• Sonuç bulunamadı

Sürdürülebilirlik ve Cari İşlemler Açığı

3. BÜTÇE AÇIĞI VE CARİ İŞLEMLERE YÖNELİK TEORİK VE KAVRAMSAL

3.1. Cari İşlemler Açığının Kavramsal Çerçevesi

3.1.3. Sürdürülebilirlik ve Cari İşlemler Açığı

Sürdürülebilirlik kavramı var olan makroekonomik koşulların sürdüğü ve bu tür politikalarda bir değişiklik gerçekleşmediği durumlardır. Cari işlemlerdeki açıkların kaynaklarına bağlı bir şekilde iyi ya da kötü, sürtülebilir ya da sürdürülemez olup olmadıkları açıklanmaktadır. Razin ve Milesi-Ferretti (1996), cari işlemlerdeki açıkların sürdürülebilir olup olmadıkları konusunda tasarruf-yatırım eğilimi, büyüme, ülkenin dışa açıklığı, döviz kuru rejimi, mevcut politikaların sürdürülebilirliği, cari işlemlerdeki açıkların hacmi, mevcut bulunan politika uygulayıcılarının kredibilitesi, sermaye hareketlerinde ortaya çıkan serbestlik benzeri değişkenlerin dikkate alınması gerektiğini belirtmektedirler.

i. Tasarruf-Yatırım Eğilimi: Yatırım artışının meydana gelmesi cari işlemler açığını

da arttırmaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan cari açıkların bir sorun şeklinde görülmemesi gerekmektedir. Kamu kesiminde özellikle cari açıklar yoksa ve tasarruf oranında bir gerileme oluşmazsa cari açıktan korkulmamalıdır. İfade edilen bu durum literatürde Lawson Doktrini olarak kabul görmektedir. Edwads (2001), cari işlemler dengesinde kamu kesiminden kaynaklanan bozulmaların görülmemesi

şartıyla kamu kesiminin, özel kesimin hangi miktarda tasarruf etmesi ya da yatırım yapması gerektiğini bu kesimin kendisi dışında başka kimselerin daha iyi bildiğinin öngörülemediği ifade edilmektedir. Dolayısıyla cari işlemlerde meydana gelen açıkların özel kesimin davranışları aracılığıyla belirlenebilmesi durumunda bir tedbir alınmasına gerek olmadığı belirtilmektedir.

ii. Ekonomik Büyüme: Cari işlemlerdeki açık ekonomik büyümenin ne derecede

büyük olursa o kadar fazla sürdürülebilir olmaktadır. Yüksek orandaki GSYİH büyümesi, beklenen verimliliğin artmasıyla çok yüksek oranda yatırımların artışına yol açabilir. Aynı zamanda yüksek oranlı büyüme daha yüksek oranda beklenen gelire ve özel tasarruf oranlarında geçici bir şekilde gerilemelere sebep olabilir. Genel anlamda sabit şartlar altında hızlı büyüme Dış Borç/GSYİH oranında küçük miktarda bir artışa sebep olacağından ülkenin mevcut olan dış borcunu ödeyebilmesini olası hale getireceğinden yüksek oranlı büyüme cari işlemlerdeki açıklar ile ilişkili ve sürdürülebilir olmasına bağlıdır.

Cari işlemlerde meydana gelen açıklar sabit kur rejiminde ya da finansal açıdan kapalı olan ekonomide, bu açıklar veya döviz kurunu sürdürebilecek derecede olan rezerv yoksa ülke için bir sorun teşkil edecektir. Sabit kur rejiminde finansal olarak kapalı olan ekonomide ülke bu kuru sürdürebilmek amacıyla elinde bulunan rezervleri oranında açık verebilir. Aksi durumda açıklar sürdürülemez ve ülkedeki ekonomi rejiminde değişiklikler ortaya çıkabilir. Dalgalı kurda ya da finansal açıdan açık olan ekonomideki cari işlemlerdeki açığın ülke açısından sorun teşkil edip etmediği ekonomideki kırılmaların olup olmamasına bağlıdır. Özmen (2004), kırılgan yapıların belirleyici olmadıkları bir ekonomik yapıda, serbest olan kur rejimi, cari açığa bu kurun intibak edeceğini ve belirtilen bu kurun “şok emici” rolü üstleneceği ifade edilmektedir. Ancak bu kırılganlıklar “şok emici” kuru kolay bir biçimde şok arttırıcı/yaratıcı konuma getirebilir.

