• Sonuç bulunamadı

5. AlpamıĢ Destanı‟nın Varyantları ve Özetleri

2.4. Ortak Hafızanın ġifreleri/Arketipler

2.4.2. Ruhsal Tamamlanma/Anima Animus Arketipi

Evrenin yaratılıĢ doğasına bağlı olarak insan, kadın ve erkek olarak iki cins Ģeklinde yaratılmıĢtır. Bu iki cinsin hem benzer hem de onları birbirinden ayıran farklı özelliklere sahip olmasına paralel olarak oluĢmuĢ; diĢil ve eril imgeler, kiĢilik özelliklerini etkileyerek her bireyin karakterini belirler. “Tüm arketip sistemler arasında yaĢamın tipik durumlarına uyum sağlama imkânı veren en önemli arketip karĢı cinsle iliĢki kurmaya yönelik olandır. Jung karĢı cinse ait arketipi kadınlarda animus, erkeklerde de anima olarak adlandırmıĢtır.” (Stevens 1999: 72).

Her erkeğin içinde bir diĢil, her kadının içinde bir eril imgesi olduğu görüĢü anima-animus kavramıyla adlandırılır. Evrenin yaratılıĢ öyküsünde zıtlıklardan doğan bir uyum vardır ve zıtlıkların ahengi, insan yapısına da yansıtılmıĢtır. Ġki farklı cinsin, birbirinin tersi gibi görünen özellikleri, „zıtlıkların ahenginde‟ olduğu gibi birbirini tamamlayarak bir uyuma dönüĢür. Bir uyum Ģeklinde oluĢmuĢ zıt özellikler; birbirini tamamlayarak kadın ve erkeğin benlik bilincine ulaĢmalarında, anima-animus arketipinin rolünü belirler.

Kadın ve erkeğin sağlıklı bir yaĢam sürmesi ruhsal bütünleğe eriĢmeyle sağlanır. “Anima ve animusun, bireyleĢim sürecinde çok önemli bir görevi vardır: Bilinç ve bilinçdıĢı arasında aracılık yaparlar. Özellikle Jung‟un „persona‟ dediği „dıĢ kiĢilik‟ ve ortak bilinçdıĢı arasında uyum sağlayan etkenlerdir. DıĢ kiĢilik toplum içinde yaĢamanın bize verdiği kiĢiliktir. Eğitim, töreler ve düzenli iliĢkilerin biçimlendirdiği bir yanımızdır.” (Gökeri 1979: 22). Toplumla sağlıklı bir iliĢki için; kiĢinin iç dünyasında, macerasını tamamlayıp olgunlaĢması gerekir.

AlpamıĢ‟ın maceraya atılma sebebi; animaya kavuĢma isteğidir ve bu durum simgesel yolculuğun ana nedenidir. Destanın bütün varyantlarında bu motif, kurgunun merkezine alınmıĢ ve kahramanın; dıĢ merkezden, iç merkeze ulaĢmasında anima figürü, ritüel bir geçiĢ sağlamıĢtır. AlpamıĢ, on dört yaĢına girdiğinde animanın çağrısıyla serüvene atılır ve içindeki diĢil imgeyi bulma amacıyla eyleme geçer.

Kadın ve erkek, birbirini tamamlayan, „ikinin bir olduğu‟ bir bütündür. Destanda, çocuksuzluk motifiyle baĢlayan süreçte; kahramanların olağanüstü doğumunun ardından, onların geleceğini belirleyen beĢik kertmesi gerçekleĢir. BeĢik kertmesi olgusu; birbirleri için yaratılmıĢ olan kahramanları, manevî bir anlamla birbirine bağlar. AlpamıĢ ve Berçin, ġahı Merdan pir tarafından birleĢtirilirler; böylece anima-animus arketipi, dinî bir boyut kazanarak, sembolikleĢir. AlpamıĢ ve Berçin

Kalmak yurdunda; dini güçlerin mistik havasıyla sağlanmıĢ bir atmosferde, ruhen birbirleriyle görüĢerek, eksik olan öteki taraflarına ulaĢarak tamlaĢırlar. AlpamıĢ Destanı‟ndaki bu aĢama; anima-animus arketipinin, ruhsal bir tamlaĢma zeminini ifade ettiğini kanıtlar. Aynı manevî gücün desteğiyle; tamlaĢan kahramanlar, maceraya hazır hale gelerek değiĢim geçirirler. Bamsı Beyrek varyantında, beĢik kertmesi kararı, kahramanların aileleri tarafından verilir:

“Pay Piçen Big aydur: Bigler Allah Ta âla mana bir kız vireçek olur-ise, siz tanık olun, menüm kızum Pay Büre Big oğlına bişik kertme yavuklu olsun didi.” (Ergin 1958: 117).

