• Sonuç bulunamadı

3.1. Tasarım Sürecinde Araç ve Teknolojilerin Rolüne İlişkin Tartışma

3.1.1. Aracı Varlığına İlişkin Problemler

3.1.1.1. Süreklilik, Saydamlık

Bir araç ile ilk karşılaşmada aracın boyutları, biçim, ağırlık doku gibi pek çok özelliği kullanıcı için kullandığının çok “farkında” olduğu bir şey iken, kullanım konusunda deneyim arttıkça rahatsız edici farkındalık azalır. Araç McLuhan’ın dediği gibi “bir uzantı” haline gelir. Aracın belli eylemlere nasıl tepki verdiğini öngörülebilmesini Loomis (1992) “bağlantı modelleme” olarak tanımlar. Bu öğrenme süreci, araca verilen komutlar ve araçtan gelen geri besleme ile gerçekleşir. Duyumsal girdilerin, doğru motor çıktılar ile ilişkilendirilmesi ile beden, aracın sınırlarına dek uzatılmış, sürekliliğe katılmış olur.

Süreklilik, araç kullanımında, özellikle de dijital ortamın araç ve gereçlerinde, şeffaflaşmanın ön şartıdır. Araç ancak kullanıcısının hızı oranında çalıştığı, senkronize olduğu durumda şeffaf olabilir. Süreklilik etkisinin artışı, tasarlanan üzerinde daha kesintisiz düşünme ve kurma imkanını verir. Saydamlık arttıkça, kullanıcının amaçları daha kesintisiz olarak üründe ifadesini arayacaktır.

Motor beceriler fiziksel nesnelerin anlaşılması ve kullanılması, jest yapma, dokunmayı algılama ve dokuyu ayırt etme gibi beceriler içerir (Fitzmaurice, 1996). Bu beceriler, insanların öğrenme yolu ile elde edip geliştirdikleri motor davranışlardır. Bilgisayar klavyesinde tuşların dizilişinin öğrenilmesi ve kullanılması gibi, çoğu zaman özel bir çaba gerektirmeyen, az bir bilgi ya da hazırlık ile, bilinçdışı olarak kullanılması öğrenilen davranışlar ve yeteneklerdir. Görsel ve motor becerilerin geliştirilip kontrol edilebilmesi, el ve göz koordinasyonunun sağlanmasını (örneğin düz bir çizgi çekebilmek için) ve deneyim gereklidir.

Ong’un (1986) yazı yazmayı kabullenilmiş, “derinden içselleştirilmiş” ve oldukça saydamlaşmış bir “anlama ve iletişim teknolojisi” olarak tanımladığı gibi, eskiz yapmak da mimari tasarım sürecinde kağıt ve kalem gibi en basit gereçler yardımı ile düşünceyi yeniden yapılandırarak ifade etmeyi mümkün kılan temel bir teknolojidir.

bilinçli bir düşünce ve yorumlama yardımı ile gerçekleşme derecesine bağlıdır. Aracın süreklilik ve saydamlık konusunda potansiyeli kadar, kullanıcının -teknolojik- araçla olan yakınlığı da önemlidir. Bu duruma varmak bir beceri seviyesi elde etmek ile açıklanabilirken, durum esasında bilişsel olmayabilir ya da bilinçli bir farkındalığa bağlanamayabilir. Fakat, kullanıcı bağlantı ve uzantının saydam olduğu bir noktaya zamanla varabilir.

Bryan ve Harter’ın (1899) el becerileri elde etmek üzerine geliştirdikleri teorilerine göre beceri, hiyerarşik “alışkanlıklar” kazanma süreci olarak tanımlanmaktadır. Beceri elde etme performansında zaman zaman görülen durgunluklar, daha ileri seviyeden bir beceri elde etmeye başlamadan önceki safhayı göstermektedir. “Plato” adını verdikleri bu durgunlukların, kullanıcının bir alışkanlığı en üst seviyeden uygulama kapasitesindeyken bir kısıtlama ile karşılaşması ve bu kısıtlamanın daha ileri düzeyden bir alışkanlığın oluşturulması ile kalkabileceğini ifade ederler.

Mevcut dijital ortamın gereci bilgisayarın, iki standart (haptic) dokunum arayüzü klavye ve faredir. Fare el ve gözün, monitör üzerindeki imleç vasıtasıyla koordine olmasını sağlayarak, yapılan işlemlerde süreklilik hissinin kurulmasını sağlamıştır. Fareyi yöneten el hareketinin, ekran üzerindeki imleç ile bağlantılı hareketinin algılanması ile göz ve el arasında koordinasyon kurulmaktadır. Hareketlerin devamlılığı, imleç hareketinde eş zamanlılık ve devamlılık, zihinsel olarak işlemlerin yürütülmesinde süreklilik hissini arttırmaktadır.

