• Sonuç bulunamadı

2.10. Kuramlarda Aldatma Kavramı

2.10.3. Rusbult’un Yatırım Modeli

Rusbult (1980, 1983) tarafından geliĢtirilen Yatırım Modeli kaynağını Thibaut ve Kelley (1959) tarafından ortaya atılan karĢılıklı bağımlılık kuramından almaktadır. KarĢılıklı Bağımlılık kuramının temelleri ise Sosyal Mübadele Kuramı’nda görülmektedir. Sosyal Mübadele Kuramı ödül, ceza ve kaynaklar adı verilen kavramlardan yola çıkar ve ödül, ceza ve kaynaklar arasında bir değiĢ-tokuĢ sürecinden söz eder. Temel çatısını ekonomi, sosyoloji ve psikoloji oluĢturur. Kuram, bireyler arası iliĢkilere, ekonomik mübadeleye benzer bir Ģekilde fayda-maliyet açısından bakar. Ekonomik bir mübadelede olduğu gibi, sosyal mübadelede de bireylerin, bir mübadele içinde yer almaları, ancak katlandıkları sosyal maliyetlerin karĢılığında ödül alabilecekleri beklentisi varsa söz konusu olacaktır. Ġnsan iliĢkilerini ödül-bedel analizine dayandırır. Bir kiĢi, iliĢkisinde ödediği bedeller, aldığı ödüllere göre daha ağır bastığı algısına sahipse bir süre sonra iliĢkisini sonlandırması muhtemeldir. Sosyal mübalede açısından karĢı tarafın karĢılık verip vermeyeceğine iliĢkin

27

olarak kiĢilerde oluĢan inanç, temel belirleyicilerden biridir (Rosenbaum, 2009; Lambe, Wittmann, Spekman, 2001; Hovardaoğlu, 1996).

Sprecher (1998) sosyal mübadele kuramlarının ortak varsayımlarını Ģu Ģekilde açıklar: 1) Sosyal davranıĢlar bir dizi sosyal mübadeleyi içerirler. 2) Bireyler ödüllerini maksimize etmek ve bedellerini minimize etmek isterler. 3) Bireyler bir baĢkasından ödül aldıklarında bunun karĢılığını vermek zorunda hissederler.

Sosyal Mübadele Kuramı, Thibaut ve Kelley tarafından geniĢletilerek KarĢılıklı Bağımlılık Kuramı ortaya atılmıĢtır. Thibaut ve Kelley’e (1959) göre ikili iliĢkilerde yaĢanan problemler bireylerin karĢılıklı bağımlılıklarına bakılarak açıklanabilir. Bunun için iki kiĢinin iliĢkideki etkileĢimi ve bu etkileĢimin sonuçları analiz edilmelidir. Onlar bu sonuçları pozitif bileĢenler (ödüller) ve negatif bileĢenler (bedeller) olarak ayırmıĢlardır. Ödül ve bedellere bakılarak bireylerin iliĢkideki davranıĢları kestirilebilir. Buna göre ödüller alınan zevkler, doyumlar ve bireyin hoĢlandığı Ģeylerdir. Enerji azaldığında ya da ihtiyaçlar doyurulduğunda bir ödül ortaya çıkar. Bedeller ise bir dizi davranıĢa iliĢkin performans göstermeyi engelleyen ya da caymaya yol açan faktörlerdir. Bir baĢka deyiĢle ödüller alınanlar, bedeller ise maruz kalınanlardır.

