• Sonuç bulunamadı

ÇeĢitli Gazete-Dergi ve Yayınevlerindeki ÇalıĢmaları

D. Mehmet Doğan‟ın Mesleki Faaliyetleri

1.9. ÇeĢitli Gazete-Dergi ve Yayınevlerindeki ÇalıĢmaları

D. Mehmet Doğan‟ın hayatı, lise eğitiminin son döneminden itibaren basın alanında geçti, denilse yeridir. Yazım hayatına, Ģiirlerle baĢlayan Doğan, Ģuanda ismini hatırlamadığı birkaç gazete ve dergide Ģiirlerinin yayınlandığını belirtir. Kendisi yazım hayatına milat olarak, 1967 yılında Hareket dergisinde yayınlanan ilk Ģiirini göstermektedir. Ġlk Ģiirlerinin ardından, daha çok deneme türünden yazılar yazan Doğan, çeĢitli dergiler, gazeteler, TV alanındaki çalıĢmaları, yöneticilikleri vb. basın ve yazarlık alanında 40yılı geride bırakmıĢtır. Doğan, sarı basın kartı sahibidir. Günümüzde halen Karar gazetesinde köĢe yazıları kaleme almaya devam etmektedir.5

D. Mehmet Doğan‟ın basın alanındaki çalıĢmaları ve özelikle gazetecilik yönüyle ilgili olarak,Osman Özbahçe tarafından hazırlanan D. Mehmet Doğan’a Armağan isimli kitapta Muhammed Enes Kala Ģu bilgileri vermiĢtir: “D. Mehmet Doğan, üniversite öğrencisiyken, Nurettin Topçu etrafında Ģekillenen Hareket

5

Karar gazetesi, 7 Mart 2016'dan itibaren yayımlanmaya baĢlanan muhafazakâr günlük gazetedir.

Sahibi Mehmet Aydın, Genel Yayın Yönetmenliğini Ġbrahim Kiras'dır. D. Mehmet Doğan, 3 Eylül 2018‟den beri Karar gazetesinde yazmaya devam etmektedir. (https://www.karar.com/kunye)

Mektebince çıkarılan Hareket dergisinde Ģiir, deneme ve inceleme türünden yazılar kaleme almıĢ, daha sonra 1974-1979 tarihleri aralığında Yeni Devir gazetesinde hem kendi ismiyle, hem de müstear isimlerle yazı hayatına devam etmiĢtir. Doğan'ın Hareket dergisinde kaleme aldığı yazıların gazetecilik yaĢamının Ģekillenmesinde çok ciddi bir tesiri olduğunu ifade edebiliriz. Doğan'ın kendi ifadelerinden 1986 yılına kadar profesyonel anlamda gazetecilik yapmamıĢ olduğunu öğreniyoruz. Gerçi 1985 yılında çok kısa bir süre Millî Gazete'de yazarlık faaliyetinde bulunmuĢtur. D. Mehmet Doğan'ın Millî Gazete'de yazdığı kısa dönemde, yayın yönetmenliği koltuğundaki isim Fehmi Koru'dur. Koru, kısa bir süre sonra gazeteden uzaklaĢtırılmıĢ ve Zaman gazetesinin kuruluĢ çalıĢmalarını yürütmüĢtü r.D. Mehmet Doğan'ın profesyonel anlamda gazetecilik deneyimi de,Millî Gazete'de geçirdiği kısa süreci saymazsak Zaman'da baĢlamıĢtır. Bu arada profesyonel anlamda gazetecilikten anlaĢılanın haftanın en az beĢ günü yazmak olduğunu hatırlatalım. 1986 yılında üç ortakla kurulan Zaman gazetesinin yayın kurulu o yıl, Fehmi Koru, Nabi Avcı, Adnan TekĢen, Ali Bulaç ve D. Mehmet Doğan'dan oluĢmaktaydı. Gazetenin kültür iĢlerinden D. Mehmet Doğan sorumludur. Doğan'ın Zaman'daki gazetecilik süreci de pek uzun sürememiĢtir, sadece bir yıla yakın Zaman gazetesinde köĢe yazılarına devam etmiĢ ve kültürle ilgili sayfaları yönetmiĢtir. D.Mehmet Doğan'ı Zaman gazetesinden ayıran olayın fitili, gazete patronları arasındaki ihtilafla ateĢlenmiĢtir. Söz konusu ihtilaf, gazeteyle Fethullah Gülen'in iliĢkisini de ayan beyan ortaya çıkarmıĢtır. Zaman gazetesinde çıkan ihtilaf sonucu gazete artık Gülen cemaatinin büyük oranda basın yayın organı hâline getirilmiĢtir. Gazetenin yeni döneminde gazeteyi kuruluĢ aĢamasında Gülen'e yaklaĢtıran ve o kanadı gazeteye ortak kılan Koru, görevinin baĢında kalmıĢ ve diğer yayın ekibi, usulsüz ve hukuksuz olarak gazeteden uzaklaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır. Sürecin hukuksuzluğunun ibrazı için, Koru haricinde kalan yayın ekibi, süreci mahkemeye taĢımıĢ ve mahkeme, D. Mehmet Doğan'ın da aralarında bulunduğu eski yayın ekibini haklı bulmuĢ, Zaman gazetesini tazminata mahkûm etmiĢtir. Zaman gazetesindeki kısa gazetecilik süreci, profesyonel anlamda Doğan'ın -her ne kadar 1987 yılında kısa bir süre Yeni Devir gazetesinde kısa yazılar yazsa da- Akit gazetesinde yazacağı 1994 yılına kadar inkıtaa uğramıĢtır.Doğan, 1989-1990 ve 1992-1994 yılları aralarında herhangi bir gazetecilik faaliyetinde bulunmamıĢ, 1987-1989 arasında Ankara'da çıkarılan Belde isimli

