• Sonuç bulunamadı

Tablo.21: Batı Karadeniz Bölgesi İller Bazında İşsizlik Oranları (%)

2.5. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Batı Karadeniz Bölgesi’nde STK’lar dernekler, federasyonlar, birlikler ve meslek odaları olarak değerlendirilmiştir. Başta madencilik ve demir-çelik olmak üzere farklı sektörlerde ve kamuda örgütlenmiş sendikalar da bölgede faaliyet göstermektedir.

Elde edilen verilere göre bölge illerinde sosyal ve kültürel derneklerin çoğunlukta olduğu anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte özellikle Zonguldak ilinde sportif amaçlı kurulan dernek sayısının dikkate değer bir oranda olduğu görülmektedir.76

Bölgesel kalkınma sürecinde STK’lara önemli bir rol düşmektedir. Bölgede bulunan STK faaliyetlerinin hali hazırdaki durumu ise bu rolü doldurmak için yeterli değildir. Bölgedeki STK’ların faaliyetleri hakkında çalışmalar yapılarak başta dezavantajlı gruplara dönük olarak faaliyet gösterenler olmak üzere bunlara faaliyet ve etkinliklerini geliştirmeleri için yardımcı olunmalı ve bunlarla işbirliği geliştirilmelidir.

Grafik.47: Bölgedeki STK’ların İllere Göre Dağılımı

Kaynak: Zonguldak, Karabük ve Bartın İl Dernek Müdürlükleri

76 “Bölgedeki STK’ların İllere Göre Dağılımı” grafiği EK-53 olarak verilmektedir.

ZONGULDAK 952 BARTIN

229 KARABÜK

857

2014-2023 Batı Karadeniz Bölge Planı

3. MEKÂNSAL EĞİLİMLER VE KENTLEŞME

Batı Karadeniz Bölgesi dahilinde Zonguldak, Karabük, Bartın olmak üzere üç il ve bu illere ait toplam 18 ilçe bulunmaktadır.77 Bartın ve Karabük ayrılmadan önce tek il durumunda olan bölgede kentsel kullanım ve hizmet alanları Zonguldak Merkez, Ereğli, Bartın Merkez, Amasra, Karabük Merkez ve Safranbolu ilçelerinde yığılmış durumdadır. Haritada da görüldüğü gibi, Zonguldak ilçelerinden Kdz. Ereğli ve Alaplı, Çaycuma-Gökçebey ve Devrek; Karabük Merkez ve Safranbolu ilçeleri hizmet yoğunlaşması anlamında birbirlerine eklemlenme eğilimindedirler.

Şekil.3: TR 81 Batı Karadeniz Bölgesi Hizmet Yığınlaşmaları

3.1 ZONGULDAK

Zonguldak, madencilik faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı bir sanayi kentidir. Taş kömürü üretiminde üreticilerin yer seçim şansı bulunmadığından, üretim madenin bulunduğu alanda gerçekleştirilmek durumundadır. Bu nedenle Türkiye’de yatırımlar, Zonguldak Havzası’nda şekillenmiştir. Sanayi faaliyetlerinin başlaması ile işgücünün barınma ihtiyacı neticesinde küçük bir yerleşim alanı olarak oluşmaya başlayan kent, zaman içerisinde plansız bir biçimde gelişerek bugünkü halini almıştır.

Kontrolsüz sanayi gelişimi ve plansız yaşam alanlarının oluşturulmaya başlaması çarpık kentleşme ve altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir.

Havza-i Fahmiye olarak bilinen taş kömürü havzasının sınırları 17 Ocak 1326 (miladi 1910) tarih ve 289 sayılı Teskere-i Samiye (Başbakanlık Tezkeresi) ile belirlenmiştir ve 1958’de genişletilen bu sınırlar içinde zilyetlik yolu ile taşınmaz mal edinilmesi yasaklanmıştır. Bu nedenle hâlihazırda Zonguldak’ta özel mülkiyet oldukça sınırlıdır ve bu başta kentleşme olmak üzere farklı alanlarda çeşitli sorunlara neden olmaktadır.

Sanayi alanları ile yaşam alanlarının iç içe geçtiği kentte yerleşim alanlarının büyük bölümü ya düzensiz ve yasadışı yerleşmelerin olduğu, yeterli özel mülkiyetin olmadığı gecekondu bölgeleridir ya da kent siluetini bozan yoğun yapılaşmanın görüldüğü plansız yerleşim alanları niteliğindedir.

