• Sonuç bulunamadı

Franz Çizek, Özgür Anlatım Kuramı:

Öğrencilerin, kısıtlanmaması gerektiğini ve onlara hayalden resim çalıştırarak bilinçaltına inilmesi gerektiğini savunmuştur. Çizek şöyle der: “Bırakınız çocuklar büyüsünler, gelişsinler, olgunlaşsınlar” diyen Çizek dışarıdan herhangi bir etkinin bu doğallığı yok edeceğini söyler” (Viyola, 1936). Demek ki doğallığı korumak ya da bir başka deyişle “yöntemsizlik” yöntemin kendisidir. Çünkü ancak o zaman çocuk resimleri sanat olma niteliklerini koruyabilir (Kırışoğlu ve Stokrocki, 1997, s.93).

Goodenough, Resimle Zekâ Ölçümü Kuramı:

Goodenough ‘’Bir insan Çiz’’ testini geliştirmiştir. Zihinsel gelişimi ölçen, genel yetenek düzeyi ile ilgili bilgi veren bir testtir. Genel olarak (4-14) yaş arası çocuklara uygulanır, çocuklardan bir insan çizmesi istenir ve çizilen her detay gelişimsel açıdan yorumlanır (Yavuzer, 1993, s.21).

Piaget, Çocukta Dünya Tasarımı ve Bilişsel Bilgi Kuramı:

Piaget'ye göre çocuk, dünyanın pasif alıcısı değildir. Bilgiyi kazanmada aktif bir role sahiptir. Ayrıca, değişik yaşlardaki çocukların ve yetişkinlerin dünyaları birbirlerinden

19 farklıdır. Piaget bu farklılığın nedenlerini incelemiş ve bireyin dünyayı anlamasını sağlayan bilişsel süreçleri açıklamaya çalışmıştır.

Piaget resmi, çocuğun dünyayı gelişen bir biçimde zihninde temsil ettiği yolundaki kuramında kanıt olarak kullanmıştır. Piaget, çizimi sembolik oyun ve zihinsel imgelerle açıklar. Ona göre çizimler, zihinsel imgenin kâğıt üzerine yansıması olarak görülmektedir. Ancak belli bir mekânsal kavrama ilişkin zihinsel imgenin oluşmaması halinde doğru çizim yapılamamaktadır. Piaget’ye göre uyum sağlama çevreyle olan ilişkilerin özümsenmesiyle oluşur (Gündoğdu, 2010, s.132).

Erich Stern, Resimde Psikolojik Teshis Kuramı:

Felsefe ve tıp doktorudur. Paris Gressen ve Frankfurt üniversitelerinde görev yapmıştır. Zekâ testleri ve çocuk psikiyatrisi üzerinde çalışmıştır. Machover testini ele aldığı resimde psikolojik teşhis kitabı Türkçeye çevrilmiştir(1964). Önemli bir kaynaktır (Kara, 2010, s.27).

Karen Machover, İnsan Figürüyle Psikolojik Teshis Kuramı:

Machover’nın ’’Bir İnsan Çiz’’ testini geliştirmiş ve çocuklarınki de dâhil bütün insan figürü resimlerinin klinik uygulamalarını ve tüm araştırmaları etkilemiştir. Her yaş için uygulanır. Çocuklara ilişkin bazı ruhsal davranışların belirtilmesinde kullanılabileceğini göstermiştir (Gündoğdu, 2010, s.130).

Dale Harris, Çocuk Resimleriyle Zekâ Ölçümü:

İnsan çizimlerinin zihinsel ve kavramsal bir olgunluğunun göstergesi olduğunu söyler. Harris, bu olgunluk derecesini, benzerlikleri ve faklılıkları açısından sınıflandırabilme ve belli bir nesneyi ait olduğu sınıfa yerleştirebilme ya da genelleyebilme olarak tanımlar. Bir adam çiz testinin yanına bir kadın çiz testini de eklemiştir. Goodenough un öğrencisidir. Çocuk resimlerine yönelik bu testlerde insan figürünün çok kullanılan bir konu olduğunu göstermektedir (Yavuzer, 1993, s.32).

