• Sonuç bulunamadı

D. Mehmet Doğan‟ın Mesleki Faaliyetleri

1.6. TRT Genel Müdür DanıĢmanlığı

1.6.1. D Mehmet Doğan‟ın TRT‟de Hazırladığı Program ve Belgeseller

1.6.1.1. Sanat Sözlüğü

1977 yılında yılın da TRT‟de yayınlanan Sanat sözlüğü programının yapımcısı ve yönetmeni Muhsin Mete‟dir. D. Mehmet Doğan programın danıĢmanıdır. Programın süresi 51 dakika 51 saniyedir. Program siyah-beyazdır. Programın tamamı çalıĢma çerçevesince TRT arĢivinden izlenip içerik analizi yapılmıĢtır.

Sanat sözlüğü programıyla ilgili D. Mehmet Doğan ile yapılan yazılı görüĢmede Doğan Ģu bilgileri vermiĢtir. “Bir dizi program olarak tasarlanmıĢ, ilk bölümü yayınlandıktan sonra TRT Genel Müdürünün değiĢmesi yüzünden devamı getirilememiĢtir. Ġlk bölümde klasik sanatlarımız, edebiyat ve sanat dünyamızla ilgili konulara yer verilmiĢtir. Ali Nihat Tarlan, Cemil Meriç gibi isimlerin konuĢturulduğu bölümler yer almıĢtır. 1977 yılında yapılmıĢ ve yayınlanmıĢtır.”

Program, divan edebiyatı, âĢık edebiyatı ve kitaplar olmak üzere üç bölümden oluĢur. Fakat bölümler arası geçiĢlerde divan edebiyatıyla ilgili kapak yer almaz. Ġlk bölümde Profesör Dr. Ali Nihat Tarlan önce edebiyat araĢtırmalarının nasıl yapıldığıyla ilgili bilgiler verir. Edebiyat araĢtırmalarında iki aĢama olduğunu belirten Tarlan bu aĢamaları Ģöyle sıralar: “Ġlk olarak edebiyat eserlerinin toplanıp, kronolojik olarak sıralanması, sanatçıların hayatı, yaĢadığı dönem ve ortam hakkında bilgi verilmesi. Ġkinci olarak da eserlerin sanat gözüyle, insanların duygu ve düĢüncelerine olan etkilerinin incelenmesi olarak sınıflandırıyor.”

Sanat sözlüğü programında divan edebiyatından da bahseden Profesör Dr. Ali Nihat Tarlan, divan edebiyatında ele alınan konular ve önemli Ģairler hakkında kısa bilgilerde verir.

Cemil Meriç programda divan edebiyatının musiki ile olan iliĢkisinin üzerinde durur. Divan edebiyatı ile musikinin iliĢkisini, “Her tarif hakikati dondurur” sözüyle açıklar. Osmanlı‟da sözün heyecanlı ve sanatlı bir Ģekilde hakikati dile getirdiğini ifade eden Meriç, divan edebiyatında Ģiirin ahenkle yükseldiğini söyler.

ÂĢık edebiyatı bölümünde ilk önce ÂĢık Reyhanî türkü söyler. Reyhanî‟nin söylediği halk türküsü tarzının divan diye adlandırıldığı bilgisi verilir. D. Mehmet Doğan programda önce âĢık edebiyatıyla ilgili bilgi verir. Divan edebiyatıyla âĢık edebiyatı arasındaki iliĢkiye değinir. ÂĢık Reyhani‟nin hayatıyla ilgili bilgiler verip, Reyhani ile röportaj yapar.

Programın kitaplar isimli üçüncü bölümünde, yazar Sevinç Çokum ve Mustafa Necati Sepetçioğlu ile röportaj yapılır. Bu bölümün yönetimini yazar Mustafa Kutlu üstlenmiĢtir. Tarih bilinci üzerine yorum yapan Mustafa Necati Sepetçioğlu, tarihi bir

Ģuur olarak nitelendirip, yarın hakkında yorum yapabilmek için dün ve bugüne bakılması gerektiğini söyler. Sevinç Çokum ise, Makine isimli yeni çıkan hikâye kitabı hakkında bilgi verir.

