• Sonuç bulunamadı

1.2. Siyasal Kültür ve Siyasal Sistem Kavramları

2.1.4. Başkanlık Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

2.1.4.2. Başkanlık Sisteminin Dezavantajları

Literatürde yer aldığı üzere başkanlık sisteminin olumlu özelliklerinin yanında bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Hükümet sistemi ne kadar kusursuz olursa olsun, diğer siyasal faktörlerin, seçimlerin, ekonomik özelliklerin, parti sistemlerinin de kusursuz olması gerekir sistemlerin kusursuz işlemesi için. Sayılan özellikleri kusursuz olarak işlemediği ülkelerde, başkanlık sisteminde rastlanılacak dezavantajlar bu başlık altında aktarılmaya çalışılacaktır.

2.1.4.2.1. Başkanlık Sisteminde Katılık Sorunu

Aslında bu sorun başkanlık sisteminin avantajı olarak gösterilen, parlamentonun iki seçim arasında düşürülememesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır

Başkanlık sisteminde başkanın belirli bir dönem için seçilmesi ve bu süre içinde vatana ihanet gibi çok istisnai suçlar dışında yasama tarafından görevine son verilememesi, bu sisteme diğer sistemlerde söz konusu olmayan bir katılık vermektedir (Özbudun E. , 2015, s. 65).

“Yürütmenin kuvveti ve yasama meclisinin ayrı ayrı seçilmesi ve birbirlerinin görevlerini sonlandırma yetkisine sahip olmamaları nedeni ile siyasi süreç yeni seçimlere kadar donuklaşır. Meclisin ve başkanın karşılıklı restleşmeleri ile sistem tıkanır. ABD’de 2014 yılı içinde başkan ile kongre arasındaki bütçe krizi bu duruma örnektir. Ayrıca seçilen başkanın seçmen desteğini kaybetmesine rağmen görevine son

verilememesi ve seçmenlerin çok beğendiği, icraatlarını desteklediği başkanın ise yeniden seçilme kısıtı nedeni ile seçilememesi katılık sorununa örnek olarak gösterilmektedir” (Efe & Kotan, 2015, s. 76)

“Parlamenter sistemde bulunan güven oyu ve fesih mekanizmaları, başkanlık sisteminde yoktur, başkanlık sisteminin bu gibi yollarla görev süresi dolmadan görevden alınamaması sisteme bir katılık getirmektedir. Halk tarafından seçilen yasama ile yürütme yani parlamento ile başkan muhalif olursa sistem kilitlenebilir. Bunun yanında başkanın bir görev döneminden sonra tekrar seçilememesi gibi özellikleri her şeyin iyi gittiği bir sistemin bir anda yeni dönemle başa sarması anlamı taşımaktadır. Diğer yandan yürütme de bahsettiğimiz katılık yasama meclisleri bakımından da geçerlidir. Uzlaşmaz ve kötü çalışan bir meclisin görev süresini sona erdirmek mümkün değildir” (Saran, 2004, s. 47).

2.1.4.2.2. Başkanlık Sisteminde Çift Meşruluk Sorunu

Başkanlık sisteminin en önemli sorunlarından biri olarak çift meşruluk sorunu gösterilmektedir.

“Bu sistemde hem yasama hem de yürütme halk tarafından ayrı olarak

seçilmektedir. Ayrı seçimlerle seçilen başkan ve yasamanın ayrı partilere veya ayrı siyasi eğilimlere mensup olmaları bir meşruluk bir krizine neden olabilmekte ve bu krizi çözebilecek demokratik bir mekanizma bulunmamaktadır. Başkanlık sisteminin en iyi uygulandığı ülke örneği olan ABD’de bu tarz krizlerin yaşanmaması, Amerikan siyasal kültürünün ve özellikle de siyasal partilerin kendilerine özgü benzersiz özellikleriyle açıklanabilir” (Eroğul, 1996, s. 77-78).

Bu mana da “ABD’de ‘’bölünmüş yönetim’’, Fransa’da ‘‘kohabitasyon’’ olarak adlandırılan bu gibi durumlarda yasama ve yürütme organlarının uyumlu bir şekilde çalışması mümkün olmayabilir. İki organ arasında çatışma ve anlaşmazlıklar olduğunda, devletin işleyişinde tıkanmalar görülebilir” (Bayram, 2016, s. 36).

“Dolayısıyla başkanlık sisteminde hem yürütme hem yasamanın halk tarafından seçilmiş olması her iki organın da ayrı ayrı meşruluk iddiasına yol açabilmektedir. Özellikle iki organın ayrı siyasi eğilimlere sahip olduğu dönemlerde meşru olduklarını

ileri sürerek işbirliği yapmaktan kaçınmaları dönem dönem sistemin kilitlenmesine neden olmaktadır” (Yazıcı S. , 2002, s. 134).

Diğer bir deyişle “Yürütme ile yasamanın fikir ayrılığına düştüğü durumlarda özellikle de her iki organın başında bulunanlar farklı siyasi eğilimlerin temsilcileri ise sistem tıkanabilmektedir. Başkanın görevden alınmasında ki zorluğu yasamanın feshinin imkansızlığı demokrasinin yönetemez hale gelmesine neden olmakta bu çıkmazlar başkanlık sisteminin en iyi uygulayıcı ülkesi olan ABD de bile bazen olabilmektedir” (Efe & Kotan, 2015, s. 77).

