• Sonuç bulunamadı

Yalan söylemek: Yalan söylemek aynı zamanda ihlalin nedenlerinden biri olabilir. İki taraf arasında en başından beri yanlış bir anlaşmaya

LOYALTY IN THE CONTEXT OF HUMAN-SOCIETY RELATIONSHIP AND CIVILIZATION

D) Yalan söylemek: Yalan söylemek aynı zamanda ihlalin nedenlerinden biri olabilir. İki taraf arasında en başından beri yanlış bir anlaşmaya

varılırsa, bir kişi göz ardı edilebilir. Ahde vefasızlığa ilişkin, birçok başka faktörler de bulunmaktadır. Bunlardan, hırs, bencilik, şüphe, kıskançlık gibilerini saymak mümkündür.

Mesnevi’de Vefa kavramları:

Mevlâna, Mesnevi eserinde hikayeler ve şifreli sözlerle birçok yerde vefa kelimesinin özünü anlatmaya çalışmıştır. Nitekim Mesnevinin 5. defterinde

“ﻢﻠﻘﻟا ﻒﺟ” (kalem kuruması veya mürekkebin kuruması) kelimesini kullanarak kalemin mürekkeble yazdığını edebi sanat özelliğine dayanarak istiare ve kinaye ile vefakarlığa benzetmeye çalışır. Vefa olmayan yerde işlerin rast gelmesi de mümkün olmadığı gibi insan ne yaparsa sonucunu alır ve ne ekerse onu biçer atasözüne atıfta bulunarak ahde vefayı önemli sayar:

تﺪــﯾاز تدﺎــﻌـــــﺳ ،يرآ ﯽــﺘـــــﺳار تﺪــﯾآ ﮋــﮐ ﻢــﻠــﻘــﻟا ﻒــﺟ يور ﮋــﮐ ﻢــﻠــﻘــﻟا ﻒــﺟ يرﻮــﺧ ﺮــﺑ يرآ لﺪــﻋ ﻢــﻠــﻘــﻟا ﻒــﺟ يﺮــﺑﺪــﻣ يرآ ﻢــﻠــﻇ ﻢﻠﻘﻟا ﻒﺟ ﺪــــﺷ ﺖــــﺴﻣ ،هدﺎـﺑ هدرﻮﺧ ﻢﻠﻘﻟا ﻒﺟ ﺪــــﺷ ﺖــــﺳد ددزﺪـﺑ نﻮﭼ

“Eğri gidersen, kalem de sana eğri yazar. Doğru gelirsen kalem de kutluluğunu artırır. Zulmedersen kötüsün, gerisin geriye gittin. Kalem bunu yazdı ve mürekkebi kurudu. Adalette bulunursan, saadete erersin, kalem bunu yazdı; mürekkebi bile kurudu. Elinle hırsızlık edersen, cesasını çekersin. Kalem yazdı ve bürekkebi bile kurudu. Şarap içersen sarhoş olursun. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu.”

Anlatıldığı gibi, Mevlâna bu beyitlerde kalem her ne varsa ve olacak şeyleri yazmaya mecburdur ve yazarak mürekkebi kuruyor. Yani, ömür mürekkep gibidir ve birgün sona erir ancak insanın ne yaptığı ve ne sonuç yarattığı önemlidir. İyi ile kötü aynı olmadığı gibi, vefasızlıkla vefakarlık da aynı değildir. İbadetle günah bir olmadığı gibi, şükretmekle nankörlük de aynı değildir. İnsanoğlunun tüm yaptıkları şüphesiz Allah makamında

HZ. MEVLÂNA’NIN 747. VUSLAT YIL DÖNÜMÜ ANISINA

değerlendiriliyor ve vefa ihsan olarak zayedilemez. Bu konuyu aşağıdaki beyitlerde açıklar Mevlâna:

“Reva görür müsün ki Allah işten kalsın, hiçbir şey yapamasın? İş benim elimden çıktı, bir şey yapamam artık. Benim yanıma bu kadar gelme, bu kadar sızlanma desin? Kalem kurudu sözünün mânası, benim yanımda adaletle sitem bir değildir demektir. Ben, hayırla şerrin arasında bir fark koydum. Kötüyle daha kötüyü de ayırdım demektir. Kalem yazıi mürekkebi kurudu sözünün mânası, cefa ile vefa birdir demek değildir.

