• Sonuç bulunamadı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİNDE KUVVET KULLANMA I. GENEL ÇERÇEVE

III. KUVVET KULLANMA

Kuvvet kullanma eylemi, hiçbir hukuk düzeninde tamamen yasaklanamayacak olsa da belli bir düzene bağlanması gereklidir.31 Hangi durumlarda kuvvet kullanmanın meşru olacağının, uluslararası hukuk açısından belirlendiği en temel metin BM Antlaşması’dır.32 Savaşın artık bir politika aracı olmaktan çıkarılması ve devletler arasındaki sorunların barışçı yollarla çözümünün sağlanması amacıyla yola çıkan 51 ülke, BM Antlaşması’nı 26 Haziran 1945’te imzaladılar ve Antlaşmayı imzalayan tüm devletler Antlaşmada belirtilen uluslararası hukuk kurallarına uymayı taahhüt ettiler. 1945’de San Francisco’da tasarlandığı

29 BROWNLIE, (2003), s. 699.

30 Funda KESKİN, “BM ve Kuvvet Kullanma”, Avrasya Dosyası, Cilt:8, Sayı:1, (İlkbahar 2002), s. 149.

31 Can AKDOĞAN, “Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanma ve Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Harekatları İle Egemenlik”, Askeri Adalet Dergisi, Sayı: 117, (Mayıs 2003), s. 28.

zaman amaçlardan bir tanesi Paris (Briand- Kellogg) Paktı’nın eksikliklerini tamamlamak olan BM Antlaşması, sadece kurum yaratan değil, ayrıca norm da yaratan bir belgedir.33

Kuvvet kullanma konusundaki temel norm da BM Ant. md. 2/4’te somutlaşan kuvvet kullanma yasağıdır. Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunulmasını açıkça yasaklayan söz konusu hüküm:

“Teşkilatın üyeleri, milletlerarası münasebetlerinde gerek bir başka devletin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı, gerekse Birleşmiş Milletlerin amaçları ile telif edilemeyecek herhangi bir surette, tehdide veya kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.” şekildedir. BM Antlaşmasının 2/4. maddesi devletlerin

kuvvet kullanmasını kesin bir dille yasaklamaktadır. Antlaşma kuvvet kullanımına ancak meşru müdafaa durumunda, Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla kullanılması durumunda ve siyasal bağımsızlık veya toprak bütünlüğünün korunması şartlarıyla izin vermektedir.34 Kuvvet kullanma denildiğinde anlaşılan; devletin kendi egemenlik alanı içindeki kuvvet kullanımı değildir. Kuvvet kullanımından kastedilen ve BM Şartı ile yasaklanan, bir devletin bir başka devletin egemenlik alanı, ülke sınırları içinde kuvvet kullanmasıdır.

BM Antlaşması’nın kuvvet kullanmaya ilişkin getirdiği düzenlemeler, BM üyesi olsun ya da olmasın bütün devletleri kapsaması ve bağlayıcı nitelik taşıması açısından önemlidir. BM Antlaşması’nın 2/4 maddesinde yer alan “herhangi bir devlet” ibaresi, kuvvet kullanımı ve kuvvet kullanımı tehdidinde bulunma yasağının sadece BM üyesi devletleri değil, üye olmayan devletleri de bağladığının

33 Anthony Clark AREND, Robert J. BECK, International Law and the Use of Force, New York, Routledge Press, 1993, s. 29.

göstergesidir. Ancak BM Antlaşması’nda, bu yasağı düzenleyen madde 2/4 hükmünde, üye olmayan devletlere doğrudan doğruya yükümlülük getiren bir kayıt bulunmamaktadır. Antlaşmanın 2/6 maddesinde “Örgüt, BM üyesi olmayan devletlerin, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasının gerektirdiği ölçüde, bu ilkelere uygun hareket etmesini sağlayacaktır” denilmektedir. Bu maddeye göre de üye olmayan devletlerin BM Antlaşması’na ve Antlaşmanın 2/4 maddesine uyma mükellefiyeti yoktur. Bununla birlikte madde 2/6’ya göre üye olmayan devletlerin BM ilkelerine uymalarını sağlama görevi Örgüte verilmiş, bu şekilde de üye olmayan devletlerin de yasağa uymaları sağlanmaya çalışılmıştır.35