20 A.Crow Ve L.Crow, Çocuk Psikolojisi Kuramı:

Ergenliği, fiziksel, duygusal, sosyal, bilişsel alanlarda yaşanan değişiklikler ve yetişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlar. Gelişim sürecinde ev ortamının çocuğun davranışları üzerindeki ektileri yansıttığını düşünür. ‘Çocuk ve Ergen Psikolojisini Okuma’ adlı çalışmada doğumdan ergenliğe dek insan davranışlarını incelemiştir (Kara, 2010, s.28-29).

Gustaf Britsch, Çocuk Resminde Gelişim Kuramı:

Çocuk resimlerini sanatsal düşünme koşullarının canlandırılması olarak ele alan Gustaf Britsch, bu düşünme koşullarını görsel, duyusal yaşantıların değerlendirilmesi için aşama aşama gelişen olanaklar olarak belirlemiştir. Bu sayede çocuğun resim dili kesin bir düzenlemeye oturtulup, ağırlık eleştirel alana kaydırılmıştır. Duyusal izlenimlerin ilk aşamasının çocukta bulunduğu, sanatsal etkinliğin aslının en iyi çocukta anlaşıldığı görüşünü savunan Britsch’e göre, görsel, duyusal yaşantıların ön bilişsel olarak işlenmesinin belgeleri çocuk resimleridir; bu çizimler temelden sanatsal olan bir düşünme biçiminin sonucudur. Görsel yoğrumsal sanatı kavramlarla açıklamak için ortaya koyduğu belirleyiciler renk, biçim, mekân ve yön özellikle biçimsel çözümlemeler için uygundur. Sanatsal etkinliği görsel duyusal yaşantılar üzerinde düşünerek içeriksel herhangi bir yaşantıyı yok sayarak, psikolojinin hemen hiç ele alınmamasından dolayı sanat eğitimi açısından bir sınırlılığı vardır (Gündoğdu, 2010, 132).

Nelson Goodman, Eğitim ve Sanat Eğitiminin Psikolojik Temelleri Kuramı:

Goodman bilginin büyük bir bölümü bir yaratma biçimi ya da bir dünya kurmaktır. Bu bağlamda sanat ‘’Dünya kurm’’ ile çok ilgilidir. Çocukların çoğu, çizerken değişik dünya durumları yaratırlar. Çocuk resimlerinin realist olmaktan çok simgeselliği üzerinde durur. Bir resmi oluşturan işaretlerin dilde, semboller olarak yorumlandığı üzerinde durmuştur (Gündoğdu, 2010, 130).

Harward Gardner'ın Çoklu Zekâ Kuramı:

Çoklu Zekâ Kuramı ilk olarak 1983 yılında Howard Gardner’ın Frames of Mind adlı kitabında açıklamasıyla ortaya çıkmıştır. Gardner’a göre; Zekâ, bir ya da birden fazla

21 kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilme yeteneğidir. Çoklu Zekâ Kuramı İle İlgili İleri Sürülen Zekâlar:

Sözel Dilsel Zekâ: Kişinin dile ait özellikleri yazılı veya sözlü etkili biçimde kullanabilme, kendini ifade edebilme yeteneğidir.

Matematiksel – Mantıksal Zekâ: Mantıksal düşünebilme yeteneği, soyut işlemler yapabilme, sayıları etkili kullanabilme ve sorgulama, varsayım çıkarma, problem çözebilme yeteneğidir.

Görsel – Uzamsal Zekâ: Görsel – uzamsal zekâ, görsel araştırma, zihinsel tasarım ve hayalleri gerçekleştirme, iç ve dış benzetmeleri birleştirme ve fark etme yeteneğidir.

Müziksel – Ritmik Zekâ: Bireyin müzikle, müzikse ve ritimsel formlarla kendini ifade edebilme, müzik ritimlerini algılayabilme yetenekleridir.

Bedensel – Kinestetik Zekâ: Bir ürünü ortaya koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir.

Kişilerarası Zekâ: Bireyin çevresindeki kişilerin isteklerini, duygularını ve ihtiyaçlarını anlama, yorumlama ve kişilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğidir.

