• Sonuç bulunamadı

Sınıfta Davranış Yönetimi

Belgede HOŞ GELDİN (sayfa 111-114)

Sınıfta davranış yönetimi sınıf ikliminin olumlu ya da olumsuz olmasını belirleyen en önemli etkenlerdendir. Bu ko-nuda belirleyici olan öğretmenin tutumudur. Eğer öğretmen, “Çocuklar yaramaz, bunların kafası çalışmıyor, bu yö-renin kültüründen kaynaklanan sorunlar var, aileler çocuklarına doğru eğitim vermemişler, bu çocukların zekâlarında sorun var.” diye yaklaşırsa bu konudaki sorunları çözemeyecektir. Çünkü sorunun nedenini etki edebileceği alanın

dışında aramaktadır. Ancak öğretmen, “Bu çocukların sınıftaki olumsuz davranışları benim izlediğim yöntemlerden, benim tutumumdan ve yaklaşımlarımdan kaynaklanıyor olabilir” diye konuya yaklaşırsa bu sorunların çözümüne katkı sağlayabilir. Çünkü sorunun kaynağı öğretmenin etki alanı içindedir. Bu nedenle kendi yöntem, yaklaşım ve tutumu-nu sorgulayarak sorututumu-nu çözme yolunda adım atabilir.

O güne kadar izlenen yöntemlerle mevcut sorunlar çözemiyorsa bu yöntemleri değiştirilmesi gerekmektedir. Belki de sorun bu yöntemlerin uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Sorunlara neden olan yöntemlerle aynı sorunlar çözülemez.

Matematik dersinde sözel, ritmik, müziksel v.b. zekâsı baskın olan öğrenciler matematiksel zekâsı baskın olan öğrenciler kadar başarılı olamayabilirler. Bu öğrencilerin üzerine fazla gidilmesi ilgilerinin azalmasına ve matematik dersini artık sevmemesine neden olabilir. Buradaki sorun öğretmenin öğrencilerinin öğrenmedeki bireysel farklılıklarını dikkate almamasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden öğretmenin matematik dersinde diğerleri kadar başarılı ola-mayacağını düşündüğü öğrencilerin üzerine fazla gitmemesi gerekir.

Kimi öğretmenler öğrencilerinin yüksek sesle konuşmasından dolayı onları sürekli olarak uyarır ama öğrenciler yine yüksek sesle konuşmaya devam ederler ya da öğrenciler yüksek sesle konuştukça öğretmende sesini yükseltir. Ama hiçbir zaman öğretmenin sesi öğrencilerinin sesinden fazla çıkmaz. Böyle bir durumda öğretmenin yapması gereken şey, öğrenciler sesini yükselttiğinde sesini alçaltması, sınıfın sesi alçaldığında da ses tonunu yükseltmesidir.

Öğretmenler özellikle küçük sınıflarda öğrencileri susturmak için “Hadi bakalım çiçek olun.” komutunu vererek öğrencilerin kollarını bağlayarak sessiz kalmalarını istemesi öğrencileri belirli kalıpların içerisine sokmak anlamına gel-mektedir. Bu durum programların kazandırmak istediği yaratıcı,eleştirel düşünme becerileri ile çelişgel-mektedir.

Öğrenciler zaman zaman öğretmenlerinden çeşitli isteklerde bulunurlar. Öğretmen onların isteklerini yerine getirir veya getirmez. Birkaç ısrardan sonra öğretmen teslim olur. Baştan olmaz dediği bir isteği yerine getirirse öğrenciler bunu öğrenir ve sürekli olarak kullanmaya çalışırlar. Demek ki, “Öğretmenimizin teslim olma limiti üç kez ısrar etmek-tir.” diye düşünmeye başlarlar. Öğretmenin duruşu önemlidir ve önemli değişiklikler olmadıkça karar değiştirmek doğru bir yaklaşım değildir.

Yine öğretmenler günlük hayatlarında yaşadıkları iniş çıkışların getirdiği olumlu/olumsuz ruh hâllerini öğrencilerine yansıtmamalıdırlar. Öğretmen her sınıfta ve her derste aynı davranışları göstermelidir.

Öğretmen öğrencilerinin gözünde en önemli rol modellerden biridir. Öğrenciler öğretmenin giyim/kuşamından aksesuarına, saçını taramasından konuşmasına kadar birçok yönünü örnek alırlar. Bu kadar önemli bir rol model olan öğretmenin giyim/kuşamına özen göstermesi, temiz, ütülü, ortama uygun ve abartılı olmayan bir tarzda giyinmesi uygun olandır.

Vücut dili iletişimde önemli bir yere sahiptir. Öğretmenlik mesleği bir yönü ile iletişim mesleği olduğundan öğret-menin vücut dilini etkili olarak kullanması önemli bir başka konudur. Sözel dille vücut dilinin tutarsız olması öğrenciler-de güvensizlik, kızarak gülmesi ise kararsızlık yaratabilir. Öğretmen çalıştığı yörenin kültürünü öğrenciler-de dikkate alarak sözel dille vücut dilini uyumlu ve etkili olarak kullanılmalıdır. Örneğin, iletişim kuracağı öğrenci ile aynı göz hizasında olma-sına dikkat edebilir. Özel alan algısı dar olan öğrencilere fazla yaklaşmayabilir, jest ve mimiklerinin olumlu mesajlar vermesine dikkat edebilir.

