• Sonuç bulunamadı

2.5.1. İşsizlik Ödeneği ve Sosyal Yardımlardan Yararlanma İsteği

İşçiler işsizlik ödeneği almak ya da almaya devam etmek için işveren ile anlaşıp işyerinde kayıt dışı çalışabilmektedir. Resmi olarak kendi işe girişlerinin SGK’ya bildirilmemesini istemektedir. Bu durumda, hem işyerinden ücret almaya hem de

İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlik ödeneği almaya devam ettikleri görülmektedir. Diğer yandan işçi işsizlik ödeneği alırken, işveren de Kuruma prim ödememekte, yani işveren ve işçi “kazan-kazan politikası” uygulamaktadır. Bu gibi durumlarda SGK hem prim tahsil edememekte, hem de İşsizlik Sigortası Fonu’ndan haksız yere işsizlik ödeneği ödenmektedir (Kılıç, 2014: 83).

İşçiler, sosyal yardım almaları durumunda da haklarını aramak istemeyebilmektedir. Sigortalı olarak çalışması durumunda sosyal yardımın kesileceğini düşünen işçi, çalışmaya başlamadan haklarından vazgeçmektedir. Diğer yandan burs almakta olan öğrencilerin de kayıt dışı çalışmayı tercih ettikleri görülmektedir. İşçi sigortalı çalıştığı zaman bursunun kesileceğini bilmekte ve işveren ile kayıt dışı çalışma konusunda anlaşabilmektedir. Sigorta maliyetlerinden kurtulmak isteyen işverenler için ise belirtilen yardım ve bursları alan işçileri çalıştırmak daha rahat olabilmektedir. İşveren söz konusu kişilerin şikayet etmeyeceğini, hakkını aramayacağını bilir ve duruma göre hareket etmektedir.

Kayıt dışı çalışmak isteyen ve haklarını aramayan bir diğer grup ise dul, yetim aylığı, gazilik, malullük maaşı, yaşlılık aylığı ve doğrudan gelir desteği almakta olan kişilerdir. İşçilerin, belirtilen yardımlardan almaya devam edebilmesi için sigortalı olarak bir işte çalışmıyor olmaları gerekmektedir. Bu durum kişilerin sigortalı olarak çalışmaktan kaçınmalarına sebebiyet vermektedir (Kılıç, 2014: 83-84). Diğer yandan çalışma çağına gelmemiş çocuk işçilerin de kayıt dışı çalıştıkları ve haklarını aramadıkları görülmektedir. Çalışma izni olmaksızın çalışan yabancı uyruklu kişiler de hakkını aramayan işçilere örnektir. Söz konusu durumlarda işçiler, çalışmalarının karşılığı olan haklarını kazanmaktan kendi arzularıyla vazgeçmiş olmaktadır.

2.5.2. Hak Aramanın Daha Önce Olumsuz Sonuçlanması

İşçilerin haklarını aramamalarının önündeki engellerden bir diğeri, haklarını daha önce defalarca arayıp netice elde edemeyen işçilerin geçmişteki başarısızlıkları sebebiyle gelecekteki hak arama arzularını kaybetmeleri olabilir. Seçer’in (2010) aktardığına göre Güler (2009), söz konusu durumda işçilerin “öğrenilmiş çaresizlik” hissine kapıldıklarından bahsetmiştir. Öğrenilmiş çaresizlik “Bireyin kontrol yoksunluğuna bağlı olarak gerçekleşen kayıtsız kalma durumu” şeklinde ifade edilmektedir. Bu duruma, defalarca haklarını aramak için yargı yoluna başvuran işçilerin, açmış oldukları davalardan olumlu netice elde edememeleri halinde, gelecekte

hakları ile ilgili sorun yaşadıklarında tekrar yargı yoluna başvurmak istememeleri örnek olarak verilebilir (Seçer, 2010: 104). Öğrenilmiş çaresizlik içerisinde olan işçiler, hak arama kanallarına başvuracakları zaman, başvurularının kendilerine herhangi bir sonuç getirmeyeceği düşüncesiyle, hak aramaya karşı tepkisiz kalmaktadır.

