• Sonuç bulunamadı

Savaş Öncesi Alınan Tedbirler

Belgede 1574 Tunus seferi organizasyonu (sayfa 91-104)

Osmanlı Devleti savaş süresi boyunca düşman konumunda bulunan devlet veya devletlere çeşitli ambargolar uygulamaktaydı. Bu ambargolar kimi zaman arpa, buğday ve pirinç gibi doğrudan ordu ihtiyacı olan yiyeceklere uygulanırken kimi zamanda orduda ihtiyaç halinde gereksinim duyulabilecek balmumu, donyağı, barut ve çeşitli madenler üzerinde uygunmaktaydı. Böylece rakip devletin mevcut kaynaklarındaki artış önlenmeye çalışılırken, iç tüketim ile bu kaynakların da kurutulması hedeflenmekteydi. Bu hedefi gerçekleştirebilmek için II.Selim, Tunus Seferi öncesinde Osmanlı ticaret merkezleri ve limanlarına çeşitli hükümler gönderdi. Gönderdiği hükümlerde tüccarların ambargoya uymasını istemektedir. Örneğin 23 Numaralı Mühimme Defteri 571 numaralı hükümde Venedik gemilerinin İzmir ve çevresinden gizlice mal alarak ticaret yasağına uymadığı ve ceza olarak dümenlerinin alındığı görülmektedir.278 Başka bir örnek ise yine 23 Numaralı Mühimme Defteri 96 numaralı hükümde yer almaktadır. Buna göre Venedik tüccarlarına ve ticaret gemilerine balmumu, donyağı, pamuk, yapağı, at, silah ve karaüzüm satmak yasaklanmaktadır.279 Şüphesiz Akdeniz’de büyük bir ticari geleneğe sahip olan Venediklilere karşı böyle bir ambargonun uygulanmasının birçok sebebi vardı. Bu sebeplerden birisi de Venediklilerin, deniz ticareti vasıtasıyla Tunus’a saldıran İspanyol kuvvetlerinin ihtiyacını karşılayacak olması idi. Elbette Venediklilerin bir nevi geri hizmet şeklinde Osmanlı kaynaklarını düşman kuvvetlerine taşımasına izin verilmeyecekti. Ayrıca bu uygulama ile Osmanlı Devleti’nin mevcut kaynakları korunmaya, savaş süresince gereksinim duyulabilecek ürünler stok olarak elde tutulmaya çalışıldığı görülmektedir.

Ekonomik ambargonun dışında, güçlü bir donanmanın inşa edilmesini, yeter sayıda asker toplanmasını, asker ihtiyaçlarının stoklanmasını ve merkezden uyarı niteliğinde defalarca hüküm gönderilmesini savaş öncesi alınan tedbirler arasına koyabiliriz. Ancak sıralanan liste daha önce yukarıda açıklandığı için burada tekrar konuya dahil edilmedi. Tüm bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere II.Selim Akdeniz’de Türk varlığını devam ettirebilmek için çok ciddi bir sefer hazırlığına girişmiş, adeta devletin tüm imkanlarını bunun için seferber etmiştir.

278 BOA, 23 Numaralı Mühimme Defteri, s.270, Hüküm 571.

7.1574 TUNUS SEFERİ

XVI.yy’ın sonlarına doğru Osmanlı Devleti duraklama devrine girerken, idari yapıdaki sorunlar belirginleşmeye başladı. Bu şartlar altında Tunus Seferine kadar yönetimden uzak bir tavır sergileyen II.Selim, Akdeniz’de İnebahtı yenilgisi ile başlayan durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini kavrayarak acilen geniş çaplı savaş hazırlığı yaptırdı.280 Savaş hazırlıkları tamamlandıktan sonra II.Selim, vezir Sinan Paşa’yı donanmanın başına serdar tayin etti. Sinan Paşa’nın yanısıra bu kapsamlı sefer için Ahmed Paşa, Uluç Ali Reis, Trablus Beylerbeyi Mustafa Paşa ve Cezayir-i Garp Beylerbeyi Ramazan Paşa da görevlendirildi. Bu görevlendirmeye dair bilgiyi 24 Numaralı Mühimme Defteri 206 numaralı hükümde görmekteyiz. Buna göre İspanyollar tarafından ele geçirilen Haliku’l-vad veya Bingazi’ye 300 kadar gemi ile yukarıda ismi geçen paşaların sefere çıkması istenmektedir.281 Burada önemli bir nokta ise savaş başlamadan çok kısa süre önce dahi saldırı düzenlenecek yerin kesin olarak belirlenmemesidir. Elbette bu belirsizlik İspanyolların, Türklere karşı ne tür hazırlıklar yaptığını izleyerek tespit etmek içindi.

