• Sonuç bulunamadı

BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. SÖYLEM DÜZLEMİ

4.1.1.1.2. SÖYLEYİŞ TEMPOSU

Söylem düzleminin diğer bölümlerinden birisi de söyleyiş temposudur. Sözcüklerin okunuşlarında farklı uzunluk, titrem ve süre değerleri olmasına rağmen sanatsal söylem içerisinde kimi sözcükler olduklarından daha uzun ya da kısa okunabilmekte, metnin ve sözdizimin temposunu etkileyebilmektedirler. Gramatikal yönden bakılacak olursa bir sesin sürem bakımından uzunluğu ya da kısalığı ünlü uzunluğu denen konuyla ilintilidir. Türkçenin tarihi derinliği içerisinde uzun ünlüler olmasına rağmen bunların sayısı, süresi ve kullanım değerleri zamanla kısalmış, enerji ve süre değerleri düşmüştür. Klasik anlayışa bağlı dilbilgisi uzmanlarının Türkçedeki ünlü uzunluğunu reddetmelerine rağmen Talat Tekin’in bu konudaki çalışmaları sonucu Türkçede, Arapça, Farsça ve diğer dillerden ödünçleme yoluyla geçen kelimeler dışında da uzun ünlülerin olduğu artık yaygın bir görüş haline gelmiştir. Söyleyişteki tempoyu belirleyen unsurlardan birisi de, divan şiiri kelime kadrosu içerisinde hayli yekûn tutan bir heceden daha uzun değerlere sahip ünlülerdir. Vurgu, tonlama, intonasyon gibi telaffuzdaki ve okuyuştaki tasarruf farklarına ilave olarak ünlü değerleri de, söyleyişte tempoyu belirleyen önemli bir etkendir.

savaş tasvirlerinin yapıldığı şiirlerin söyleyiş tempoları da birbirinden doğal olarak farklı olacaktır. Ayrıca şiirin biçimsel görüntüsü, usûl-vezin ilişkisi gibi teknik dinamikler de yine bu kısma dâhil edilebilir.

Pospelov bu konuda şunları söylemektedir:

“Son olarak, seslendirmenin bir başka bileşeni de söyleyiş temposu’dur. Tempo deyince, tümcelerin söylenişindeki hızlılık ve yavaşlık derecesini ve ayrıca hızlanmayı ve yavaşlamayı anlıyoruz. Müzikte olduğu gibi sanatsal edebiyatta da, bir eserin veya eserdeki bölümlerin sunuluş temposu, o eserin düşünsel içeriğine ve imgesel cisimleşmesine bağlı olarak değişmetedir. (…) sanatsal söylemde ve özellile lirik söylemde de, her ne kadar temponun çok kesin bir belirlenişi ve bunun metronom ile saptanışı olanaksızsa da, gene müziktekine benzer bir gidiş görülmektedir. (…) sanatsal edebiyatta, sözdiziminin seslendirme ile olan ilintisi de göz önüne alınırsa (ki bu, sesli okumayı gerektirir), o zaman ayrı ayrı sözdizimi görüngülerinin ankaşılması da daha kolaylaşır.” (Pospelov,2005:394)

Divan şiiri üretildiği ve tüketildiği ortam gereği sözlü sunumun şiirin edebî kıymetini önemli ölçüde belirlediği bir şiir şubesidir. Bu bakımdan şiirleri üretiliş amaçlarına en uygun bir biçimde sunmak, söylemi en uygun tempoda okuyup şiiri ortaya koymak şairlerin önemli amaçlarından birisidir. Divan şiirinin devlet-sanat-patronaj-himâye-maddi karşılık gibi şiir ve sanat ötesi dış dinamiklerle ilgili maddi (parasal) yönünü her ne kadar kasîdeler oluştursa da şairlerin edebî yeterliliklerini en çok gösterdikleri şiir formları gazellerdir ve bu gazeller patronaj sistemi dışında deyim yerindeyse gerçekten şiirden iyi derecede anlayan kişilerin yanında okunup aynı hızda övgü ve yergilerin alındığı sanatsal şiir biçimleridir. Bu sebeple şiirin temposu ve sunuluşu estetik değerini belirlemede önemli bir kıstastır. Gazellerdeki söyleyiş temposu konusunda bazı örnekler vermek gerekirse:

