• Sonuç bulunamadı

Parlamenter sistemin önemli özelliklerinden olan cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmesi 2007 değişikliği ile birlikte son bulmuş ve bu değişiklik ile artık parlamenter sistemin temel özellikleriyle oynanmış olduğunu söylemek mümkündür

“Türkiye Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanları İkinci Dünya Savaşından sonra uzun bir dönem boyunca 1924, 1861 ve 1982 anayasaları uyarınca doğrudan TBMM tarafından seçildi. Bu seçim yöntemi parlamenter sistemin bir parçası haline geldi. Doğrudan seçim sadece Kenan Evren’in seçiminde uygulandı. Bu seçimde, 1980’deki darbeden kaynaklanan özel durumun bir sonucuydu. Sonradan cumhurbaşkanı tekrardan meclis tarafından seçilmeye başlandı” (Akaş, 2015, s. 112)

“Özellikle 1982 Anayasası ile birlikte yürütmenin sorumsuz ve yetkisiz kanadı olan cumhurbaşkanı çok önemli yetkilerle donatılarak bir baş ve yürütmenin en önemli kanadı haline gelmesi bu sistemi temsil edecek kişinin hangi siyasal görüşte olacağı hayati bir anlam ifade etmekteydi. Bu makamın ilk defa asker, sivil bürokrasi ve yargı ile çatışma içinde olan demokratik çoğunluğun oyları ile belirlenecek olması ordunun ve yargının çift yönlü müdahalesiyle engellenmeye çalışılmıştır. İlk olarak 27 Nisan da e- mıhtıra, devamında da anayasa mahkemesi tarafından 367 kararı ile hükümet partisinin kendi adayının cumhurbaşkanı seçilmesi önlenmiştir” (Uluşahin, 2013, s. 327).

“Engelleme girişimlerinin devamında son koz olarak anayasa değişikliği gündeme gelmiştir ve 21 Ekim 2007 tarihli referandum ile birlikte cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmeye başlanmıştır” (Karakul, 2013, s. 360).

“2007 Anayasa değişikliği ilecdx “Cumhurbaşkanlığı makamı vesayetçi misyondan arındırılmaya çalışılsa da doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile Başbakanın siyasal sistem içindeki yetki ve görev paylaşımı ile Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı siyasi partilere mensup olmaları durumunda kriz yaşanması potansiyeli, mevcut hükümet sisteminin yeniden kurgulanmasını da aslında zorunlu kılmıştır” (Satır, 2017, s. 502)

“Her şeyden önce yaşananlar, halk tarafından seçilmese dahi, yürütme içerisinde yetkili kılınan Cumhurbaşkanlığı makamının ve bu suretle kurulan iki başlı yürütmenin

sistemi dönüştürdüğünün en önemli kanıtı olarak değerlendirilmelidir. Halk tarafından seçilen yetki sahibi bir cumhurbaşkanının yer aldığı yapıların saf parlamenter sistemden uzaklaşacağı düşünülür. Halk tarafından seçilmiş olmak sistemin doğasını dönüştürür ve iktidarın kişiselleştirilmesine yönelik bir potansiyeli adeta sisteme enjekte eder. Ancak bu, siyasal ve psikolojik bir unsur olup hukuki gerçekliğe tekabül etmez. Hukuki gerçeklik için asıl önemli olan, devlet başkanına tanınan yetkilerin onu siyasi irade karşısında bir güç haline getirip getirmediğidir” (Uluşahin, 2013, s. 328).

“Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin ‘ devletin başı için bağımsız ve demokratik meşruiyet ve parlamentonun ve siyasal partilerin hâkimiyetlerine karşı etkin bir koruma sağlamıştır. Başka bir deyişle bu seçim yöntemi, vatandaşlara başka bir temel devlet kurumunu seçme hakkı vererek demokrasinin pekişmesi sürecine katkıda bulunur ve gerçek bir güçler ayrılığını ve parlamentonun yasama ve kontrol görevleri açısından bağımsızlığını güçlendirir. Uzmanlara ve siyaset bilimcilere göre, yürütme erkindeki en önemli kurumlardan birinin bu güçlendirilmiş konumunu dengeleyecek unsurlar içermediği takdirde, siyasal sistemin demokratik karakterini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurgulamaktadırlar” (Parsak, 2012, s. 12).

“Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başkanlık sistemi ve ona benzer hükümet sistemlerini savunanlara göre artık hep sorun haline gelen cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından yapılacak olması asker, sivil bürokrasi ve yargının etkisinden kurtararak demokratik bir hal almasını sağlayabilir” (Uluşahin, 2013, s. 330).

Bu tartışmalar ve kıyaslamalar sonucunda Türkiye vatandaşları 10 Ağustos 2014’te cumhurbaşkanını seçti. Seçimi, birinci turda, 2002 yılından beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisinin lideri Recep Tayyip Erdoğan kazanmıştır (Szymanskı, 2015, s. 113).

2014 de halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile birlikte parlamenter sistemde köklü değişikliğe gidildiğini söylemek mümkündür.