iv. Ülkenin Dışa Açıklığı: Dışa açık olma oranı; ihracatın gayri safi yurt içindeki

hasılaya olan oranı (X/GSYİH), ithalatın gayri safi yurt içindeki hasılaya olan oranı (M/GSYİH), veya ithalat ile ihracat toplamının gayri safi yurt içindeki hasılaya olan oranı (X+M/GSYİH) şeklinde ortaya konulmaktadır. Bir ülkenin dış ticarette olan açıklığı dış ticaretteki hadlerin bozulma ya da dış talepte meydana gelecek olan

borçlarda servis sağlayabilecek veya dış borçları azaltabilecek döviz kazancı yaratmak amacı ile ülkenin dış ticarete konu olan ürünlerin üretilmesine ağırlık vermesi önemli görülmektedir.

Dışa açık ve küçük olan ekonomide dışa açık olma oranı yüksek olduğundan yurt dışında meydana gelen gelişmelerden ülke ekonomisi etkilenebilmekte ve uygulanmaya çalışılan iç politikanın devam ettirilmesi zorlaşabilmektedir. Dışa açık olma oranının nisbi olarak düşük seyrettiği ABD benzeri büyük ekonomilerde dışa açıklık oranı küçük olmaktadır. Ortaya çıkan bu sonuç dış dengenin belirleyicisi olarak karşımıza çıkarak iç dengenin sağlanması gerekliliğinin sanayileşmiş ülke yapılarına nazaran gelişmekte olan ülkelerde daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır (Vhysnyak 2000, 33).

v. Mevcut politika uygulayıcılarının kredibilitesi Bir ülkede cari işlemlerde

açıkların meydana gelmesi bu açıkların finanse edilmesi ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. Bir ülkenin dış açığı ya da döviz ihtiyacı hızla artar ve belirli limitleri aşarsa, dışarıdan kredi sağlayanlar yeni kredi verme konusunda isteksiz davranabilirler. Hatta verdikleri kredileri geri çağırabilirler.

Artan borç, ülkenin borcunu geri ödeyememe riskini doğurmaktadır. Dolayısıyla ülkeler dış açıklarını sınırsız bir şekilde artıramazlar.

vi. Sermaye hareketlerindeki serbestlik: Sermaye hareketlerinde serbestlik arttığı

sürece ülkelerin dış şoklar ile karşılaşabilme riskinin de arttığı görülebilir. Daralmadaki hız ve boyut dikkate alındığında bu kriz şeklinde de ortaya çıkabilir.

vii. Mevcut Politikaların Sürdürülebilirliği: Mevcut olan politika uygulamalarının

önemli bir kısmının değiştirilmesini gerektiren veya krize sebep olabilecek dengesizliklerin var olması durumunda cari işlemlerdeki açıkların sürdürülemez bir hale geldikleri ifade edilmektedir. Ortaya konulan politikalarda bir krizin veya değişikliğin yaşanması iç ya da dış şoklardan kaynaklanabilir. Dışsal sektör krizi, bir kur krizi veya dış borç krizi olmak üzere iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. (Roubini; Backus 2003, 18). Sürdürülebilir bir cari işlemler açığı, bu krizlere meydan vermeksizin yürütülebilir bir açıktır.

viii. Cari İşlemler Açığının Hacmi: Sürdürülemeyen cari işlemlerdeki

dengesizliklerin krize yol açtığını kanıtlayan örnekler Cari İşlemler Açığı/GSYİH oranının yüksek olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Dornbusch (2001), ülkedeki paranın hızlı ve %25’ini bulan reel değerlenmesi ile Cari İşlemler Açığı/GSYİH oranının %4 olması halinde cari açıkların sürdürülebilirlikten çıkacağını belirtmektedir. Herhangi bir ülkedeki cari açık oranı belirtilen bu kritik değeri aştığında dikkat edilmeli ve ülkenin krize açık hale gelmiş olabileceği gözden kaçırılmamalıdır (Uygur 2001, 25).

Ülkenin dışarıya karşı olan yükümlülüklerindeki vade yapısı, ortaya koyduğu yükümlülük biçimi (hisse senetleri ve borçlar), faiz ile döviz kompozisyonuna yön verebilme imkanına sahip olabilir. İhracat sektörünün küçülen yapısı, dış borçların yüksekliği, tasarruflardaki düşüklük ve finansal yapıda denetimin zayıf olması neticesinde birkaç sene içerisinde cari açıklarda sürdürülemez bir durum yaşanması meydana gelebilir