1.6.1.2. Ulu Camilerimiz

1977 yılında yılın da TRT‟de yayınlanan Ulu Camilerimiz belgeselinin yapımcısı ve yönetmeni Muhsin Mete‟dir. D. Mehmet Doğan belgeselin metin yazarıdır. Belgesin süresi 37 dakika 09 saniyedir. Belgesel, siyah-beyazdır. Belgeselin tamamı çalıĢma çerçevesince TRT arĢivinden izlenip içerik analizi yapılmıĢtır. Belgeselin arĢiv çözümlemesinde jenerik kısımları bulunmamaktadır.

Ulu camilerimiz belgeseliyle ilgili D. Mehmet Doğan ile yaptığımız yazılı görüĢmede Doğan, Ģu bilgileri vermiĢtir; “TRT‟de yayınlanan ilk dini muhtevalı belgeseldir. 1977 yılında Muhsin Mete ile birlikte yaptık. Metni ben yazdım. AĢtırma ve çekim aĢamalarında bulundum. Türkiye‟nin belli baĢlı Ģehirlerinde bulunan 20 kadar ulu cami, belgeselin konusunu teĢkil etmektedir. Diyarbakır‟dan Manisa‟ya birçok mimari eserde çalıĢılmıĢ, yapılar hayatın içindeki halleri ile gösterilmiĢtir. Bazılarında hocaların kılıçla hutbeye çıkması, bazılarında vaaz, Kur‟an okuma sahneleri vardır.”

Ulu camilerimiz belgeselinde Adana, Afyon, Aksaray, Bursa, Diyarbakır, Elazığ Harput, EskiĢehir Sivrihisar, Erzurum, KahramanmaraĢ, Kayseri, Kütahya, Malatya, Mardin, Sivas Divriği, ġanlıurfa, UĢak ulu camilerinden görüntüler yer almıĢtır. Bazı ulu camilerle ilgili detaylı bilgiler verilirken camilerin çoğunluğunun isimleri zikredilir. Selçuklu ve Osmanlı mimarisi arasındaki farka değinilir. Selçuklu dönemindeki camilerde geniĢ mekânların örtüldüğü, Osmanlı döneminde ise tamamı kubbe örtülü camilerin yapıldığı belirtilir.

Bursa Ulu Camisiyle ilgili detaylı bilgiler verilir. Yıldırım Bayezit döneminde yapılan caminin, 20 kubbesiyle oldukça geniĢ bir alanı kapladığı belirtilmiĢtir. Bursa Ulu Camisinin imamları arasında Somuncu Baba, Emir Sultan Hazretleri ve Süleyman Çelebi‟de bulunmaktadır. Karagöz-Hacivat‟ın bu caminin inĢaatında çalıĢtığı rivayet edilmektedir.

Diyarbakır Ulu Camisinin XI. yüzyılın sonunda yapılmıĢ, tarihi bilinen ilk Türk camisi olduğu ifade edilmiĢtir. Erzurum Ulu Camisinin yanında Selçuklu döneminden kalma çifte minareli medrese bulunmaktadır. Mardin Ulu Camisi, XII. yüzyılda yapılmıĢtır. Malatya Ulu Camisi XIII. yüzyılda Selçuklu döneminde Alaeddin Keykubat devrinde yapılmıĢtır. Sivas Divriği Ulu Camisi, 1225-1228 yılları arasında Mengücekliler dönemine aittir.

Belgeselde kısa sürede çok sayıda cami tanıtıldığı için, birçok caminin tarihi ve kimler tarafından yapıldığı tam anlamıyla belirtilmemiĢ, kısa kısa geçilmiĢtir.

