• Sonuç bulunamadı

2.3. Bilgi

2.3.1. Bilgi Kuramda Bazı Yaklaşımlar ve Deneyim

Bilgi kuramda pozivisit yaklaşımlar ve bilgiye bakış, tasarım araştırmalarında “geleneksel rasyonel problem çözme” yöntemleri ile yukarıda sıkça ortaya konulmuştur. Donald Schön ve Max van Manen’in çalışmaları, bilgi ve bilme üzerine geleneksel yaklaşımlardan farklı olarak, bilgi kuramın pratikte uygulanmasına yönelik güncel yöntemler olarak tanıtılması gerekli görülmüştür. Schön’ün bilgiye pozitivist geleneksel yaklaşımdaki ikilem ve problem alanlarına getirdiği çözüm yaklaşımı ve Van Manen’in Schön’ü eleştiren yaklaşımıyla, bilgiye bakışı genişleten anlayışları aşağıda kısaca özetlenmektedir.

Schön’un “teknik akılcılık” ve “irdeleme” yöntemi

“Tasarımın bilimi” bakış açısını temsil eden Herbert Simon’un tasarıma iyi tanımlanmış problemlerin çözümü şeklindeki pozitivist yaklaşımına karşıt olarak Schön (1983), konstrüktivist bir bakış açısı ile, tasarımın her aşamasını karmaşık ve dağınık bir problem alanı olarak ele alır. Tasarımcının belirsizlik, kararsızlık, benzersizlik ve değer çatışmaları durumlarına geliştirdiği sanatsal, sezgisel süreçleri kapsayan bir tanım yapar (Cross, 2001a).

Schön tasarımın teknik ve sezgisel süreçlerini iki aşamalı bir modelde, bütüncül bir çerçevede ele almaktadır. “Teknik rasyonalite” olarak adlandırdığı modelinin ilk kısmına göre pratisyen/tasarımcının değer ve inanışlarından ayrı, nesnel olarak bilinebilecek bir bilgi alanını kabul eder. Tasarımcının, dünyanın teknik bilgisini doğru olarak elde edebilmek için kendisi ve araştırma nesnesi arasındaki sınırı koruması gerekmektedir. Pratisyen özne, bu modelde dünyayı hem gözleyen hem de uzaklığını koruyan gözlemci ve uygulayıcıdır (1983, 1990).

birbirine bağımlı; pratiğin bir çeşit araştırma; “sorgunun duruma bağlı bir işlem, bilmenin ve yapmanın ayrılmaz” olduğu “irdeleyen bir konuşmadır”. Bu perspektifte tasarımcı, her durumu özel ve belirsiz olarak ele alan bir aracı/deneycidir. Tasarımcı durumu kendi amaçlarına göre şekillendirmeye çalışırken, durumun söyleyeceklerine de açık olması ve iki taraflı düşünmesi gereklidir.

Yukarıda ayrıştırmaya çalıştığımız geleneksel olarak nesne-özne, bilgi-eylem, araç ve sonuç karşıtlığında ele alınan bilginin yapısına, edinilmesi ve değerlendirilmesine ilişkin ikilemlere, Schön’ün hem “teknik rasyonellik” hem de duruma bağlı sezgisel geliştirilen sorgudan oluşan ikili modeli bütüncül bir yaklaşım getirmeye çalışır (Cross, 2001a).

Van Manen’in “Bilişsel olmayan bilgi” kavramı

Van Manen, bir eylem alanını tanımlayan “Pratik” kelimesinin, eğitbilim alanında sadece karmaşık ve “pratik” bir meseleyi değil; bunun ötesinde, bir eylem alanında gözlenebilen ya da hissedilebilen açık ve sözsüz pek çok kurallar, kodlar, etkiler ve davranışları ifade ettiğini açıklarken, bilişsel olmayan bir bilgi alanın varlığından bahseder.

Schön’un, eylem ile etkileşim halinde iken eylemden uzaklaşarak eylemi düşünmek şeklinde gidiş-gelişli olarak kurguladığı, eğitimde “eylem halinde irdeleme (reflection in action)” yöntemini; Van Manen, eylem sırasında eylem hakkında düşünmenin önerilmesini “fenemonolojik olarak imkansız değil ise çok zor” olduğunu ifade ederek eleştirir. Karmaşık bilişsel içerik ve bilgilerin aktarılmasından farklı olarak, pratiğin bilişsel olmayan bilgisinin eğitim pratiğindeki öneminin ihmal edildiğini iddia eder.