Ruh, bu âleme geldiğinde eksikliğini hissettiği, aradığı diĢil yönlerinin barındığı ötekidir. AlpamıĢ ve Berçin‟in ruhlarının buluĢması anima-animus arketipinin, ruhsal tamlaĢmayı ifade ederek; içsel bir enerji sağlamasını ifade eder. “Bir kase şarap

Berçin‟in ruhuna verdiler. Berçin‟in ruhu şarabı eline alıp, Alpamış‟ı görüp, sadece kendisinin içmesine gönlü razı olmadı ve Alpamış‟ın ruhuna siz de alın deyip, bir söz söyledi” (Yoldaşoğlu 2000: 113).

Zaman ve mekân kavramının dıĢına çıkan kahramanların ruhları; bu eksende birbirlerini tamamlayarak, aslında bir bütün olduklarını anlarlar. Anima kavramı, metinlere tensel olarak değil; ruhsal olarak yansır. Anima, kahramana içsel bir yolculuk yaptıran simgesel bir rehberdir. Bu Ģekilde birbirini tamamlayan kahramanlar arasında, ruhsal bir iletiĢim gerçekleĢir. Berçin, AlpamıĢ‟ın geldiğini hisseder.

“Kultay Deden kendi önünü göremez, Kultay Deden sana kemik veremez. Kultay kılığında yavrum, baban gelmiştir, Üzüntünü görüp halini sormuştur,

Kultay kılığında düğün evinde gezmektedir, Görüp sana mihribanlık edendir,

Yavrum, baban sana et parçası verendir, İnşallah görürüz o pehlivanı.

123

Solan güle bülbül gelip konmuştur”

(Yoldaşoğlu 2000: 429).

AlpamıĢ Destanı‟nda, anima-animus arketipi kahramanın macerasını baĢlatan sebep olmakla birlikte; anima figürü olan kadın eĢe/sevgiliye, ilk gurbet sonunda kavuĢulur. BireyleĢim sürecinde, kahramanın eĢe/sevgiliye kavuĢması maceranın ilk basamağıdır ve bu durum; anima-animus arketipinin, ruhsal tamlaĢmayı ifade etmesini somutlaĢtırır.

“Bunu duyunca Alpamış, asker topladı, gece gündüz dinlenmeden, attan yere inmeden, hiç durmadan, canını satıp, su yerine kan içip, çok insanları öldürüp, kırk erkek köle ve kırk cariye ile nişanlısını alıp geldi.” (Üçüncü 2006: 77).

AlpamıĢ, bu bilinçle hareket ederken; düĢmana karĢı mücadelesinde öncelikle ruhsal tamlaĢmasını gerçekleĢtirir ve bu aĢama, bir çeĢit hazırlık evresi olarak düĢünülebilir. Kahramanın amacına ulaĢmasında, animanın varlığı; kahramanın, sevgisinden güç alarak ülküsünü gerçekleĢtirmesini sağlar. “Ġnsanoğlunun kalbinde, yakınlık duymak ve baĢkaları tarafından sevilme arzusu yatar.” (Chapman 2002: 17). AlpamıĢ Destanı‟nda, anima-animus arketipinin sevgiyi imleyen görüntüsü, kahramanların güç kazandıkları bir olgu olarak yansıtılır ve Berçin, bu duyguyla düĢmana karĢı, umuda dönüĢen bir direnç kazanır.

“Beni almaya, ne haddiniz var Kalmaklar, Kendi yolunuza gidin bedbahtlar.

Adı Alpamış yarim vardır, Elimde kartalım vardır, Elimde pehlivanım vardır, Katarda buğram vardır, Kış girdiğinde mest olan Tehlikeden korkmayan, Nice güçlüleri yenen,

Varyantların ortak özelliğine bağlı olarak; anima/kadın/eĢ sadakat, vefa ve inancın sembolüne dönüĢür. Kadın eĢin, kahramana olan sevgisi kutsal ve her Ģeyin üstündedir. Kadın kahraman, eĢine olan bağlılığıyla; kendinden emin bir Ģekilde, vefasını gösterir. Sadakat ve gurur timsaline dönüĢen kutsal bir emanet Ģeklinde eĢine, bağlılığını dile getirir.

“Kümüjek-Aru söyledi: „Altı kulaklı kazandan, Her kim olsa yediririm. Altı kat döşeğim,

Alıp-Manaş‟ın döşeğidir. Yedi kulaklı kazandan, Yedi kişiyi doyururum. Yedi kat kunduz döşeğim,

Yalnızca Alıp-Manaş‟ın döşeğidir” (Ergun 1997: 144).