77 Zonguldak’a bağlı Kozlu ve Kilimli Beldeleri 2012 yılı sonunda ilçe statüsü kazandığından, merkez ilçeler dâhil bölgedeki ilçe sayısı 18’e ulaşmıştır. Mevcut durum analizi çalışmaları esnasında Kozlu ve Kilimli ilçe statüsü kazanmamış olduğundan, söz konusu ilçelere dair bilgi

Kentsel kullanım alanlarının oldukça sınırlı olduğu ilde alan üretimine yönelik çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Kentte bir döneme damgasını vuran endüstri yapılarının tamamı Türkiye Taşkömürü Kurumu’na aittir. Ancak yıllar içerisinde kurumda baş gösteren sıkıntılar nedeniyle TTK’nın küçülmeye başlamasıyla, kuruma ait alanlar işlevlerini yitirmeye ve atıl hale gelmeye başlamıştır. Bu durumun en can alıcı örneği rant baskısının en yoğun yaşandığı yer olan kent merkezinde bulunan Lavuar Alanı’dır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenmiş bir endüstri mirası olan Lavuar Alanı 2012 yılı başında tescil kararı kaldırılarak yıkılmıştır.

Dünya ve Türkiye örneklerine bakıldığında, kente özgün nitelik katan, kent belleğini ve kent kimliğini ayakta tutmaya yarayan bu tarz yapıların doğru kullanıldıklarında kentlerin, hatta bulunduğu kentin etkileşim alanındaki kentlerin de oluşturduğu bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınması açısından olumlu etkiye sahip oldukları genel kabul gören bir durumdur. Zonguldak gibi geçmişinde yoğun sanayi aktivitelerinin olduğu ve Cumhuriyet döneminin ilk ve en önemli kurumlarına ev sahipliği yapmış olan kentler için kent kimliğini yansıtır nitelikteki yapıların kentin kullanımına kazandırılması hem sosyal hem de ekonomik alanda pek çok getiri sağlayabilecek bir yaklaşımdır.

Zonguldak’ın bir diğer önemli sorunu, kentin Ankara kapısında bulunan ve” 69 Ambarları” olarak anılan sanayi alanlarıdır. TTK mülkiyetindeki 69 Ambarları, mevcut hali ile fonksiyonelliğini yitirmiştir ve görsel bir kirlilik yaratmaktadır. Kentsel kullanım alanı üretmekte sıkıntı çekilen Zonguldak’ta, merkez içerisinde atıl bir alanın bulunması pek çok soruna neden olmaktadır. Atıl vaziyetteki sanayi alanlarının doğru bir planlama ile kente kazandırılması öncelikle değerlendirilmesi gereken konulardandır.

TTK mülkiyetindeki alanlar 69 Ambarları ile sınırlı değildir. Zonguldak’ta kentsel sit alanı olan ve hâlihazırda TTK lojmanlarının bulunduğu Fener Mahallesi, kentsel imajın yeniden oluşturulmasında değerlendirilebilecek potansiyele sahiptir ancak bugünkü hali ile oldukça bakımsızdır.

Zonguldak kent merkezinin en can alıcı sorunu ulaşım sistemlerinin plansızlığından kaynaklanmaktadır.

TTK’da çalışan işçilerin yoğun olarak yaşadığı Kozlu, Merkez ve Kilimli ilçeleri arasında toplu taşıma olanakları anlamında bütüncül bir yaklaşım gerçekleştirilememiş, bu da toplu taşıma hizmetleri konusunda karışıklığa ve yeterli hizmetin sunulamamasına neden olmuştur.

Alaplı Ereğli

Zonguldak

Çaycuma

Gökçebey Bartın

Amasra Kurucaşile

Ulus Eflani

Ovacık Eskipazar

Karabük Safranbolu

Yenice Devrek

2014-2023 Batı Karadeniz Bölge Planı

kent merkezini kullanmaktadırlar. Söz konusu araçların bir kısmı, kent merkezinde yer alan TTK’ya ait limanı kullanmaktadırlar. Liman, mevcut haliyle Rusya ve Ukrayna limanları arasında tır taşıyan ve belirli dönemlerde narenciye taşımacılığı yapan RORO gemilerine hizmet vermektedir. KARDEMİR ve haddehanelerin kütük ihtiyacının karşılandığı ve ihracatın yapıldığı, Kayseri’de bulunan mobilya ve boru fabrikalarının ihtiyacı olarak Rusya’dan ithal edilen rulo saçların getirildiği yer Zonguldak Limanı’dır. TTK Limanının kent merkezi içerisinde kalması ulaşım, çevre kirliliği, görüntü kirliliği gibi pek çok soruna neden olmaktadır.