gazetede yazılar yazmıĢtır. Söz konusu gazete, dönemin Ankara BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Mehmet Altunsoy tarafından finanse edilen ve yayın yönetmenliği Ömer Lütfi Mete tarafından yapılan, dönemin oldukça seçkin isimlerini bir araya toplayan gazete konumundaydı, ne var ki ömrü uzun olamamıĢtır.Doğan, 1991-1992 yıllarında Yörünge isimli haftalık gazetede yazılarını,Halil Kaleli müstear ismini de kullanarak devam ettirmiĢtir.Bu noktada Halil Kaleli isminden bahsetmek gerekir. Doğan, Halil Kaleli ismini Zaman gazetesinde yazmaya baĢlayana kadar kullanmıĢ; ancak Zaman gazetesi süreciyle Halil Kaleli müstearını genellikle mizah yazılarında kullanmayı tercih etmiĢtir. Her ne kadar mizahi desek de Doğan'ın kültür ve siyaset merkezli düĢüncelerinin bir tür ifade biçimidir bu yazılar. Doğan, ara verdiği profesyonel gazeteciliğe 1994-1996 yılları arasında Akit gazetesinde devam etmiĢ; ancak 1996- 2005 yıllan arasında RTÜK'teki görevi dolayısıyla profesyonel anlamda yeniden gazeteciliğe ara vermek durumunda kalmıĢtır. Söz konusu tarih aralığında haftanın iki günü de olsa o zamanki adlarıyla Akit ve Anadolu'da Vakit gazetelerinde yazmayı, müstear isimlerle sürdürmüĢtür. Doğan, sadece 2005-2009 arasında yazı faaliyetinde bulunmamıĢtır. 2009-2014 arasında Anadolu'da Vakit ve Yeni Akit gazetelerinde yeniden yazı hayatına baĢlamıĢ, sonrasında 2014-2016 tarihlerinde kapanana kadar Vahdet adlı gazetede yazılarına devam etmiĢtir. Doğan'ın gazete yazılarını, üç baĢlıkta toplamak mümkündür. Kültür, tarih ve politika hem iç içe, hem de bağımsız nitelikleriyle yazılarının ruhunu oluĢturan ana konulardır. Günlük yazılarda gündemden ve güncelden kopmamak oldukça önemlidir. Türkiye gerçekliğini göz önünde bulundurduğumuzda gündem ve güncelin ana tonlarının politika tarafından belirlendiğini görürüz. Doğan'ın günlük yazılarındaki hâkim konunun, kültür ayağını bırakmaksızın kaleme aldığı politika içerikli yazılar olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada ıstırap dolu bir yüreğin sahibi olan Doğan'ın, politikanın yoğun Ģekilde etkisini hissettirdiği anlarda dahi haftalık bir iki yazıyı hassaten kültür, sanat ve edebiyata ayırma hassasiyetini gösterdiğini de belirtmek gerekmektedir. Yazılarda tarih önemli bir yer tutsa da, o bir bilim olarak değil, bilinç olarak yazıların içerik ahengine kendisini yerleĢtirir. Kültüre ya da politikaya iliĢkin gazete köĢesinde tartıĢılan her meselenin muhakkak olguyu ıskalamayan bir tarihî örüntüsü olduğu önemle fark edilmelidir. Zira yazıların gerekçelendirilmesinde, tarihî ve sosyal arka plan büyük bir önem arz eder. Yazıların yekûnunun hasret ve muhabbetle

kucakladığı bir ima her okuyanın kulaklarında çınlar; „düĢtüğümüz yeri bulmalı ve oradan büyük bir haĢmet ve teklifle yeniden ayağa kalkmalı, hayat bulmaya ve vermeye devam etmeliyiz.‟