Anima karakteri, vefasını bu Ģekilde bir serzeniĢle dile getirir. DıĢ Ģartlar, kadın kahramanı, baskı altında tutmaya çalıĢsa da kadın kahraman, sevgisinden aldığı güçle direnir. Kam Büre Beg Oğlı Bamsı Beyrek Boyu, anlatısında da kahramanın maceraya atılmadan önceki aĢamada; ruhsal enerji sağlayan güç olarak, anima figürüne ulaĢılır. Sevgi, ruhun en önemli ihtiyacıdır ve bu olgu ruh ikizini bulma tamlaĢma Ģeklinde bir olguyu açımlar. Diğer varyantlarda olduğu gibi bu varyantta da kadın ve erkek kahramanın birbirine olan bağlılığı kahramanın macerasını baĢarıya taĢıyarak; içsel bir süreç olan anima-animus arketipini somutlaĢtırır. Oğuz kızı Banı Çiçek, on altı yıl boyunca Bamsı Beyrek‟i sadakatle bekler.

“Beyrek gideli bam bam depe başına çıkduğum çok Kargu kibi kara saçum yolduğum çok

Güz alması kibi al yanağum yırtduğum çok Gelen-ile gidenden sorduğum çok

Vardı gelmez big yigİdüm han yigidüm Beyrek diyü Ağladuğum çok

125

Sevişdügüm Bamsı Beyrek sen degülsin Altun yüzük senün degüldür

Altun yüzükde çok nişan vardur Altun yüzügi ister-isen nişanın söyle didi. Beyrek aydur” (Ergin 1958: 149).

Beyrek ile Banı Çiçek arasındaki bu diyalog, evliliğin simgesi yüzüğün, iĢaret ve iĢlevini ortaya koyar. Yüzük, on altı yıllık sadakatin ve aĢkın sembolü olarak ifade kazanır. Beyrek, Banı Çiçek‟e sevgi bağının yanında güçlü karakter özelliğiyle de hayrandır.

Kahraman, eĢinde aradığı özellikleri kendisinin diĢi figürü Ģeklinde ifade eder; aynı Ģekilde anima figürü de eĢini, bu özelliklere göre seçer. Varyantların ortak bir motifi de eĢe layık olma adına sevgili için güç ve yiğitlik sergileme aĢamasıdır. AlpamıĢ (Özbekler), Bamsı Beyrek (Oğuz), AlpamıĢa (BaĢkurt), sevgili tarafından sınanırken; AlpamıĢ (Kazak) böyle bir sınavdan geçmez. SavaĢçı kadın özelliği Türk toplumunun her üyesinin, savaĢçı özelliğine vakıf olarak; dünyaya geldiğini gösteren bir soy özelliğidir. Cesareti ve onuru ile toplumun her üyesi gerektiğinde savaĢçı kimliğe bürünür.

“Baba mana bir kız alı vir kim men yirümden turmadın ol turmah gerek, men kara koç atuma binmedin ol binmeh gerek, men karımuma varmadın ol mana baş getürmek gerek, bunun gibi kız alı vir baba mana didi. Pay Püre Han aydur: Oğul sen kız dilemezsin kendüne bir hampa ister-imişsin, oğul meger sen istedügün kız Pay Piçen Big kızı Banu Çiçek ola didi.” (Ergin 1958: 124).

Oğuz varyantında Banu Çiçek, savaĢçı anima karakteriyle; erkek kahramanın yanında tehlikeye karĢı mücadele eden bir Ģekilde tasvir edilir. Banu Çiçek, animus ruhundan aldığı güçle; düĢmana karĢı durur. Bu tasvirlerle Türk kadınının, toplum içindeki geleneksel rolü ve sosyal kimliği çizilir.

AlpamıĢ Destanı‟nın varyantlarında; kadın kahramanın, savaĢçı bir toplumun savaĢçı ruhuyla eĢine destek sağlaması, onu yalnız bırakmaması, akıl ve duygu dengesini koruyan karakteriyle anima figürü, önemli bir rol üstlenir. Kadın; dünya

mekânında yaĢam sunan bir varlık olarak, animus figürüne de bu enerjisiyle yaĢam sunar.

Maceranın baĢında arayıĢa giren kahramanın; yolculuğunu, baĢarıyla tamamlaması için anima figürü olan eĢi bulması önemli bir aĢamadır. BireyleĢme yolculuğunda, ilk karanlığın aĢılması olarak değerlendirdiğimiz bu aĢama; kahramanların karĢılıklı bir Ģekilde anima veya animusunu bulmasını ve erkek-kadın iliĢkisinin destan metninde ele alınıĢ biçimini somutlaĢtırır. Ġlk tamlık aile kurumunun önemine bağlı olarak kahramanın eĢini bulma, yaĢam enerjisine kavuĢma, huzur elde etme eĢiğinin baĢarıyla geçilmesine bağlıdır ve bu aĢama da kahramanın macera öncesi donanım aĢaması içindeki bir süreçtir. BilinçdıĢındaki karanlık yolculuğun bilince, yani aydınlığa ulaĢması bağlamında; animanın/yaĢam enerjisinin dönüĢümü olan eĢe/sevgiliye kavuĢarak kahraman kendini gerçekleĢtirir.