• Sonuç bulunamadı

Dünya genelinde özellikle gelişmiş ülkelerde sermaye hareketlerinin serbestleşmesi 1950’li yıllarda cari işlemler üzerindeki kambiyo denetimlerinin kalkmasıyla başlamıştır. Ödemeler dengesi üzerinde sermaye hareketlerinin serbestleşmesini başlatan unsur ise Bretton-Woods sisteminin çöküşüdür. “1970’li yıllar ile birlikte petrol fiyatlarında yaşanan hızlı artışlar sonucunda, Arap petrol zenginleri Avrupa ve ABD’ye büyük sermayeler aktarmışlardır. Bu gelişmeleri takiben ABD, İngiltere, Almanya ve Kanada sermaye hareketleri üzerindeki denetimleri kaldırdılar. Aynı politikayı Japonya 1980’de, Fransa ve İtalya da 1990’da izlediler. Aynı yıllarda ABD bir yasa çıkararak ABD Tahvil Piyasası’nı Euro-tahvil piyasasına dönüştürmüştür. Bu gelişmeler ile birlikte döviz piyasaları hızlı bir şekilde küresel boyut kazanmıştır.”94

Bu yaşanan gelişmelerle birlikte yabancı yatırımlarda da özellikle 1980-90 yılları arasında önemli ölçüde artış kaydedilmiştir. Sermayenin serbest dolaşımının sağlanması ve bunun sayesinde yaşanan sermaye akışı artışlarıyla finansal piyasalar bütünleşmiş, dolayısıyla da ekonomik anlamda küreselleşme gerçekleşmiştir.95

“Sermayenin küreselleşmesi ile mali kaynakların sadece tasarruf edildikleri coğrafi alanlarda kullanılması zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Günümüzde mali kaynakların kullanımında temel ilke en büyük getirinin nerden ve nasıl elde edileceğidir. Bu bağlamda mali kaynaklara sahip olmanın yarattığı bir rekabet üstünlüğünden bahsetmek bugün için geçerli gözükmemektedir. Mali kaynaklara

      

94 Oğuz KAYMAKÇI, “Kavramsal, Kuramsal ve Tarihsel Açıdan Küreselleşmeye Giriş”,

Küreselleşme Üzerine Notlar, Ankara 2007, s. 15

95

 Oğuz KAYMAKÇI, “Kavramsal, Kuramsal ve Tarihsel Açıdan Küreselleşmeye Giriş”,

sahip olmanın ötesinde önemli olan rekabet gücü yüksek bir yatırım projesine ve bu projeyi gerçekleştirecek yönetim ve üretim anlayışına sahip olmaktır.”96

1.3.1.3.3. İşgücünün Küreselleşmesi

Günümüzde küreselleşme –özellikle yeni ve hızlı teknolojik gelişmeler-

dolayısıyla sektörel istihdam ve çalışanların nitelikleri eskiye nazaran oldukça fazla değişim göstermiş, bu değişim neticesinde de ücretliler arasında homojenlik ortadan kalktığından dolayı sınıf aidiyeti hissi ve çıkar ortaklığı eğilimleri oldukça azalmıştır. Özellikle üretim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak istihdam yapısı önemli ölçüde değişmiştir. Kol gücünün yerini artık günümüzde beyin gücü almış, dolayısıyla da endüstri sektöründe istihdamda daralma yaşanırken, yeni teknolojik gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan hizmetler sektöründe istihdamda artışlar yaşanmıştır. Hizmet sektöründe istihdam edilen beyaz yakalı iş gücü ise farklı işler yapmak ve farklı koşullarda çalışmaktan ötürü daha karmaşık bir işgücü yapısı ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla sektör içerisindeki homojenlik bu durumunda etkisi ile ortadan kalkmıştır.

Günümüz dünyasında, küreselleşme ile birlikte çalışma ilişkileri ve istihdamda yaşanan değişiklikler ve gelişmeler çeşitli sebeplerden gerçekleşmektedir. Küreselleşmenin ürün ve piyasa rekabetleri üzerindeki baskıları artırışı, Pazar paylarında meydana gelen azalmalar bu gibi nedenler arasında sayılabilmektedir. Yine de genel olarak bakıldığında toplum ve özellikle emek piyasaları üzerinde en önemli etkiye sahip olan faktör teknolojik değişmeler ve gelişmelerdir.97

      

96

 Ahmet SELAMOĞLU, Küreselleşme Sürecinde İnsan Kaynağı, İstanbul 1998, s. 30 97

 Toker DERELİ, “Teknolojik Değişmeler, Çalışma İlişkileri ve Yeni İstihdam Türleri”, İş-Güç