1.6.1.3. ġairler Meydanı

ġairler Meydanı belgeseli, 1978 yılında TRT‟de yayınlanmıĢtır. Belgeselin yapımcısı ve yönetmeni Muhsin Mete‟dir. D. Mehmet Doğan belgeselin metin yazarıdır. Üç bölümden oluĢan belgesel, TRT arĢivine tek parça halinde kaldırılmıĢtır. Üç bölümün toplam süresi 72 dakika 12 saniyedir. Belgeselin tamamı çalıĢma çerçevesince TRT arĢivinden izlenip içerik analizi yapılmıĢtır. Belgesel siyah-beyazdır. Belgesel TRT‟nin dijital arĢiv sitemine kaydedilmediğinden bant kopyası izlenmiĢtir..

ġairler Meydanı belgeseliyle ilgili D. Mehmet Doğan ile yaptığımız yazılı görüĢmede Doğan Ģu bilgileri vermiĢtir; “Edebiyat tarihimiz açısından büyük değer taĢıyan ÂĢık Çelebi‟nin meĢhur Ģuara tezkiresi Meşairü’ş-Şuaraesas alınarak yapılan bir belgeseldir. Tezkirenin devrin Ģairlerinin minyatürlerini ihtiva eden nüshası üzerinde çalıĢılmıĢ, baĢka görüntü malzemeleri ile zenginleĢtirilmiĢ bir belgeseldir. Üç bölüm halinde çekilmiĢ ve TRT‟de yayınlanmıĢtır.”

1.6.1.3.1. Birinci Bölüm

16. yüzyıl Ģair ve tezkire yazarı olan AĢık Çelebi‟nin Meşairü’ş Şuara yani Ģairler meydanı isimli minyatürlü eserinin tanıtıldığı belgeselin birinci bölümünde, eserin bulunduğu Millet Kütüphanesi tanıtılır. Kütüphane, Ġstanbul Fatih‟teki Fevziye Medresesinde Ali Emiri Efendi tarafından 1916 yılında kurulmuĢtur.. Kütüphanede, bir kısmı Ali Emiri Efendi‟nin özel koleksiyonundan olan çok sayıda yazma eser bulunmaktadır.

ġairler Meydanı isimli eser içerisinden Osmanlı zamanında Anadolu sahasında yazılmıĢ ilk tezkire olan Sekiz Cennet‟in yazarı Sehi Bey, Kastamonulu Latifi tanıtılmıĢtır.. Osmanlı padiĢahlarından Ģiir yazmayan Osman Gazi, Orhan Gazi ve I. Murat, Ģair padiĢahlardan Yıldırım Bayezit, Çelebi Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezit, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim‟in yönetimleri zamanında yapılanlar ile yazdıkları eserler ve seferleri minyatürlerle anlatılmıĢtır.

1.6.1.3.2. Ġkinci Bölüm

Bu bölümde ilk olarak AĢık Çelebi‟nin hayatı anlatılır. Asıl adı Pir Mehmed olan AĢık Çelebi, babasının kadılık yaptığı dönemde Üsküp Prizren‟de doğmuĢtur. Aslen Bağdatlıdır. AĢık Çelebi, Meşairü’ş-Şuara isimli eserini 24 yılda yazmıĢtır. Tezkire de, divan Ģairlerinin hayatlarını ve Ģiirlerini genellikle sübjektif bir bakıĢ açısıyla değerlendiren eserlere denildiğine yer verilir. Eserde divan edebiyatının en önemli isimlerinin hayatları ve gazelleri tanıtılmıĢtır. Fuzuli, Baki, TaĢlıcalı Yahya, Nesimi, Ahmet PaĢa, Necati Bey, Yetim Ali Çelebi gibi Ģairler minyatürlerle anlatılır.

1.6.1.3.3. Üçüncü Bölüm

AĢık Çelebi‟nin MeĢairü‟Ģ-ġuara isimli eserinde dört yüzden fazla Ģairden bahsedilmektedir. Bu bölümde de Ģairlerinin hayatı ve eserleri tanıtılmaya devam edilir. Seyit Nesimi, NiĢani Bey, NakĢi, Nigari, Sururi Çelebi, Celalzade Salih Çelebi, ġemsi Ahmet PaĢa, Hayali Bey gibi daha pek çok Ģair tanıtılmıĢtır. ġairlerin bir kısmının sadece isimleri zikredilirken, bir kısmı hakkında da kısa bilgiler verilir.