Cefaya karşılık cefa... Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. O, vefaya karşılık da vefa... kalem yazdı, mürekkebi kurudu demektir. Fakat Hintli bir siyah köle vefada bulunsa devlet ve ikbale erişir, ömrü artar.” ,۵.ج .م ﺪﻤﺤﻣ) insanın kemaline yl açıp olumlu yönde değişieceğine işaret eder:

؟ﺪـﻨﮐ ﯽﻣ نﻮﮔﺮﮔد ترﻮـــﺻ ﺎـﻓو ﯽﮐ ﺪــﻨـﮐ ﯽـﻣ نوﺰـﻓا ﻖـــﺸﻋ نآ ﺎــﻓو نﻮـﭼ ﺶـــﺑﺎـــﺗ

ﺖـــﻓﺎـــﯾ راﻮـــﯾد ﯽـــﺗرﺎـــﻋ ﺖــﻓﺎــﺗ راﻮــﯾد ﺮــﺑ ﺪــﯿــــﺷرﻮــﺧ ﻮــﺗﺮــﭘ

“Vefa, aşkı artırıyorsa, suret nasıl olur da vefayı değiştirir? Güneşin ışını duvara yansıdığı zaman duvar ödünç aldığı ışınla duvar olduğunu göstermiş olur.”

Mevlâna bu bağlamda vefakarlık ve yahut ahde vefayın insan kişiliğinin anlam kazandığını ve vefa aydınlık ve pozitif nesne olarak insanı yüzü ak

HZ. MEVLÂNA’YA VEFA

çıkmasına ve elit birisi olmasına ortam kazandığını vurgular. Yani, vefa erdemlik ise, vefakâr kişi erdem ve makbuldur. Bu durumda ferdi etiklerle donanmış bir toplum da mutlaka erdemli bir toplum olur demeye çalışır Hz. Mevlâna.

SONUÇ

Vefa ve ahde bağlı kalmak sadece ferdi değil, toplumsal açıdan da önemlidir. Birey- toplum arasındaki sorumlulukların içerisinde en önemli konu “vefa” meselesidir. Zira fert vefaya bağlı kalıp kalmamasıyla toplumun kültürünü, ahlakını, yapısını ve her şeyde ziyade geleceğini ve yeni kuşağın vizyonunu etkiler. Ne yazık ki çağımızın ihmal ettiği en önemli konularından biri vefaya karşı sorumluluğun önemsenmemesidir.

İnsanların birçoğu ahlakî değerleri gerek aile gerekse eğitim ve yaşadığı toplumdan alır. Fakat bütün değerlerin var olacağı ve yararlı kılınacağı seviye işte “vefakarlık” ile sağlanabilir.

Mevlâna İslâmî ve insanî terbiyeyi sosyal ve içtimaî hayatta her birey için uygulanmasını önerir ve mesnevi eserinde bunun üzerinde durur.

Nitekim 1. defterin 904-907 beytlerinde “Hayvanlarla Aslan” arasındaki hikâyeyi ele alarak sözüne vefalı kalmayan, yalancı olan, hile ile taahhüdünü gerçekleştirmeyen bir kimsenin toplumda hangi zararlara yol açacağını anlatarak “ahde vefa” yoksunu olan toplumda güvenin sağlanmayacağına vurgu yapıp düşmanlık ve insanların birbirinden uzaklaşacağını açıklar.

