göstermektedir. Kabul edilen hükümet sistemi her ne kadar Türkiye’ye has düzenlemeler içerse de, yürütmenin tek başlı olduğu ve milletin direk oylarıyla iş başına geldiği başkanlık sisteminin içeriğinden de beslenmektedir” (Hekimoğlu B. , 2010, s. 74).

“Başkanlık sistemini benimseyen ülkelerin örnek aldığı model olan ABD tipi başkanlık sistemi, uygulama noktasında, tüm ülkelerde ABD’de olduğu gibi başarılı bir şekilde tatbik imkânı bulamamıştır. Kosta Rika, Venezüella gibi birkaç örneğin dışındaki ülkelerde demokrasi vaadiyle iktidara gelen başkanların, belirli süreden sonra anti demokratik yaptırım ve uygulamalar ile iktidarlarını kişiselleştirdiği görülmektedir. Başkanlık sisteminin doğası gereği, yürütme erkinin güçlü kılınmasıyla birlikte, çeşitli denge mekanizmaları ile kontrol altına alınması öngörülmektedir. Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerin çoğunda ABD’de olduğu gibi denge ve fren sisteminin tanımının yapılmamasının yanında çoğunda bağımsız bir hukuk sistemi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla böylesi güçlü yetkilerle yürütmenin başına geçen bireyin kişisel iktidara kayma ihtimali parlamentarizme kıyasla çok daha yüksek ihtimalli olmaktadır.” (Akıncı B. , 2017).

“Ülkemizde kabul edilen ve 24 Haziran seçimleriyle birlikte uygulanmaya başlanan bu sistemin, başkanlık sisteminin uygulamada yaratmış olduğu tıkanıklara ve sorunlara karşı önlemler aldığı görülmektedir. Örneğin yasama ve yürütme erklerinden herhangi birisi sistemden kaynaklı bir sıkıntı olduğunda seçim kararı alarak sorununun meşruiyetin kaynağı olan halk tarafından çözülmesini isteyebilmektedir. Bunun yanına özellikle başkanlık sisteminde görülen ve yürütmeyi içinden çıkılamaz duruma getiren bütçe krizlerinde, cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak bir önceki yılın bütçesini uygulama imkânı getirilmiştir. Bu sayede yasama bütçeyi yetiştirememesi, kabul edilmemesi durumunda yürütmenin eli rahatlatılmış ve olası bütçe krizleri bu yolla engellenmeye çalışılacaktır. Hükümet sistemi bu ve buna benzer önlemleriyle, parlamenter sistem ile başkanlık sistemin zaaflarının giderildiği ülkemize özel rasyonel bir sistem haline getirilmeye çalışılmıştır” (Akıncı B. , 2017, s. 12).