• Sonuç bulunamadı

Sözleşmeden Doğan Borç İlişkisi 79

3.1. BORÇLU İLE ZARAR GÖREN KİŞİ ARASINDA BİR BORÇ

3.1.1. Borç İlişkisinin Kaynakları 79

3.1.1.1. Sözleşmeden Doğan Borç İlişkisi 79

Borçlu sözleşme ilişkisi çerçevesinde yerine getirmekle yükümlü olduğu bir borcunun ifasında veya söz konusu sözleşmesel borç ilişkisinden doğan hakkının kullanılmasında kural olarak yardımcı kişiye başvurabilir. Nitekim, uygulamada da borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden dolayı sorumlu tutulduğu çoğu durumda borçlu ile diğer taraf arasındaki borç ilişkisinin kaynağı bir sözleşmeye dayanmaktadır.

Sözgelimi, kira sözleşmesinde kararlaştırılan tarihte kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etme ve sözleşme süresi boyunca bu durumda bulundurma yükümlülüğü altında bulunan kiraya veren, kararlaştırılan tarihte kiralanın anahtarlarını teslim edecek olan emlakçının veya kiralananın tamiratı için çağırdığı ustanın davranışlarından sorumludur. Bunun karşısında, kiracının kiralananı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme hak ve yükümlülüğü bakımından ise, kiralananda kiracı ile beraber oturan aile bireyleri, kiralanana gelen misafir ve müşteriler ve kiralananın temizliği veya tadilatı için kiracı tarafından çağrılan kişiler kiracının yardımcı kişisi sayılırlar230.

230 Sözgelimi, Helvacı, Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2005/990 esas sayılı dosya ile görülmekte olan dava hakkında vermiş olduğu yazılı hukuki mütalaada, davacı kiraya veren Grundig Elektronik Anonim Şirketi ile davalı kiracı Beko Elektronik Anonim Şirketi arasında akdedilen kira sözleşmesi uyarınca, tüzel kişi olan kiracının organları dışında kalan kiralananda çalışan personellerinin, kiracının kiralananı özenle kullanma borcu bakımından kiracı tüzel kişinin yardımcı kişisi olduklarını ve kiracının bu kişilerin borca aykırı fiillerinden dolayı kusursuz olsa dahi sorumluğunun gündeme gelebileceğini ifade etmektedir. Bununla birlikte, yazar, haklı olarak, her ne kadar somut olayda kiracı yardımcı kişi kullanmış ise de, borçlunun sırf bir yardımcı kişiye başvurduğu için sorumlu tutulamayacağını, borçlunun yardımcı kişilerin eylemlerinden sorumluluğunun doğabilmesi için yardımcı şahsın borçlunun borcuna aykırı bir davranışla alacaklıya zarar vermiş olması gerektiğini belirterek, gerek kiracının gerekse personellerinin kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanma borcuna aykırı bir davranışta bulunmamaları karşısında BK m. 100’ün uygulanması için gerekli şartların oluşmadığına ve dolayısıyla da kiracının sorumlu tutulamayacağına kanaat getirmiştir. Helvacı, Hukuki Mütalaalar, s. 167 – 180.

80

Borçlu ile zarara uğrayan kişi arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi TBK’nın "Özel Borç İlişkileri" kısmında ya da özel bir kanunda düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden birine dayanabileceği gibi, herhangi bir kanunda düzenlenmeyen atipik bir sözleşmeye de dayanabilir231.

Borçlu ile zarara uğrayan diğer taraf arasındaki sözleşme tipinin kanunda düzenlenmiş olması hâlinde, öncelikli olarak bu hükümlerde borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden dolayı sorumluluğuna ilişkin özel bir sorumluluk normu düzenlemesi bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir. Zira, söz konusu sözleşme tipi bakımından yardımcı kişilerin fiillerinden dolayı sorumluk ayrıca düzenlendiği takdirde, özel hüküm niteliğinde olan bu hükmün TBK m. 116 karşısında öncelikli olarak uygulanması gerekecektir232. Sözgelimi, Türk Ticaret Kanunu ("TTK")’nun 879 uncu maddesinde, eşya taşıma sözleşmelerinde, taşıyıcının, kendi adamlarının ve taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumlu olacağını öngören özel bir sorumluluk hükmü bulunmaktadır. Buna göre, söz konusu özel hüküm, taşıyıcının, yardımcılarının taşıma sırasındaki fiillerinden dolayı, taşınan eşyanın zayi olması, hasara uğraması ve teslimde gecikme yaşanması dolayısıyla sorumluluğu bakımından öncelikle uygulanmaktadır. Bununla birlikte, taşıyıcı yardımcı kişilerin taşınan eşyanın zayi olması, hasara uğraması ve teslimde gecikme yaşanması dışında başka bir zarara sebebiyet vermesi hâlinde, yardımcı kişilerin fiillerinden dolayı TBK m. 116 uyarınca sorumlu olur233.

