• Sonuç bulunamadı

C BAŞKASININ MEYDANA GETİRDİĞİ ESER ÜZERİNDE SAHİPLİK “Eser Sahibi, eseri meydana getiren kişidir” şeklinde kanunda verilen tanım,

eser sahibinden başka kişilerin, başkasının yarattığı veya kendilerinin yaratmadığı eser üzerinde sahiplik kurmalarını engeller. F.S.E.K. mad. 1/B’ de eser sahibinin tanımı verilirken de eser sahibinin eseri meydana getiren gerçek kişi olabileceği ifade edilmiştir. Ancak bazı durumlarda, teknik mülahazalar ve eserin doğumundaki menfaatler durumu103 halinde, eser sahibi olmamakla birlikte eser sahibinin sahip olduğu bazı hakları kullanma hakkı başkalarına verilmektedir. Bu haklar kişiye sıkı surette bağlı olan manevi haklar değil, mali haklardır. F.S.E.K.’ de “Hakların Kullanılması” başlıklı 18. maddede bazı kişilere belli şartların varlığı halinde mali hakları kullanma yetkisi verilmektedir.

F.S.E.K. mad. 18/1 “mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir” diyerek genel kuralı belirttikten sonra devamında “Aralarında özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar104, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır. … Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir” demektedir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 18. maddesinden de anlaşılacağı gibi tüzel kişiler, işverenler, yayımcılar ve yapımcılar eser sahibi olmamakla birlikte eser sahibinin mali haklarını kullanma imkanına sahip olabileceklerdir. Kanun, bu kişilerin hakları kullanabilmesi için özel sözleşme veya işin mahiyetinin bu durumu gerektirmesini aramıştır.

İşlenme eserlerde ise, eser sahibinin hususiyetini taşımak kaydıyla asıl eserden yararlanılarak meydana getirilen eser yeni bir eser olup, onu yaratan ve esere hususiyetini veren de işlenme eser sahibi olacaktır105. Ancak F.S.E.K. mad. 21’ de belirtildiği üzere, bir eserden onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran

103

ARSLANLI, s.61.

104

Kanunda her ne kadar “haklar” ibaresi kullanılmışsa da kastedilen mali haklar olup, manevi haklar maddenin kapsamında kanaatimce değildir. Bu konuda Yargıtay da bir kararında “işçi-işveren ilişkisinde mali haklar işverene, manevi haklar ise çalışana yani eser sahibine aittir” demektedir. Yargıtay 11.H.D. 23.02.2004T., 7032/1586 sayı. SULUK, s.307.v.d.

105

eser sahibine tanındığından, işleme eserin oluşturulmasında asıl eser sahibinden izin alınması ve o hakkın devralınması gerekmektedir (F.S.E.K. mad. 1/B c-d ve mad. 6)

1. İşveren ve Tüzel Kişiler

Eser sahibi, eseri meydana getiren gerçek kişi olmakla birlikte, kanun yukarıda belirtildiği gibi 18. maddesinde işveren ve tüzel kişilere eser sahibinin mali haklarını kullanma imkanı tanınmıştır. Bir eserin eser olarak korunabilmesi için gerekli olan eser sahibinin hususiyetini taşıması koşulu burada söz konusu olmadığından, işveren ve tüzel kişileri eser sahibi saymak mümkün değildir. Bunlar ancak belirli zorunluluklardan dolayı (örneğin bir eser sahibinin yazdığı romanı kendisinin yayımlaması çoğu kez mümkün olmayıp yayımcılarla eserin yayımı konusunda anlaşması gerekmektedir) mali hakları kullanma yetkisine sahip olmaktadırlar. Bu nedenle bazı teknik zaruretler ve eserin doğumundaki menfaatlerden dolayı, eser sahipliği dışında bazı haklar işverene, tüzel kişilere, yayımcı ve yapımcılara tanınmıştır. Eser sahibi, esere hususiyetini veren çalıştırılandır ve bu kişi aynı zamanda eserin manevi haklarının da sahibidir. Sadece eserin mali haklarını kullanma yetkisine çalıştıran sahip olacaktır. Çalışan, hizmeti karşılığında ücretini alacak olup, mali hakların kullanılması manevi haklarının zarar görmesine neden oluşturursa müdahale edebilecektir106. Çalıştıranın kanun tarafından kendisine tanınmış olan mali hakkı mutlaktır ve herkese karşı ileri sürülebilir107.

