• Sonuç bulunamadı

1.4. İşçilerin Yasama, Yürütme ve/veya Yargısal Yoldan Hak Arama Süreci

2.1.1. Kayıt Dışı İstihdamın Hak Aramaya Etkisi

Kayıt dışı istihdam; niteliği itibariyle yasal işlerde çalışarak istihdama katılan kişilerin, çalışmalarının gün veya ücret olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi olarak tanımlanabilir. Kayıt dışı çalışmanın yüksek olduğu bir ülkede işçiler kayıt dışı çalışmaktan korktuğu için hakkını aramak istemeyebilir. Bu gibi durumlarda işçiler asgari şartları sağlayan haklarına razı gelebilmektedir. İşçi için gerçek kazanç üzerinden sigortasının bildirilmesi önem arz etmemekte ve onun için sigorta kaydının olması yeterli hale gelebilmektedir. Diğer yandan işgücü piyasası içinde bazı sektörlerde kayıt dışı çalıştırma “yerleşmiş bir algı” olabilmekte ve işçiler de bu algıyı zamanla kabullenebilmektedir.

Kayıt dışı istihdamın en fazla karşımıza çıkan türü; sigortalılık niteliğine haiz bir kişinin SGK’ya hiç bildirilmemesidir. 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendine göre bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan gerçek kişiler “sigortalı” sayılmakta olup, söz konusu kişilerin işverenleri tarafından bildirimlerinin yapılması yasal bir yükümlülüktür. Böyle bir kimsenin bildiriminin yapılmaması ise; kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sosyal güvenlik edimlerinden

faydalanamamasına ve sosyal güvenlik sisteminin dışında kalmasına neden olabilir (Bulut, 2009: 24).

Kayıt dışı istihdamı ortaya çıkaran nedenler; toplumsal veya yapısal nedenler olduğu gibi en önemlisi ekonomiden kaynaklanan nedenler olabilir. Ekonomik nedenler arasında; geçmişte yaşanan makroekonomik istikrarsızlık ve yüksek enflasyon, işveren ve işgücü üzerindeki yüksek vergi ve prim oranları, yüksek işsizlik gibi etmenler sayılabilir (Tansel, 2012: 89). Bahsedilenler arasında kayıt dışı istihdamı artıran en önemli neden olarak, istihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik prim oranlarının yüksekliği gösterilebilir. Türkiye’de ücretli çalışanlar üzerindeki mali yükümlülükler; ücretli çalışanların vergi yükü, işçi/işveren SGK primleri, kıdem tazminatları ve istihdamla ilgili diğer yükümlülüklerden oluşmaktadır. Bu açıdan net asgari ücret ile brüt asgari ücret arasındaki büyük fark, kayıt dışı istihdamı teşvik eden önemli bir unsur olduğu söylenebilir. Farkın ortaya çıkmasının nedeni, asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir ve damga vergisi, sigorta primleri ve işsizlik ödeneği fonu kesintisi olarak sayılabilir (Güloğlu, 2005: 43).

Kayıt dışı çalışmaya sebep olan yapısal nedenler ise; işyerlerinin çoğunluğunun küçük ölçekli olması, işyerlerinin denetiminin sağlanamaması, kurumlar arası bilgi akışının ve işbirliğinin eksikliği, nakit kullanımının yüksekliği dolayısı ile kayıt tutulmaması gibi etmenler olarak belirtilebilir. Toplumsal nedenler olarak; yolsuzluklar, kamu harcamalarında israf olduğu yaygın inanışı dolayısı ile vergi ve prim ödemede isteksizlik, vergi ödeme bilincinin eksikliği ve sıkça çıkarılan afların toplumdaki adalet duygusunu zedelemesi sayılabilir (Tansel, 2012: 89). Bütün sayılan nedenlerin yanında; kişilerin sahip oldukları öznel nedenler, kişileri kendi iradeleri ile kayıt dışı çalışmaya itebilmektedir. Kendi iradeleri ile kayıt dışında çalışanlar; yabancı kaçak işçiler, çocuk işçiler, SGK’dan çeşitli adlarla aylık ya da gelir alanlar, işsizlik geliri elde edenler, sosyal yardım ve hizmetten yararlananlar, yüksek gelir elde etmeyi sosyal güvenliğe tercih edenler vb. şeklinde sıralanabilir. Çalışanların haklarını arama konusunda yetersiz ve eğitimsiz olmaları, işverenleri çalıştırdıkları kişileri SGK’ya bildirmeme şeklinde bir eğilime sürükleyebilmektedir (Karaarslan, 2010: 41).