Ayrıca vücut dilinin öğrencileri yakından tanımaya yönelik ipuçları veren bir yönü de vardır. Kaygılı, öfkeli, gergin bir öğrenci bu durumunu gizlemeye çalışsa bile bedeni, hareketleri, duruşu onu ele verir. Ellerinin titremesi ve terle-mesi çocuğun kaygılı ve gergin olduğunu ifade eder. Böyle durumlarda öğretmen öğrencisine karşı daha anlayışlı olmalı onun neden kaygılı ve gergin olduğunu anlamaya çalışmalıdır.

Vücut dilinin etkili olarak kullanılması sözel dilin de doğru olarak kullanılmasıyla birlikte daha da etkili olabilir. Öğ-retmenin görevlerinden biri de düzgün bir Türkçenin kullanılmasını sağlamaktır. Bunun için de diksiyonunun düzgün olması gerekir. Bir öğretmen sınıfında kesinlikle yöresel bir ağız kullanmamalı ve kullanılmasına da izin vermemelidir. Kuşkusuz yöresel dil ve şiveler zenginliktir ama öğretmenin görevi düzgün bir Türkçenin kullanılmasını sağlamaktır.

Öğretmen öğrenci iletişiminde önemli olan konulardan biri de öğrencilere ismiyle hitap edilmesidir. Öğretmenin öğrencilerini etiketleyerek onlara, “aptal, kafasız, tembel” demesinin, “tenten, uykucu şirin” gibi çizgi film kahraman-larının isimlerini kullanarak hitap etmesinin doğru olmadığı bilinmektedir. Bunun yanında öğretmenin bazı öğrenci-lerine yönelik olarak, “yakışıklım, prensesim, sınıfın gülü” gibi bir hitap kullanması da diğer öğrenciler için olumsuz bir mesaj içerirken, aynı zamanda bu şekilde hitap edilen öğrencilerde ego şişmesi gözlemlenebilir. Bu nedenlerden dolayı öğretmenin öğrencilerine isimleriyle hitap etmelidir. Aynı şekilde öğrencilerin birbirine taktıkları lakapları da öğretmen tespit edebilmeli ve bunları engelleyici şekilde müdahâle etmelidir.

Sınıfta sağlıklı bir davranış yönetiminin olabilmesi büyük ölçüde öğretmenin öğrencilerini yakından tanımasına bağlıdır. Öğretmen bunun için öğrencilerle ilgili gözlemler yapabilir ve gözlem dosyalarına sıradan olmayan belli davranışları tarihleri ile birlikte not edebilir. Bu notlar öğrenciyi tanıma konusunda kendisine bir fikir verecektir.

Öğretmen öğrencinin ailesi ile ilgili veriler toplayabilir. Öğrencinin öğrenme sitilinin ve baskın zekâsının ne olduğu, ilgileri, yetenekleri, becerileri, alışkanlıkları konusunda toplanan veriler değerlendirilerek öğrenci yakından tanınmaya çalışabilir.

Sınıfta davranış yönetiminde olumlu sonuç alabilmenin yollarından biri de yönerge vermektir. Öğretmen sınıfına yönerge verirken çok dikkatli olmak durumundadır. Yönerge verme, öğrenciyi belli kurallar içinde davranmaya zorla-dığından, emir içeren yönergeler yerine öğrencinin seçim yapabileceği içeriğe sahip nitelikte yönergeler verilebilir. Yönerge verirken dikkat edilecek bir başka özellikte yönerge cümlelerinin başında eylem sözcüklerinin konmaması-dır. Örneğin, “Kitabınızın 25. sayfasını açın ” denildiğinde öğrenciler hemen kitaplarını açmaya yeltenirler, sonra da “Hangi kitabın, kaçıncı sayfasını?” sorusunu sorma ihtiyacı duyabilirler. Bu şekilde önemli zaman kayıpları olmaktadır. Bunun yerine; “Türkçe kitabınızın 25. sayfasını açın.” dendiği zaman soru sorma ihtiyacı azalmış ve sınıftaki olumlu hava bozulmamış olacaktır.

Sınıfta öğretmenlerin öğrencilerini sürekli aynı şekilde uyarmaları, plansızlık, B planının olmaması, kararsızlık gibi nedenlerden dolayı zaman kayıpları olabilir.

Sağlıklı bir davranış yönetimi için öğretmenin tutumu önemlidir. Öğretmenin otokratik davranması kadar aşırı serbest bir tutum takınması da sorun oluşturabilir. Öğretmenin yapması gereken şey, kendisine, öğrencilerine ve başkalarına saygıyı içeren, öğrencileri karar verme sürecine katan, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri ortamlar hazırlayan, farklı fikirleri ötekileştirmeden destekleyen demokratik otoriteyi benimsemek ve uygulamaktır.