Ġkili iliĢkideki bireylerin etkileĢiminin sonuçlarının kabul edilebilirliğini belirlemek için bazı standartlara ya da kriterlere ihtiyaçları vardır. Bireylerin böyle bir değerlendirme yapabilmesi için iki önemli standarttan söz edilebilir. Bunlardan ilki olan karşılaştırma düzeyi bireylerin mevcut iliĢkilerindeki doyumu ve çekiciliği değerlendirmesini sağlayan standarttır. Bireyin hak ettiğine inandığı ve iliĢkiden aldığı ödül ve bedelleri değerlendirdiği standarttır. Ġkincisi olan seçenekler için karşılaştırma düzeyi ise bireyin iliĢkide kalma ya da ayrılma kararını değerlendirmesini sağlayan standarttır. Seçenekler için karĢılaĢtırma düzeyi bireyin ulaĢabildiği seçenekler için kabul edebileceği en düĢük düzeydir. Bu seçenekler diğer aile üyeleri, arkadaĢlar, baĢka biriyle birliktelik ya da yalnız kalma olabilir. Bireyin, mevcut iliĢkisinden elde ettiği ödüller (yani karĢılaĢtırma düzeyi), seçenekler için karĢılaĢtırma düzeyinin üstündeyse birey iliĢkiyi sürdürür; altına inerse iliĢkiden ayrılır.

KarĢılıklı bağımlılık kuramına dayanarak Rusbult (1980, 1983) Yatırım Modelini açıklamıĢtır. Ona göre son yıllarda araĢtırmacılar neden bazı iliĢkiler sürerken diğerlerinin son bulduğuyla ilgilenmektedir. Bu araĢtırmacılar iliĢkide pozitif etki yaratan belirleyicileri ve sonuçları ortaya koyma çabasındadırlar. Örneğin aĢk, doyum, çekicililik gibi faktörler. Bu araĢtırmacılara göre açık ya da örtülü biçimde bir partner diğerini seviyorsa ve birlikte

28

olmaktan mutluysa çoğunlukla iliĢkileri sürmektedir. Buna göre iliĢki iyi gittiği sürece iliĢkide kalınır. Ancak Rusbult ve diğerlerine (1998) göre bu bakıĢ açısı üç soruya yanıt vermekte zayıf kalmaktadır: “Niçin bazı iliĢkiler doyumsuz olmasına rağmen sürmektedir?” “Niçin bazı iliĢkiler doyumlu olmasına rağmen sona ermektedir?” “ĠliĢkinin doğasında var olan dalgalanmaları nasıl belirleriz? Bu dalgalanmalara karĢın niçin bazı iliĢkiler sürerken diğerleri sona erer?” Rusbult ve diğerleri (1998) bu soruların yanıtında anahtar kavramın bağlanım olduğunu belirtir. Bir iliĢkide bağlanımın belirleyicileri doyum, yatırım ve seçeneklerdir. Yatırım Modelinin temelinde yer alan KarĢılıklı Bağımlılık kuramında bağımlılık (dependence) temel özelliktir. Bağımlılık düzeyi, kiĢinin iliĢkideki ihtiyaçlarını karĢılama ve istenen sonuçlara (ödüller) ulaĢma düzeyini açıklar.

Bireyler iliĢkide nasıl bağımlı hale gelirler? Bireylerin bağımlı hale gelmesinde kuram iki temel süreç tanımlar: ĠliĢkinin birey üzerinde pozitif etki (ödüller) yaratması önemlidir ve iliĢkideki yüksek doyum bireyde pozitif etki yaratarak artan bir bağımlılık oluĢturur. Doyum düzeyi iliĢkide negatife (bedeller) karĢı pozitif etki(ödüller) deneyimi oluĢturan faktördür. Doyumu, iliĢkide partnerin en önemli kiĢisel ihtiyaçlarını gidermesi belirler. Örneğin bir partner iliĢkisinde entelektüel, arkadaĢlık ve cinsellik ihtiyaçlarını karĢıladığında daha yüksek doyum alır. Bununla birlikte bağımlılıkta tek faktör doyum değildir. Bağımlılık aynı zamanda ulaĢılabilir seçeneklerin niteliğinden de etkilenir. Seçeneklerin niteliği, mevcut iliĢkiye karĢılık en iyi ulaĢılabilir seçeneğin niteliğini algılama olarak açıklanabilir. Seçeneklerin niteliği, iliĢkide karĢılanan önemli ihtiyaçların mevcut iliĢki dıĢında dıĢarıdaki seçeneklerle de karĢılanabilmesi olarak açıklanabilir. Bu seçenekler, arkadaĢlar, aile üyeleri ya da bir baĢka özel kiĢi olabilir. Örneğin, bir iliĢkideki partnerin yakınlık ve arkadaĢlık ihtiyaçları baĢka bir yerde karĢılanamazsa seçeneklerin niteliği düĢer ve onun partnerine olan bağımlılığı artar. Böylece karĢılıklı bağımlılık kuramı doyum düzeyi yüksek ve seçeneklerin niteliği düĢük olduğunda bireyin iliĢkideki bağımlılığının yüksek olacağını açıklar.