1.6.1.4. Kaybolan ġehirler

1985 yılında yılın da TRT‟de yayınlanan Kaybolan ġehirler belgeselinin yapımcısı ve yönetmeni Muhsin Mete‟dir. D. Mehmet Doğan belgesel serisinin fikir babası ve metin yazardır. Yalnız belgeselin Sivas bölümünün metinlerini Ahmet Turan Alkan, Bursa bölümünü ise BeĢir Ayvazoğlu yazmıĢtır. Belgeselin tamamı çalıĢma çerçevesince TRT arĢivinden izlenip içerik analizi yapılmıĢtır.

ġehir planlarındaki kültürel değiĢimlerin irdelendiği, belgeselin çekildiği dönemde karakteristik özelliklerini nispeten devam ettiren Ģehirlerden Kütahya,

Sivas, Bursa, Diyarbakır ve Hasankeyf‟in ele alındığı beĢ bölümlük bir belgesel serisidir.

Kaybolan ġehirler belgeseliyle ilgili D. Mehmet Doğan ile yaptığımız yazılı görüĢmede Doğan Ģu bilgileri vermiĢtir; “Kaybolan Ģehirler, bir belgesel dizisidir. TRT için yapılmıĢtır. Program fikri benimdir. AraĢtırma safhasında bulundum. Metinleri yazdım. Bazılarının çekimine de nezaret ettim.Tarihi nitelikleri olan bazı Ģehirlerimizin bu vasıflarını kaybetmesi konusunu iĢler. Hatırımda kaldığına göre, Diyarbakır, Kütahya, Bursa, Sivas ve Hasankeyf Ģehirleri konu edilmiĢtir. Dizi 1985‟de çekilmiĢ ve TRT‟de yayınlanmıĢtır.”

1.6.1.4.1. Birinci Bölüm: Kütahya

Kaybolan ġehirler belgeselinin Kütahya‟yı anlatan birinci bölümü, Çinideki Sır ismini taĢıyor. Bu bölümün toplam süresi ise 25 dakika 57 saniyedir. Kütahya‟nın zaman içerisinde değiĢen ve değiĢmeyen özelliklerine değiniliyor. Hezar Dinari türbesi, Kütahya kalesi, Sakahane, Gök ġadırvan, Dönenler Camisi, Kütahya Mevlevihanesi, Macar Evi, Hürriyet ÇeĢmesi, Çini vazo Ģeklinde fıskiye, Sunullah Gaybi Türbesi ve tarihi Kütahya evleri hakkında belgeselde kısa bilgiler verilmiĢtir.

Kütahya, Selçuklular döneminde fethedilmiĢtir. Selçuklu veziri Hezar Dinari fethetmiĢtir. Dinari‟nin türbesi, belgeselin çekildiği dönemde de ayakta kalmayı baĢarmıĢtır. Fetihten sonra Germiyanoğluları bölgeye yerleĢtiriliyor. Osmanlı güçlenesiye kadar Kütahya Germiyanoğlularına baĢkentlik yapmıĢtır. Gök ġadırvan Germiyanoğluları döneminde yapılmıĢtır. Germiyanoğluları döneminden çok sayıda tekke de kalmıĢ. Balıklı, Ahi Evrân, GümüĢ EĢik gibi tekkeler belgeselin çekildiği dönemde ayaktadır. Ahmet Dai, Ahmedi, ġeyhi gibi büyük Ģairler Kütahya‟da yetiĢmiĢtir.

Kütahya Osmanlı döneminde Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olmuĢtur. Ġznik‟ten sonra en önemli çiniler Kütahya‟da yapılmıĢtır.

ġehirde, Osmanlı‟nın son döneminden kalan ve günümüzde de kullanılan az sayıda yapılar hakkında bilgi verilmiĢtir. Bina yapısındaki değiĢim, örneklerle gözler önüne serilir. ġehirdeki ilk beton yapı, Balıklı Caminin yanına yapılan apartmandır.