İçsel Zekâ: Kişinin kendisi hakkında sahip olduğu gerçek bilgi ve anlayış ile uyumlu davranışlar sergilemesi ve kendisini tanıma yeteneğidir.

Doğasal Zekâ: Doğayı tanıma ve anlama, yaşayan canlıları tanıma, doğanın dengesini anlama, canlıları tanıma ve sınıflandırma yeteneğidir.

(www.görselsanatlar.com/gardner’in çoklu zeka kuramı, Erişim Tar. 2011).

Varoluşsal Zekâ (Aday Zekâ):

İnsanoğlunun varoluşu ile ilgili sorulara karşı hassas olma ve bu soruları çözmeye çalışma yeteneğidir. Bu sorular, “Dünyaya nasıl ve niçin geldik? Bilinç ne demektir? Ölüm var mıdır? gibi sorulardır (Kara, 2010, s.30).

22 Carolyn Borris Krimsky, Sanat Eğitimi ve Öğretiminde Yaratıcılık Kuramı:

Yaratıcılık El Kitabı’nda ailelere, öğretmenlere yol gösterecek bilgiler sunar. Teknik ve malzeme ile ilgili ipuçları verir. Çocuğun yaratıcılığının gelişmesi için, yetişkinler tarafından desteklenmesi gerektiğini savunur. Çocuğu engelleyenleri ‘yaratıcılık katilleri’ olarak isimlendirir. Yaratıcılık sadece sanat alanında değil tüm yaşamda etkilidir (Kara, 2010, s.30).

Lynn Galbraith, İlköğretimdeki Sanat Eğitimi ve Öğretimi Yöntemlerinin Öğrenilerin Seviyelerine Uygun Olarak Programlanması Kuramı:

Çalışmaları öğretmenlere yönelik uygulamalardır. Sanat eğitimi ve öğretimi konusunda nasıl hareket etmeleri gerektiği ve öğrenci seviyesine uygun çalışılması gerektiği üzerinde durmuştur. Bununla ilgili uygun çalışmalar yapmıştır (Kara, 2010, s.30).

Dewey ve Thorndike, İşlevsel Psikoloji Kuramı:

Proje çalışmaları, yaparak yaşayarak öğrenme, problem çözme vb. isimlerle uygulanan aktivite ilkesi işlevsel olarak yaşama ve öğrenmeye doğru uzanan bir süreci dile getirir. Bu süreçte bireyin sosyal değişim içinde değişen gereksinimleri göz önünde tutulur.

Davranışların nedenleri sinir sistemine bağlı olarak açıklanmalıdır. Örnek olarak, tiroit bezinin az salgılanması uyuşukluğa, çok salgılanması sinirliliğe yol açması verilebilir. John Dewey ‘Deneyim Olarak Sanat’ kitabında sanatın bir süreç deney olduğu üzerinde durmuştur. Ürününde tamamlanmış sanatsal bir etkinlik olduğunu belirtmiştir. Sanat özgür düşünen kişilikler yetiştirmek için gereklidir.

Thorndike göre davranışlar çevredeki uyaran-tepki zinciri içerisinde ele alınmalıdır. Davranışların deneme yanılma yöntemiyle öğrenilebileceğini savunmuştur. Davranışları çok basite indirgeme açısından eleştiri almışlardır (Kara, 2010,s.30-31).

Rhoda Kellog, Çocuğun Sanatına Dair Analiz Kuramı:

Kellog çocuğun resimden aldığı zevki ‘’motor’’ ve ‘’görsel’’ zevk olmak üzere ikiye ayırmıştır. Motor zevk, çocuğun karalama yaparken aldığı zevk görsel zevk ise çizim

23 veya karalamanın sonucunu incelerken aldığı zevktir. Çocukların, ilgi çekici temel biçimlerin resimlerini yaptıklarını savunmuştur. Bunu doğrulamak için daireler, çaprazlar gibi basit formların her yerden ve her kültürel geçmişten gelen çocukların resimlerinde yer aldığını öne sürmüştür. Çocuk resminde sembolik anlamların önemli bir yer kapladığını belirtmiştir (Gündoğdu, 2010, s.134).