Yatırım Modeli, karĢılıklı bağımlılık kuramının önermelerini iki noktada geniĢletmiĢtir. Ġlk olarak doyum düzeyi ve seçeneklerin niteliği bağımlılığı tam olarak açıklamaya yetmemektedir. Bu iki faktöre bakılırsa çok az iliĢkinin devam etmesi gerekirdi. Oysa gerçekte bazı iliĢkiler baĢka çekici seçenekler olsa da ve iliĢki doyumu az olsa da sürmektedir. Yatırım Modeli bağımlılığın bu iki faktör (iliĢki doyumu ve seçeneklerin niteliği) ün yanında üçüncü bir faktörden daha etkilendiğini belirtmektedir. Bu faktör yatırım geniĢliğidir. Yatırım geniĢliği iliĢkiye bağlı olan kaynakların büyüklüğü ve

29

önemidir. Bu kaynaklar, iliĢki sona ererse değeri azalan ya da kaybedilen kaynaklardır. Bir iliĢki geliĢirken partnerler, iliĢkiyi ilerletmek/geliĢtirmek umuduyla birçok kaynaklarını doğrudan iliĢkiye yatırırlar. Örneğin bir birey iliĢkisinde özel duygu ve düĢüncelerini partnerine açabilir ve önemli miktarda zamanını ve enerjisini iliĢkiye harcayabilir. Bununla birlikte iliĢkideki bazı yatırımlar dolaylı olabilir. Örneğin ortak arkadaĢlar, kiĢisel kimlik, çocuklar ya da iliĢkide sahip olunan ve paylaĢılan eĢyalar/materyaller dolaylı yatırımlardır. ĠliĢkiye yatırılan kaynaklar muhtemelen iliĢki bağlanımını arttırır. Çünkü yatırım yapmak, iliĢki sona ererse kaybedilen Ģeyleri arttırır ve iliĢkinin sürmesi için teĢvik edici psikolojik bir güç olarak hizmet eder.

Yatırım Modeli, karĢılıklı bağımlılık kuramını biraz daha geniĢleterek, bağımlılığın artmasının bir sonucu olarak bağlanım duygusunun ortaya çıktığını belirtir. Bağlanım düzeyi, iliĢkiyi sürdürme isteğidir ve iliĢki oryantasyonunu ve psikolojik bağlanmayı (“biz” duygusu gibi) da içerir. Bağlanımın bağımlılıktan farkı nedir? Bağımlılık temelde iliĢkide doyum hissetmek, yüksek yatırımın olması, seçeneklerin zayıf olması gibi iliĢki niteliğine dayanır. Bireylerin iliĢkide bağımlılığı arttıkça onlar daha güçlü bir bağlanım geliĢtirirler. Bağlanım birisine bağımlı olma temeline dayanan bir sadakat duygusu olarak yapılandırılabilir. Bağlanım, psikolojik bir yapıdır ve iliĢkideki günlük davranıĢları, iliĢkinin sürekliliğini etkiler. Böylece bağlanım, üç faktöre dayanan bağımlılıkla iliĢkinin sürmesi arasında bir mediatördür(aracıdır). Yatırım Modeli (Rusbult, 1980, 1983) ġekil 3’te sunulmuĢtur:

