• Sonuç bulunamadı

4.2 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Parlamenter Sistem ve Başkanlık

4.2.2. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Başkanlık Sisteminin

Mevcut hükümet sisteminin başkanlık sistemiyle değiştirilmesi noktasındaki düşünce ve beklentiler doğrultusunda hazırlanan ve kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, başkanlık sisteminden ayrılan ve ülkemize has özellikleri içeren düzenlemeler olduğu görülmektedir. Bu yüzdendir ki yeni sisteme tam olarak ABD’de uygulanan başkanlık sistemi diyebilmemiz mümkün görülmemektedir. Bu bağlamda iki sistem arasında yasama ve yürütme bağlamında karşılaştırılması ve farklı yanlarının ortaya konulması bu konunun tespiti noktasında önemlidir.

Yasama ve yürütme erklerinin birbirlerinin varlıklarına son verebilmeleri; “Kuvvetler ayrımının sert bir şekilde uygulandığı ABD tipi başkanlık sisteminde yasama erki yürütmeyi, yürütme erki de yasamayı görevden alamamakta ve seçimlerin yenilenmesi noktasında, karar alıp her iki erkin seçiminin yenilenmesini sağlayamamaktadır. Meşruiyetini direk halktan alan, sorumluluk noktasında birbirlerine hesap verebilmesi mümkün değildir. Oysaki yeni sistemde yasama ve yürütme erklerinden herhangi birisi, seçimlerin yenilenmesi kararını alabilmektedir. Erklerden birinin bu kararı alması durumunda, kendisinin de seçimlerinin yenilenmesi kararını almış olacaktır. Bu düzenleme, başkanlık sisteminden ayıran önemli özelliklerden biri olarak göze çarpmaktadır” (Yıldırım, 2017).

Başkanların ve üst düzey kamu yöneticilerinin atanma usulü; “Başkanlık

sisteminde yürütmenin başındaki başkan vereceği hizmetlerdeki kararların etkinliğini artırmak adına bir yürütme organına sahiptir. Bu organın en önemli elemanları bakanlardır. Başkanlık sisteminde de başkan, istediği kişileri bakan olarak atamakta ve bunun yanında üst düzey kamu görevlilerini de atayabilmektedir. Fakat bunları atarken, bu atamaların gerçekleşmesi için senatonun da bu isimlere onay vermesi gerekmektedir. ABD örneğinde bu duruma benzer birçok örnek yaşanmış ve başkanın istediği bir bakan veya üst düzey kamu yöneticisi senatodan onay almadığı için atanamamakta veya senato bu atamayı geciktirebilmektedir” (Beceren & Kalağan, 2007, s. 163-181).

Oysaki cumhurbaşkanlığı sisteminde, “bakanlar ve üst düzey kamu yöneticileri, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanabilmekte ve meclisin onayı gerekmemektedir. Bütün ülkeler hükümet sistemlerini belirlerken, geçmişteki uygulamaları ve deneyimleri dikkate alarak belirlemesi gerekmektedir. Türkiye bu bağlamda bürokratik oligarşinin olumsuzluklarından çok etkilenmiştir. Bu değişim ile birlikte yürütme organıyla görevine, başlayıp yürütme organıyla görevine son verilecek olan üst düzet bürokratların hizmet üretme noktasında bir mazeretleri olamayacaktır. Bu farkta İki sistem arasında göze çarpan ayrımlardandır” (Eren Veysel & Akıncı, 2018, s. 61-62)

Başkan /Cumhurbaşkanı yardımcılarının seçimi ve atanması; “İki sistemin

karşılaştırılması noktasında önemli farklardan birini de yardımcıların seçimi ve atanması noktasındadır. Başkanlık sisteminde başkan yardımcılarının seçimleri, başkanlık seçimleriyle birlikte yapılmaktadır. Dolayısıyla, başkanın yerine vekalet edecek olan başkan yardımcısın da seçim yoluyla gelip direk meşruiyetini başkan gibi direk halktan alması çok önemlidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet modelinde ise, yardımcılar millet tarafından direk seçilen cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadırlar. Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan yardımcıları, Cumhurbaşkanının hastalık, yurtdışı ziyareti ve ölüm gibi nedenlerle görevinin başında bulunmadığı durumlarda Cumhurbaşkanına vekâlet etmektedirler. Yeni sistemin temel amaçlarından biri parlamenter sistemin en kötü özelliği olan yürütmedeki çift başlılıktan kurtarmaktır. Cumhurbaşkanı yardımcıların seçimle gelip ikisinin de halkın gücüyle olması ihtimali çift başlılık yaratır düşüncesi ve sistemin tıkanmaması yönüyle Yardımcılar direk Başkan tarafından atanmaktadır” (Hanic, 2017, s. 94-95).