Armheim, Figür, Fon ve Yapısal Eşdeğerler Kuramı:

Çocuk resimlerindeki gelişme olgusal bir algısal olgudur. Çocuk resimleri gerçek bir yaratmadır. Çocuk gördüğü nesnenin yapısal bir eş değerini resimlerinde yaratır (Kırışoğlu, 2002, s.75-76).

Brent Wilson ve Majorie Wilson, Kopya Kuramı:

Brent ve Marjorie Wilson, öğrencilerin resim yapmayı öğrenirken doğal olarak kopya yaptıklarını belirten ikonoklastik görüşleri ile şaşkınlık yarattılar. 147 lise ve kolej öğrencisi ile bulundukları yaşlarda yaptıkları resimler üzerine yaptıkları araştırmalar sonucunda deneklerin çizdikleri her imgenin geçmişe iz sürdüğü ve araştırmacının yardımı ile daha önce var olan grafik kaynağa zaman zaman geri dönüldüğü ortaya çıktı. Ayrıca, öğrencilerin yeni bir nesneyi çizerken daha önce çizdikleri iki boyutlu programı hatırlayarak, yeni çizdikleri resmi buna göre değiştirdiklerini buldular. Brent Wilson‟ a göre resim yapmak bir dil ya da öğrenilmiş simge sistemidir (Gündoğdu, 2010, s.132).

Feldman’ın Tikelden Evrensele Kuramı:

Feldman, öğrencilerin farklı evrelerde ve farklı biçimlerde geliştiğini ileri sürmüştür. Feldman‟ ın kuramı şöyledir:

1- Bilginin kuruluşu.

2- Evreler içinde bilginin denetim altına alınması. 3- Bilginin en uygun ayrımsama olarak kazanılması. 4- Aşama aşama evrelerden geçişin sağlanması.

5- Gelişmenin ileri olduğu kadar geriye doğru da olabileceğinin bilinmesi.

24 Feldman, çok yaygın doğal özümseme gelişim kuramına karşı çıkarak şöyle der; Bilgi ne onu özümsemeyi bekleyenlere çevreden verilir, ne de ortaya çıkarılmayı bekleyen, çocuğun genlerinde var olan bir özdür.‟ Bilgi gelişiminde, çocuk sanat gibi bir bilgi alanındaki düşünceleri anlamak ve organize etmek için savaşır. Bu bağlamda hem çocuk ve hem de bilgi alanı değişmektedir. Sonuç, insanın dünyayı anlama, deneme ve değiştirmelerine yardımcı olmaya yönelik bilgi alanları ile ilgili olasılıkları kurmaktır (Gündoğdu, 2010, s.134).

Neriman Samurçay, Okul Öncesi Çocuklarda Grafik Faaliyetin Gelişimi Kuramı:

Çocuğun grafik faaliyetinde oluşan hareketin görsel ve kinestetik yanları arasındaki ilişkileri ele alır. Resim çocuğun başlangıçta kendiliğinden olarak elde ettiği ilk denemeleri isteyerek tekrarıdır. Yani çocuk bir anlamda kendi kendini taklit etmektedir. Taklit, yazı grafizminin doğuşunu şartlar. Resim ise kendiliğindendir. Çocuğun kendine özgü çizgilerinden oluşur (Kara, 2010,s.37).

İnci San, Sanatta Yaratıcılık:

Tüm duygusal ve zihinsel ekinliklerde her türlü çalışma ve uğraşın içinde var olan insan yaşamının ve gelişiminin tüm yönlerinin temelini meydana getiren yetidir. Sanatsal yaratıcılık üç evrede ele alınmalıdır. İlki çocuğun kişilik gelişimi ve psikolojik gelişimdir. İkincisi çocuk ve gencin nasıl yetiştirilip eğitildiği ve yaratıcı bir kişilik geliştirmek için neler yapılması gerektiği üzerinedir. Üçüncüsü ise estetiği, sanat felsefesini, sanat tarihini ilgilendiren, sanatsal boyutta yaratıcılığın süreçlerini inceleyip değerlendirir (Kara, 2010,s.37-38).