Şekil.4 : Zonguldak Kent Merkezi

TTK Limanı ve beraberindeki kömür depolama alanının işlevinin değiştirilmesi amacıyla, Zonguldak Kent Konseyi tarafından TTK Genel Müdürlüğüne resmi yazı yöntemiyle danışılmıştır ancak genel müdürlük alternatif bir liman bulunmadan Zonguldak Limanı’nda değişikliğe gidilemeyeceğini bildiren bir cevap vermiştir. İşlev açısından olmazsa olmaz durumda bulunan ancak kentsel yaşam kalitesi bağlamında sorunların odağı konumundaki liman, gerekli planlamalar yapılarak kent merkezinden taşınmalıdır.

Türkiye’nin ve bölgenin geleceği açısından büyük önem arz eden Filyos Projesi kapsamında oluşturulması planlanan 25 milyon ton kapasiteli limanın, hâlihazırda bulunan limana etkisinin ne olacağı üzerinde çalışılması gereken bir konudur.

Limanın ve tren güzergâhının kent merkezinde çakışmasının yanı sıra otobüs ve dolmuş duraklarının da aynı alanda bulunması yaya ve taşıt trafik akışını sınırlamakta ve yaya güvenliği açısından problem oluşturmaktadır.

1956 yılında inşası biterek kullanıma açılan ve kent merkezinde bulunan Fevkani Köprüsü ise bir başka sorun alanıdır. İnşa edildiği yıldan bu yana gerekli yapım ve bakım çalışmaları yapılmayan Fevkani Köp-rüsü ekonomik ömrünü tamamlamıştır. Köprü, ulaşım problemlerini çözmekten ziyade kenti ve kullanım alanlarını bölerek farklı sorunlara neden olmaktadır.

Son zamanlarda kentin gündemini meşgul eden bir diğer önemli konu tasman sorunudur. Yıllardır bilinmesine rağmen görmezden gelinen tasman alanları sorunu, acil önlem alınması gereken konuların başında gelmektedir. Yer altı madenciliğinin zemin içerisinde ve yeryüzünde neden olduğu hareketler ve şekil değişiklikleri tasman olarak adlandırılmaktadır. Yer altı faaliyetlerinden kaynaklanan tasman sorunu,

jeolojik ve çevresel özelliklerden bağımsız düşünülmemelidir: Kentin kireçtaşından oluşan jeolojik yapısı yağmur sularının etkisiyle çözünmeye elverişli durumdadır. Düzgün bir kanalizasyon sistemine sahip olmayan Zonguldak, kanalizasyon atıklarının yer altına verilmesinden ötürü gün geçtikçe daha da tehlikeli bir hale gelen tasman sorunuyla karşı karşıyadır. 78

Bugün, Gelik Beldesi, İncivez Mahallesi, Kozlu Beldesi, Üzülmez, Karadon Bölgelerinde tasman alanlarından ötürü çökmeler yaşanmaktadır. Bu bölgelerde üretim yapılmaya devam edilmekte, bunun yanı sıra altında büyük taş kömürü rezervleri bulunan kentteki çok katlı binaların ve gökdelenlerin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Tasman hasarına uğrayan evlerin etrafında yeni apartman inşaatlarına başlanmakta ve risk altındaki binalara yeni kat ilaveleri yapılmaktadır. Gereken önlem alınmadığı takdirde Zonguldak çok büyük tehlike altındadır. Bunların yanı sıra herhangi bir afet durumunda kullanılabilecek büyüklükte depolama ve risk yönetimi için gerekli alanlar da mevcut değildir. Erişilebilirliği ancak iki kent kapısından sağlanabilen kentte olası bir afete karşı en azından belediyenin gerekli tedbirleri şimdiden alması gerekmektedir.