Van Manen’in önerdiği “bilişsel olmayan bir bilme” (1999) eylemlerimizde, bedenimizde, ilişkilerimizde ve etrafımızdaki şeylerde, bize çok doğal bir şekilde yakın ve bu sebeple görünmez gibi olan başka bir bilgidir. Bu bilişsel olmayan bilme şekillerini aşağıdaki başlıklarda örnekler:

ƒ Bilgi, yaşanıldığı hali ile eylemlerde var olur: Örneğin kendine güvenli davranışta, tarzda ve pratik nezakette ya da alışkanlıklar ve rutin eylemlerde olduğu gibi.

ƒ Bilgi, bedende var olur: Örneğin, şeylerin fiziksel yakınlıklarını hissetmek, jestler ya da tavırlar gibi.

ƒ Bilgi dünya da var olur: Örneğin, dünyamızın şeyleri ile birlikte olmak, evde hissetmek, yerleşmek gibi.

ƒ Bilgi, ilişkilerde var olur: Örneğin, başkaları ile ilişkilerde ya da güven, onay, samimiyet ilişkilerindeki gibi.

Bedenin bilgisini, bedenin dünyaya sağladığı erişim ile tanımlayan Merleau-Ponty (1964) gibi Van Manen, bu bilgileri “bedenin bildiğini”, bu bilgilerin bedende olduğu gibi, dünyada, ilişkilerde ve eylemlerde de saklı bir şekilde bulunduğunu söyler. Bilişsel olmayan bedende bulunan bu bilgi üzerinde, bilişsel bilgide olduğu gibi entelektüel bir kontrol sağlamak mümkün değildir. Entelektüel bir kontrol tavrı, bedenin aslında yapabildiği şeyleri yapamaz, yeteneklerini kullanamaz hale gelmesine sebep olabilir. Bu sebeple Schön’un yöntemini, fenomenolojik olarak imkansız değil ise çok zor olarak ifade etmektedir.

Nesnel bilgiye göre deneyimsel bilgi, öznellik konusunun problemlerini içerir. Öznellik ile ilgili olarak problemler ise bilgiyi değerlendirme konusunda değer ve yargıların oluşması konusuna uzanır. Nesnelliğe karşı duruşun diğer uç noktasında tekbenciliğe varan bir yanılma da mümkündür. İnsan bilişini dünyadaki deneyimlerine temellendirirken, her insanın kendine has farklı kavrama sistemleri, dolayıyla da kendine özgü deneyimleri olacağı unutulmamalıdır. Her insan, zaman ve mekanda özel bir konumda bulunduğundan, kendine özgü deneyimler edinir. Bununla beraber, Lakoff ve Johnson’ın deneyimselci felsefelerinin temelini oluşturdukları “Philosophy in the Flesh (1999)” adlı kitaplarında, temel konularda insanların bireysel, kendine özgü çok farklı deneyimleri olabileceği gibi, tüm insanlarca da anlaşılabilecek temel ortak noktalarının da olacağını ortaya koyarlar. Deneyimselcilik, radikal olmayan öznellik anlayışını bilgi olarak kabul eder. Cisimleşmiş zihin (embodied mind) olarak tanımladıkları insan bedeni, bu

deneyimleri taşıyan bir aracı, bir araç gibidir.

Mimari tasarımda bilgi de, en bilimsel ve teknik olandan en ruhsal ve özel alana kadar genişleyen bir bilgi alanını içerirken, beden ve bedene ait taşınan deneyimler tasarımcı ya da kullanıcının, mimari ve mimari süreçlerle ilgili kişisel iç ve dış dünyasının arayüzünü oluşturan kritik öneme sahiptir. Bu bakış, tez kapsamında, tasarım araç ve teknolojilerinin, tasarımcı ile tasarladığı konusu, nesnesi arasındaki alanı her türlü düzenlediği ve bu sebepten tasarımcıyı ürününe yönelik olarak çok yönlü olarak etkiliyor olması ile araştırılmaktadır.