30

Ġlgili literatüre bakıldığında a) bağlanım, doyum ve yatırımla olumlu, seçeneklerin niteliği ile olumsuz iliĢki göstermektedir. b) Bu üç değiĢkenin her biri bağlanımı kestirmede varyansa tek tek katkı sağlamaktadır. c) Bağlanımı düĢük olan bireylerle karĢılaĢtırıldığında bağlanımı yüksek olan bireylerin iliĢkilerini sürdürme olasılıkları daha yüksektir. d) Bağlanım, iliĢkiyi sona erdirme ya da iliĢkide kalma kararını etkileyen doyum, yatırım ve seçenekler üzerindeki kısmen ya da tamamen oluĢturduğu mediatör rolüyle iliĢkinin sürmesinde en güçlü yordayıcıdır (Rusbult ve diğerleri, 1998).

Literatürde Yatırım Modelinin aldatmayı açıkladığı çalıĢmalar dikkati çekmektedir. Drigotas ve diğerleri (1999) araĢtırmalarını üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleĢtirmiĢtir. Ġki farklı yöntemle yapılan araĢtırma sonucunda her iki yöntemde de Yatırım Modelinin aldatmayı yordadığı görülmüĢtür. Buna göre iliĢki bağlanımı, iliĢki doyumu ve iliĢki yatırımı yüksek, seçeneklerin niteliği düĢük olan kiĢilerin partnerlerini aldatma olasılıklarının daha düĢük olduğu görülmüĢtür. Yatırım Modelinin aldatmayı yordadığı belirtilmiĢtir. Onlara göre yüksek düzeyde iliĢki bağlanımı olan bireyler iliĢki dıĢı bir birliktelik kararına varırken bunun kısa dönemli faydalarından çok uzun dönemli sonuçlarını dikkate alırlar. Bu uzun dönemli sonuçlar iliĢkiyle ilgili (örn ayrılma), partnerle ilgili (örn kıskançlık ve öfke) ve kendileriyle ilgili (örn. düĢük benlik algısı-lowered self- view, utanç, suçluluk) sonuçlardır. Yüksek düzeyde iliĢki bağlanımı olan bireyler partnerleriyle iliĢkilerinde bir iyilik hali içindedirler. ĠliĢkide partnerlerinin istek ve ihtiyaçlarını da dikkate alırlar. Böylece aldatmanın partnerlerini ne kadar yaralayacağını ve iliĢkilerini zedeleyeceğini değerlendirirler.

Le ve Agnew (2003), 60 bağımsız örneklem ve 11582 katılımcının yer aldığı 52 farklı çalıĢmayı inceleyerek Yatırım Modelini meta analiz yöntemiyle değerlendirmiĢlerdir. Tüm bu araĢtırmaları sonucunda doyum, yatırım ve seçeneklerin niteliği değiĢkenlerinin iliĢki bağlanımı ile iliĢki gösterdiğini; bu üç değiĢkenin birlikte iliĢki bağlanımına iliĢkin varyansın yaklaĢık % 23’ünü açıkladığı sonucuna ulaĢmıĢlar ve Yatırım Modelinin geçerli olduğunu açıklamıĢlardır. Ayrıca iliĢki bağlanımının iliĢkinin sona ermesinde önemli bir yordayıcı olduğunu belirlemiĢlerdir.

Drigotas ve diğerlerine (1999) göre aldatmayı açıklarken Yatırım Modelinin kullanılmasında üç önemli neden var: Ġlk olarak iliĢkideki davranıĢı açıklayan bir model sunmaktadır. KiĢilerarası iliĢkilerin açıklanmasında aldatmaya da yer verilebilmektedir. Ġkinci olarak aldatmanın çeĢitli yıkıcı sonuçları vardır. Böylece aldatma önemli bir iliĢki sorunudur. Üçüncü olarak aldatmaya iliĢkin kuramsal bir temelin olmamasına karĢın

31

Yatırım Modeli önemli bir destek sunacaktır. Model spesifik kuramsal yordayıcılar sunmaktadır.