İşverenlerin kayıt dışı çalıştırma eğiliminde olmasının yanında, işçilerin çeşitli nedenlerden dolayı haklarını kullanmamayı baştan kabul ederek kayıt dışı çalışmak istemeleri de söz konusudur. İşçiler; fazla ücret alma veya resmi kayıtlarda yer almama gibi tutum içinde oldukları zaman, iş sözleşmesinin yapılmasını ve sosyal güvenlik kapsamına girmeyi kabul etmediği görülmektedir. Bu kişiler çalışma sürelerine

uymaksızın veya yıllık ücretli izin döneminde ödeme yapılmaksızın çalışma eğiliminde olabilmektedir.

Söz konusu kayıt dışı çalışan işçiler; sigortanın sunduğu edimlerin yanında, sigortalılığa dolaylı olarak bağlı olan ücret, izin, işsizlik ödeneği, ihbar, kıdem tazminatı, ücret garanti fonu, kısa çalışma ödeneğinden yararlanma gibi haklardan da mahrum kalabilmektedirler. Söz konusu hakların elde edilmesi; sigorta kaydının tutularak, sigortaya gün veya ücret üzerinden yapılan bildirimler neticesinde gerçekleştirilen hesaplamalar ile mümkündür. Hiç sigorta kaydı olmadan çalışmanın yanında kayıt dışı istihdamın diğer bir türü olan eksik gün ve eksik kazanç bildirilmesi de giderek artmaktadır.

İşverenlerin, istihdam ettikleri personelin çalışma gün sayılarını ve/veya sigorta primine esas kazanç tutarlarını SGK’ya eksik bildirmeleri, kayıt dışı istihdamın diğer bir örneği olarak sayılmaktadır. Bir sigortalıya ödenmiş olan ücretin düşük gösterilmesi, kayıt dışı çalışma haricinde birçok kaybı da beraberinde getirmektedir. Bahsedilen kayıplar hem devlet hem de sigortalı açısından önem arz etmektedir. Örneğin; SGK daha az tutarda prim toplamaktadır. Sosyal güvenlik açıkları ortaya çıkmaktadır. Sigortalının yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı düşük olmaktadır. İş kazası ve meslek hastalığı halinde bağlanacak gelir düşük olmaktadır. Sigortalıya ilişkin prim gün sayılarının eksik bildirilmesi; SGK’nın bildirilmeyen gün kadar prim kaybına uğramasına, sigortalı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir takım hak ve menfaatlerinin ihlaline ya da söz konusu haklardan gecikmeli olarak yararlanmalarına yol açabilmektedir (Bulut, 2009: 26).

İşgücü piyasası içerisinde kayıt dışı çalışan işçilerin oranı oldukça önem arz etmektedir. Türkiye işgücü piyasasında kayıt dışı çalışanların oranı oldukça fazladır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü İstatistiklerine göre; herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı 2015 yılı Ocak döneminde %32,4 olarak gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine göre kayıt dışı istihdam oranı %32,4 olmakla birlikte söz konusu oran sadece herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışan fertleri kapsamaktadır. Sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olarak çalıştığı halde, sigorta gün ve kazançları eksik bildirilen çalışanlar, söz konusu oran belirlenirken dikkate alınmamıştır. Eksik gün ve eksik kazanç bildiriminin de bir kayıt dışı istihdam çeşidi olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’de ücret ve çalışılan gün bazında gerçek kayıt dışı istihdam oranının sanılandan yüksek olduğu söylenebilir.

Türkiye’de kayıt dışı çalışmanın fazla olması; haklar konusunda yaşanan sorunlara yönelik yapılan ihbar/şikayet istatistiklerine de yansımıştır. 15.11.2010 – 31.05.2013 tarihleri arasında ALO 170 hattına yapılan 409 bin ihbar/şikayet başvurusunun %78’i kayıt dışı istihdam konuları ile ilgilidir (ÇSGB ALO 170 İstatistikleri, 2013).

2.1.2. İşsizliğin Yaygın Olması ve İşini Kaybetme Korkusunun Hak