• Sonuç bulunamadı

2.10. Kuramlarda Aldatma Kavramı

2.10.4. Kelley’nin Yakın ĠliĢkilerle Ġlgili GörüĢleri

Kelley ve diğerleri (1983), iliĢkideki partnerin ve çevrenin özelliklerinin de iliĢki üzerinde etkileri olabileceğini belirterek Yatırım Modelini geniĢletmiĢtir. Ġki kiĢi arasındaki iliĢki, iliĢkideki partnerler ve onların çevreleri birbirleriyle nedensel bir etkileĢim halindedir. Bu üç alandaki (iliĢki, partnerler ve çevre) her bir olay diğerlerini de etkilemektedir. Öncelikle iki kiĢi arasındaki iliĢkiler nedensel olarak birbiriyle bağlantılıdır. Ġkili iliĢkideki bireylerin her bir duygulanımı, düĢüncesi ve eylemi zincirleme olarak birbiriyle bağlantılıdır. Bu bağlantı kiĢilerarası iliĢkilerin temelini oluĢturur. Bir iliĢkinin yakın olarak tanımlanması için iliĢkideki karĢılıklı etkileĢim zincirinin güçlü, sık, zengin ve sürekli olması gerekir. Bu tür iliĢkiler arkadaĢlık, ciddi bir aldatma iliĢkisi, evlilik ya da ebeveyn-çocuk iliĢkisi olabilir.

Ġki kiĢi arasındaki zincirleme etkileĢim bir ölçüde onların fiziksel ve sosyal çevreleriyle etkileĢimine de bağlıdır. Örneğin, gürültülü bir ortamda partnerlerden biri diğerini duyamadığında bu, iliĢkilerinde bir öfke yaratabilir. Aynı zamanda onların etkileĢimi de fiziksel ve sosyal çevreyi etkilemektedir. Örneğin, çiftin gürültü yapması, mobilyayı düĢürmesi, ıĢığı açıp kapaması, aralarında baĢka insanları çekiĢtirmesi vb. çiftin etkileĢiminin yarattığı dıĢsal etkilerdir. Ya da çiftin tartıĢtıklarında kapıyı çarpması da etkileĢimlerinin çevrede yarattığı bir etkidir.

Çevresel ve kiĢisel koĢullar iliĢkiyle etkileĢim halindedir. Onlar iliĢkiyi etkilerken iliĢki de onlar üzerinde etki oluĢturur. Örneğin kiĢinin sosyal çevresinde alternatif birinin varlığı, gülümseme, göz teması kurma, kur yapma gibi bu kiĢiyle özel bir etkileĢime yol açabilir. Böylece çevresel etkiler, iliĢki üzerinde de çeĢitli etkiler ve sonuçlar yaratır. Örneğin partnerlerden birinin iĢ koĢulları stres yaratır ve bu stres de iliĢkilerini olumsuz etkileyebilir.

Psikolojik özellikler (örneğin saldırganlık, içedönüklük, otoriterlik gibi özellikler) partnerin nedensel koĢullarını oluĢturur. Bu koĢullar da iliĢkideki etkileĢimi etkilemektedir. KiĢisel faktörler motivasyonu, değerleri, kiĢilik özelliklerini, alıĢkanlıkları, tutumları, amaçları, tercihleri, savunmaları içerir. Bu faktörler iliĢkiyi etkileyen her türlü kiĢisel

32

özelliklerdir. Bireyin partnerle olan iliĢkideki oryantasyonunu etkiler ( Kelley ve diğerleri, 2003).