İşçilerin hak arama sürecinde aldıkları olumsuz neticelerin, diğer iş arkadaşlarının hak arama tercihlerini de etkilediği söylemek mümkündür. Haklarını aradıkları için bedel ödeyen işçiler, diğer işçilere haklarını aramama konusunda ibretlik bir olay olarak gösterilebilir (Özveri, 2012: 150). Diğer yandan, açtığı davayı kazanan bir işçi, diğer işçi arkadaşlarına örnek olabilmektedir. İşyerindeki diğer işçilerin, tereddüt etmeden model işçinin başvurduğu hak arama yoluna başvurdukları görülmektedir.

2.5.3. İşçinin Hak Aramaya Başlamadan Önce Fayda Maliyet Hesabı Yapması

İşçiler çalıştıkları dönemde veya işten çıktıktan sonra, haklarını ararken kendilerince fayda maliyet analizi yapabilir. Bir iş uyuşmazlığı sonucunda, işçinin hakkını aramasının kendisine faydası, iş uyuşmazlığı neticesinde elinden alınan haklarıdır. Bunun kendisine maliyeti ise ekonomik veya sosyal anlamda farklılaşabilmektedir.

Hak aramanın işçiye ekonomik maliyetleri, mahkeme masrafları, avukat ücretleri veya ücret ve diğer ücret benzeri haklarını almamak şeklinde gerçekleşmektedir. Ekonomik maliyetleri arasında işçinin hak arama sürecindeki mahrum kaldığı alternatif ücret alacaklarını da saymak mümkündür.

Sosyolojik maliyeti ise şikayet sonrası işçinin “şikayetçi işçi” olarak damgalanması olabilir. Sosyolojik maliyetlerden biri de hak arama sonrası işçinin işten çıkarılması ve işsiz kalması olabilir. İşçinin diğer iş arkadaşları veya çevresi tarafından dışlanması da sosyal bir maliyettir. İşçinin terfi ettirilmemesi, durumuna uygun olmayan saatlerde ve birimlerde çalıştırması da sosyal maliyetlerdendir. İşçinin hak arama sürecinde geçen zamanı da sosyal maliyet (ya da gizli maliyet) olarak kabul etmek mümkündür. Hak aramaya başlamadan önce veya hak arama sürecinde işçiler bütün bu maliyetleri göz önünde bulundurmaktadır.

İşçinin bireysel olarak faydasının ya da maliyetinin yanında, işçinin hak aramaya başvurması bazen işyerinde değişikliklere yol açabilmektedir. Yani işçiler farkında

olmadan dışsal fayda veya zarara neden olabilir. Bu durumu örnekleyecek olursak; bir işyerinde yıllardır fazla mesai ücretlerinin verilmediği bir uyuşmazlık durumunda işçi hak arama yoluna başvurmaktadır. İşçi neticede bu hakkı elde eder. İşçinin bu tutumu işten atılmasına sebep olmuştur; ancak bundan sonra o işyerinde fazla mesai ücretlerin hep ödendiği durum ortaya çıkmıştır. Bu durum tam tersi olarak da ortaya çıkabilir. İşçinin hak arama başvurusunun olumlu sonuçlanması, işyerindeki diğer işçilerin işten atılmasına neden olabilir22

.

