• Sonuç bulunamadı

KİMYA SEKTÖRÜNDE YEŞİL TEDARİK ZİNCİRİ UYGULAMALARININ İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİSİ

3.1. Kimya Sektörü

Kimya sektörü temel kimyasal maddelerden yapıştırıcılar, bantlar, elektrik malzemeleri, plastik katkı maddeleri gibi türevlere; ilaçlar, haşere ile mücadele ve biyoteknoloji gibi doğal bilimlerden sabun, deterjan ve ağartıcı gibi tüketici hijyen ürünlerine varan geniş bir yelpazede ürün çeşitliliğine sahiptir (OECD, 2001:10). Gerçekten kimya sektörü tahıl ve bitkilerin korunmasından daha verimli mahsullere, giysi için iplikten temizlik maddesine, günlük kullanımdaki eşyanın yapımından hastalığı önlemeye kadar çeşitli alanlarda hayata katkı sağlamaktadır (DPT, 2007). Bunlarla birlikte kimya sektörü üretimin yanı sıra depolama ve lojistik hizmetleri de vermektedir (Korkmaz, 2011:133).

Kimya sektörü tüm sektörler için hammadde veya ara ürün tedarik etmesi nedeniyle kendi sektörüyle birlikte diğer sektörlerin de gelişmesine katkı sağlayan bir sektördür. Öyle ki kimya sektöründeki üretimin yalnızca %30’u nihai tüketiciye ulaşırken, %70’i otomotiv, tekstil, metal, kauçuk, plastik, inşaat, elektrikli eşya,

76

madeni ürünler gibi sektörlere hammadde veya ara ürün olarak verilmektedir (Petrol- İş, 2011; TOBB, 2015; European Chemical Industry Council, 2017). Kimya sektörü, sadece kendi içinde katma değer yaratan değil, diğer sektörlerdeki katma değeri de artıran stratejik bir faktör olarak kullanılmaktadır (TOBB, 2015:37). Özetle kimya sektörünün faaliyet alanı, doğal maddelerin kimyasal yapısını değiştirerek diğer endüstrilerde veya günlük yaşamda kullanılmak üzere yeni maddeler üretmektir (Korkmaz, 2011:142).

Kimya sektörü diğer sektörlere kıyasla regülasyonların ve denetimlerinin fazla olduğu bir sektördür. Bu bağlamda atıkların azaltılması, emisyonun düşürülmesi gibi çevresel konularda da gereksiniminlerin ve düzenlemelerin yoğun olduğu bir sektördür (OECD, 2001:9). Örneğin AB tarafından 2005 yılında yayımlanan ve 2007 yılında yürürlüğe giren REACH Tüzüğü kimyasalların kaydı, değerlendirilmesi ve izinlerini kapsamaktadır (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014:5). Direktifle insan sağlığının ve çevrenin korunmasının yanı sıra piyasanın rekabetçi ve etkin yapısının korunması da hedeflenmektedir. Ayrıca Direktif kimyasallardan kaynaklanan risklerin yönetiminde, üretilen kimyasallar hakkında sağlıklı bilgilerin sağlanmasında sanayiye büyük sorumluluklar yüklemektedir.

Bu nedenle, sektör yeniliklere açık bir sektör olarak cazip hale gelmektedir. Ayrıca sürdürülebilirlik bağlamında çevreyi koruma çabalarının yoğunlaştığı sektörler içerisinde ön plana çıkmaktadır. Küresel bağlamda sektörün 2035 yılına kadar %3,6 büyüyeceğinin öngörülmesi de bu bulguyu doğrular niteliktedir (Keller vd., 2015:3). Kimya sektörünün güçlü yanları ile gelişime açık yanları Tablo 3.1.’de gösterilmiştir.

77

Tablo 3.1. Kimya Sektörünün Güçlü ve Gelişime Açık Yanları.