Eski usul kına gecesi ve yeni dönemdeki salon düğünlerinden görüntüler kullanılır. Yeni düğünlerin aynı beton yapılar gibi, geleneğin inceliğinden ve estetiğinden yoksun olduğu belirtilmiĢtir. Hayatla, inanç ve düĢünce arasındaki bağı yeni düğünlerde aramanın boĢuna olduğu söylenir. ġehirlerle birlikte sadece mimari miras değil, kültürel miras da Ģekil değiĢtiriyor denmektedir.

1.6.1.4.2. Ġkinci Bölüm: Diyarbakır

Kaybolan ġehirler belgeselinin Eski Sur Türküleri isimli ikinci bölümünde, Diyarbakır anlatılmıĢtır. Bu bölümün toplam süresi 27 dakika 21 saniyedir. GeçmiĢten günümüze Diyarbakır‟ın anlatıldığı belgeselde Diyarbakır Surları, Diyarbakır Ulu Camisi, ġeyh Matar Camisi, dört ayaklı Minare, geleneksel Diyarbakır evleri, Dicle nehri, Özdemiroğlu Osman PaĢa Türbesi ve çok sayıda caminin tanıtımı yapılır. Ayrıca Fincanın Etrafı YeĢil isimli Diyarbakır türküsü de seslendirilmiĢtir.

Diyarbakır, Osmanlı ve Selçukludan önce Babil, Asur, Sümer, Akad, Hitit ve Bizans gibi medeniyetlere ev sahipliği yapmıĢ bir Ģehirdir. Dede Korkut kitabında Amid, ya da Hamid diye geçmektedir. Kara taĢlı surlarından dolayı Karahamid diye de adlandırılmıĢtır. Anadolu‟nun ilk Müslüman Ģehri olan Diyarbakır, Hicretten 17 yıl sonra Halid bin Velid komutasındaki ordu tarafından fethedilmiĢtir. Selçuklu Sultanı Alparslan, Anadolu‟ya geçmeden önce ordusuyla Suriye‟ye geçerken yolların kavĢak noktasındaki eski sur Ģehrinde konaklamıĢtır.

Diyarbakır, halen Anadolu‟nun en uzun, sağlam ve heybetli surlarına sahip olan Ģehridir. Burçlarda tarih boyunca Diyarbakır‟a hükmetmiĢ beylik ve devletlerin hepsinin izlerini görmek mümkündür. Dört Ayaklı Minare Akkoyunlu Devleti döneminden kalmıĢ bir eserdir.

Diyarbakır, tarihinde iki büyük yıkım ve yağma görmüĢtür: Timurlar ve Safeviler devrinde. Diyarbakır, Osmanlı Devleti‟nde Yavuz Selim döneminde fethedilmiĢtir. Bıyıklı Mehmet PaĢa komutasındaki ordu tarafından fethedilmiĢtir. Halk, Mehmet PaĢa‟ya Fatih PaĢa demektedir. Diyarbakır‟daki Osmanlı dönemi ilk

eseri Fatih PaĢa Camisi‟dir. Diyarbakır uzun yıllar su sıkıntısı çekmiĢ, su Kanuni Sultan Süleyman zamanında getirilmiĢtir.

1.6.1.4.3. Üçüncü Bölüm: Sivas

Kaybolan ġehirler belgeselinin Sivas‟ı anlatan üçüncü bölümü, Zamanı Durduran TaĢlar ismini taĢıyor. Bölümün toplam süresi 15 dakika 30 saniyedir. Sivas bölümünün metin yazarı Ahmet Turan Alkan‟dır.

Belgeselin bu bölümünde dünü ve bugünüyle Sivas tanıtılmıĢtır. Tarihi Sivas evleri, Kadı Burhaneddin Türbesi, Sivas Ulu Camisi, Abdulvahab Gazi Camisi, Bezzazlar ÇarĢısı, SubaĢı Hanı, Çorapçı Hanı tanıtılır. Sivas halayı hakkında bilgi verilmiĢtir.