Yukarıda açıklanan bu koĢulları çevresel ve kiĢisel olarak sınıflandırmak uygun olacaktır. Bunların yanı sıra bir de iliĢkisel koĢullar vardır. Bunlar partnerlerin birbirleri ile ya da partnerlerin çevre ile iliĢkisini içerir. Çiftlerin benzerliği, aynı dili konuĢmaları, benzer tutumlara sahip olmaları, kiĢiliklerinin tamamlayıcılığı; tüm bunlar partnerler arasındaki iliĢkinin sonuçlarına yansır. Örneğin benzer tutumlara sahip olmak bir tartıĢmada anlaĢmaya varmayı sağlar. Aynı dili konuĢmak baĢarılı bir iletiĢim kurmayı sağlar. Örneğin çiftin kendilerine özel alıĢkanlıklar geliĢtirmeleri iliĢkisel koĢulları oluĢturur. Partnerlerin beklentileri, davranıĢları, iletiĢim biçimleri iliĢkisel koĢulları etkiler.

Kelley ve diğerlerinin (1983) modeline dayanılarak yapılan çeĢitli araĢtırmalarda kiĢisel faktörler kapsamında kiĢilik, bağlanma, aĢk stilleri, tutum, disfonksiyonel dürtüsellik, cinsiyet, ilk cinsel deneyim yaĢı, önceki partner sayısı vb. değiĢkenlere yer verilirken; iliĢkisel faktörler kapsamında iliĢki devamlılığı (relationship duration) ve Rusbult’un (1980, 1983) Yatırım Modeli değiĢkenlerinden doyum, yatırım ve bağlanım; çevresel faktörler kapsamında ise Rusbult’un (1980, 1983) Yatırım Modeli değiĢkenlerinden fırsatlar, seçeneklerin çekiciliği, seçeneklerin niteliğine yer verilmiĢtir (Wiederman ve Hurd, 1999; Campbell, 2009; Fricker, 2006; Shaye, 2009; McAlister, Pachana ve Jackson, 2005).

Söz konusu yaklaĢımın bir kuram olmayıp sadece yapılan araĢtırmalarda sonuca ulaĢma, yorum yapma, kuram oluĢturma ve sınama yolu olarak kullanılabilecek genel bir araĢtırma yöntemi olduğunu özellikle belirtmiĢlerdir.

Bu araĢtırmada aldatmayı etkileyen faktörler, belirlenirken, Kelley ve diğerlerinin (1983) kiĢilerarası iliĢkileri etkileyen faktörleri açıklayan görüĢlerine dayanılarak, bu faktörler kişisel, ilişkisel ve çevresel faktörler olarak üç grupta ele alınıp incelenecektir. Yatırım Modeli temel alınmakla birlikte, Kelley ve diğerlerinin (1983) sunduğu yaklaĢımdan yola çıkılarak aldatmayla iliĢkili olabileceği düĢünülen değiĢkenler ele alınmıĢtır. Buna göre kiĢisel faktörler kapsamında kişilik ve bağlanma değiĢkenleri; iliĢkisel faktörler kapsamında Yatırım Modeli değiĢkenlerinden bağlanım, doyum ve yatırım değiĢkenleri; çevresel faktörler kapsamında Yatırım Modelinin üçüncü değiĢkeni olan seçeneklerin niteliği incelenecektir. Dolayısıyla bu araĢtırmada aldatmayı etkileyen bu üç grup faktörde yer alan değiĢkenler arası iliĢkilerin bir yapısal eĢitlik modeli oluĢturup oluĢturmadığı incelenecektir.

33

Yukarıda da değinildiği gibi Yatırım Modelinde bağlanım temel değiĢken olmakla birlikte bağlanımı açıklayan üç faktör olarak iliĢki doyumu, iliĢki yatırımı ve seçeneklerin niteliği adı verilen değiĢkenler yer almaktadır.

Yatırım Modeli ile aldatma arasındaki iliĢkileri inceleyen çeĢitli araĢtırmalar mevcuttur. McAlister ve diğerleri (2005) tarafından gerçekleĢtirilen çalıĢmada Yatırım Modeli ile aldatma arasındaki iliĢkiler incelenmiĢtir. Buna göre devam eden romantik iliĢkiden alınan doyum ve seçeneklerin niteliği değiĢkenlerinin iliĢki dıĢı etkinliklere (öpüĢme ve cinsel aktivite) eğilimi yordadığı bulunmuĢtur. Bununla birlikte iliĢki bağlanımı ve iliĢki yatırımı yordayıcı değiĢken olarak bulunmamıĢtır.