Öğretmenin sınıfı nasıl kullandığı da önemli konulardan biridir. Öğretmen genel olarak masasına yakın duruyorsa ya da yazı tahtası ile masası arasında gidip geliyorsa bu sorun yaratan bir durumdur. Böyle yaptığı takdirde masa-sından güç alan, öğrencileri ile arasında mesafe koyan bir öğretmen görün-tüsü verebilmektedir. Öğretmen sınıfı hızlı adımlarla dolaşıyor ve gittiği yerde-ki öğrencilerle iletişim kurmuyorsa bu da istenmeyen bir davranıştır. Önemli olan öğretmenin sınıfını dolaşması değil, yanına gittiği öğrencilerle iletişim kurmasıdır. Örneğin öğretmen soru sorduğu öğrencisinin başına dokunabilir.

Bir başka sorun da öğretmenin bir öğrencisinin defteri ile ilgilenirken sınıfına arkasını dönmesidir. O zaman sınıf karışmaya başlayabilir. Böyle bir durumda yapılacak olan şey beden yakın göz uzak ilkesini uygulamaktır. Yani öğrenci-nin defteri ile ilgilenirken gözle de sınıfın kontrol edilmesidir.

Öğretmen öğrencisinin ödevlerini kontrol ederken eğer öğrencisinin defterine geri bildirimde bulunacaksa bu öğrencinin defterine yazmış olduğu yazının estetiğine zarar vermemeli ve öğrencinin emeğine saygı gösterdiği me-sajı vermelidir. Bütün bir sayfayı kaplayacak şekilde bir imza ile geri bildirimde bulunmak uygun bir davranış değildir. Defterin kenarına uygun bir geri bildirimde bulunmalı ve kendi bitişik el yazısı kullanmalıdır.

Öğretmenlerin öğrencilerinin performansına, tutum ve davranışlarına bakarak onları ödüllendirdikleri ya da ce-zalandırdıkları bilinen bir gerçektir. Ödül ve ceza uygulamaları esnasında öğretmenler bazı noktalara dikkat etmek zorundadırlar. Örneğin ödül ve cezanın öğrenci psikolojisine etkisi, ödül alan çocuğun davranışının pekiştirilmesinin yarar ve zararları, ödül vermenin ödül alamayan çocukların üzerinde oluşturduğu baskı ve etki, cezanın nasıl olacağı, mola, çocuğun bir etkinlikten uzak tutulması, davranışının görmezden gelinmesi, cezanın şiddet içerip içermediğinin bilinmesi ve buna dikkat edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka ilke de öğrenciye değil soruna odaklanılmasının doğru olacağının bilinmesidir.

Öğretmenin önemli görevlerinden biri de öğrencinin motivasyonunu sağlamaktır. Öğrencinin öğrenmeye ihtiyaç duyar hâle getirilmesi, merak etmesinin ve soru sormasının sağlanması için ilginç ve değişik etkinlikler kullanabilir. Sını-fa Sını-farklı materyaller getirmek, bir gün öncesinden çok önemli bir etkinlik yapılacağını söylemek, kısa bir film izletmek, ısınma çalışmaları yaptırmak, geziler düzenlemek vb. etkinliklerle merak uyandırılabilir ve soru sorma ihtiyacı yaratı-labilir. Örnek yaşam öyküleri, başarı hikâyeleri, model kişiler göstermek, hayvanların yaşamlarından örnekler vermek motivasyon sağlayabilir.

Yazı tahtalarının kullanımı da sınıfta öğretmenin dikkat etmesi ge-reken konulardan biridir. Yazı tahtasının temiz ve düzenli kullanılması, tahtayı silerken silgiyi kaldırmadan yukarıdan aşağıya doğru silinmesi, yazı yazarken bir köşeden öbür köşeye geçilmemesi gibi konular dikkat edilmesi gereken konulardandır. Ayrıca öğretmenin tahtayı kullanırken dikkate etmesi gereken bir başka konu da tahtayı kullanmanın anla-maya etki derecesidir. Örneğin: yazı tahtasının sol üst köşesine yazılan yazının anlamaya etkisi %41, sol alt köşesine yazılanın %25, sağ üst köşesine yazılanın %20 ve sağ alt köşesine yazılanın da % 14 etkisi oldu-ğunu bilerek tahtayı kullanması daha etkili olabilir. Öğretmen sınıf içinde davranış yönetimi konusunda öğrencilerine iyi bir rol model olmasının, onların olumlu ve sosyal bir kişilik kazanmalarına da katkı yapabileceği unutulmamalıdır.

Ders etkinliklerinde yazı tahtasının düzenli kullanılması, bilginin sınıflandırılmasını,öğrenmenin kolaylaştırılmasını sağ-layacaktır. Öğrenciler tahtada yazılanları defterlerine geçirirken öğretmen ders anlatmaya devam etmemeli, tahta-nın yazılması için ayrı bir zaman vermelidir. Ayrıca dersin başında o ders ile ilgili tema, etkinlik, kazanımların yazılması öğrenmeye olan merakı arttırarak güdülenmeyi arttırır.

Belgede HOŞ GELDİN (sayfa 111-114)