• Sonuç bulunamadı

D ESER SAHİPLİĞİ HAKKINDA KARİNELER

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 8. maddesinde eser sahibi, eseri meydana getiren olarak tanımlanmış olup, bundan başka kanunda eser sahipliği karineleri de düzenlenmiştir. Genel kural, eserde kimin adı belirtilerek yayımlanmışsa eserin sahibinin o olduğudur. Ancak bunun dışında eser sahibinin adını açıklamaması veya kamuya sunulan müstear (takma) adın kamuca tanınmaması gibi hallerde eser sahibinin kim olduğu önem taşımaktadır.

1. Sahibinin Adı Belirtilen Eserlerde

Yayınlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır (F.S.E.K. mad. 11). İlim ve edebiyat eseri, musiki eseri, sinema eserinde eserin nüshalarında, güzel sanat eserinin de aslında adın belirtilmesi halinde, o kişi aksi sabit oluncaya kadar yani kanunen tanınan karine çürütülene kadar eserin sahibi sayılacaktır.

Bir şahsın eseri üzerinde adının belirtilmesi onun manevi haklarındandır (F.S.E.K. mad. 15). Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak umuma arz etme veya yayımlama hususunda karar verme yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. Eser sahibi, adını eserinde belirtmek isteyebileceği gibi adının gizli kalmasını da isteyebilir. Müstear ad veya kısaltma veya diğer bir işaret veya rumuz

kullanma inisiyatifine de sahiptir. Ancak bu durumda kanunda da belirtildiği gibi kamu tarafından bunların kime ait olduğunun bilinmesi gerekmektedir115.

Kanun tarafından kabul edilen karine aksi ispat edilinceye kadar geçerlidir. İspat edecek olan eserde eser sahibi olarak görünen kişi değil, onun eser sahibi olmadığını iddia eden kişidir116.

Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır (F.S.E.K. mad. 11/2). Ancak eserde asıl eser sahibinin adı veya kamuca bilinen müstear adı bulunması halinde bu karine düşecektir.

2. Sahibinin Adı Belirtilmeyen Eserlerde

F.S.E.K. 11. maddesi uyarınca karinenin uygulanmaması halinde, yayımlanmış bir eserin sahibi, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltandır ve eser sahibine ait hak ve yetkileri kendi namına kullanabilir (F.S.E.K. mad. 12). Kanun, bu durumda eserin sahibi olunacağı gibi bir izlenim uyandırsa da eserin sahibi değişmemektedir. Sadece eser sahibi yaptığı sözleşme gereğince, haklarını kullanma ve eser sahibi adına hukuki işlemlerde bulunma imkanı vermektedir. Fikri hakları eser sahibi adına ama kendi hesaplarına kullanacak olan bu kişiler; eseri yayımlayan, yayımlayanın belli olmaması halinde çoğaltan, temsil veya icra yoluyla aleniyet kazanması halinde temsili icra ettiren, konferans halinde sunulan eserlerde konferansı veren şahıstır (F.S.E.K. mad. 12/2). Bu şahıslar hem mali hem manevi hakları kullanabilecek, borçlandırıcı ve tasarrufi işlemler yapabileceklerdir117. Bu durumda koruma süresi, eserin aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır, meğer ki eser sahibi bu sürenin bitmesinden önce adını açıklamış olsun (F.S.E.K. mad. 27/3).

Kanunen tanınan bu karine eser sahibine değil üçüncü kişilere karşı hüküm ifade eder. Eser sahibinin bu karineyi çürütmesi durumunda üçüncü kişilerin iyi niyetli hak iktisapları korunacaktır118. Eser sahibi ile kanunen hakları kullanmaya yetkili olarak saydığı kişiler arasındaki bu ilişki aksi kararlaştırılmamışsa vekalet ilişkisidir119 (F.S.E.K. mad. 12/3).

115

EREL, s.84, AYİTER, s.104, ATEŞ, s.88.

