• Sonuç bulunamadı

5. AlpamıĢ Destanı‟nın Varyantları ve Özetleri

2.4. Ortak Hafızanın ġifreleri/Arketipler

2.4.4. KarĢıt Güç/Engellenme/Gölge Arketipi

Gölge, kiĢiliği oluĢturan süreçler basamağında Ġd‟in bencil isteklerinin, karanlık yönelimlerinin, Ego‟ya yaptığı baskının, görüntüleĢmiĢ Ģeklidir ve bu süreçte özellikle duygular, eylemlere yön verir. Jung, gölgeyi açıklarken Freud‟un, cinsel isteklerin ve

135

fiziki ihtiyaçların aktiviteleri yöneten temel etken, söylemine benzer bir ifade kullanır. Jung‟a göre gölge Ego‟nun ilkel yoldaĢıdır. “Gölge, egonun karanlık yüzüdür; potansiyel kötülüğümüz genelde burada saklanmaktadır.” (http://meditativedance. jung- ve-eĢzamanlılık).

Kurmaca metinde, bencil arzularının esiri olan karakterler; gölge arketipini temsil eder. AlpamıĢ Destanı‟nda; Kalmak ġah, Surhayil ve Ultantaz Egolarının kötülüğü temsil eden karanlık arzularını gerçekleĢtirmek amacıyla hareket ederler. Sürhayil, kahramanın amacına ulaĢmasını engelleyen güç olarak; Kalmak ġahı kandırır, fitne ve fesat çıkarır. Kıskanç, yalancı ve kurnazdır. Sürhayil, kahramanın önüne engeller çıkaran yıkıcı güçtür. Gölgenin sembolleri; canavar, ejderha, karanlık ve cadı gibi dönüĢümsel formlardır. Surhayil‟in kötülüğü karĢısındaki sıfatı cadıdır. Gölgenin kontrolünde olan bireyler; Ġd‟in egemen olduğu bir düĢünce ile hareket ederler.

“Gölge, kiĢinin karakterine yansıyarak ya da rüyalarında sembollerle görünür olan bilinçaltının kara güçleridir.” (ġimĢek-ġenocak 2009: 115). Rengi siyah olan gölge arketipi; yutan, yok eden, iyiliğin karĢıtı olan kötülüktür. Sürhayil, Kalmak ġah ve Ultantaz kötülükle beslenen gölge arketipinin temsilcileridir. Kötü duygularımızla yüzleĢmek yerine onları karanlık bir yere atmayı tercih ederiz. Ultantaz, gölgesinin esaretinde; babasına bile zulüm eden bir karĢıt güç olur. Destan metninde Ultantaz‟ın, babasına zulmü Ģöyle ifade edilir:

“Omzuna yüklemişsin su dolu tulumu, Allah almıştır Alpamış‟ını.

İhtiyarlığında etmektedir hizmeti, Eski beye küfretmek ayıptır, Harap etmiştir Baysın elini, Pehlivanı Keşel‟de ölmüştür. İhtiyarlığında böyle etti hizmeti, Yaşlılığında ağlatma bu beyi, İhtiyarlığında hizmetini eder, Azap verirsen, herkes sana güler, Babasını döven ne olur,

Kul olmuş ya sana hizmetkâr, Bazıları kendi halinden bîhaber,

Buna azap vermeye ne gerek var,”

(Yoldaşoğlu 2000: 419).

Gölge, kiĢiliğimizin bencil yönünü ifade eder ve bireyin içsel süreçleriyle varlık kazanır. Ultantaz, gölgenin temsilcisi olarak insani duygularını yitirmiĢ ve toplumsal değerlerin, karĢısında yer almıĢtır. Toplum tarafından kabul görmeyen ilkel yönümüzün istekleri; siyah/karanlık bir tabakadır ve toplumu karĢısına almak düĢüncesiyle bağlantılıdır.

Gölge, karanlık gücün formuna dönüĢürken; sosyal hayatta kabul görmeyecek bir ahlak sergiler ve bu ahlaksal davranıĢlar; toplum tarafından dıĢlanan, kötü özelliklerdir. “Gölgeyi kiĢisel bilinçdıĢımızda bastırmakla beraber onun varlığını yadsıyarak baĢkalarına yansıtırız.” (Stevens 1999: 67). Altay varyantında, kahramanın yakın arkadaĢı olan Ak-Köbön, arkadaĢının onu unutması karĢısında Ġd‟in kötü yönü olan gölge arketipinin eyleme dönüĢen baskınlığıyla hareket eder. Gölgenin bencilliğiyle hareket eden Ak-Köbön, bu durum karĢısında arkadaĢını suçlu göstererek, eylemini haklı görür; böylece kötü olan davranıĢını arkadaĢına yansıtır.

