• Sonuç bulunamadı

olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen

C. Meşru Müdafaa Yönünden

1. Silahlı Saldırı Yönünden

Meşru müdafaa hakkının kullanılmasında ilk şart, “silahlı saldırının” gerçekleşmiş olmasıdır. Bu şart “önleyici meşru müdafaa” kavramının BM Antlaşmasıyla bağdaştırılmasının zorluğunu ortaya koymaktadır. Diğer birçok kavram gibi 51. maddede kullanılan silahlı saldırı terimi de, BM Antlaşması’nda tanımlanmamıştır. BM Antlaşması’nın 2. maddesinin 4. fıkrasındaki kuvvet kullanma yasağına giren her kuvvet kullanma eylemi, mutlaka meşru müdafaa hakkının kullanılması yolunu açan bir silahlı saldırı özelliği taşımaz.422

421 KESKİN, (1998), s. 55.

BM Genel Kurulu’nun 14.12.1974 tarihli 3314 sayılı “Saldırının Tanımına İlişkin Karar”ına göre saldırı, bir başka devletin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, siyasi bağımsızlığına karşı ya da BM’nin amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde silahlı kuvvet kullanmasıdır. Kararın 3. maddesinde saldırı fiilinin koşullarını oluşturan eylemler sayılmıştır. Bu maddenin (f) fıkrasında bir devletin ülkesinin, bir başka devlet tarafından, bir üçüncü devlete karşı saldırı eyleminin yapılması için kullanılmasına izin vermesi ve aynı maddenin (g) fıkrasında bir devletin, maddede sayılan eylemlerin derecesine varacak vahamette, silahlı eylemleri bir başka devlet aleyhine gerçekleştiren çete, silahlı grup, düzensiz kuvvetler ya da paralı askerleri barındırma ve yönlendirmesi sonucu böyle bir eyleme esaslı şekilde katılması, saldırı fiilini oluşturmaktadır.423

BM Genel Kurul kararlarına atıfta bulunarak, 11 Eylül’de yaşananların bir saldırı olduğunu söyleyebiliriz. Zaten 12 Eylül 2001 tarihinde Güvenlik Konseyi’nin 1368 sayılı kararında, “korkunç terörist saldırıların (terrorist attacks) en şiddetli

ifadelerle mahkum edildiği” belirtilmiştir. Bu durumda, 11 Eylül’de ABD’de

yaşananların saldırı olduğu Güvenlik Konseyi kararıyla da tespit edilmiştir. Ancak saldırıların meşru müdafaa yoluna başvurma şartlarından olan “silahlı saldırı” olup olmadığı tartışmaya açıktır. ABD’de gerçekleştirilen saldırıları, uçakların bir çeşit silah olarak kullanılması dolayısıyla, silahlı saldırı olarak niteleyen yazarlar da vardır.424

Sean D. Murphy, 11 Eylül terör eylemlerinin silahlı saldırı olduğunu, bazı tespitlere dayandırmaktadır. Birinci tespiti, saldırılarda gerçekleşen yıkımın, ölü

423 GÜNDÜZ, s. 121.

424 İbrahim KAYA, “11 Eylül Saldırıları ve Sonrası: Uluslararası Hukukta Askeri Müdahale”,

sayısının çokluğu ve saldırıların hedefleri açısından Japonya’nın II. Dünya Savaşı sırasında Pearl Harbour’a yaptığı saldırıdan daha dramatik olmasıdır.425 ABD yönetimi, saldırılardan sonra yaptığı açıklamalarda, olayları bir askeri saldırıyla benzer nitelikte gördüğünü ifade etmiştir. ABD Başkanı Bush, ulusal tehlikenin varlığını ifade etmiş ve ABD silahlı güçlerinin yedek kuvvetlerini aktif göreve çağırmıştır. Murphy’ye göre, ABD’nin olayları silahlı saldırı olarak gören bu yorumu, uluslararası toplum tarafından kabul görmüştür. BM Güvenlik Konseyi’nin 1368 ve 1373 sayılı kararları da, söz konusu desteğin bir göstergesidir. Murphy, 11 Eylül saldırılarının doğrudan bir devlet tarafından üstlenilmemesi gerçeğinin, bu terörist saldırıların silahlı saldırı olarak kabul edilmesini engelleyemeyeceğini ifade etmektedir.426