F.S.E.K. mad. 18/2’ de düzenlendiği gibi memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran ve tayin edenlerce kullanılır108. Ancak bu kural, çalışan ve çalıştıran olarak nitelendirebileceğimiz taraflar arasında işin mahiyetinden ve aralarındaki özel sözleşmeden aksinin kararlaştırılmaması halinde mevcut olacaktır. Yani, işçi ile işvereni arasında özel bir sözleşme düzenlenmiş ve bu sözleşme uyarınca isçinin

106

Yargıtay bir kararında, “hazırlanan ders ve sınav materyallerinin mali hakların sahibinin davacı okul olduğunu kabul etmiş, manevi haklara sahip bulunmadığından bu konuda dava açamayacağına” karar vermiştir.Yargıtay 11.H.D. 04.06.2001 T.,2687/5080 Sayılı kararı. TEKİNALP, s.135-136.

107 TEKİNALP, s.136. 108

F.S.E.K. dışında buna benzer bir düzenleme B.K 336. maddesinde düzenlenmiştir. “İşçinin ihtiraı” kenar başlıklı 336 maddesi 1.fıkra uyarınca, “isçinin, hizmete ilişkin çalışmasını yaparken yaptığı icatlar, icat çalışması isçinin hizmetine ilişkin borcuna giriyorsa ya da bu koşul hesaba katılmasa bile işveren hizmet sözleşmesinde böyle bir talep hakkını saklı tutmuşsa, işverenin olur” demektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. ZEVKLİLER, Aydın- HAVUTÇU, Ayşe, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Seçkin Yayıncılık, Yenilenmiş 8.bası, Ankara 2007, s.321.

yaptığı eserin mali hakları kullanma yetkisi işverene bırakılmamışsa, bu durumda mali hakları genel kural olan eseri meydana getiren isçi kullanacaktır. İşin mahiyetinin, eserin mali haklarını işveren ve tüzel kişide bırakmasını engelleyecek durumlar mevcut ise yine aynı durum geçerlidir. Bir karikatüristin dergide incelenen konuya uygun olarak ve görevi sırasında yaptığı karikatürlerin kullanılmasında mali hak sahibi gazetede editör ve yayımcı olmakla birlikte, incelenen konuyla ilgili olmayıp elinde özel olarak sakladığı karikatürleri çalıştıranın kullanması, yayınlanması durumunda karikatüristin mali hakları ihlal edilmiş olacaktır. Yine aynı şekilde, üniversitede öğretim üyesi olan eser sahibinin yazdığı makaleler üniversiteye değil, işin mahiyeti icabı eser sahibine aittir109.

Tüzel kişiler için de bu düzenleme geçerlidir. Ancak çalışma tüzel kişi organlarınca oluşturuluyor ise, tüzel kişinin kuruluş amacına uygun olması, çalışma alanı içerisinde bulunması gerekmektedir. Bundan başka, işin görülmesi sırasında ve işle ilgili olarak meydana getirilmiş olması da gerekmektedir110. Aksi halde esere ilişkin haklar tüzel kişiye değil, eseri meydana getiren kişiye ait olacaktır. İşçinin, işle maddi bağı olmayan fikir ve sanat eserini iş esnasında meydana getirmiş olması durumunda buna ilişkin haklar işverene ait olmaz111.

Çalıştıranların hangi anda mali hakları kazanacağı doktrinde tartışmalıdır. Bir kısım yazarlar112 genel kuralın burada da geçerli olduğunu ve eserin çalışan tarafından yaratılmasıyla hakların aslen iktisap edildiğini söylemektedir. Diğer bir kısım yazarlar ise113, eseri kendi isim ve ünvanları altında umuma arz ettikleri veya yayımladıkları anda hakları kazanabileceklerini belirtmektedirler114. Kanaatimizce, eserlerin aleniyet tarihinden itibaren hakları korunduğundan, bu andan itibaren çalıştıranın hak sahibi olduğunu kabul etmek ve her durum için ayrı dikkate alarak sonuca ulaşmak daha doğru olur.

109

EREL, s.80.

110

EREL, s.81, ARSLANLI, s.63, ÖZTRAK, s.44, AYİTER, s.92.

111 AYİTER, s.92. 112 AYİTER, s.114. 113 EREL, s.82. 114 ARSLANLI, s.64.

2. Yayımlayıcılar ve Yapımcılar

Yayımcı ve yapımcı eser sahibi ile yapacağı özel sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir (F.S.E.K. mad. 18/3). Burada mali haklar yayımcıya veya yapımcıya aralarında yapacakları bir sözleşme ile geçmektedir. Çalıştıran – çalışan ilişkisinin söz konusu olduğu durumda, çalışanları tarafından meydana getirilen eserlerin mali haklarını kullanma yetkisinin sahibi durumunda olmaları, F.S.E.K. mad. 18/3 değil mad. 18/2 hükmü içine girmektedir.