Marvin Klepsch ve Laura Logie, Çocuk Resimlerindeki İnsan Figürlerinin Anlamlandırılması Kuramı:

Klepsch ve Logie Children Draw and Tell (Çocuklar Çizer ve anlatırlar) adlı yapıtlarında, çocuk resmindeki çizgilere üç açıdan psikolojik yorum getirmişlerdir. Bunları, büyüklük, abartmalı çizgiler ve eksik bırakılan çizgiler olarak sınıflandırmışlardır.

25 Çocuk resmiyle ilgili önemli görüşlerin başında gelişim aşamalarına göre çocuk resmini sınıflandıran görüşler gelir. Bu sınıflandırmaya, Kerschensteiner, Rouma ve Luguet’in önemli katkıları olmuştur. Kerschensteiner, Almanya da çocukların binlerce resmi üzerinde yaptığı inceleme sonucunda yaşlarını da göz önünde bulundurarak şematik resim, görsel görünüşe göre çizilen resim ve üç boyutlu mekânı temsil eden resimler olarak bir sınıflandırma belirlemiştir (Gündoğdu, 2010, s.142).

Hetherington Parke, Çağdaş Çocuk Psikolojisi Kuramı:

Ergenlik döneminde yaşanan sorunlar ile aile arasındaki etkileşime değinirler. Ana-baba tutumu, aile ortamı, aile desteği, aile içi uyum ve ilişkiler, kaygı, depresyon, psikolojik sağlık ve davranış bozuklukları arasında önemli bağlantılar olduğunu ortaya koymuşlardır (Kara, 2010, s.38).

Lowenfeld’in Evreselden Tikele Kuramı:

V. Lowenfeld sanat yoluyla bireyin kendisini ifade etmesinin, sağlıklı bir duygusal gelişme açısından temel önemi olduğuna inanıyordu. Lowenfeld, kendi araştırmalarına dayanarak bütün öğrencilerin “evrenselden tikele” doğru bir gelişim içinde olacaklarını varsayarak, sanatsal gelişime ilişkin bir sınıflandırma yapmıştır. Bu görüşlerine dayanarak “sanat öğretmenlerini, öğrencilerine kendi düşüncelerini zorla kabul ettirmemeleri için uyarmakta ve sorgulama yoluyla öğrencileri güdülemelerini istemektedir” (Özsoy, 2001, s,53).

Strocky-Kırışoğlu, Çağdaş Sanatta Eğitim Kuramı:

Sanat eğitimi dört disiplini, sanat tarihi, estetik, sanat eleştirisi ve uygulamalı çalışmaları birleştirmek için kendi konu kapsamını genişletmiştir. Dolayısıyla da sanat eğitiminin içeriği ve öğretim yöntem teknikleri bu alanlar doğrultusunda hazırlanır. Hedef kitlesi olarak ta örgün eğitim içinde bulunan bireyler ele alınır. Sanat eğitimi her yaşta ki bireyler için gereklidir. Sanat eğitiminin salt amacı sanatçı yetiştirmek değil bireyin yaratıcı güç ve potansiyellerini eğitmek, estetik düşüncesini ve bilincini örgütlemek, sosyal hayatını düzenlemesini sağlamak ve kolaylaştırmaktır (Kara, 2010,s.39).

26 Mary Ericson, Sanat Tarihsel Anlayış Evreleri Kuramı (Prof.Dr. Tayfun Akkaya Tarafından Geliştirilmiş Haliyle):

Her düzeydeki öğrenciye sanat tarihi öğretimiyle ilgili en basit örnekten en zora doğru bir sanat tarihi anlayışı geliştirme amacıyla sorular oluşturmuştur. Bu evreler:

Birinci evre (2-4yaş): Bu yapıtın sizce anlamı nedir? Öznel yanıt verirler. Bir sanat yapıtına baktıklarında kendi bildikleri nesneleri görür ya da ilgi duyarlar.

İkinci evre (4-7yaş): Bu yapıtın sanatçı için anlamı neydi? Sanatçının yaratıcı süreci ile özdeşleşir.

Üçüncü evre (7-9 yaş): Aynı soruya verilen bilinen kalıp yanıtlar.öğrenci sanatçı ile özdeşleşir.’O bunu hatıra olsun diye ya da odayı süslemek için yaptı’ dır.