Fricker (2006) araĢtırmasında; yüksek düzeyde seçeneklerin niteliği ile aldatma arasında pozitif iliĢki bulurken; doyum ve bağlanım ile aldatma arasında negatif iliĢki bulmuĢtur. Drigotas ve diğerlerinin (1999) yaptığı araĢtırma üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Ġki farklı yöntemle yapılan araĢtırma sonucunda her iki yöntemde de Yatırım Modelinin aldatmayı yordadığı görülmüĢtür. Buna göre iliĢki bağlanımı, iliĢki doyumu ve iliĢki yatırımı yüksek, seçeneklerin niteliği düĢük olan kiĢilerin partnerlerini aldatma olasılıklarının daha düĢük olduğu görülmüĢtür. Yatırım Modelinin aldatmayı yordadığı belirtilmiĢtir.

Dillow, Malachowski, Brann ve Weber’in (2011) 215 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları araĢtırmaya göre yüksek doyumu ve bağlanımı olan bireyler aldatıldıklarını öğrendikten sonra iliĢkilerinin bozulmasına daha az izin verirken; seçeneklerin niteliği düzeyi yüksek olan kiĢiler ise buna daha çok izin vermektedir. Ayrıca bağlanımı ve yatırımı yüksek kiĢilerin aldatılma sonrasında iliĢkiyi sürdürme olasılıkları daha fazladır. Emmers-Sommer, Warber ve Halford’un (2010) 18-66 yaĢ arasında ve yaĢ ortalaması 24,7 olan 220 katılımcı üzerinde gerçekleĢtirdikleri araĢtırmaya göre erkeklerde seçeneklerin niteliği, kadınlara göre daha yüksektir. Aldatmayı en güçlü yordayan değiĢken seçeneklerin niteliğidir. Ayrıca aldatmanın nedenlerini katılımcılara sorarak, katılımcılardan 1002 cevap almıĢ ve bu cevapları on dört kategoride toplamıĢlardır. AraĢtırmanın sonuçlarına göre aldatmanın nedenleri arasında doyumsuzluk ve daha iyi seçenekler ilk iki sırada gelirken (sırasıyla n=336 ve n=125), sekizinci sırada bağlanımın olmayıĢı (n=37) ve dokuzuncu sırada yatırımın olmayıĢı (n=35) cevapları gelmektedir. Mattingly ve diğerleri (2011) yaĢ ortalaması 19,2 olan 228 kiĢi üzerinde yürüttüğü araĢtırmada sosyoseksüel oryantasyonu düĢük olan bireylerin iliĢki bağlanımının da düĢük olduğunu ve aldatma olasılıklarının

34

yüksek olduğunu bulmuĢtur. Yatırım Modeli Ölçeğinin sadece “bağlanım” alt ölçeğini kullandığı araĢtırmasında ayrıca bağlanım ile aldatma eğilimi arasında negatif iliĢki olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır.

Le, Korn, Crockett ve Lovin (2010) 88 üniversite öğrencisi üzerinde, Yatırım Modeli ölçeğinin bağlanım alt ölçeğini kullanarak yaptıkları araĢtırmada çiftlerin coğrafi olarak ayrı olduğu dönemde iliĢki bağlanımı ile aldatma arasında negatif iliĢki olduğunu ve bağlanımın aldatmayı yordadığını belirlemiĢlerdir. Buunk ve Bakker (1997) Hollanda’da yaĢayan yaĢ ortalaması 29 olan 251 heteroseksüel çift üzerinde gerçekleĢtirdikleri araĢtırmada iliĢki bağlanımı ve doyumun iliĢki dıĢı cinselliği yordadığı sonucuna ulaĢmıĢlardır. Diğer yandan seçeneklerin niteliği ve yatırım değiĢkenlerinin doğrudan iliĢki dıĢı cinselliği yordamadığını; ancak bağlanımı yordadığını belirleyerek iliĢki dıĢı cinselliği dolaylı olarak etkilediğini belirtmiĢlerdir.