Bütân kim secde-i ebrû-yı matlûb eylemişlerdir

Bizi hem deyre hem mihrâba mensûb eylemişlerdir (46:1)

Dizelerinde şâir, put kadar güzel olan sevgilisinin kaşının güzelliğine aldanıp kendisini oyuncağa çevirmesinden bahsetmekte, iki arada bir derede kaldığından bir çeşit imân ve itikâd bunalımı geçirdiğinden yakınmaktadır.

Kararsızlık, şâiri; hem manastır hem de câmi yolcusu yapmıştır. Bu beyit, anlamı ve kuruluşundaki yapısal özelliklerinden dolayı yavaş ve alçak bir tempoda okunmaktadır. Gālib’in gazellerindeki belirleyici unsur, ses düzlemi değil anlam düzlemidir. Bu sebeple şiirlerinin söyleyiş temposunu da genelde söylem düzleminden çok anlam düzlemi belirler. Gazelin diğer iki beytinde de, aynı yavaş tempo söz konusudur:

O Yûsuf-pîrehenler hayf kim pinhân olup dilden Bu mirâtüs-safâ-yı çeşm-i Yakûb eylemişlerdir (46:2) Ne yapsın tavrını bozmadı ammâ bozdurup âhir Güzeller Gālib-i nâ-çârı mağlûb eylemişlerdir (46:5)

Alttaki beyitte ise (50:4) temponun yavaş olmasını sağlayan unsurlar terkibler ve söz tekrarlarına dayanan anlatım özellikleridir. Şairin kanlı gözyaşları da, tıpkı gül gibi gülün geçtiği yollardan geçip gül suyuna dönüşmektedir.

Riyâz-ı reng-i cemâle gider bu hûn-ı sirişk O râhdan ki geçip bûy-ı gül gül-âba gelir (50:4)

Aşağıdaki beyitte (50:5) ise şâir, “ne….. ne” bağlacını anlatımın hızını yavaşlatmak için bir araç olarak kullanmıştır. Sevgilisinin hattını (Yüzündeki ayva tüylerini) şekil itibariyle Freng (Sadece Fransız değil tüm batı milletlerini belirtmek için kullanılan tabir) yazısına benzetmiştir. Osmanlı alfabesiyle yazıp çizen şair için yabancı bir milletin alfabesinin anlaşılmaz ve eğri büğrü gelmesi gayet doğaldır. Şair anlayıp yorumlayamadığı bir durumu karşısındakine sorar tarzda alçak bir tempoda bu beyti söylemiştir.

Hat-ı Fireng gibi zülf ü ebrûvân kec ü mec Ne anlanır rakam-ı mekri ne hisâba gelir (50:5) Aşk bir şem’-i ilâhîdir benim pervânesi

Yavaş bir tempoda okunan bu gazelde (328) ise şâir tanım cümlelerinden ve devriklemelerden yararlanarak söyleyiş temposunu düşürmüş, beytin hızını yavaşlatmıştır. Aşk ve şevk nedir? Sorularına cevap mahiyetindeki (328:1) beyitte şair aşk ve şevk kavramının kendince düşük bir tempoda tanımını yapar. Kaldı ki aşk, anlatmakdan ziyade hissetmeye dayalı tanımı yapılabilen bir olgudur. Gālib için aşk ilâhi bir mumdur ve kendisi de onun etrafında dönüp duran bir pervanedir. Şevk ise bu tanımda bir zincirdir. Şairin gönlü ise bu zincirin bağlı bulunduğu köşktür.