116 EREL, s.84, AYİTER, s.104. 117 GÖKYAYLA, s.213. 118 EREL, s.85, AYİTER, s.105. 119

Vekaletten başka hizmet, istisna ve yayım sözleşmesi de olabileceği doktrinde belirtilmektedir. GÖKYAYLA, s.14.

İKİNCİ BÖLÜM

GENEL OLARAK HAKLAR, FİKRİ HAKLAR, FİKİR ve SANAT ESERLERİ ÜZERİNDEKİ MANEVİ HAKLAR, BU HAKLARIN

DEVREDİLEBİLİRLİĞİ ve MİRAS YOLUYLA İNTİKALİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, üçüncü bölüm ana başlığında fikri hakları düzenlemiştir. Eser sahibinin hakları başlığı altında 13. madde ve devamı maddelerde eser sahibinin manevi hakları (F.S.E.K. mad. 14-18) ve devamında ise mali hakları (F.S.E.K. mad. 20-25 ve 43) düzenlenmiştir. Eser sahibine tanınan bu hak ve yetkiler eserin bütünü ve parçalarını kapsamaktadır (F.S.E.K. mad.13/2). Hiçbir başvuru, tescil, ilan gibi işlemlere gerek olmaksızın yukarıda da belirtildiği gibi eserin meydana getirilmesi ile birlikte, kanundaki ayrık durumlar saklı kalmak üzere, eser sahibi tarafından kullanılabilecek ve ihlaller halinde gerekli müdahalelerde bulunma hakkına sahip olunabilecektir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 27. maddesinde de belirtildiği gibi “herkesin sahibi bulunduğu ilim, edebiyat ve sanat eserlerinden doğan manevi ve maddi menfaatlerinin korunması hakkı” vardır.

Kanun tarafından tanınan bu haklar mutlak niteliğe sahip olup, herkes eser sahibinin bu haklarına uymak durumundadır.

I. GENEL OLARAK HAKLAR ve SINIFLANDIRILMASI A. GENEL OLARAK HAK KAVRAMI

Özel hukukun ana kavramı olan hak, hukukça korunan ve bundan yararlanılması hak sahibinin ya da temsilcisinin iradesine bağlı olan toplum yararı ile sınırlı çıkarlardır120. Hakkın mahiyeti konusunda bir çok teori ortaya atılmış, “irade öğesi” yani hakkı belirleyen en önemli etkenin irade olduğunun savunulmasının yanında, hakta “çıkar öğesinin (menfaatin)” önemli olduğu da belirtilmiştir. Ancak bunlardan yalnız biri hakkı tanımlamak için yeterli olmadığından her iki görüşün

120

ZEVKLİLER, Aydın-HAVUTÇU, Ayşe, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, Seçkin Yayıncılık, 6.bası, Ankara 2005, s.109.

eksik yanlarını tamamlayan karma görüşler ortaya atılmıştır121. Neticede hak, kişilerin korunmaya değer çıkarlarının sağlanabilmesi için hukuk düzeni tarafından verilen iktidardır denilebilir.

Hakları ortak özellikleri nedeniyle çok çeşitli ayrımlara tabi tutmak mümkündür. Konularına göre haklar malvarlığı ve kişi varlığı hakları, devredilebilir olup olmadığına göre devredilen ve kişiye bağlı haklar, bağlılıklarına göre asli ve feri haklar, kullanılmalarının yeni bir hukuki durum oluşturup oluşturmamasına göre alelade (yalın) ve yenilik doğuran haklar ve mahiyetlerine göre mutlak ve nispi haklar olarak ayrıma tabi tutulmaktadırlar.

Hakkın türlerinin ve özelliklerinin belirlenmesi, eser sahibinin haklarının hangi çeşit haklardan olduğunun saptanması ve bu hakların devire konu olup olamayacağının belirlenmesi açısından önemli bulunmaktadır.

B. HAKLARIN SINIFLANDIRILMASI VE ÖZELLİKLERİ