KuĢkusuz o çağrının derdi ve teklifi büyüktür. Çok ciddi okumayı talep eder. Okumaktan maksat, sadece iki kapak arasına hapsedilen kağıtlar değil kuĢkusuz. Ġnsanları, doğayı, tarihi, geleneği, kalbi, dahası hayatı okumaktır kastettiğimiz. Doğan‟ın yazılarında da zaten okumanın tüm rengi ve derinliği yakinen hissedilir. Okumak dıĢında çağrıyı dillendirmek bir cesaret iĢidir. Cesaret korkmamayı gerektirir, bilen insan korkmaz. Türkiye‟nin yenileĢme tarihine giden süreç ve devamı, içimizde gerçekleri gösterebilecek olan, yapılanlara Ģerh düĢebilen insanları millet adına talep etmektedir. Doğan, bu talebi eserleriyle göğüslemeye çalıĢan değerlerimizdendir. Bir ufkun aĢığı olarak D. Mehmet Doğan‟ın o ufka görünürlük veren millî değerlerimizin savunucusu olmaya öğrencilik çağında keskin bir kararlılıkla atıldığını görebilmekteyiz. Tarih Kurumu‟nun bir projesi çerçevesinde öğrencilik yıllarında Cumhuriyet ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerini baĢlangıcından itibaren 1970‟lere kadar yeni Türkiye‟nin kurucu felsefesini anlamak için taramıĢtır. Bu çalıĢmada Atatürk ve Yeni Türkiye AraĢtırma Merkezini ilgilendiren haberlerin fiĢlerini taramıĢ ve raporlamıĢtır. Gazeteciliğiyle de dolaylı olarak değerlendirebileceğimiz bir çalıĢmasından da burada bahsedebiliriz. Doğan, basın tarihimize iliĢkin oldukça özgün bir çalıĢmayı kaleme almıĢ, bu çalıĢma Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi‟nde basın maddesi olarak yer almıĢtır. Bu madde esasında alanda basın tarihimize iliĢkin en özgün makalelerden birisi olmak iddiasını da taĢımaktadır. ÇalıĢmada özellikle Abdülhamit zamanında basınımızın çok geliĢmiĢ olduğu, ancak hem içeride, hem dıĢarıda bu dönemin diğer alanlarda olduğu gibi basın alanında da istibdat dönemi olarak anlatılması, ancak bu anlatının dönemin gerçekleriyle pek uyumlu olmadığı iddiası dikkat çekicidir. Makalede tüm dünyada o dönemde her yerde sansürden söz edildiğini, basınımızın geliĢme dönemi olarak değerlendirilmesi gereken Abdülhamit dönemini, basının susturulduğu ve basın tarihimizin karanlık dönemlerinden birisi olarak tanımlamanın baĢlı baĢına bir hata olduğu vurgulanmaktadır. Durumun yanlıĢ tespiti, değerlendirmelerin de isabetsiz yapılmasına neden olmaktadır. Makale ilgili zeminde basınımızın kan kaybettiği