Halen bilgisayarların yapısı, ayrı ayrı işlemekte olan birim ve arayüzlerden oluşmakta olduğu için, koordinasyon sürekliliğin ilk şartıdır. Bilgisayarların bilgisayım işlemlerinde işlemci güç ve hızının artması, farklı arabirimler arası koordinasyonun sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Hız ve güç ile bilginin akışındaki süreksizlikler, insan tarafından algılanamayacak bir seviyeye geldiğinde süreklilik hissi kurulur. Ses ve görüşte belli bir tanecik yapısının ötesinde yüzeyler sürekli ve düzgün olarak algılanması gibi, süreklilik algısı bir akış seviyesinin sağlanması ile kurulur.

Bir bilgisayar programını kullanmak için bilgisayarın sistemini anlamak, kullanıcı için gerekli bir bilgi değildir. Bilgisayarın çalışma hızında olabilecek bir kayma, fare ve klavyeyi kullanan kişinin bulunduğu el-göz-zihin koordinasyonundaki çalışmasını engellerken, ortamla olan zihinsel bütünleşmesine de zarar vererek, kendini bilgisayarın ve çalışma ortamının dışında kalmış ve ne yapacağını bilemez duruma sokarak yabancılaşma hissini verebilmektedir. Ancak bir problem ortaya çıktığı zaman, program bozulduğu ya da yapılan işi gerçekleştirme imkanının olmadığı fark edildiği, yani “şeffaflığın” bozulduğu zaman sisteme ilişkin bilgi gereklidir. Bu durumda gerekli düzeltme ya da güncelleştirmeler yapılmak üzere bir bilgisayar sistem uzmanı ihtiyacı olur.

Güncel BDT sistemleri çoğunlukla pek çok farklı girdi ve çıktı cihazlarının kullanımına dayanmaktadır. Bu cihazlar arasındaki mekansal uzaklık ve farklılık; algılanan, görülen mekan ile etkileşim mekanları arasında da uzaklık yaratmaktadır. Farklı cihazlar ile aynı zamanda beraber işlem yapabilmek için bedenin tüm duyuları ile etkin olarak sürece katılması ve duyuların senkronize olmasını gerektirir. El ve göz gibi farklı duyulara ayrı ayrı hitap eden cihazlara ait becerilerin koordine olması, saydamlığı arttırmaktadır. Bu çeşit koordinasyon, araçların fiziksel özelliklerinin devamlılık göstermesi ile olduğu kadar, semantik özelliklerinin de tutarlılığını gerektirmektedir. Nesneler ya da araçların gerçekleştirdiği eylemlerin soyut ya da simülasyon eylemler olarak benzer ya da farklı olması; aralarındaki semantik tutarlılığa ya da tutarsızlığa sebep olacaktır.

Araçların fiziksel kullanım ve semantik ilişkilerin yapısının sürekliliği saydamlık değerlerini göstermektedir. Aracın kullanım maksadı ve kullanımının sebep-sonuç ilişkileri ile, kullanıcının davranışları ve araçların fonksiyonlarının eşlenmesi saydamlık probleminde değerlendirilmesi gereken diğer ilişki biçimlerini gösterir.

Teknolojik araçlarla kurulan ilişkinin saydamlığı bir gereklilik olarak görülmekle beraber, -nötr olmayan- araca olması gereken eleştirel uzaklık aşıldığı takdirde, şeffaflık yürütülen işlemler ve ürün üzerinde planlanmamış dönüşümlerin meydana

gelişinin gözden kaçmasına, ihmal edilmesine sebep olabilir. Örneğin elektronik postaların geleneksel el yazması mektup ile karşılaştırıldığında, kişisellik ve özel olma değerlerinin ne derece zarar görebileceği tartışılabilir.

Süreklilik kavramı, özellikle de günümüzün sayısal teknolojilerine bağlı araçlarında ve aynı şekilde analog temsil araçlarında da geçerli olmak üzere; tasarım sürecinde birbirine bağlanan, izleyen ve entegre pek çok farklı bilgi alanının, bilgilerin biçimsel farklılıkları, bunların birbirine dönüşümü ve iletimi süreçlerinde, biçimlerarası uyumsuzluklarda tekrar tartışılabilir. Temsil biçimleri arasında çevrilen ve iletilen bilgiler farklı oranlar, ölçüler, ölçekler, bakışlar, madde ve malzemeler, ortamlardan gelen süreksizlikler sergilemektedir.