Mahrem-i râz olalı gamzenle oldu hâtırım Âşınânın âşınâ bîgânenin bîgânesi (328:2)

Söz tekrarları ve derecelendirmenin kullanıldığı (328:2) nolu beyitte şâir ilâhi sırlara eriştiğinden beri iyice kendinden geçtiğini, kendini bilmediğini söylemektedir. Bunu yaparken de âşinâ (tanıdık, bildik), ve bî-gâne (yabancı, umursamaz, kayıtsız) gibi birbiriyle zıt iki kavramı ikileme şeklinde iki kez kullanmış, söyleyişin temposunu yavaşlatmıştır.

Gitdik sipihr-i çârüme dek çâre-hâh olup Derdâ ki Îsî-i dil-i bîmarı görmedik (186:2)

Beytinde derdâ sözcüğündeki hayıflanma ifâdesi, Bak devr-i vâjgûne felek neyledi bize

Cem meclisinde sâgar-ı serşârı görmedik (186:3)

Beytinde ise Bak! Sözcüğündeki seslenme ifâdesi anlatımın hızını ve söyleyişin temposunu düşürmüştür.

Kılıcı kanlı eli kanlu dili kanlı güzel

Deşt-i âşûba aşîret begi Türkmenli güzel (202:1)

Yukarıdaki beyitte ise kanlı sözcüğünün tekrarı bu kez anlatımın temposunu biraz yükseltmiş, beytin hızını ortalama bir tempoya çekmiştir. Türkmen bir güzelin övüldüğü beyitte şair tıpkı sevdiğini karşısına almış, ona övgüler düzen bir zeybek görüntüsü çizmektedir. Ortalama bir tempoda

okunan/söylenen bu gazel Türk halk şiiri üslubuyla yazılmıştır. Gazelin Türk-i Basit etkisiyle kaleme alındığı söylenebilir.

Diğer beyitlerde de aynı tempo ve üslup söz konudur. Bir abâ-pûş u yavuz atlı vü Bagdâd pûşulu

Âlevî-kîş ü dervîş-dil ü Osmânlı güzel (202:2) Görücek dûrdan uşşâka belâlar kızarır

Şemseli al kaput âteşi kaftânlı güzel (202:3)

Örneklem gazellerin söyleyiş temposu özelliklerini bir tablo üzerinde gösterilecek olursa:

Tablo 1: Söyleyiş Temposu Tablosu

Gazel No Hızlı Tempo Ortalama Tempo Yavaş Gazel No Hızlı Tempo Ortalama Yavaş Tempo 1 + 138 + 4 + 139 + 5 + 145 + 7 + 153 + 8 + 160 + 24 + 161 + 25 + 169 + 46 + 180 + 50 + 186 + + 59 + 190 + 64 + 202 + 65 + 238 + 104 + 280 + 107 + 285 + 110 + 287 + 113 + 293 + 117 + 311 + 121 + 318 + 128 + 323 + 130 + 328 +

Örneklem kırk gazelin 28’i ortalama hızlı bir tempoda, 12 adedi ise yavaş tempoda söylenmiştir. Şairin şiirlerinde ve söyleyişinde takındığı bu tempo ise yine şiirlerinin içerik düzlemiyle ve ayrıca kendi yaşantısıyla benzerlik göstermektedir. Gālib, sesin, gösterişin değil, dinginliğin ve sakinliğin şairidir. Söyleyiş temposu grafiği ise şu şekilde bir görünüm arz eder:

Grafik 1: Söyleyiş Temposu Grafiği

Görüldüğü gibi Gālib’in örneklem gazellerin %70’i orta karar bir tempoda, %30’u ise yavaş tempoda söylenmiştir. Şairin örneklem gazellerinden hiçbirisi hızlı tempoyla yazılmamıştır. Ayrıca böyle bir okumaya meydan vermemek için de şair, sunuluş (anlatım) düzleminde bazı teknik imkânlardan (devrikleme, söz tekrarları, söyleyişte kesinti vb.) yararlanmış, şiirlerinin temposunu ortalama bir hıza çekmiştir. Söyleyiş temposunun etkili ve yerinde kullanılması anlatım düzleminde şaire bir tutarlılık kazandırmış, üslûbunu yansıtmada da belirleyici olmuştur.