döneme de iĢarette bulunur, basına asıl sansür ve baskı uygulanması, ittihatçılar zamanında ve Cumhuriyet'in ilanını takip eden dönemlerde olduğu açıklanır. Yazan için yazdığının arka planını araĢtırmak ve yazılanı yüzeysellikten kurtarıp derinliğe inmek çok zordur, zor olduğu içinde pek rağbet görmez. Günümüz basın alanında karĢılaĢtığımız yüzeyselliklerin, kolaycılığa sığınmakla bir alâkası vardır. Kültür, politika ve tarih sahalarında yazı kaleme almak için arĢiv çalıĢması oldukça önemlidir. D. Mehmet Doğan‟ın kalem oynattığı her yazının, gerçeklik ve dolayısıyla tarihî vesikalarla uyumlu olması gerektiğinin bilincinde olduğunu ifade edebiliriz. Ġddiamızı güçlendiren gerekçeyi ise yazılarının çoğunun referans gücü olmasından, uzun soluklu bir araĢtırmayı arkasında sakladığını ima etmesinden ve farklı düĢünenlerin dahi yazılarındaki iddialarının aksini ispatlama noktasındaki Ģevksizliğinden çıkarmak mümkündür. Gerçekliğe, sağlam bilgi ve delillerle dayanmayan yazılar, saman alevi gibi yanıp sönmekte ve yazanını fareli köyün kavalcısı durumuna düĢürmektedir. Yeri gelmiĢken gazetecilikle ilgili ahlâki bir ilkeden söz açalım. Yapılan bilgi hatalarının tashihi ve bunun kamuoyuna duyurulması oldukça önemlidir. KuĢkusuz hatalı yorumlar, art niyetli olmadıkça her zaman mümkündür ve okuyucu tarafından tahammül edilebilir. Her gün yazmak durumunda olan bir gazeteci için yaptığı iĢ çok risklidir; zira gündem sürekli değiĢmekte ve her dem yeni bilgiler ortaya çıkmaktadır. Tam bu noktada hata yapan bir gazeteci, yaptığı hatanın farkına varma, onu düzeltme ve düzelttiğini kamuoyuyla paylaĢma erdemini göstermelidir. Doğan‟ın bu erdeme sahip olduğunu belirtebiliriz. Gazetecilik, Doğan‟ın yaĢamının oldukça önemli bir parçası olarak kabul edilebilir; ancak kendisinin gazetecilik yaĢantısının pek istediği anlamda olmadığını ve etkisinin sınırlı kaldığını söyleyebiliriz. KuĢkusuz bunun en büyük nedeni, hiçbir zaman yüksek tirajlı gazetelerde yazmaması ve yazılan gazetelerin gücünün sınırlı olmasından ileri gelmektedir. Doğan‟ın gazete ve dergi yazılarında hiçbir zaman sansüre uğramamıĢ olması da önemlidir. Bunun baĢlıca nedeni, her yazıyı üslûbuyla yazması ve yazılarının arka planında güçlü bir araĢtırma bulunmasıdır. Doğan‟ın hem duruĢunu, hem yazılarını bilenler, onun oldukça ilkeli bir duruĢa sahip olduğunun farkındadırlar. Bir kere, yazmak için yazmamıĢtır. Yazdıkları derdinin söylettiğidir, bir Ģey söylemek derdiyle yazılarını kaleme almıĢtır. Halka görünmeyeni göstermek, iĢitilmeyeni duyurmak, farkında olmadığına dikkat çekmek, yazı yazanlar için büyük

bir vecibedir. Meslek hayatının 40. yılını idrak edecek ve her dem taze kalmayı baĢarabilmiĢ bir kalem sahibi olarak Doğan‟ı bu haslete yaklaĢtıran büyük emeği ve taviz vermediği ahlâki duruĢu olsa gerektir. D. Mehmet Doğan, bir gazeteci olmasının ötesinde, fikir gazetecisidir, mütefekkir bir gazetecidir. Mütefekkir gazeteci, yazdıklarını parayla mübadele etmeyen, derdi ve ıstırabıyla eline kalemi alan, ortak vicdanın sesidir. Doğan, gazeteciliği sadece profesyonel bir iĢ olarak görmemiĢ, hasbi tarafının bir yansıması olarak bilabedel gazetecilik yaptığı dönemlerde olmuĢtur. Bu minvalde bir gazeteci müstağni kalabilmeyi becerebilmelidir. Bu hak ve hakikat âĢıkları için oldukça önemli bir ilkedir. Her yazdığını inanarak yazan ve her inandığını gücü nispetinde yazmaya çalıĢan bir gazetecidir, Doğan. Zihin ve Ģahsiyet dünyası oluĢmayan bir kiĢi yazamaz, yazsa da düĢüncesi ve yazısı kısır kalmaya mahkûmdur. Seyahatname onun için oldukça değerli bir baĢucu eseridir. Kültür ve Ģehir yazılarında,Seyahatname‟nin oldukça önemli bir yeri vardır. Mütefekkirimizin, fikir dünyasında ve yaĢamının merkezinde ayrıca Mehmet Âkif Ersoy ve Nurettin Topçu‟nun çok büyük tesirinin olduğunu da belirtmeliyiz. Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Erol Güngör‟ün de düĢüncesindeki yerlerinin önemli olduğunu belirtmek gerekir. D. Mehmet Doğan‟ın alana iliĢkin en büyük yakınması gazetecilik ortamının yetersizliği, gündem ve güncelin telaĢına galebe çalabilecek güçlü gazetelere sahip olunamamasıdır. Basında gerek iktidar, gerekse muhalefetin merkezileĢmesi, olması gereken gazeteciliği soldurur. Gerçi günümüzde bu noktada dünyanın hiçbir yerinde olması gereken gazeteciliğin temsilini görememekteyiz. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek, onları Ģeffaf Ģekilde inĢa sürecine dahil etmek ve kendilerine daha kolay ulaĢmak adına gazetelerin gücünü artırmak ve fikir namusunu korumak olmazsa olmaz olmalıdır.”(Özbahçe, 2018: 259-261-262).