• Sonuç bulunamadı

3.6. Ekonominin ve İşgücü Yapısının Hak Aramaya Etkisinin Değerlendirilmesi

3.6.2. Sendikasızlık

Sendikalar, işçilerin veya işverenlerin birlikte hareket ederek haklarını savunmalarını sağlayan topluluklardır. Ancak; sendikalaşma günümüzde yeteri kadar ilgi görmemiş ve Türkiye’de sendikalı işçi oranı oldukça düşüktür. ÇSGB istatistiklerine göre; 2013 yılında (%9.21), 2014 yılında (%9.45), 2015 yılında (%10,65) olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılı Denizli sendikalı işçi oranı %3,43’tür. Mülakata katılan 50 işçiden 2’si sendikalıdır (%4).

Yıllar itibariyle sendikalı işçi sayısında düşüş yaşanmasına birçok neden etki etmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, sanayi sektöründen hizmet sektörüne geçiş; mavi yakalı işçi sayısı düşürmüş, beyaz yakalı işçi sayısını ise artırmıştır. Kayıt dışı istihdamın ve işsizliğin artması, taşeronlaşmanın yaygınlaşması, esnek çalışmanın artması, atipik çalışanların artması ve sendikaya güvenin azalması gibi nedenler sendikalı işçi sayısının azalmasına yol açmıştır (Erikli, b.t.: 2).

Araştırmaya katılan işçilerden bazıları, sendikalı olmaktan kaçınmaktadır. Sendika üyesi işçilerin çalışma yaşamında olumsuz davranışlarla karşılaşması, işten çıkarılması, işçileri sendikalı olmaktan alıkoymaktadır. B1 (E): “ Sendikaya üye değilim. Benim kayınım sendikaya üyeydi. 17 yıl çalışmasına rağmen tazminatını

alamadı. Bir arkadaşım vardı, sendikaya üye olduğu için iş bulamadı. 2-3 yıl işsiz gezdi. Bu gibi durumlardan dolayı sendikaya üye olmayı hiç düşünmedim. Zaten sendikalı olduğun zaman işverenler seni işe almıyor.”

B5 (E): “Üye değilim. Zaten sendikaya üye olunca işe alınmıyorsunuz. İşe

alınsanız da işyerleri işten çıkarır.”

B8 (E): “Üye değilim. Sendikalı şekilde hakkını ararsan, sendikalı olursan,

Ş2 (E): “Sendikaya üye değilim. Belediye’de çalışırken belediyenin kadrolu

elemanı olmadığımız için sendikalı olmaktan çekiniyoruz. Sendikaya girmek özel şirketler için ters tepki yapar. İşimizden oluruz; çünkü sendikaya üye olanların bir tanesinin işten çıkışı verildi. Bir kişiye çıkış verildi diye, biz de sendikaya üye olmak istemedik.”

İşçilerin sendikaya karşı güven sorunu olabilmektedir. İşçiler sendika yöneticilerinin ve sendikaların işçi hakları için çaba sarf etmediklerine inanabilmektedir. Bu yüzden sendikalara güvenmemekte ve üye olmaktan çekinmektedir. B3 (E): “Üye

değilim. Sendikalara güven kalmadı. Sendika başkanlarının kendi adına birçok villaları varmış. Zaten devlet de sendikayı istemiyor.”

B5 (E): “Bazen sendikalar işçinin hakkından çok kendi çıkarlarını

savunuyorlar.”

B6 (E): “Üye değilim. Daha önce sendikaya üye olmuştum. Sendika imza

toplamamızı istemişti. Biz üç katı kadar imza topladık; fakat sendika bizi sattı. Haklar konusunda katkı sağladığını düşünmüyorum.”

İşverenlerin sendika temsilcilerine para verdiğini ve bu yüzden sendikanın işçi haklarını savunmadığı belirtilmektedir. B10 (E): “Sendikaya üye olmuştum. X

Madencilik’te mahkemelik olduk. İş yeri kapandı. Alacağım kaldı o işyerinde. Sendikalar da beş para etmez. Sen masa başındasın, ben sana geldim 5 milyar attım, sen benimle uğraşır mısın?”