3.3.1. Cumhurbaşkanlığı Seçim Prosedürü

“1982 Anayasasında, Türkiye Cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda 1961 Anayasasına göre daha basit bir prosedür öngörüldü. Cumhurbaşkanı, 1982

Anayasasının 101 ve 102. Maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından milletvekilleri ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından 7 yıllık bir süre için seçiliyordu. Tüm adaylar en az 40 yaşında ve yükseköğrenim mezunu olmak zorundaydı. Milletvekili olmayan bir kişinin aday gösterilmesi için tüm meclis üyelerinin en az beşte birinin yazılı başvurusu gerekliydi. Cumhurbaşkanı adaylarının meclis başkanlığına sunulmasından sonra 30 gün içinde seçimlerin sonuçlandırılması gerekiyordu” (Ergüder, 2015, s. 128).

“Cumhurbaşkanlığına aday olan bireyler, gizli oylamayla meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oylarını almak zorundaydı. En az üçer gün arayla yapılacak ilk iki tur oylamada hiçbir aday gereken üçte iki çoğunluğu ulaşamazsa, üçüncü tur düzenleniyor ve bu turda üye tamsayısının salt çoğunluğu yeterli oluyordu. Üçüncü turda da sonuca ulaşılamazsa, sadece üçüncü turda en çok oyu alan iki adayın katıldığı dördünce tur oylama yapılıyordu. Dördüncü turda da üye tam sayısının salt çoğunluğu ile cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde meclis feshediliyor ve yeni seçimlerin yapılması gerekiyordu. Bu fesih olanağı meclis üyelerini anlaşmaya varmaya zorluyordu. Hiç kimse ikinci kez cumhurbaşkanı seçilemiyordu” (Sayarı, 2015, s. 79- 80)

“Cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış meclis üyeleri ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından seçiliyor. Eski düzenlemeye göre en önemli fark, cumhurbaşkanının milletvekilleri tarafından değil, halk tarafından seçilmesidir. Bu nedenle, cumhurbaşkanı seçimi, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkında kanuna dayandırılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları tarafından seçiliyor. Bununla beraber, milletvekili seçimlerinde olduğu gibi, silahaltında bulunan erler, onbaşılar ve çavuşlar, askeri okul öğrencileri ve cezaevinde bulunan ve taksirli suçlar dışında bir suçtan hüküm giyerek cezası kesinleşen kişiler oy kullanma hakkına sahip değildir. Taksirli suçlardan hüküm giyenler yetkili bir hâkimin gözetiminde cezaevinde oy kullanabilir” (Szymanskı, 2015, s. 114-115).

“Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldan beş yıla indirildi ve yeni bir cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar sürecek şekilde düzenlendi. Ancak, aynı kişi ikinci kez cumhurbaşkanı seçilebilecektir. Cumhurbaşkanı adayları en az 20

milletvekilinin yazılı teklifiyle belirlenmekted. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce yapılmış son milletvekili genel seçimlerinde yüzde 10 barajını geçen siyasal partiler ortak aday gösterme hakkına sahiptirler” (Kalaycıoğlu, 2015, s. 155).

“Cumhurbaşkanı seçim yöntemi seçim kampanyasıyla bağlantılıdır. Seçim kampanyası, aday listesinin kesinleştiği gün başlar ve seçimden bir önceki günün akşamında biter. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulanan genel kurallar, milletvekili seçimlerinde uygulananlardan farklı değildir. Kanun değişikliği, seçim kampanyalarının yürütülebilmesi ve yabancı dillerde seçim malzemelerinin hazırlanabilmesi için Mart 2014 te kabul edildi. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının finansmanı için belirtilen hükümler özel bir çözümdür. Adaylar, siyasal partilerden herhangi bir mali yardım alamazlar. Yardım ancak, adayların bu amaçla kendileri adına açtıkları özel banka hesaplarına yapılabilir. Ödünç para kabul etmek mümkün değildir. Adaylar kampanyada yapılan harcamalara ilişkin belgeleri YSK sunmak zorundadır” (Szymanskı, 2015, s. 114-115).

“Cumhurbaşkanlığında adayın birinci turda seçilebilmesi için geçerli oyların salt çoğunluğunu alması gereklidir. Bu gerçekleşmezse, birinci tur oylamasını izleyen ikinci Pazar günü ikinci tur oylaması yapılır. İkinci oylamaya sadece ilk oylamada en çok oyu almış iki aday katılır. Geçerli oyların çoğunluğunu alan kişi cumhurbaşkanı seçilir. İkinci tur oylamasına katılım hakkı kazanan adaylardan birinin vefatı ya da seçilme yeterliliğini kaybetmesi durumunda, bu adayın yerine birinci oylamaya katılan diğer adaylar arasında en çok oyu alan kişi geçer. İlginç olan durum şudur ki ikinci tura sadece bir adayın katılması durumunda oylama resmen referanduma dönüşür. İkinci tura kalan aday geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olur” (Uluşahin, 2013, s. 326).

Dördüncü Bölüm

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE GEÇİŞ VE DEĞİŞEN 18 MADDENİN MUHTEVİYATI

Yeni Cumhurbaşkanlık Sisteminin Siyasi, Hukuki, Demokratik Etkilerine Yönelik Bir Değerlendirme

Bu bölümde Türkiye’de 16 Nisan 2017 tarihi itibariyle uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin özellikleri, diğer sistemlerle karşılaştırılması ve 18 maddelik anayasa değişiminin belirlenen konularda değerlendirilmesi yapılım yeni sistemin ülkemiz için olumlu ve olumsuz özellikleri verilmeye çalışılıp. Çalışmanın asıl varsayımı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin imkanları aktarılmaya çalışılacaktır.