BM Şartı’nda uluslararası güvenlik konusunda yetkilendirilmiş olan BM Güvenlik Konseyi, 1945’teki büyük güçlerin lehine olacak şekilde düzenlenmiştir. Devletlerin egemen eşitliği prensibine aykırı bir şekilde, daimi üye olan ve veto hakkına sahip 5 devlet (ABD, İngiltere, SSCB, Çin, Fransa) kendilerine ilişkin BMGK kararlarında mutlak söz sahibi olabilmektedirler. Daimi üyeler, özel veto haklarından yararlanarak, zorlama önlemlerine ilişkin her türlü kararı engelleme hakkına sahip kılınmıştır. BM Şartı, bugünkü yapısıyla, beş daimi üyeye üstü kapalı olarak kuvvete başvurma hakkı (jus ad bellum) sunmaktadır. Kendi yaşamsal çıkarları söz konusu olduğunda her türlü yaptırım veya karşı önlemleri engelleme hakkı, daimi üyelere, çıkarları gerektirdiğinde barışı bozma ya da kuvvet kullanma konusunda diğer devletlerden daha özgür hareket imkanı vermektedir. 36

35 Sertaç H. BAŞEREN, Uluslararası Hukukta Devletlerin Münferiden Kuvvet Kullanmalarının

Sınırları, Ankara, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2003, s. 67.

36 Hans KÖCHLER, Küresel Adalet mi, Küresel İntikam mı?, Funda Keskin, Erdem Denk (Çev), İstanbul, Alkım Yay., 2005, s. 429.

BM Antlaşması’nın mimarlarının amacı daha mükemmel ve etkin bir kolektif güvenlik sistemi kurmaktı. Bu amaçla, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasında başlıca sorumluk sahibi olan Güvenlik Konseyi37 sadece BM Antlaşması’nın VI. Bölümünde düzenlenen barışçıl çözüm yollarını tavsiye etmek için değil, aynı zamanda VII. Bölüm altında barışın tehdit edildiği, bozulduğu yada bir saldırı fiilinin meydana geldiğini saptadıktan sonra uluslararası barış ve güvenliğin korunması, yeniden kurulması için gerekli tavsiyelerde bulunma ve 41., 42. maddeler gereğince alınacak zorlama tedbirlerine karar vermek için kapsamlı yetkilerle donatılmıştır.38 Bu yetki, üye devletleri, silahlı kuvvet kullanılmasını gerektiren tedbirlere başvurmak için yetkilendirmeyi de kapsamaktadır.39

Bunun dışında, BM Antlaşması VIII. Bölüm md. 52-54 çerçevesinde, bölgesel örgütlere, BM Güvenlik Konseyi’nin izni ile zorlama tedbirleri uygulama yetkisi verilmiştir. Bu durum, Güvenlik Konseyi’nin izni gerekmesi sonucu BM’nin kuvvet kullanma tekeline bir istisna oluşturmamıştır.40 BM Antlaşması’yla çizilen çerçevenin hukuksal yapının değişmez temelini teşkil ettiği kuşku götürmez bir gerçektir.41 BM Antlaşması uyarınca BM’nin temel amacı uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasıdır. Antlaşmanın 2. maddesinin 3. paragrafına göre uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi esastır ve

37 BM Antlaşması md. 24/1 şu şekildedir: “Birleşmiş Milletlerin çabuk ve etkin biçimde hareketini sağlamak için, örgüt üyeleri, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi’ne bırakırlar ve bu sorumlulukla görevlerini yerine getirirken, Güvenlik Konseyi’nin kendi adlarına davrandığını kabul ederler.”, [http://www.un.org/en/documents/charter/]

38 Helmut FREUDENSCHUF, “Collective Security”, Franz Cede ve Lilly Sucharipa-Behrmann (der.)

The United Nations. Law and Practice, The Hague/ London/ Boston, Kluwer Law International, 2001,

s. 77.

39 Hüseyin PAZARCI, Uluslararası Hukuk Dersleri, III. Kitap, Ankara, Turhan Kitabevi, 1994, s. 215-216.

40 BAŞEREN, (2003), s. 48, 49.

41 Özellikle insan haklarının ulusal olduğu kadar uluslararası platformlarda da korunması artarak önem kazanmakta, BMGK yetkilendirmesi dışında “insani müdahale” adına, Kosova örneğinde olduğu gibi, askeri güç kullanabileceği tartışmaları gündeme gelmiştir.

aynı maddenin ünlü 4. paragrafı devletlerin uluslararası ilişkilerinde başka bir devletin toprak bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına karşı askeri güç kullanımından yahut güç kullanma tehdidinden kaçınmaları gerektiğini hükme bağlamaktadır.42

Madde 2/7, devletlerin içişlerine Birleşmiş Milletlerin karışamayacağını belirtmektedir. Bu madde, BM’nin insani amaçlı askeri müdahalelere, genel anlamda sıcak bakmamasına sebep olmaktadır. BM sisteminde kuvvet kullanma yasağını tehdit eden bir başka husus da, 11 Eylül sonrası ortaya çıkan ABD’nin tehdit daha ortaya çıkmadan tehdidi yok etmeye dayalı savunma anlayışıdır. ABD, diğer devletlerin egemenlik alanlarını daraltan bu egemenlik anlayışını meşrulaştırmak için teorik bir arka plan oluşturmaya çalışmaktadır.43