Mevlâna, "Kelile ve Dimne" kitabında bir hikâyeyi ele alarak yemyeşil ve verimli bir ormanda yaşayan hayvanlar ile aslant arasındaki güvensizliği doğmasını açıklar. Aslan devamlı av için ormana saldırır ve diğer hayvanlar artık güvencede olmadıklarından dolayı çözüm yolu bulmaya çalışırlar. Bu nedenle, hayvanlar kin, düşmanlık ve güvensizlik ortamından kurtulmak için düşünüp taşınırlar ve sonunda aslana gelirler. Hayvanların arasından tecrübeli ve yaşlısı öne çıkar ve der: "Biz her gün size hizmet vermeye hazırız. Sizin istediğiniz günlük rızkınızı sağlayacağız fakat artık siz de meraya saldırmayıp bizim de güvenliğimizi bozmayacaksınız.” Aslan

HZ. MEVLÂNA’NIN 747. VUSLAT YIL DÖNÜMÜ ANISINA

hayvanların önerisini kabul eder, ancak bunu garanti edemez ve koşul koyar. Çünkü geçmiş deneyimlerinden dolayı kimseye inanmaz ve her hangi bir taahhüdün boşa çıktığını hatırlayarak öneriyi sadakatlı bilmez.

Kendisini başkalarının hilelerinin hep mağdur olduğunu söyler ama yine de sözünü garantilemez. Böylece hem hayvanlar hem de aslan devamlı pusuda olma durumuyla karşı karşıya kalırlar. Aslan şöyle der: “Bilge kişi bir delikten iki kez ısırılmaz.”

Mevlâna, bu hikayeyi anlatarak Hz. Peygamberin buyurduğuna işaret ederek şu hadisini hatırlatır: “ﻦﯿﺗّﺮﻣ ﺪﺣاو ﺮﺠﺣ ﻦﻣ ﻦﻣﻮﻤﻟا غﺪﻠﯾ ﻻ” Yani, mümin iki kez aynı yerden ısırılmaz. Cümle, kolayca aldatılmayacağını söylemek istiyor:

ﺶـﮑـﻣ ﺶـﮐ ﻢـﯾاد ﺮـﯿـــﺷ زا نﺎــــﺷدﻮـﺑ شﻮــﺧ يداو رد ﺮــﯿــﺠــﺨــﻧ ﻪــﻔــﯾﺎــﻃ دﻮﺑ ﻪــﺘـــﺸﮔ شﻮﺧﺎــﻧ ﻪــﻠﻤﺟ ﺮﺑ اﺮﭼ نآ دﻮﺑر ﯽﻣ رد ﻦﯿﻤﮐ زا ﺮﯿـــﺷ نآ ﻪـﮐ ﺲﺑ ﺮــﯿــــﺳ ﻢــﯾراد اﺮــﺗ ﺎــﻣ ﻪــﻔــﯿــﻇو ﺰــﮐ ﺮﯿـــﺷ ﻪـﺑ نﺎــــﺸﯾا ﺪـﻧﺪـﻣآ ،ﺪـﻧدﺮﮐ ﻪـﻠﯿﺣ

ﺮــﺑ ﺦــﻠــﺗ ددﺮــﮕــﻧ ﺎــﺗ

ﺎــﯿــﮔ ﻦــﯾا ﺎــﻣ ﺎــﯿـﻣ يﺪــﯿــــﺻ ﯽـﭘ رﺪــﻧا ﻦـﯾا زا ﺪــﻌـﺑ

“Güzel bir merada av hayvanları, aslan korkusundan ıstırap içindeydiler. Çünkü aslan daima pusudan çıkıp birisini kapmaktaydı. O otlak bu yüzden hepsine fena geliyordu. Hileye başvurdular; adlanın huzuruna geldiler. Biz sana gündelik yiyeceklerini verip doyuralım, bundan sonra hiçbir av peşine düşme ki bu otlak bize de zehrolmasın diye söylendiler.”