1574 tarihinde donanma komuta kademelerinin belirlenmesi ile birlikte sefer için tersanelerde toplanan askerler gemilere alınmaya başladı. Esasen Osmanlı merkez tersanesi İstanbul’da bulunmakta ve askerler büyük ölçüde buradan gemilerle sefer bölgesine hareket etmekteydi. Ancak Tunus’taki durumun aciliyeti, Osmanlıların Akdeniz’deki varlığına 1571 İnebahtı yenilgisinde olduğu gibi büyük bir darbe vurabilirdi. Bu durumu engellemek adına toplanan yaklaşık 60.000 askerin bir kısmı kendilerine yakın olan tersane veya limanlara gittiler. Yakın yerlerdeki tersaneler üzerinden sefere harekat daha önceki dönemlerde de olmasına rağmen II.Selim gerekli askeri gücü toplayabilme adına bu durumu daha esnetilebilir hale getirdi. 1574’ün yaz aylarına doğru Osmanlı Donanması sefer için demir aldı. İstanbul’dan yola çıkan donanmaya daha sonra İzmir, Gelibolu, Kıbrıs, Ege adaları ve Cezayir’den ek kuvvetler katıldı. II.Selim’in bu yöndeki isteklerini yine mühimme defterlerinden saptamaktayız. Örneğin 24 Numaralı Mühimme Defteri 484 numaralı hükümde Çeşme limanına hareket etmek üzere belirlenen sipahilerin acele bulundukları yerlerden gönderilmeleri istenilmektedir.282 Konuyla ilgili diğer bir örnek ise aynı defterin 246 numaralı hükmünde görülmektedir. Buna göre Cezayir-i Garp

280 İbrahim Peçevi (1968). Peçevi Tarihi.(çev. Murat Uraz). İstanbul: Neşriyat Yurdu Yayınları, s.257-262.

281 BOA, 24 Numaralı Mühimme Defteri, s.75, Hüküm 206.

Beylerbeyi’nden donanmaya katılmak üzere 1.095 atlı 1.000 nefer de yeniçerinin silahları ile birlikte hazır bulundurulması istenilmektedir.

Ek kuvvetlerle sayısı 80.000’i geçen Osmanlı kuvvetleri, Sinan Paşa komutasında 15 Mayıs 1574 tarihinde resmi olarak harekete geçti.283 Aynı yılın haziran ortalarında çoğunluğu kadırgadan oluşan 300’ü aşkın gemi ile Osmanlı kuvvetleri Tunus kıyılarında görüldü. 13-14 Temmuz’da ise bu kuvvetler kıyıya demir atan gemilerden çıkartma yaparak, Tunus kıyılarına yerleşti. Burada Türk kuvvetleri Cezayir’den temin edilen çadırlarda kalmaktaydı. Bunu 24 Numaralı Mühimme Defteri 791 numaralı hükümden çıkarmaktayız. Hükme göre; asker için çadıra ihtiyaç olduğu ve Cezayir’den 100 adet istenildiği görülmektedir.284 Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere elinde herhangi bir kalesi olmayan dönem kuvvetleri barınma amacı için çadırları kullanmaktadır. Savaşın ilk bölümünde Türkler ani baskınlardan kendilerini korumak için siperler kazarak savunma hattı oluşturdular. Aynı günlerde siper kazan Türk askerlerine, bölgedeki müslüman askerleri ve gönüllüler katıldı. Böylece yerli halkın desteği de sağlanmış oldu.

Sinan Paşa’nın savaştaki temel stratejisi Haliku’l-vad Kalesi ile Tunus’un irtibatını kesmek, su kaynaklarını ele geçirmek ve bölgeyi abluka altına almaktı. Osmanlı kuvvetleri bu niyetle gemilerde bekletilen yüzlerce savaş topunu bölgeye indirdi. Siper önlerine yerleştirilen bu topların Haliku’l-vad Kalesini hedef almasıyla birlikte savaş Osmanlılar tarafından başlatılmış oldu. Yoğun top atışları sonrasında İspanyol kuvvetleri binlerce kayıp verdi. Ancak Tunus Kalesi’inden gelen yardım kuvvetleri ile son ana dek direnmeye devam ettiler. Nihayet 23 Ağustos 1574 tarihinde 80.000’i aşkın Osmanlı kuvvetlerinin yoğun tazyiki ile İspanyollar ağır bir yenilgi yaşadı ve Haliku’l-vad Kalesi Türklerin eline geçti. Kesin olmamakla birlikte Don Pedro komutasında yaklaşık 25.000 asker hayatını kaybetti. Diğer taraftan Don Pedro ile birlikte diğer komutanlar da aynı son ile karşı karşıya kaldılar. Haliku’l-vad’ın fethi ile birlikte Türkler için savaşın ilk bölümü tamamlanmış oldu.