Sivas XI. yüzyılda Türkiye Selçuklu Devleti tarafından fethedilmiĢtir. Sivas Ulu Camisi 1197 yılında Selçuklu Sultanı MelikĢah döneminde yapılmıĢtır.

1.6.1.4.4. Dördüncü Bölüm: Bursa

Kaybolan ġehirler belgeselinin, Kuruyan ÇeĢmeler isimli dördüncü bölümünde Bursa tanıtılmıĢtır. Bölümün toplam süresi 24 dakika 59 saniyedir. Bursa bölümünün metin yazarı BeĢir Ayvazoğlu‟dur. GeçmiĢten günümüze Bursa‟nın anlatıldığı belgeselde tarihi sokak çeĢmeleri, Bursa evleri, Emir Sultan Camisi, Bursa Ulu Camisi, YeĢil Cami, Hüdavendigar Camisi, Yıldırım Bayezit, Mehmet Çelebi, II. Murad Türbeleri tanıtılıyor. Ayrıca Gülruh, Sultan Gülbahar Hatun, GülĢah Hatun türbeleri hakkında da bilgi verilmektedir.

Evliya Çelebi, Bursa‟nın sudan ibaret olduğunu söylemiĢtir. Rivayete göre Emir Sultan Hazretleri kendisinden keramet göstermesini isteyene, asasını yere vurmuĢ ve yerden su fıĢkırmıĢ. Belgeselde çok sayıda çeĢmenin suyunun kurumasına rağmen Emir Sultan Camisi‟ndeki çeĢmeden su akmaya devam ettiği belirtilir. Bursa‟nın tarihi evlerinin büyük bir kısmı yok olmuĢ. 1855 yılında yaĢanılan ardada iki deprem ve peĢi sıra çıkan yangınlardan sonra, sağlam kalan çok az bina kalmıĢ. ġimdiki evlerin de büyük bir kısmı o tarihten sonra yapılan evlerdir

Orhan Bey Camisi, Bursa‟daki ilk Osmanlı dönemi eserlerindendir. Bursa Ulu Camisi Yıldırım Bayezit devrinde YeĢil Cami, Çelebi Mehmet devrinde yapılmıĢ. Bursa‟da altı Osmanlı hükümdarının mezarının bulunduğu ifade edilmiĢtir. Çarpık kentleĢme ve belgeselin çekildiği dönemde Ģehrin içinde olan sanayi tesislerinin Bursa‟yı mahvettiğine dikkat çekilmektedir.

1.6.1.4.5. BeĢinci Bölüm: Hasankeyf

Kaybolan ġehirler belgeselinin, Köprü ve ġehir isimli beĢinci bölümünde tarihi Hasankeyf Ģehri tanıtılmaktadır. Bu bölümün toplam süresi 25 dakika 20 saniyedir. Dünü ve bugünüyle Hasankeyf‟in tanıtıldığı belgeselde, Ulu Cami, Rızk Camisi, Zeynel Bey Türbesi, gibi çok sayıda tarihi yapı tanıtılmakta.

Hasankeyf isimi, Arapçadaki Hısınkeyfa kelimelerinden oluĢmakta ve kaya hisarı anlamına gelmektedir. Tarih boyunca Hasankeyf, çok sayıda medeniyete ev sahipliği etmiĢ bir Ģehirdir. ġehirdeki surlar Roma döneminden, Ulu Cami ve köprü Artuklular döneminden, saray Eyyubiler döneminden kalmıĢtır. Hasankeyf, Moğol istilasına da uğramıĢ bir Ģehirdir. Hasankeyf ile ilgili ilk araĢtırmaları Fransız bilgini Albert Gabriel 1933 yılında yapıyor. ġehirdeki tarihi yapılarla ilgili çizimler deyapıyor. 1940 yılında mimari eserlerin resim ve planlarını da ekleyerek Fransa‟da yayınlamıĢtır. Belgeselin çekildiği 1985 yılına kadar Fransız bilginden baĢka Hasankeyf üzerine bir çalıĢma yapan olmamıĢtır. Uzun yıllar bakımsız bir halde kaderine terk edilen Hasankeyf, 1985 yılında, Gabriel‟in 1940‟ta yazdıklarından bile daha da gerilemiĢ bir haldedir.