Doyum değiĢkeni literatürde Yatırım Modeli değiĢkeni olarak karĢımıza çıkmakla birlikte; bağımsız olarak incelendiğinde “iliĢki doyumu, evlilik doyumu, cinsel doyum” gibi adlarla anılan ayrı bir değiĢken olarak da çıkabilmektedir. Aldatma konusuyla ilgili araĢtırmalarda romantik iliĢkiden alınan doyum düĢtükçe aldatmanın arttığı görülmüĢtür (Campbell, 2009; Dabrowski, 2010; Mattingly ve diğerleri, 2010; Shackelford, 1997; Shaye, 2009).

Glass ve Wright’ın (1985) 300 kadın ve erkek üzerinde yürüttüğü araĢtırmanın sonuçlarına göre evlilikdıĢı iliĢkisi olan kadınlar, erkeklere göre evliliklerinde daha fazla doyumsuzluk yaĢadıklarını belirtmektedir. Bunun yanı sıra her iki cinsiyet için de hem duygusal hem de cinsel aldatmanın birlikte görüldüğü durumda evlilik doyumsuzluğunun en yüksek olduğu dikkati çekmektedir.

Duygusal ve cinsel aldatma birlikte görüldüğünde evlilikteki doyumsuzluk daha büyüktür. Bu doyumsuzluk, duygusal birlikteliğe girme olasılığı daha yüksek olan kadınları, erkeklere göre evliliklerini bırakıp diğer iliĢkilerini sürdürmeleri sonucuna götürmektedir. Diğer yandan ekonomik faktörler ve ebeveyn sorumlulukları karĢıt faktörler olarak evlilikte kalmaya itmektedir (Brown, 2001).

Orta Atlantik’te aynı metropolitan standart bölgede yaĢayan üç meslek grubundan (ev hanımları, emlak danıĢmanları ve diĢ hekimleri ile asistanlar) 140 kadın, 70 erkek evli bireyin yer aldığı bir çalıĢmada düĢük evlilik doyumu, evlilikdıĢı cinselliğe izin verici tutumun yordayıcısı olarak bulunmuĢtur (Saunders ve Edwards, 1984). Campbell (2009) düĢük düzeyde evlilik doyumu ve cinsel doyumun birlikte aldatma olasılığını artırdığını

35

bulmuĢtur. Glass ve Wright (1977) 831 evli ya da boĢanmıĢ yetiĢkin üzerinde yaptıkları araĢtırmada evlilik dıĢı iliĢkisi olanların evlilik doyumunun daha düĢük olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır. Dabrowski (2010), eĢler arası cinsel doyum ve iliĢki doyumu düĢtükçe aldatmanın arttığını; uzun süreli, mutlu ve cinsel doyumun yüksek olduğu romantik iliĢkilerde ise aldatmanın azaldığını belirlemiĢtir. Allen ve Rhoades (2008), üniversite öğrencileri ve sivil kiĢiler üzerinde yaptıkları araĢtırmalarında her iki grup için de duygusal aldatma ile mevcut iliĢkideki doyumsuzluk arasında iliĢki olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır. Bu araĢtırmalar incelendiğinde Yatırım Modelinin aldatmayla iliĢkisi olduğu ve Yatırım Modeli değiĢkenlerinin aldatmayı yordadığı söylenebilir. Buna göre iliĢki bağlanımı, iliĢki doyumu ve iliĢki yatırımı düĢük, seçeneklerin niteliği yüksek olduğunda aldatma artmaktadır. En güçlü iliĢkiler doyum ile aldatma arasında görülmektedir.