1574 Ağustosu sonlarına doğru Haliku’l-vad’ı ele geçiren Türkler tüm kuvvetleri ile birlikte Tunus Kalesi’ne doğru yöneldiler. Bu dönemde Tunus Kalesi başında tahminen 20.000 askeri ile Gabrio Serbelloni bulunmaktaydı. Eylül 1574 başlarında Türklerin kale önlerine gelmesiyle birlikte Gabrio Sebelloni savunmaya çekildi. Sayıca

283 Selânikî Mustafa Efendi (1999). Tarih-i Selânikî. (Haz. Mehmet İpşirli). Ankara: TTK, s. 91-92.

üstün olan Türk kuvvetlerine Tunus Kalesi’nde bir müddet direnmesine rağmen Eylül 1574 ortalarında savaşı kaybetti.285 Birçok komutan ve asker Türklere esir düştü. Bu çetin savaştan sonra Tunus yeniden Osmanlı topraklarına bağlanarak eyalet haline getirildi. Burada sayısı kesin olmamakla birlikte 10.000 kadar savunma kuvveti bırakan Osmanlı donanması, İstanbul’a geri döndü. XVI.yy’da sonlarına doğru kazanılan bu zafer Türklerin bir müddet daha Akdeniz’de söz sahibi olacağını, Kuzey Afrika kıyılarından öyle alel acele çıkarılamayacaklarını, Avrupa’nın denizci kuvvetlerine göstermiş oldu.

8.SONUÇ

Çaka Bey döneminden beri Anadolu’nun batı kıyılarında denizcilik faaliyetleri yürüten Türkler, Osmanlıların bölgede kontrolü sağlamasıyla birlikte deniz ile iç içe bir yaşam serüvenine başladılar. Kuruluş döneminde kısıtlı imkanlarla önceleri Ege ve Marmara’da güç kazandılar. Devletin karada kazandığı başarılar ve artan kaynaklar ile birlikte denizlerde de başarılar kazanılmaya başlandı.

İstanbul’un fethi gibi kritik gelişmelerin Osmanlı lehine sonuçlanması, Türklerin Karadeniz ve Akdeniz’de güçlenmesini sağladı. Türklerin bu denizlere açılmaları ile birlikte onların etkileşime girdiği toplulukların sayısı arttı. Bir taraftan bu toplulukların denizcilik teknolojilerini kendi donanmasını geliştirmede kullanırken, diğer taraftan da onların askeri ve teknik is gücünden faydalandılar. Böylece XV.yy’da hızla yükselen bir Osmanlı deniz gücü oluşturdular.

XV.yy başlarında denizcilik alanına yapılan yatırımlar, aynı yüzyılın sonunda ve XVI.yy’da sonuç vermeye başladı. Türkler gelişen gemi teknolojisi ile Avrupa’nın denizci devletleri ile boy ölçüşecek hale geldiler. Zamanla üstün nitelikte denizciler yetiştirmeleri veya bu denizcileri kendi bünyelerine katmalarıyla iç denizlerin hakimi durumuna geldiler. Dünya ticaretinin büyük bir kısmının döndüğü bu denizler onlara ayrıca ekonomik bir güç de sağladı. Ancak her ne olursa olsun genişleyen coğrafi alan ve çoğalan etnik unsurlar devlet yönetimini zorlaştırdılar. Klasik devlet idaresinden çok unsurlu imparatorluk idaresine geçiş 150 yıl kadar yetkin ve karizmatik liderler tarafından idare edildi. Ancak bu durum I.Süleyman’dan sonra tahta II.Selim’in geçmesiyle değişti.

II.Selim yönetimden uzak bir tavır sergileyerek, idareyi Vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa kontrolüne teslim etti. Sırp asıllı Mehmed Paşa dönem siyasetine ve sosyolojik gelişmelerine hakim ve birçok alanda kendini geliştirmiş yetkin bir kişilikti. 1570’li yıllardan sonra iyice yaşlanan Mehmed Paşa’nın ve kendisine bağlı kadroların girişimleri, devlet içerisindeki yozlaşmayı durdurmaya yeterli gelmedi. 1571’de İnebahtı’da alınan büyük hezimet ile Osmanlı Devleti büyük bir darbe aldı ve Akdeniz’deki hakimiyet bölgesi tehlike altına girdi. Ancak alınan bu darbe Osmanlı Devleti bünyesindeki tüm kesimi kendisine getirmeye yetti.