2.1.4.2.3.Başkanlık Sisteminde Kazanan Her Şeyi Alır Anlayışı ve Çoğunlukçu Demokrasi Sorunu

Başkanlık sisteminde bir kazanan vardır ve bu kazanan hükümeti kurma hakkına sahiptir. Kazanan başkanın diğer partilerle koalisyon kurmaya ihtiyacı olmadığından yürütme organının tek sahibi konumundadır

“Başkanlık seçimleri, kazananın her şeyi kazandığı bir sıfır toplam oyunudur. Bu sistemde yürütme yetkisi tümüyle tek bir kişiye ait olduğuna göre, kazanan her şeyi elde etmiş olacak, muhalefet ise iktidarda hiçbir pay sahibi olamayacaktır. Buna karşılık parlamenter rejimlerde muhalefet partilerinin hükümet koalisyonlarına katılarak iktidarı paylaşma şansları mevcuttur” (Özbudun E. , 2015, s. 66).

“Devletin şekli de başkanlık sisteminin kazan veya kaybet özelliğine etki eder.

Başkanlık sisteminin uygulandığı ülke federal bir devlet ise kazananın her şeyi kazandığı kaybedenin de her şeyi kaybettiği başkanlık seçimleri federe devletlerdeki seçimlerin seyrine göre dengelenebilir. Federe devlette kaybedenler federal devlette kazanabilirler veya tersi de olabilir. Bu durumda sistemin riskleri azalır. Kaybeden yerelde kazanabildiği için her şeyi kaybetmiş olmaz. Öte yandan, üniter devlet yapılarında başkanlık sisteminin kaybedenin her şeyi kaybettiği kazananın da her şeyi kazandığı toplam sıfır oyunun zafiyeti daha büyük kırılmalara yol açabilir” (Efe & Kotan, 2015, s. 78).

“Başkanlık sisteminin bir ‘ sıfır toplam’ oyunu taşıdığı iddiasına karşı en ikna edici cevap pek çok siyasal bilimcinin ifade ettiği gibi, disiplinli bir parti çoğunluğunun

desteğine sahip bir parlamenter başkanının bir başkandan çok daha güçlü olduğudur” (Ergüder, 2015, s. 128).

2.1.4.2.4.Başkanlık Sisteminde Yönetiminin Kişiselleşebilmesi ve Kutuplaşma Sorunu

Üstün yetkilerle donatılan başkanın, bu yetkilerle kendini devletin sahibi gibi hissedip yönetimi kişiselleştirebilme ihtimal bulunmaktadır.

“Başkanlık sistemin yürütme de tek kişi bulunmaktadır. Başkan hem yürütmenin başı hem de devletin başıdır. Halkın seçtiği ve görev süresi sabit olan başkan, görev süresi bitmeden görevden alınamayacağını bildiği için kendi düşüncelerinin sürekli doğru olduğunu düşünülebilir. ve başkalarının fikirlerine ihtiyaç duymayabilir” (Efe & Kotan, 2015, s. 78).

“Başkanlık sistemine ülkemiz açısından yöneltilen diğer bir eleştiri, sistemin iktidarın kişiselleşmesine yol açacağı, hele hele Türk insanında lidere itaat kültürünün olması sebebiyle sultanlığa yeniden dönülebileceğidir. Bu eleştiri abartılı bir eleştiri de olsa, iktidarın kişiselleşmesi sorunu sadece başkanlık sisteminin değil bütün hükümet sistemlerinin ortaya çıkarılabileceği bir sorundur. Gerçekten de günümüz demokrasileri, partiler demokrasisidir ve partiler olmaksızın işleyememektedir” (Döner, 2013, s. 676)

“Seçim yarışını kaybedenler, siyasal mücadeleden dışlanmaktadır. Kazananın kaybedenle, kaybedeninde kazananla ilişki kurma ihtiyacının ve nedeninin olmadığı bu sistemde siyasal yaşam kutuplaşmış durumdadır” (Göksu, 2016, s. 170).

“Bu çerçevede “Başkanlık seçimleri ister tek ruhlu ister iki ruhlu olsun, genellikle başlıca iki aday arasında cereyan eden ‘iki kutuplu bir süreçtir ve bu durumun ciddi ölçüde bir kutuplaşmaya yol açabilir” (Özbudun E. , 2015, s. 67).

Bu anlamda literatürde Başkanlık sistemine karşı çıkan kesime göre, bu sistem iktidarın kişiselleşmesine yol açabilir. Zira bu sistemde, yürütme organı tek kişiden oluşmaktadır. Bu kişi halk tarafından belli bir süre için seçilmekte ve görev süresi boyunca görevden alınamamaktadır. Hem yürütmenin hem devletin başı olan başkan, kendine has sarayıyla birlikte kendini kral, imparator gibi hissetmesi ihtimal dâhilindedir (Göksu, 2016, s. 170).

Öte yandan başkanlık sisteminin darbelere yol açabileceği ve diktatörlüğe dönüşebileceği endişesi bu sistemin aslında en korkulan dezavantajlarındandır fakat bu iki endişe de parlamenter sistemde de olabilecek olumsuzluklardır. Nitekim Parlamento da oldukça kuvvetli bir çoğunluğa dayanan hükümeti ve onun başbakanını sert tedbirler almaktan kim alıkoyabilir sorunu akıllara gelebilmektedir (Kuzu, 2015, s. 108)