Bahsedilen bütün nedenlerin işgücü piyasasına farklı yansımaları olabilmektedir. Bu nedenle hak arama sürecine etki eden farklı unsurlar olabileceği gibi yukarıdaki nedenlerin her birinin de hak arama sürecini etkilediği söylenebilir. Ülkelerin ekonomik ve istihdam yapısının değişim sürecine girmeleri durumunda, söz konusu değişimlerden en fazla işgücü yapısı etkilenebilmektedir. İş gücü yapısındaki yapısal değişikliklerin işçilerin hak arama sürecine yansımaları olduğunu söylemek mümkündür. İşgücü yapısı içinde kayıt dışı istihdamın, işsizliğin ve sendikasızlığın yaygın olması neticesinde, iş uyuşmazlığı meydana gelmesi durumunda işçiler savunmasız kalabilmektedir. Diğer yandan iş mahkemesinin davaları sonuçlandırma süresinin bir yıldan daha uzun sürmesi ve dava masraflarının da işçi bütçesini aştığı durumlarda işçiler daha da çaresiz kalabilmektedir. Diğer yandan çalışma hayatının denetim yetersizliği ve denetimdeki bürokratik karmaşa işçilerin haklarını nerede arayacağı konusunda tereddütler yaşamasına neden olmaktadır. Hak arama sürecinin tıkanıklığını söz konusu durumlarla sınırlanmamak gerekir. Diğer yandan ülke gelişmişlik düzeyi ve nüfusun eğitim yapısı gibi durumlar da hak arama sürecini dolaylı olarak etkileyebilmektedir. İşletme yapılarının ve üretilen ürünlerin katma değerinin de hak arama sürecini etkilendiğinden bahsetmek mümkündür. İşletme ölçekleri küçüldükçe hak uyuşmazlıklarının arttığını söyleyebiliriz. İşçinin gelir seviyesi, eğitim durumu ve kültürel yapısı da hak arama sürecini yakından ilgilendiren diğer etkenlerdir. Bahsedilen konuların çalışma hayatına nasıl yansıdığını tespit etmek için Denizli’de işçilerle görüşme yapılmıştır.

22

Örneğin; bir işçi kayıt dışı çalıştığı için idari yoldan hakkını aramak istemiş ve işvereni şikayet etmiştir. İş yeri denetlendikten sonra hakkını arayan işçi kayıt altına alınmıştır. Söz konusu işçinin iş akdine bir hafta sonra son verilmiştir. İşveren diğer kayıt dışı çalışan işçilerin de kendisini şikayet edeceğini düşünerek, söz konusu işçileri işten çıkarmıştır veya denetim sonucu para cezasını ödeyemeyip işyerini kapatmıştır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İŞÇİLERİN HAK ARAMA SÜRECİNDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARA YÖNELİK BİR ALAN ARAŞTIRMASI: DENİZLİ ÖRNEĞİ

Çalışmanın bu bölümünde, çeşitli kotalarla gruplandırılmış toplam 50 işçi ile derinlemesine mülakat yapılmış olup, çalışmanın sonuçları grafik ve tablolar halinde sunulmuştur. İşçilerin hak arama sürecine etki eden nedenler, mülakat neticesinde elde edilen verilerden yola çıkılarak ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmeler neticesinde; işçilerin hak arama sürecine etki eden, literatürde bulunmayan ve daha önce tespit edilmemiş yeni nedenler ortaya çıkmıştır.

Çalışma kapsamında yapılan alan araştırması, mikro ölçekte işçi sayısından yola çıkılarak gerçekleştirildiği için, yapılan değerlendirmeler Türkiye’deki bütün işçileri kapsamamaktadır. Söz konusu değerlendirmeler, benzer alanda yapılacak, daha geniş ölçekli çalışmaların temelini oluşturabilir. Bu bölümde işçilerin ifadeleri değiştirilmeden, birebir yansıtılmaya özen gösterilmiştir. Buradaki amaç; tez çalışmasını ilerleyen dönemlerde okuyan veya değerlendiren kişilerin, belirtilen işçi ifadelerinden, günümüz işgücü piyasası yapısı ve sorunları hakkında fikirler çıkarabilmelerini sağlamaktır. Bölümün sonunda, hak arama sürecine katkı sağlayabilecek çözüm ve önerilere yer verilmiştir.

3.1. Araştırmanın Kapsamı

Mülakat çalışmasının yapılmasındaki amaç, bireysel iş uyuşmazlığı yaşamış işçilerin iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan hakları ile ilgili bilgi düzeylerinin ölçülmesi, işçilerin haklarını arama ya da aramama nedenleri ve hak arama sürecindeki tutumlarının belirlenmesidir. İşçilerin hakları konusunda sahip oldukları farkındalık düzeylerine ve yaşanan sorunlar karşısında haklarını aramamalarına ilişkin tutumlarını araştıran başka bir çalışmaya ulaşılamaması, böyle bir mülakat çalışmasının yapılmasının diğer bir nedenidir.