Dördüncü evre (9–11 yaş): Bu çalışmanın seyircinin anlamı neydi? Öğrenci bir başka zaman ya da yerle ilgili bilgi sahibidir. Tipi yanıt: ‘O bunu öğrencilerine öğretmek ya da rakiplerine üstün olmak için yaptı’dır.

Beşinci evre (11–14 yaş): Bu yapıtın o kültür için anlamı neydi? Öğrenci bir başka zaman ve yerle ilgili bilgi sahibidir. Tipik kalıp yanıt: ‘O idealizmi yansıtıyor’ dur.

Altıncı evre (14–18 yaş): Yapıtın bizler ve bugün için anlamı nedir? Öğrenciler kendi algı ve eğilimlerinin bilincindedirler. Alışılmışın dışındaki yanıt: ‘Gücü ya da zengin sınıfı sürdürmeye yardım etti’ dir (Kara, 2010,s.85-86).

Bu evreler Ericson un önerisini inceleyen Prof. Dr. Tayfun Akkaya tarafından geliştirilmiştir. Ericson un önerdiği altı evreden iki ve üçüncü evreler için bir ayrım yapılmadığı görülmüştür. 4 yaş grubu çocuğu ile 9 yaş grubu çocuğu için aynı düzeyde bir sanat tarihi öğrenimi önerilmiştir. Oysaki zihinsel gelişim 7 yaş dolaylarında tamamlandığı bilimsel çevrelerce kabul edilmiştir. Böyle bir durum mantık ve bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir.

27 M.Ericson’un önerdiği evrelere aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.

Birinci evre (2–4 yaş): Bu çalışmanın sizce anlamı nedir? Öğrenciler öznel yanıt verirler. Öğrencilerin sanat yapıtıyla ilgili nesneler ya da yerlere ilişkin yanıtları sevdikleri eşyalarla olan deneyimleri ile sınırlıdır. Bildikleri nesneleri görür ve ilgi duyarlar.

İkinci evre (4–7 yaş): Bu yapıtın sanatçı için anlamı neydi? Sanatçının yaratıcı süreci ile özdeşleşir.

Üçüncü evre (7–9 yaş): Bu çalışmanın seyirci için anlamı neydi? Öğrenci bir başka zaman ya da yerle ilgili bilgi sahibidir. Tipik yanıt:‘O bunu öğrencilerine öğretmek ya da rakiplerine üstün olmak için yaptı’dır.

Dördüncü evre (9–11 yaş): Bu yapıtın o kültür için anlamı neydi? Öğrenci bir başka kültür yapısı ve değerleri üzerinde bilgi sahibidir. Tipik yanıt: ‘O idealizmi yansıtıyordur’.

Beşinci evre (11–14 yaş):Yapıtın bugün ve bizler için anlamı ne? Öğrenciler kendi algı ve eğilimlerinin bilincindedirler. Alışılmışın ötesinde yanıt: ‘Gücü ya da zengin sınıfı sürdürmeye yardım etti’ dir.

Altıncı evre (14–18 yaş): Sanat yapıtının çok yönlü karmaşık yapısının sorgulanması, sanat uygarlık ilişkisinin belirlenmesi. Sanatın diğer sanat bilimlerinden (sanat tarihi, sanat sosyolojisi, sanat psikolojisi, sanat felsefesi, sanat antropolojisi, estetik ve sanat eleştirisi gibi) yararlanılarak incelenmesi gerekmektedir (Kara, 2010,s.87-88).

28

BÖLÜM III

11-12 YAŞ GRUBUNUN ÖZELLİKLERİ

3.1. 11 12 YAŞ GRUBU

“Ergenliğin başlangıcı olan bu döneme “mantık devri” de denmektedir. Bu çağla yaklaşan gençliğe atılan ilk adımın, bunalımın ilk habercisidir. Zeka ve mantığının yardımıyla bazı sorunlarını çözebilecek durumda olduğu halde yine çocukluğun doğası gereği güçsüz kaldığı anlar sıkça olabilmektedir. Bedensel ve ruhsal yönden çok önemli değişkenliklerin olduğu oldukça kritik bir dönemdir.