11 Eylül terör eylemlerinin silahlı saldırı oluşturup oluşturmadıklarını bir değerlendirme konusu yapmadan, sadece Güvenlik Konseyi’nin 1368 ve 1373 sayılı kararlarında saldırı sıfatını kullanmasını eleştiri konusu yapanlar da vardır. Çünkü BM Antlaşmasına göre, meşru müdafaa hakkının şartı, terörist saldırı yada saldırı eylemlerinin değil, “silahlı saldırının” gerçekleşmesidir.427 Ancak, Güvenlik Konseyi’nin 1368 sayılı kararı, 11 Eylül’de yaşananları, BM Antlaşması’na göre, meşru müdafaayı haklı kılacak şekilde, açıkça silahlı saldırı olarak nitelendirmemiştir. Karar, terör eylemlerini uluslararası barış ve güvenliğe yönelik

425 Sean D. MURPHY, “Terrorism and the Concept of ‘Armed Attack’ in Article 51 of the U.N. Charter”, Harvard International Law Journal, Cilt: 43, Sayı: 1, (Kış 2002), s. 47-50.

426 MURPHY, s. 47-50.

427 Sertaç H. BAŞEREN, “Uluslararası Hukuk Açısından Amerika Birleşik Devletleri’nde Gerçekleşen Terörist Saldırılara ve Yol Açtığı Gelişmeler Üzerine Bir Değerlendirme”, Prof. Dr.

tehdit sayarak mahkum etmiş ve bireysel veya kolektif doğal meşru müdafaa hakkını tanımıştır.428

BM Antlaşması’nın 51. maddesi, “silahlı saldırı” gerçekleşmesi halinde devletlerin bireysel veya kolektif olarak savunma haklarını kullanabileceklerini öngördüğüne göre, BM, 11 Eylül saldırılarına ilişkin olarak, silahlı saldırı ve terörist saldırı kavramlarını aynı anlamda görmektedir diyebiliriz. Bu yargı, BM nezdinde görevli Fransa Büyükelçisi Jean David Levitte, şu ifadesi ile desteklemektedir; “Füzelere dönüştürülen sivil uçaklarca 6000 kişinin öldürülmesinin artık bir terör

eylemi değil, gerçek bir silahlı saldırı oluşturduğuna oybirliğiyle kanaat getirdik.”429

Bu durumda, Güvenlik Konseyi’nin kararlarının yürütme direktifi (executive edicts) olduğu temelinden hareket edilirse, BM Antlaşması maddeleriyle ve özel olarak 51. madde ye aykırı olmayacağından, bu olaya özgü olarak “terörist saldırı”nın “silahlı saldırı” terimi içinde algılandığını da söylenebilir. Ancak BMGK kararlarının “hukuk normu” (yasa) (legislative acts) sayılması gerektiği görüşü uyarınca, bu karar ile meşru müdafaaya ilişkin uluslararası hukuk geri dönülemez şekilde değişmiştir.

1368 sayılı kararın 5. paragrafında Güvenlik Konseyi, 11 Eylül’deki terörist saldırılara karşılık vermek ve her türlü terörizmle mücadele etmek için bütün tedbirleri almaya hazır olduğunu belirtmektedir.430 Görülmektedir ki, Güvenlik Konseyi, meseleye bizzat el koymakla ABD’nin tek taraflı eylemlerine razı olmak

428 BM Güvenlik Konseyi Kararı 1368, (2001), [http://www.un.org/documents/sc/ res/2001/scres01.htm].

429 Emre ÖKTEM, “Afganistan Harekatı Üzerine Bazı Gözlem ve Düşünceler”, Prof. Dr. Ömer

Teoman’a 55. Yaş Günü Armağanı, Cilt: 2, İstanbul: Beta Yayınları, 2002, s. 1595.

430 BM Güvenlik Konseyi Kararı 1368, (2001), [http://www.un.org/documents/sc/res/2001/scres01 .htm].

arasında tereddüt göstermektedir. Söz konusu tereddüt, BM’nin 11 Eylül’de yaşananlar için meşru müdafaa hakkını tanımasına rağmen, bu olayları silahlı saldırı olarak nitelememesinde de görülmektedir.431