Aslan ise bunların istekleri karşısında şöyle cevap verir:

ﺮـﮑـﺑ و ﺪــﯾز زا ما هﺪــﯾد ﺲـﺑ ﺎــﻫﺮـﮕـﻣ ﺮـﮑـﻣ ﻪــﻧ ﻢـﻨـﯿـﺑ ﺎــﻓو ﺮـﮔ يرآ ﺖــﻔـﮔ هﺪــﯾﺰــﮔ ﻦــﻣ

ﻢــﻣدﮋــﮐ و رﺎــﻣ ﻢــﺧز ي ﻢــﻣدﺮــﻣ ﺮــﮑــﻣ و ﻞــﻌــﻓ كﻼــﻫ ﻦــﻣ ﻦـﯿـﮐ و ﺮـﮑـﻣ رد ﺮـﺘـﺑ مدﺮـﻣ ﻪــﻤـﻫ زا ﻦــﯿــﻤــﮐ رد ﻢــﻧورد زا ﺲــﻔــﻧ مدﺮــﻣ ﺪــﯾﺰـﮔ لد و نﺎــﺟ ﻪــﺑ ﺮـﺒـﻤـﻐـﯿـﭘ لﻮـﻗ ﺪــﯿـﻨــــﺷ " ﻦـﻣﻮـﻤـﻟا ﻎـﻠـﯾﻻ " ﻦـﻣ شﻮـﮔ

“Aslan dedi ki hileye uğramazsam vefa görecek olsam, dediğinize uyarım. Ben şu ana kadar pek çok hileler ve vefasızlıklar görmüşümdür.

İnsanların yaptıkları işlerden, ettikleri hilelerden helâk olmuşumdur. O yılanlar ve akrepler tarafından çok ısırılmışımdır. İçinde pusus kurmuş olan

HZ. MEVLÂNA’YA VEFA

nefis ise, kibir ve kin bakımından bütün adamlardan beterdir. Benim kulağım, mümin bir zehirli hayvan deliğinden iki kere dağlanmaz sözünü iştti. Peygamber’in sözünü canla, gönülle kabul etti.” (۱۳۹۶ ,.ب .م ﺪﻤﺤﻣ)

Bu hikâyede, Mevlâna, toplumda yalanların varolduğunu, ahde vefanın olmayışının sonucunu, hile ile sözü tutmamayı ne kadar topluma zarar verdiğini anlatmaya çalışır. Vefayı önemsemeyen kişi sadece kendisi ve karşısındaki değil, toplumuna da zarar vermiş olur. Bilindiği gibi, insanlar sadece anne-baba, kardeş, akraba ve dostlarla ilgi sorumlu değil, yaşadığı toplum ve evrensel sorumluluk karşısında da taahhüdlere yükümlüdür.

İyilikler kesinlikle karşılıksız bırakılmaz; nitekim kötülüklerin de yan etkileri ve hüsranları herkesi ve her şeyi etkiler. İnsanoğlu ferdi ve toplumsal yönden sorumluluklarını idrak ederse, dilde, fikirde ve davranışında pozitif olur ve yarar sağlar. Böylece yardımlaşma ve dayanışmanın esası olan vefa ilkesi de tesis edilir.

Vefa ile ilgili önemli olan şu ki: (Garzanlı, 2015)

“Vefa”, her insanda özellikle Müslümanlarda bulunması gereken önemli bir özelliktir. Çünkü hayat-ı beşerîyenin ruhu ahde vefa ile olur. Vefasızlık ise şahsî menfaat ve bencilliği öne çıkarır; dolayısıyla sosyal hayatın temel prensipleri olan güven, itimat, samimiyet ve hürmet de ortadan kalkar. “Vefa”, gerek Allah’ın (cc) yanında, gerekse insanların yanında kişinin itibarını ve şerefini arttırır. “Vefa”, insana şeref veren, baş üstünde taşıyan mücevherlerle bezenmiş bir taçtır. Vefa, Allah’ın takdirine ve insanların da sevgisine ulaştıran güzel bir meziyettir. Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen, “Allah’a verdiğiniz ahdi tutun” Âyet-i Kerimesiyle Cenâb-Kur’ân-ı Hak, ahde sâdık kalmayı emretmiştir. Mü’minler, günahlarından pişmanlık duyarak affedilmek ümidiyle tövbe ederler. Her yapılan bir tövbe Allah’la kesin bir akit, bir daha o günahı işlememek için verilen bir sözdür. Tövbe eden kul, “Allah’ım, bundan böyle emirlerine bağlı kalacağım” diyor. İşte bu ahde bağlı kalma “ahde vefadır.” Ahde bağlı kalınmadığı zaman vefasızlık, sadakatsizlik yapılmış olunur.