İnebahtı yenilgisi ile hem imparatorluğun hem de kendi geleceğinden şüpheye düşen II.Selim, Sokullu Mehmed Paşa’dan güçlü bir donanma inşa ettirmesini istedi. Bu

doğrultuda devletin tüm kaynaklarını seferber eden II.Selim, idaresi altındaki yöneticileri denetim altında tutarak bu kaynakların yerinde kullanılmasını sağladı. Nihayet 1574 Tunus Seferi öncesine kadar 300 gemiyi aşkın donanma kurdururken, deniz kuvveti olarak merkez 60.000, ek kuvvetlerle birlikte 80.000’den fazla asker toplattı.

Toplatılan büyük ve tedbirli kuvvetler karşısında Tunus’taki İspanyol komutanlarının pek fazla şansı görünmüyordu. Nitekim 1574’te uzun mesafeli yapılan Tunus Seferi’nde bu durum açıkça görüldü. Böylece Osmanlı Devleti’nin hala Akdeniz’de söz sahibi olacak güce sahip olduğu, Avrupalı rakiplerince anlaşıldı. Tunus’a yapılan kapsamlı seferin, bir o kadar da kapsamlı organizasyonu oldu. Tunus Seferi organizasyonu ile Türkler XVI.yy’ın ağır masraflı askeri harekatını başarı ile sonuçlandırdılar. Bir süreliğine de olsa Türkler yeniden Akdeniz’in hakimi konumuna yükseldiler.

KAYNAKLAR

Arşiv Kaynakları:

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA): Mühimme Defteri, 23, 24.

Yazma Eserler:

Akçadağ, E. (2015). Denizlerin Önemi ve Türk Deniz Kuvvetleri. İstanbul: Bilgesam Yayınları, 7-8.

Altıer, S. (1995). Osmanlı Bahriyesinin Yelken Devri ve Türk Korsanları. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 34-37.

Aşık Paşazade. (2003). Osmanoğulları’nın Tarihi, (Haz. Kemal Yavuz, Yekta Saraç). İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 102.

Bostan, İ., Özbaran, S. (2009). Türk Denizcilik Tarihi, İstanbul: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları, 12.

Bostan, İ. (2007). Osmanlılar ve Deniz, İstanbul: Küre Yayınları, 12. Bostan, İ. (2011). Osmanlı Denizciliği, İstanbul: Kitap Yayınevi, 24.

Büyüktuğrul, A. (1970). Osmanlı Deniz Harp Tarihi, Cilt I, İstanbul: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları, 236.

Cezar, M. (2011). Mufassal Osmanlı Tarihi, Cilt 1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Çoruh, H., Ertaş, M.Y., Köse, M.Z. (2011). Osmanlı Dönemi Akdeniz Dünyası. İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 19-24.

Erdoğdu, P., Mustafaoğlu, M. (1997). Tunus Ülke Etüdü, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 13.

Ertaş, M.Y.,(2008) “Osmanlı Savaş Organizasyonunda Zorlu Bir Süreç: Ordunun Toparlanması”, Türklük İncelemeleri Dergisi, S. 19, İstanbul.

Faroqhi, S. (2010). Osmanlı İmparatorluğu ve Etrafındaki Dünya, İstanbul: Kitap Yayınevi, 55.

Hammer, J.V. (2003). Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt. 2, İstanbul: Üçdal Neşriyat, 253.

Halaçoğlu, Y. (2014). Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme. İstanbul: İlgi Kültür Sanat Yayınları, 140-141.

Hassan, U., Berktay, H., Ödekan, A. (2002). Türkiye Tarihi 1-Osmanlı Tarihine Kadar

Türkler, İstanbul: Cem Yayınevi, 99-101.

Hoca Sadeddin Efendi. (1992). Tacü’t-Tevarih, (Haz. İsmet Parmaksızoğlu), Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 197-236.

İbrahim Peçevi (1968). Peçevi Tarihi.(çev. Murat Uraz). İstanbul: Neşriyat Yurdu Yayınları, 257-262.

İnalcık, H. (2002). Türk Denizcilik Tarihi, Ankara: Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı, s.53

İnalcık, H. (1995). Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 15. Katip Çelebi. (1980). Tuhfetü’l-kibar fi esfari’l-bihar. (Haz. Orhan Şaik Gökyay). İstanbul: Kervan Kitapçılık,149.