Başkalarının görüşleriyle kendilerinkini kıyaslayabilirler. Fiziksel, cinsel ve duygusal statüleriyle birlikte yeni edindikleri bilişsel yetileri, teorik ve sosyal sorunlara karşı ilgilerinin artmasında yardımcı olur (Artut, 2002, s.39).

“Bu dönemde çocukların giderek doğal çevrelerinden haberdar oldukları dikkat çeker. Çocuk ya da ergen bu dönemde yakın çevresinde gördüğü objelerin orantılarını, boyutlarını, derinliklerini çizgilerine yansıtmaya çalışır. Yine bu dönemde çocuğun renk farklılıklarından haberdar olduğu ve rengi en iyi biçimde kullandığı görülür (Yavuzer, 1993, s.45).

“Derinlik, renk ve oran kavramları 9-12 yaşında gelişir. En küçük ayrıntıyı bile fark ederler. Resimlerinde gözlem ve incelemeye dayalı etkiler sıkça görülür. Bu dönemde duygusal gelişimin en yoğun yaşandığı dönemdir. Kaygıları vardır. Yaptığım beğenilir mi? Yanlış yapar mıyım? gibi soruların sıkça sorulduğu bu dönemde öğretmenin konuya ilişkin duyarlılığı sorunları kolaylıkla aşabilir (Bengisu, 2001,s.44).

İçsel özgürlükten yoksun olma; hangi konu ya da alan üzerinde çalışıyorsa, o alan ve konu hakkında yeterli bilgilerden yoksun olma; dış koşullardan ve dış ilişkilerden güvenli olamama; yanlış yapmaktan, yenilgiye düşmekten, alay edilmekten korkma; belli bir otoriteye (baba otoritesi gibi) bağımlı olma; aşırı mükemmeliyetçi olma; tüm öğretim ve eğitiminde akıl ve mantıktan yana ağırlıklı, sağ beyine yönelik, kısaca akademik zekaya dönük bir sistemden geçmiş olma yaratıcılığı etkileyen faktörlerdir (San, 2003, s.12).

29 12 yaş grubu olan ilköğretim öğrencileri fiziksel, duygusal, toplumsal, zihinsel ve yaratıcı özelliklerinde aşırı kararsızlıklar sergilerler. Fiziksel görünüm olarak çirkin ve hantaldırlar, duygusal açıdan, önceden kestirilemeyen hareketler yaparlar. İç çatışma, aşırı sevgi ve kıskançlık duyguları taşırlar. Zihinsel güçleri de kararsız bir biçimde gelişir. Pek çok öğretmen bu çocuklar arasında disiplin kurmakta zorluk çeker. Bu öğrencilerin sanat ürünleri sevgi ve nefret temaları, evi terk etme, kötüye karşı iyi, yaşam ve ölüm vs. gibi çatışmaları yansıtır.

Bu yaşta gerçekliğe ilk adımı attıklarından çizmekten hem hoşlanır, hem de nefret ederler. Gerçekleri aktaramadıklarında düş kırıklığına uğrarlar. Popüler kültürün kahramanları, moda ve spor, müzik, yaşam ve ölüm gibi var oluş konularıyla ilgilenirler. Böylece ilgilendikleri sanat biçimleri; simgeler, modeller, kaset kapakları, mücevherler, resimli romanlar ve mask tasarımlarıdır. Bir şeylerin bilimsel ve mekanik olarak nasıl çalıştığı konusuyla aşırı ilgilenir, teknik konulara kafa yorarlar. Bu evrede seramik, linol baskı, takı yapımı gibi el sanatları ve fotoğrafçılık, video ve bilgisayar konuları hoşlarına gider. Simetrik düzenlemeler, hızlı bir değişim içinde olan bir dünyada denge arayan herhangi bir ergenlik öncesi dönem çocuğunun kararlı ve dengeli olmasına yardımcı olur. “Teorik konulara ilgi duyarlar. Uzun ve dikkat isteyen çalışmalardan hoşlanmadıkları için, okumaya olan ilgi, düzey ve becerileri de farklılık gösterir. Eğlence gülmece, fen ve tabiat olayları ile bunlarla ilgili anlatımlardan hoşlanan bu yaş grubu çocukları, düşüncelerine önem verilmesini arzu ederler