Yukarıda ifadelerine yer verilen işçiler ve araştırmaya katılan diğer işçilerin çoğu işsiz kalmaktan, işten atılmaktan korktukları için veya sendikaya güvenmedikleri için sendikalı olmak istemediklerini belirtmişlerdir. Bazı işçiler ise, yalnız kadrolu çalışanların sendikalı olabileceğine inanmaktadır. Daha önce sendikalı işçilerin işten çıkarılmış olması ve sendikalı işçilere yapılan psikolojik baskılar diğer işçilerin sendikalı olma arzusunu kırabilmektedir. Buna karşın araştırmaya katılan işçilerin büyük bölümü sendikasız olmakla birlikte, bunlardan çoğu sendikalı olmanın hak aramaya olumlu katkı sağlayabileceğini savunmuşlardır.

Araştırmaya katılan işçilerin sendikalar konusundaki düşünceleri alınmıştır. 49 işçiden 24’ü çalışma hayatında sendikalı olmanın kendilerine avantaj sağlayacağını düşünmektedir. Avantaj sağlamaz diyen işçilerin sayısı ise 12’dir. “Sendika nedir, ne yapar tam olarak bilmiyorum, sendikaya nasıl üye olunur bilmem ve bu konuda avantaj sağlayıp sağlamadığını bilmiyorum vb.” şeklinde cevap verenlerin sayısı ise 13’tür.

İşçilerin çoğuna göre sendikalar hak arama konusunda kişilere avantaj sağlamaktadır. Bu konudaki işçi düşünceleri şöyledir:

B8 (E): “Tabi mutlaka katkı sağlar. Niye çünkü toplu halde bir şey yaparsan

daha etkili olur. Şimdi çalıştığınız bir işyerinden 5 kişi işini bırakırsa 95 kişi kalır; ama 100 kişinin işi bırakması var. Üretim, her şey durur. O halde iş bitmiş olur. Bu yüzden o riski işverenin göze alacağını zannetmiyorum.”

B20 (E): “Tabi ki sağlar, hakkıyla yapan olursa. Hepsi aynı mıdır? İçine

girmediğim için çok fazla bilmiyorum; ama hepsinin aynı şekilde çalıştığını duymadım. Kimisi hakkıyla çalışıyor, kimisi çok fazla hakkını veremiyor. Aslında işçi ile memur arasındaki fark buradan kaynaklanıyor. Bir memur daha çok hakka sahip, çok fazla fark yok; ama belli artıları var. Masaya oturduğu zaman arkasında gücü var. Aslında işçilerin de bunun farkında olması lazım. İşçiler yalnız olmadıklarını hissetmeleri lazım. Aslında bunu devlet düzenlemesi lazım; ama bu da devletin işine gelmez diye düşünüyorum. Bunu çalışanların bilinçlenmesiyle çözebiliriz, eğitim eksikliği var.”

Ş8 (E): “Sendika senin hakkını orada arar. Seni işten mi çıkaracaklar, sendika

senin ne kadar maaşla çalıştığını hangi kesintilerin olduğunu bunları araştırır. Seni de yönlendirir.”

İşçiler, hak arama sürecinde sendikaların yol gösterici olduğu kanaatindedir. İşçiler; örgütlü bir şekilde işverenin karşısına çıkıldığında, haklarını elde etmenin daha kolay olabileceğini düşünmektedir. Ancak sendikalı işçi oranlarının düşük seviyelerde olduğu Türkiye işgücü piyasasında, örgütlü yapıdan söz etmek mümkün olmayabilir. Örgütlü yapının olmadığı işgücü piyasasında ise, parçalanmış bir işçi sınıfı yapısının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Söz konusu yapılardan bir tanesi taşeron işçi çalışanlarıdır.