“Allah’a verdiğiniz ahdi tutunuz.” Âyette emir edildiği üzere gerek Allah’a, (cc) gerekse başkasına verilen söz mutlaka yerine getirilmelidir.

Sonuç olarak ahde vefa ve sadakatlı olmak sadece bireysel bir özellik değildir, aynı zamanda bireysel davranışların etkisi toplumu da etkileyebilir. Yalan, hile, vefasızlık, nankörlük, söze sadık kalmamak,

HZ. MEVLÂNA’NIN 747. VUSLAT YIL DÖNÜMÜ ANISINA

taahhütlere karşı sorumsuzca davranmak ve birey kendi amacına ulaşmak için her yaptığını uygun görüyorsa, kesinlikle toplumda ahlakî çöküş gerçekleşir ve yapılanlar git gide ar özelliğinden çıkarak kişiler arsızca davranmaya başlar ve bu duygu zaman sürecinde umursanmayarak normal helde dönüşüverir. Böylece, insanlar arasında birbirlerine olan güven atmosferi kayboluverir. Bu nedenle, ahde vefa sadece kişinin entelektüel ve ruhsal güvenliğini değil, aynı zamanda toplumun güvenliğini ve barışını da sağlayacaktır. Bu gibi durumlarda insanlar kolayca birbirleriyle ilişki kurarlar. Dolayısıyla karşılıklı güven ve inanç, bireyin ve toplumun refahının anahtarlarından biri sayılır.

Küresel toplulukları, maddi, manevi köklü temellerin üzerinde inşa edilerek işbirliği ve sosyal birliktelik gerektiren bireysel birimler gibi düşünürsek, verilen sözlere sadık kalmak, vefaya uymak kesinlikle medeniyetlere güvenlik ve barış getireceğini de inanmalıyız. Böylece evrensel barışın sağlanabileceğini de görmüş oluruz. Başka bir deyişle, toplumda ahde vefa ne kadar gerçekleşirse, barış da bir o kadar sağlanır.

Küçük topluluk taahhütlerine ve sözleşmelerine bağlı kaldığı sürece dünya barışı ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, medeniyetler arası iletişimin sürdürülmesi sağlanacak; işte bu gibi önemi konu yadsınamayacak ve insan toplumunun refahı desteklenecektir.

HZ. MEVLÂNA’YA VEFA

Kaynakça

Bursevi, İ. H. (2013). Tefsir'î Rûhu'l Beyan (Vol. 18). (H. K. Yılmaz, A. Sert,

& M. Eriş, Eds.) İstanbul, Türkiye: Ekrem Yayın San. ve Tic. A.Ş.

Ehsani, M. (2010, 3 09). Askdin.com/thread/یﺎﻓو_ﮫﺑ_ﺪﮭﻋ_؟ﺖﺴﯿﭼ. Retrieved 2

Golkarian, G. (2018). Mevlâna Görüşünde Barış ve Uzlaşı. ıv. Uluslararası Mevlâna Sempozyumu, Hz. Mevlâna ve İslam Dünyasında Kardeşlik (s. 111-122).

Konya: Selçuk Universitesi, Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü.

Mowlavi, J. M. (1997). Mathnawi (Vol. 5). Tehran, Iran: Ketabhay-e Khamoush.

Shariaty, M. B. (2009). The Importqnce of Covenant Loyalty from the Perspective of Wisdom. Islamic Teaching Journal, 33, 58-67.

) .ع .ح ,ﻦﺴﺣ

HZ. MEVLÂNA’YA VEFA/ s. 147 - 161

SADİ-Yİ ŞÎRÂZÎ’NİN ESERLERİNDE