Başkanın/Cumhurbaşkanının Cezai Sorumluluğu; “ Kuvvetler ayrılığının sert bir

şekilde uygulandığı başkanlık sisteminde erklerin birbirlerinin hukuki varlığına son verme imkânları yoktur. Milletten aldıkları meşruiyet sayesinde, temel erklerin birbirlerine karşı sorumlulukları bulunmamaktadır. Başkanın millet tarafından seçilmesiyle siyaseten sorumlu olduğu kadar, yürütme yetkisine istinaden yapmış olduğu iş ve işlemler içinde cezai sorumluluğu bulunmamaktadır. Başkanın cezai sorumluluğunun belirebilmesi için temsilciler meclisinin 1/3 teklifi ve senato üyelerinin 2/3 oyu ile sonuçlandırılması gerekmektedir. Kabul edilen sistemde ise, cumhurbaşkanı bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılabilmektedir. İlgili komisyonlardan geçtikten sonra genel

kurula gelen cumhurbaşkanının yüce divanda yargılanması, TBMM üye tam sayısının 2/3 oyu ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle, cumhurbaşkanının cezai sorumluğu tespiti noktasında başkanlık sisteminde, cumhurbaşkanlığı sisteminde göre daha az bir üye sayı öngörülmektedir. Fakat mevcut parlamenter sistemde cumhurbaşkanının vatana ihanetin dışında cezai sorumluluğunun bulunmadığı göz önüne alındığında yeni sistemde cumhurbaşkanlığının cezai sorumluluğunun düzenlemesi oldukça önemlidir” (Hanic, 2017, s. 95).

Uluslararası antlaşmaların kabulü ve onaylanması; “ABD’ de başkanın dış politika ve uluslararası antlaşalar yapma noktasından yetkisi bulunmaktadır, fakat bu antlaşmaların senatonun 2/3 çoğunluğu tarafından da onaylanması gerekmektedir. Senatonun bu çoğunluğu sağlaması, uygulanan parti yapısı da göz önüne alındığında sürekli mümkün olmayabilmektedir. Yasamanın bu konulardaki görüşü, başkanın atacağı adımların sınırını belirlemesi yönünden de oldukça etkilidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ise, dış politika ve uluslararası antlaşmalar yapılırken, ABD’ deki başkana göre çok daha belirleyici bir yönü bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı bazı antlaşmaları direk kendi şahsının kararıyla imzalayıp kabul edebilirken, bazıları için ise TBMM’ de toplantıya katılanların üye salt çoğunluğuna ihtiyaç duymaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, başkanlık sistemine göre yasama organı yürütme başı tarafından daha kolay ikna edilebilmektedir” (Eren Veysel & Akıncı, 2018, s. 63-64)

Bütçenin kabulü ve onaylanması; “Bütçe hükümet sistemi her ne olursa olsun

yürütme açısından son derece önelidir. Nedeni şudur ki yapılacak bütün faaliyetlerinin kaynağı bütçeden karşılanmaktadır. Yasama-yürütme ilişkileri açısından son derece etkili bir denge ve denetleme aracıdır. Başkanlık sisteminde, bütçe yetkisi kongrede olup, kongrenin bütçeyi kabul etmesiyle yürütme erki vergi toplayabilmekte ve harcama yapabilmektedir” (Fendoğulu, 2012, s. 43).

“Bütçe yetkisinin yasamada olması, başkanlık sisteminde başkanın, kongre ile zaruri ilişkiler doğurmasını sağlamaktadır. Güçlü yetkilerle donatılmış olan başkan, bütçenin kongreden geçmemesiyle birlikte minimal konularda bile yetersiz kalmakta ve aciz duruma düşebilmektedir. ABD’de yakın tarihinde, Başkan Obama döneminde, bütçenin kongre tarafından onaylanmaması ile karşı karşıya kalmış ve son anda

sağlanan bir uzlaşı ile devletin kurumlarına kilit vurmaktan kurtarılmış. Yasama, bütçe gibi önemli bir aracı elinde tutarak yürütme karşısında çok önemli bir koz ve uzlaşı aracını elinde bulundurmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde; bütçe hazırlama ve yasamaya sunma işi cumhurbaşkanı tarafından yapılır. Bütçenin meclis tarafından, yeni mali yıla yetişememesi durumunda, yeni bütçe kabul edilinceye kadar, bir önceki yılın bütçesi değerleme oranında artırılarak kullanılması öngörülmüştür. Bu yasama ile yürütme arasında son derece etkin bir denge ve denetleme aracı olan bütçenin sistemi tıkamaması adına önemli bir değişim ve başkanlık sisteminden ayıran önemli bir farktır” (Duran & Miş, 2017, s. 23).

4.3.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Birlikte Yasama, Yürütme ve