Güçlü Yanlar Gelişime Açık Yanlar

Nitelikli işgücü İleri teknoloji

Yüksek kaliteli ve rekabet gücü yüksek ürünler

Sürekli artan talep Yeniliğe açık olması Ürün çeşitliliği Pazarın büyüklüğü

KOBİ’lerin esnek yapıları

Hammadde de kartel oluşması Fosil yakıtların arzındaki belirsizlik Üniversite-sanayi işbirliğinin yeterli seviyede olmaması

Vergi yükünün fazlalığı

Girdi maliyetlerinin yüksekliği

Atık yönetiminin yeterli seviyede yapılamaması

İthalata olan bağımlılık Regülasyonların fazla olması Dağınık yerleşim yapısı

Hammadde temininde ve pazarlamada lojistiğin zayıf olması

Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı, 2015; European Chemical Industry Council, 2017

Kimya sektörünün önümüzdeki yıllarda üzerinde durması gereken konular arasında arz kaynağının çeşitlendirilmesi, dijitalleşme, müşteriye yönelik uygulamalar, çevre dostu teknoojiler ve iş modelleri yer almaktadır (Keller vd., 2015:10; Ernst&Young, 2017:5). Dünyada kimya sektöründe bilimsel gelişmeler nanoteknoloji, biyokimya, katalizör, genetik, organik kimya ve polimer kimyası alanlarında yaşanmaktadır (TOBB, 2015:34). Bunlarla birlikte tasarımdan elden çıkarmaya kadar kişisel ve çevresel güvenliğin sağlanması da ön plana çıkmaktadır (OECD, 2011:10).

3.1.1.Türkiye’de Kimya Sektörü

Türkiye’de kimya sektörü, petrokimya, sabun, deterjan, gübre, ilaç, boya- vernik, sentetik elyaf, soda gibi çeşitli kimyasal hammadde ve tüketim ürünlerinin üretiminden oluşmaktadır. Yaklaşık 2600 ürün çeşidi bulunan sektörde hammaddede ithalata fazla bağlımlı olması en büyük engeli teşkil etmektedir (Rize Ticaret ve Sanayi Odası, 2015). Türkiye’de sektördeki oyuncuların çoğunluğu KOBİ olmakla

78

birlikte büyük ölçekli firmalar ile çok uluslu şirketler de üretim yapmaktadır. Kimya sektörünün ölçeksel dağılımı aşağıdaki Şekil 3.1.’de yer alan gösterilmektedir.

Şekil 3.1. Kimya Sektörünün Ölçeksel Dağılımı

Kaynak: TÜİK Verileri (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014)

Petrol ve petrol ürünleri, deterjan, sabun, ilaç kimyasalları, boya gibi ürünleri üreten kimya firmalarının çoğu Marmara Bölgesinin üç büyük sanayi ili olan İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’da, Ege Bölgesinde İzmir’de yerleşim gösterirken, gübre ve petrol ürünleri firmalarının çoğu Akdeniz Bölgesinde toplanmıştır (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014:14).

Türkiye ihracatında önemli bir yeri bulunan kimya sektörü en fazla ihracat yapılan ilk üç sektörden birisidir (TOBB, 2015). Bununla birlikte yurtiçi yatırımlar konusunda yeterli seviyede bulunmadığı da açıktır. Özellikle sektördeki ürünlerin çevreye zarar vermesinden kaynaklı yatırım sorunları bulunmaktadır (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014:5).

İmalat sanayi içinde teknolojik ilerlemelerin en çok etkili olacağı sektörlerin başında kimya sanayi gelmektedir (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014:5). Zira sanayi geliştikçe kimya sektörüne duyulan gereksinim de giderek artmaktadır (Üstünay, 2008:179).

Teknolojik gelişmeler ile birlikte temel kimyevi maddelerin yerine sentetik ürünlerin ve yeni malzemelerin kullanılması ve özellikle bunların sürdürülebilir

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

Mikro Ölçek Küçük Ölçek Orta Ölçek Büyük Ölçek

%

79

büyüme, enerji verimliliği, çevre koruma hassasiyetlerine bağlı taleplerin artması ile birlikte temel ürünlerin tüketim ve üretim artışları sınırlanacaktır. Yine bu hassasiyetlere bağlı olarak geri kazanma ve yeniden kullanım eğilimlerinin de kuvvetlenmesi üretim artışını sınırlandıran bir etkendir (T.C. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, 2014:5). Bu nedenle KOBİ’ler dahil tüm işletmelerin yeşil yönetim alanında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi sektörün geleceği açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle toplumdaki çevreye duyarlılık arttıkça kimya sanayinin imajı da olumsuz bir şekilde algılanmaktadır (Üstünay, 2008:187). Buradan hareketle kimya sektöründe faaliyet gösteren ve Ankara’da yerleşik KOBİ’lerin yeşil yönetimi tedarik zincirlerinde uygulama derecelerini belirlemek üzere bu çalışma tasarlanmıştır. Çalışmanın metodolojisine ve kavramsal modeline ilişkin açıklayıcı bilgiler takip eden kısımda yer almaktadır.