Tasman alanları, kentsel arazi sıkıntısı, sosyal donatı eksiklikleri ve ulaşım sorunları ile karşı karşıya olan kent merkezinden geçen Acılık ve Üzülmez Dereleri, çevre ve görüntü kirliliğine neden olmaktadır.

Zonguldak Merkez İlçeden sonra en fazla kentsel nüfusa sahip olan ilçe Ereğli’dir. İlçenin sanayileşmesinde ve gelişmesinde demir-çelik sektörü önemli rol üstlenmiştir. Yerleşme deseninin ışınsal bir biçimde geliştiği ilçede konut alanları gelişimi ağırlıklı olarak kuzey ve batı yönündedir. Kentsel alanlar, kıyının doldurulmasıyla genişletilen kıyı boyunca ve Ereğli-Devrek karayolu üzerinde gelişmiştir. Merkezi iş alanları, ERDEMİR’e bağlı bir gelişme göstermiştir. Ereğli, Zonguldak’ın diğer ilçelerine nazaran daha düzenli bir yapılaşma göstermektedir.

Kentsel nüfusu 20.000’in üzerinde olan Devrek ve Çaycuma, diğer ilçelere nazaran daha düz bir topografyaya sahiptir. Düz coğrafyası nedeniyle Çaycuma İlçesinin kentsel yerleşim alanı daha kompakt bir yapı sergilemekte ve sanayi alanı gelişimine fırsat sunmaktadır. Zonguldak ilinin en önemli akarsularından olan Filyos Çayı, Çaycuma’daki kentsel yerleşim alanlarını ikiye böldüğünden konut alanlarının gelişim yönü doğu ve batı yönlerinde uzanmaktadır. Devrek İlçesi ise Zonguldak-Ankara karayolu üzerinde yer almaktadır.

Bahsi geçen karayolu boyunca uzanan Devrek Çayı rekreasyon amaçlı kullanımlar açısından elverişlidir.

Ayrıca kente kimlik katacak bir alan olarak da ön plana çıkmaktadır. İlçenin konut dışı kentsel çalışma alanları, sanayi–depolama alanları ve küçük sanayi sitesi, kent merkezinin kuzey-doğusunda konumlanmıştır.

78 Zonguldak İli Zemin Hareketleri Raporu, 2013

2014-2023 Batı Karadeniz Bölge Planı

Şekil.5: Zonguldak İli Hizmet Yığınlaşması

Kentsel nüfusu 20.000’in üzerinde olan Devrek ve Çaycuma, diğer ilçelere nazaran daha düz bir topografyaya sahiptir. Düz coğrafyası nedeniyle Çaycuma ilçesinin kentsel yerleşim alanı daha kompakt bir yapı sergilemekte ve sanayi alanı gelişimine fırsat sunmaktadır. Zonguldak ilinin en önemli akarsularından olan Filyos Çayı, Çaycuma’daki kentsel yerleşim alanlarını ikiye böldüğünden konut alanlarının gelişim yönü doğu ve batı yönlerinde uzanmaktadır. Devrek ilçesi ise Zonguldak-Ankara karayolu üzerinde yer almaktadır. Bahsi geçen karayolu boyunca uzanan Devrek Çayı rekreasyon amaçlı kullanımlar açısından elverişlidir. Ayrıca kente kimlik katacak bir alan olarak da ön plana çıkmaktadır. İlçenin konut dışı kentsel çalışma alanları, sanayi–depolama alanları ve küçük sanayi sitesi, kent merkezinin kuzey-doğusunda konumlanmıştır.

3.2. KARABÜK

Karabük, Zonguldak’ın bir ilçesi iken 1995 yılında il statüsüne kavuşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demir-çelik işletmesi olan KARDEMİR’in kurulması ile birlikte kent şekillenmeye başlamıştır. 1950’li yıllara kadar halkın yaşam alanı olan Safranbolu’nun tercih edilirliği 1950’lerden sonra azalmaya başlamıştır.

Bu değişimde KARDEMİR’in etkisi büyüktür: KARDEMİR çalışanlarının işletmeye yakın konut alanlarını tercih etmesi ve Karabük’te Avrupa anlayışı ile yapılan yeni konutların tercih edilmesiyle Safranbolu’nun büyümesi durmuş ve Karabük kenti oluşmuştur. Hızlı sanayileşme süreci, kısa zaman içerisinde planlanması gereken ve fakat tam anlamıyla başarılamayan kentleşmeyi ve buna bağlı olarak pek çok kentsel sorunu beraberinde getirmiştir.