231 Doktrinde genel olarak unsurları ve bunların bir araya gelme tarzları kanunda düzenlenen sözleşmelere tipik veya isimli, buna karşın kanunda düzenlenmeyen sözleşmelere ise atipik veya isimsiz sözleşmeler denmektedir. Saibe Oktay, İsimsiz Sözleşmelerin Geçerliliği, Yorumu ve Boşlukların Tamamlanması, İÜHFM, C: LV (1996), s. 264 – 296, s. 263 - 264.

232 Sözgelimi vekâlet sözleşmesinde, vekilin vekâlet sözleşmesinden doğan işin görülmesini alt vekile bırakma yetkisi bulunması hâlinde, vekilin alt vekillerin fiillerinden dolayı sorumluluğu TBK m. 507’de yer alan özel düzenleme ile sınırlandırılmıştır. Bu hükme göre, vekil sadece alt vekili seçmede ve ona talimat vermede gerekli özeni göstermekle yükümlü olduğundan, vekil, alt vekili seçmede ve ona talimat vermede kusursuz olduğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. TBK m. 507’nin uygulanmasına ilişkin ayrıntılı açıklama için bkz: s. 68 vd.

81

Borçlu ile zarara uğrayan kişi arasında sözleşmeden doğan bir borç ilişkisi bulunması hâlleri arasında, hem zarara uğrayanın hem de yardımcı kişinin borçlunun hizmetinde olduğu durumlar, bir diğer ifadeyle borçlunun bir işçisinin bir diğerine zarar vermesi durumuna özel olarak değinmekte fayda vardır. Borçlunun bir işçinin diğerine zarar verdiği durumda, borçlunun TBK m. 116’ya göre mi, yoksa TBK m. 66’ya göre mi sorumlu tutulacağının tespitinde belirleyici olan faktör, borçlunun zarar veren işçiyi, zarara uğrayan işçiyle yaptığı hizmet sözleşmesinden doğmuş bir yükümün ifasında veya aynı sözleşmeden doğmuş bir haktan yararlanmada kullanmış olup olmadığıdır. Zarar veren işçiye, borçlu ile zarar gören işçi arasındaki hizmet sözleşmesinden doğan bir yükümlülüğün ifası veya hakkın kullanılması amacıyla başvurulduysa ve bu sırada kendisine başvurulan işçi diğerine bir zarar verirse, borçlu meydana gelen zarardan TBK m. 116’ya göre sorumlu olur. Buna karşın, uygulamada daha çok karşılaşılacak şekilde, zarar veren işçi yukarıda belirtilen sözleşme ile bir ilgili olmaksızın, başka bir işi gördüğü sırada borçlunun diğer bir işçisine zarar verecek olursa, borçlu bu zarardan dolayı TBK m. 66 gereğince sorumlu olur234. Benzer şekilde, TBK m. 116 hükmü, iş yerinde iki işçinin kendilerine verilen görevden bağımsız

234 İmre, s. 156 – 157; Karahasan, Sorumluluk Hukuku, s. 559; Tuhr, s. 595, dn. 30. Bu hususta, Yargıtay’ın, davacıların murisinin işe gitmek üzere bindiği banka servisinde fren patlaması sebebiyle meydana gelen kazada hayatını kaybetmesi dolayısıyla hem işveren bankaya hem de taşımacılık hizmeti veren firmaya karşı aşmış olduğu maddi - manevi tazminat talepli davada vermiş olduğu kararında yer alan şu ifadeler özellikle, davalı bankanın, yardımcı kişi olarak kabul edilen servis şoförüne davacılar murisi olan işçinin taşınması yükümlülüğünün ifası amacıyla başvurulup başvurulmadığının incelenmesi gerektiğinin belirtilmesi bakımından dikkat çekicidir: “Somut olay incelendiğinde; davacılar murisinin davalı banka personeli olup, davalı banka tarafından temin edilen araçla iş yerine gitmekte iken servis aracının frenlerinin patlaması ile meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiği tartışmasızdır. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda mahkemece davalı bankanın sorumsuzluğuna ilişkin verilen hüküm eksik incelemeye dayalıdır. Mahkemece öncelikle davalı bankanın, personeli olan davacılar murisini taşıma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının araştırılarak olaya uygulanacak kanun hükmünün tespit edilmesi ve bu aşamadan sonra gerektiği takdirde davalılar arasında yapılan sözleşmenin irdelenerek davalı bankanın sözleşme konusu taşıma işini denetleme ve kontrol yetkisinin bulunup bulunmadığının saptanması, bu hakkının bulunduğunun tespiti halinde sözleşmedeki davalı bankanın sorumsuzluğuna ilişkin düzenlemelerin zarar gören üçüncü kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinin düşünülmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelmeye ve yeterli gerekçeye dayanmaksızın davalı bankanın sorumsuzluğunun kabulü ile hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru gözükmemektedir.” Yargıtay 11. HD, T. 19.6.2000, E. 2000/1672 K. 2000/ 5679. Bkz: Kılıçoğlu, Tazminat Hukuku, s. 307.

82

olarak kavga etmeleri sırasında diğer bir işçiye verdikleri zarar dolayısıyla işverenin sorumluluğu bakımından uygulama alanı bulmaz235.