Kavas, A. (2012). Tunus. DİA (41), İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 388-393. Kavas, A. (2011). Osmanlı-Afrika İlişkileri. Ankara: Tasam Yayıncılık. Kiel, M. (2008). Rodos, DİA (C: 35), 155-156.

Kireçci, M.A., Tezcan, S. (2015). Kırım’ın Kısa Tarihi. (Çev. Can Eyüp Çekiç). Ankara: SFN Yayıncılık, 12-15.

Kopraman, K. (1989). Memlükler. DGBİT (6), İstanbul: Çağ Yayınları, 444-446.

Köprülü, F. (2009). Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, Ankara: Farklı Yayınevi, 106. Kurt, Y. (2014). “Piri Reis”, Uluslararası Piri Reis Sempozyumu, (Haz. Yılmaz Kurt, Ertan Ünlü), Ankara, s.3-5.

Lamartine, A. (1974). Aşiretten Devlete. (Çev. Reşat Uzmen). Ankara: Tercüman Yayınları.

Murphey, R. (2007). Osmanlı’da Ordu ve Savaş 1500-1700. (Çev. Mehmed Tanju Akad), İstanbul: Homer Yayınları, 142.

Mütercimler, E. (1992). Kurtuluş Savaşına Kadar Denizden Gelen Destek. İstanbul:Yaprak Yayınları, 19-20.

Ostrogorsky, G. (2015). Bizans Devleti Tarihi. (Çev. Fikret Işıltan). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 376.

Özcan, A. (2013). “Osmanlı Tarihçiliği ve Tarihlerine Genel Bir Bakış”, FSM İlmî

Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, S. 1, s. 271–293.

Özcan, A. (2014). Sömürgecilik Tarihi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 8-10. Öztuna, Y. (1998). Osmanlı Devleti Tarihi. C.II., Ankara: Ötüken Yayınları, 341-352. Pakalın, M.Z. (1991). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, İstanbul.

Palmira, B. (1993). Osmanlı Denizgücü ve Doğu Akdeniz’de Diploması. (Çev. Nazlı Pişkin). İstanbul: Timaş Yayınları, 185-186.

Pamuk, P. (2007). Osmanlı Türkiye İktisadi Tarihi, İstanbul: İletişim Yayıncılık, 72-73. Piri Reis. (2002). Kitab-ı Bahriye, Cilt I, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 93-94.

Polat, S. (2011). Osmanlı Sefer Organizasyonunda Pratik Çözümler: 1634-1635 Tarihlerinde Karahisar-ı Şarki’de ‘Mükellefiyet Şeklinde Yürütülen İştira’ ile Zahire Temini. Gazi Akademik Bakış Dergisi C. 4, S. 8., 1-14.

Sancar, E. (2006). Türk Denizcilik Tarihi. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 36-39. Sander, O. (1989). Siyasi Tarih: İlkçağlardan I. Dünya Savaşı Sonuna Kadar. Ankara: İmge Yayınevi,119.

Selânikî Mustafa Efendi (1999). Tarih-i Selânikî. (Haz. Mehmet İpşirli). Ankara: TTK, 91-92.

Solak-zâde Mehmed Hemdemî Çelebî. (1989). Solak-zâde Tarihi, (Haz. Vahid Çabuk), Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 22-32.

Şakiroğlu, M.H. Cem Sultan, DİA (C. 7), s. 284. Şemsettin, S. (1986). Kamusu’l-Alam, 3,5, İstanbul.

Şeref Efendi, A. (2005). Osmanlı Tarihi (Haz. Musa Duman), İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 144.

Taneri, A. (1998). Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 83-84.

Uçarol, R. (1982). Siyasi Tarih. İstanbul: Harp Akademileri Basımevi, 118-121.

Uygur, E., Uygur, F. (2013). Fransız Sömürgecilik Tarihi Üzerine Bir Araştırma. Türkiye

Sosyal Araştırmalar Dergisi-Turkish Journal of Social Research, Sayı 3, Ankara, 274-275.

Uzunçarşılı, İ.H. (2011). Osmanlı Tarihi, Cilt 1, 67-68.

Uzunçarşılı, İ.H. (1988). Osmanlı Devleti Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 389.

Yiğit, İ. (2012). Tunus. DİA (41), İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 393-397. Zorlu, T. (2014). Osmanlı ve Modernleşme, İstanbul: Timaş Yayınları, 27-30.

Belgede 1574 Tunus seferi organizasyonu (sayfa 91-104)