Sanayileşme neticesinde başlayan göç hareketleri sonrası, kısa sürede nüfus artışı yaşanmaya başlanmış ve ilde önemli bir konut sorunu baş göstermiştir. Günümüzde ilin aldığı göç, geçmiş yıllara nazaran azalmış olsa da, yaşanan konut sıkıntısı halen devam etmektedir. Bu sıkıntıların esas nedenleri hem konut sayısının hem de konut üretilebilecek alanların yetersiz olmasıdır.

Halkın yeni ve modern konutlara olan talebinin artması neticesinde sanayileşme sürecinin ilk yıllarında KARDEMİR çalışanlarına lojman hizmeti veren konut alanlarının tercih edilirliği azalmıştır. Özellikle Yenişehir bölgesinde yoğunlaşan bu konutlar günümüzde kentsel sit statüsünde olup sivil mimarlığın en güzel örneklerini oluşturmaktadırlar. Halen lojman olarak kullanılmakta olan bu alanın, işlev değişikliği ile tüm kentlinin faydalanabileceği kullanım alanlarına dönüştürülmesi benzer alanlar için önemli bir örnek oluşturabilecek niteliktedir.

Karabük ilinin temel sıkıntılarından biri gecekondu alanlarıdır. Kent merkezindeki Soğuksu, Namık Kemal, Atatürk, Adatepe mahallelerinin %80’lik kısmı gecekondu bölgelerinden oluşmaktadır. Gecekondulaşmanın yanı sıra bir diğer sıkıntı ildeki kaliteli konut sayısının az olmasıdır. Kaliteli konut sayısının az olmasında temel etken, müteahhit eliyle yapılan konut üretiminin istenen kalitede olmamasıdır.

Kentlileşme kavramının tam anlamıyla benimsenemediği ilin bazı kesimleri halen kırdan kente geçiş sürecini yaşamakta ve bunu ekonomik faaliyetlerle ve konut seçimleriyle ortaya koymaktadır. Zira kent merkezinde yer almasına rağmen Öğlebeli, Kılavuzlar ve Hamzalar gibi ekonomik değeri fazla olmayan alanlarda halen tarımsal faaliyetlere devam edilmektedir. Kent merkezinde kalan bu alanların kentsel fonksiyonlara bürünmemiş olması arsa sıkıntısının yaşanmasına neden olmaktadır. Bu duruma bir diğer örnek, Belen ve Çerçiler’dir. Söz konusu yerleşim alanları belediye sınırına dâhil edilmiş olmalarına rağmen imar planı dışında kaldıklarından planlı bir gelişim temin edilememektedir.

Sanayileşme hızının gerisinde kalan kentleşme, plansız konut alanlarının yanı sıra altyapı faaliyetlerinin de yetersiz olmasına neden olmuştur. Kent merkezinde kalan sanayi alanları bunun en belirgin örneğidir. Karabük kent merkezinde yer alan İstasyon bölgesinde 10 adet haddehane bulunmaktadır.

Bu haddehanelerin 5 adedi faaliyetlerini sürdürürken diğer 5 adedi kapanmıştır ya da depo olarak kullanılmaktadırlar. Yeşil Mahalle bölgesinde 3 adet haddehane olup, 2 adedi faaliyetlerini sürdürmektedir.

5000 Evler mevkiinde 1 adet, ve Kemal Oyman mevkiinde bir adet işletme faaliyetini sürdürmektedir.

Kent içinde kalan haddehaneler, çevre kirliliğine neden olmanın yanı sıra kent içi trafiği olumsuz etkilemekte, yerleşim alanlarının bütünlüğünü bozmakta ve kentsel düzenlemelerin yapılmasını imkânsız hale getirmektedirler. Tüm bu olumsuzluklara rağmen haddehane sahipleri, nakil maliyetinin fazlalığından ötürü taşınmak istememektedirler. Bu durum kentin yaşam ve çevresel kalitesini düşürmektedir.

Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı haddehanelerin kent merkezi dışına taşınabilmesi kapsamında bir fizibilite çalışması yaptırmıştır. Bu fizibilite çalışmasında kent merkezinde kalan haddehanelerin kent merkezi dışına taşınabilmesi için üç alternatif üzerinde durulmaktadır: Planlanan alanlardan ilki Karabük Organize Sanayi Bölgesidir. OSB’de genişletme çalışmaları yapılmakta olup 260.000 m²’lik bir alanın kullanılabilirliği söz konusudur ancak haddehanelerin tamamı için bu alanın yeterli değildir. İkinci alternatif Eskipazar ilçesidir. Hâlihazırda İl özel İdaresi Eskipazar mevkiinde planlama çalışmalarına devam etmektedir.

Üçüncü alternatif ise Asit Köprüsü civarıdır. Söz konusu alan KARDEMİR A.Ş. yanındaki Asit Köprüsü civarından başlayıp, Karabük-Ankara karayolunu paralel ve yolu kuzey doğu ve doğu tarafında Soğanlı Çayı yatağı içinde Cemaller bölgesine kadar uzanan bölgedir. Aynı zamanda bölgenin hemen doğusundan demiryolu hattı geçmektedir. Fizibilite çalışması neticesinde en uygun yerin Asit Köprüsü Civarı olduğu tespit edilmiştir.

Alaplı Ereğli

Merkez

Çaycuma

Devrek

2014-2023 Batı Karadeniz Bölge Planı

Mevcut Durum Analizi

Kent merkezinde kalan sanayi alanlarının yanı sıra merkezi kısıtlayan bir diğer unsur ulaşım ağlarındaki sıkıntıdır. Karabük-Kastamonu karayolu kent içi yol niteliği kazanmış durumdadır. 50m genişliğindeki karayoluna alternatif herhangi bir yol bulunmadığından toplu taşıma araçları, tırlar ve kamyonlar tek bir aks üzerinde hareket etmektedirler. Kent merkezinden geçen ve hem şehirlerarası hem şehir içi yol vasfına bürünmüş olan karayolu pek çok soruna neden olmaktadır. Kentin gelişme yönü ve yerleşim alanları ile sanayi alanları göz önünde bulundurulduğunda, bir çevre yoluna ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.

Bir diğer ulaşım sorunu Devlet Demiryolları Gar sahasının kenti ikiye ayırması ve kente entegre olamamasıdır. Pek çok Avrupa kentinde, kentsel merkezin toplanma noktasını oluşturan istasyon, Karabük’te yalıtıcı bir nitelik kazanmakta ve yoğunluk farklılıklarına neden olmaktadır.

Kentleşme açısından bakıldığında Karabük Üniversitesi’nin de önemli bir role sahip olduğu görülmektedir.

Her geçen yıl öğrenci kapasitesini arttıran üniversitenin kampüs alanı da buna paralel olarak genişlemektedir.

Karabük’ün merkez ilçeden sonra en büyük ilçesi Safranbolu’dur. Karabük’te demir-çelik işletmelerinin açılmasının ardından Safranbolu nüfus kaybetmeye başlamış, kentin başka bir yönde büyümesi ile 1970’lere kadar “kendini koruyan kent” unvanını kazanmıştır. 1970’lerden sonra Safranboluların evlerini satarak yeni konutlara geçmek istemeleri ya da kendi evlerini ucuz ve dokuya uymayan malzemelerle onarmak istemeleri süreci ise Safranbolu’yu “kendini koruyan kent” ten “korunması gereken kent” haline getirmiştir. Bu dönemle birlikte, koruma imar planlarının oluşum süreçleri başlamıştır. Kente olan ilgi, 1975 yılında, Anıtlar Yüksek Kurulunun Safranbolu’yu kentsel sit ilan etmesi ile birlikte artmıştır. İlk dönemlerde gelen turistleri evlerinde konuk eden yöre halkı, daha sonra turizm olgusuyla tanışmış ve 1990’lı yılların başından itibaren turistik tesisler ve işletmeler yöntemiyle turizm hizmeti sunmaya başlamıştır. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu “Dünya Kenti” ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesi” ne alınmasını sağlamıştır. Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat varlığının 1131’i Safranbolu’dadır.79 Bu zenginlik kenti bir Müze Kent haline getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente “Korumanın Başkenti” unvanını kazandırmıştır.

Şekil.6: Karabük Kent Merkezi

.

Bir diğer ulaşım sorunu Devlet