Belgeselin bu bölümünün son jeneriği teknik nedenlerden dolayı TRT arĢivinde yer almamaktadır.

1.6.1.5. Nurettin Topçu

Nurettin Topçu belgeseli, 1985 yılında TRT‟de yayınlanmıĢtır. Belgeselin yapımcısı ve yönetmeni Mustafa Karakaya‟dır. D. Mehmet Doğan belgeselin metin yazarıdır. Belgeselin süresi 20 dakika 16 saniyedir. Belgeselin tamamı çalıĢma çerçevesince TRT arĢivinden izlenip içerik analizi yapılmıĢtır.

Nurettin Topçu belgeseliyle ilgili D. Mehmet Doğan ile yapılan yazılı görüĢmede Doğan Ģu bilgileri vermiĢtir: “Nurettin Topçu‟nun vefatının 10. yıldönümünde yapılmıĢ ve TRT‟de yayınlanmıĢtır. O yıllarda Nurettin Topçu gibi bir ismin TRT‟de anılması olağanüstü sayılmıĢtır.”

Belgeselde Nurettin Topçu‟nun hayatı, dünya görüĢü, felsefi düĢüncesi hakkında bilgiler verilmekte. Ayrıca Prof. Dr. Mehmet Kaplan, belgeselin çekildiği tarihte Doçent olan Orhan Okay, yine o tarihte Doçent olan Süleyman Hayri Bolay, Prof. Dr. Ercüment Konukman ile röportajlar yapılmıĢtır. YaĢam öyküsü ve felsefi kiĢiliği röportajlarla zenginleĢtirilmiĢtir.

1909‟da doğan Nurettin Topçu, 1975 yılında vefat etmiĢtir. Belgeselde Nurettin Topçu‟nun Avrupa‟da felsefe doktorası yapan ilk Türk olduğuna vurgulanıyor Topçu, 1939 yılında Hareket dergisini yayınlar baĢlıyor. Dergi 1974 yılına kadar aralıklarla yayınlamaya devam etmiĢtir.

Belgeselde Nurettin Topçu‟nun hayatı boyunca muvaffakiyetin değil, hareketin sırrını aradığı belirtilmektedir. Topçu, Türkiye için tarih, toprak, ve insan unsurlarını birleĢtiren bir siyasi, iktisadi ve sosyal sistemin çerçevesini çizmiĢtir. Avrupa‟dan döndüğünde, kendimize dönelim demiĢtir. Belgeselde Nurettin Topçu‟un milliyet tanımı da Ģu Ģekilde verilir; milliyet en kısa ifadesiyle tarih ve toprak Ģuurudur. Ġnsana bu iki unsur Ģekil verir. ġahsiyet ve kimlik kazandırır. Belgeselde, Topçu‟nun, “Büyük mezarların üzerinde büyük vatanlar vardır” diyerek tarih ve toprak Ģuuru arasındaki iliĢkiyi açıkladığı belirtilmektedir.

Nurettin Topçu, “Genç ruhları büyük ve yaratıcı yapacak olan Ģey hayatın kurnazlığı ve siyaset hüneri değildir. BoĢlukta büyük bir kalp çarpıntısı yaĢatmalarıdır.” diyerek maneviyatın gençlerin Ģekillenmesindeki önemine değinmiĢtir. Belgeselde, Nurettin Topçu‟nun insanda hâkim olan faziletin irade ve hürriyet olduğunu ve bunun insanı sorumlu kıldığını söylediği ifade edilmiĢtir.

Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Nurettin Topçu‟nun sadece felsefe hocası olmadığını, aynı zamanda bir filozof olduğunu belirtmiĢtir. Orhan Okay, Süleyman Hayri Bolay ve Ercüment Konukman çeĢitli alıntılarla kısa kısa Nurettin Topçu‟nun hayatı ve felsefesi üzerine değerlendirme yapmaktadırlar.