Yeni teknolojiler üretim sürecinde uygulanmaya başlandığında beraberinde üretim sürecinde esnekliği ve üretim sürecinde esneklik de işgücünün istihdamında esnekliği getirmiştir. Diğer yandan yeni teknolojilerle beraber üretim etkinliğinin artmasına yönelik uygulamalarla yatay ve dikey iş bölümünde de köklü değişikliklere gidilmiştir. Burada en önemli değişiklik, yatay iş bölümünde işin bütünleştirilmesi olmuştur. Dikey iş bölümünde ise değişiklikler daha sınırlı kalmıştır. Yatay modelde bir işçinin yaptığı iş çeşitlenmiştir. İşçi, sadece bildiği tek bir işi değil, birden fazla işi yapabilir konuma gelmiştir. Dolayısıyla iş de genişleyerek işçinin değişik nitelikte işler yapabilmesini sağlamıştır. İşçi, planlama, yürütme, organizasyon ve denetime de katılar hale gelmiştir ve böylece yatay organizasyon, işçinin karar alma yetkisinde de artışı sağlamıştır. Yapılacak işlerin çeşitlenmesi ile birlikte işçi için yaptığı işten arta kalan boş zaman da azalmış, diğer yandan işin genişlemesi ve sorumluluk artışı ile birlikte işçi zihinsel ve bedensel niteliklerini de kullanmaya başlamıştır. Yatay organizasyonun getirdiği bu yeni durum, insan kaynaklarının da gelişimi ile birlikte işçi ve işveren arasında daha iyi ilişkiler kurulmasına imkân tanımıştır. Böylece, işe devamsızlık, tatminsizlik, memnuniyetsizlik, verimsizlik ve hatta özellikle bu durumlardan kaynaklanabilecek grevlerin azaltılması sağlanabilmektedir. Dikey model ise daha çok işler arasında eşgüdüm sağlanmasına, denetim işlevlerinin minimuma indirilmesini, planlama, kalite kontrol gibi işlerin işyeri dâhiline alınmasını, işletme dâhilinde yapılan planlara, organizasyonlara dair planlamalara ve bunların uygulanması sürecine hemen tüm kademe çalışanlarının dâhil edilebilmesini içermektedir.98

Küreselleşmenin tüm dünya üzerinde hızla yayılan etkisi ile birlikte, özellikle teknoloji yoğun sektörlerde hızlı gelişmeler yaşanmaktadır. Bu sektörlerde yaşanan ilerlemeler ve yine bu sektörlerin dünya genelinde hemen her alanda kazandığı yoğunluk, istihdam edilecek işgücünün de daha kalifiye olmasını gerektirmekte ve işgücü kalifikasyonunda da bir artış yaşanmaktadır. Diğer yandan işçiler için de değişimler söz konusudur. Örneğin ileri teknoloji kullanımı ile birlikte işçilerin iş yerlerine bakışları da değişebilmektedir. İşçiler için köklü ve büyük

      

98

 Aysen TOKOL, “Yeni Teknolojiler ve Değişen Endüstri İlişkileri”,

şirketlerin bünyesinde çalışmak, ücret ve ücret artışlarına göre daha önemli bir hale gelebilir ve ücret konusunu ikinci plana itebilir (örnek; Japon soko-şoşa’ları). İleri teknoloji kullanımındaki artışlar, işletmeleri de etkilemektedir. İleri teknolojilerin yoğunlaşması ile birlikte ölçek ekonomileri ve onların doğurduğu daha büyük şirketler ortaya çıkmıştır. Büyüyen bu yapı ve değişen üretim yapısı da beraberinde oligopolist ve/veya tekelci rekabeti getirmiştir.

Yukarıda da değinildiği üzere, ileri teknoloji kullanımı işletmelerin yüksek nitelik sahibi, kalifiye, çalışan istihdam etmelerini neredeyse zorunlu kılmaktadır. Bu durum insan kaynağının öneminin artışı olarak nitelendirilebilir ve insan kaynağının önemindeki artış insan kaynakları yönetiminin de öneminin artmasına etken olmuştur. Teknolojik gelişmelerin bir diğer etkisi ise işletmelerin performans değerleme işlevi üzerinedir. Yüksek teknolojilerin verimli kullanımı işletme performanslarını artıracağı gibi, bu teknolojiyi verimli kullanabilen çalışanların performansları da işletmenin genel performansına artırıcı etki yapacaktır. Diğer bir etki ise ücretlendirme işlevi üzerinedir. Teknolojik gelişmeler ile birlikte işletmelerin üretim süreçleri dâhilindeki birçok rutin iş makineler tarafından yerine getirilmeye başlanmıştır. İşletme çalışanları ise ya makinelerden arta kalan parça işlerden ya da makinelerce yapılamayacak ve niteliklilik gerektiren işlerden sorumlu hale gelmiştirler. Rutin olmayan ve niteliklilik gerektiren işler aynı zamanda daha fazla ve artan oranda bilgiyi de gerektiren işlerdir. Diğer taraftan, bu tarz işlerin en verimli sonuçları belirli düzeylerde oluşturulan gruplarca yapılan grup çalışmalarında alınabilmektedir. Grup performansları ve verimliliklerinin artışları da motivasyon edici ücret sistemi uygulamaları ile daha kolay sağlanmaktadır. Bu durum, bu tarz ücretlendirme sistemlerinin uygulanmasında artışa neden olmuştur. 99

Genel anlamda bakarsak özellikle küreselleşen işgücünün içinde sahip bulunduğu işler, eğitim durumları, yaşam biçimleri ve değerleri eskiye nazaran artık oldukça farklıdır. Tüm bunların dâhilinde özellikle hizmet sektöründe yer alan ve

      

99

 Tuncay GÜLOĞLU, “Yeni Teknolojilerin Çalışma İlişkilerine Etkileri”,

görece olarak daha nitelikli ve eğitimli çalışanlar çıkar birlikteliği gibi eğilimler göstermemek bir yana, yeni insan kaynakları yönetimi uygulamalarının etkisi ile (performans değerlendirme, mükâfatlandırma, motivasyon, teşvik, vb.) neredeyse tamamıyla bireysel davranmayı tercih etmektedirler.100

1.3.2. Küreselleşme Kavramının Aktörleri