“Doksan kulaç zindana, Ulaşıp geldi.

Alıp-Manaş‟ı görünce Kükreyip bağırdı. Bir tonda gürledi.

“Babana, anana selam gönderdiğinde, Ak-Köbön‟i niye unuttun?

Erke-Koo bacına, Kümüjek-Aru eşine,

Sıcak selamını gönderdiğin de,

Yalnızca beni niye unuttun” (Ergun 1997: 118-119).

Destanda; gölge arketipinin temsilcisi olan karakterler, kahramanın en kutsal değerlerine göz koyar. Kıskançlık ve hırsı Ak-Köbön‟ü en yakın arkadaĢı Alıp-ManaĢ‟a düĢman olma boyutuna getirir. Ak-Köbön, bu duygularla eylemlerini gerçekleĢtirir ve kahramanın en değerlisi olan eĢine sahip olmak ister.

137

“Dönüp gitti

„Kümüjek-Aru güzel gelin, Şimdi benim olur diye,

Kendi kendine sevinip düşündü.” (Ergun 1997: 119).

Gölge, kahramanın yolunu kapatan, ona engeller çıkaran itici bir güçtür. Bamsı Beyrek varyantında Deli Karçar, Bamsı Beyrek‟ten yapılması çok güç olan isteklerde bulunarak onu sıkıĢtırır.

“Dede aydur: Yarımasun yarçımasun, Delü Karçar eyle mal istedi ki hiç bitmesün didi. Pay Püre Big aydur: Hele ne diledi? Dede aydur: Bin aygır dileyüpdür kim kısrağa aşmamış ola, bin dahı buğra diledi kim maya görmemiş ola, bin-de koç dileyüpdür koyun görmemiş ola, bin-de kuyruksuz kulaksuz köpek diledi, bin dahı haraça karaça püreler diledi.” (Ergin 1958: 127).

Bayburd Beyi, aldığı haberle durumun ahlakî boyutunu düĢünmeden; öfkeyle hareket eder ve Bamsı Beyrek varyantının, gölge karakterlerinden biri olur. Banı Çiçek‟e sahip olma arzusu onu yıkıcı ve karĢıt güç haline getirir:

“Bayburd Hisarı bigine haber virdi, aydur: Ne oturursın sultanum, Pay Piçen Big ol sana vireçegi kızı Beyrege virdi, bu gice gerdege girür didi. Yarımasun yarçımasun, ol mel‟un yidi yüz kâfir-ile yılgadı. Beyrek ap alaca gerdegi içinde yiyüp içüp bi-haber oturur-idi. Dün uyhısında kâfir otağa koyıldı.” (Ergin 1958: 130).

Bayburd Beyi, Ġd‟den gelen, isteklerinin sonucunda Bamsı Beyrek‟e düĢman olur. Gölgenin baskınlığıyla hareket eden kiĢi için istekleri, Ego tarafından sorgulanmadan kabul edilir. Bu geliĢmeler, Bamsı Beyrek için on altı yıllık bir esareti getirir.

Gölgenin etkisinde olan karakterlerin tasvirleri de aynı bakıĢ açısıyla yansıtılarak; olumsuz bir portre olarak betimleme yapılır. Ġçsel kötülük, karakterin dıĢ portresine de negatif bir formla yansıtılır. KarĢıt değerlerin dünyasına ait olan gölge karakteri, tümüyle bir kötülük imiyle çizilir. “Elbisesi dizine yetmeyen, başından bela

gitmeyen, boyu bir parmak kadar, insan aklına girmeyen fikri var bir cadı kadın” (Üçüncü 2006: 85).

Kazak varyantında, gölgenin dönüĢümü Ultan için bu özellik yetiĢme çağı boyunca var olan bir karakter özelliğidir. Ultan‟ın büyüme aĢamasındaki tahlili; onun ileride gölgenin bencilliğiyle hareket edeceğinin iĢaretini verir. DoğuĢtan, kötülüğün denetimi altında olan Ultan‟ın bu özelliği, Kazak varyantında Ģöyle nakledilir:

“Aptal gibi büyüdü, Baybörü‟ye sözler söylemeye başladı. Kızdığında „zürriyetsiz, konuşma‟ dediği oldu. Bunu duyan Baybörü Tanrım bana vermezse, bu bana oğul olamaz” (Üçüncü 2006: 77).

BaĢkurt anlatısında da kurgu aynıdır. Koltaba, gizli ve örtük olan gölge arketipinin yapısına uygun olarak; ülkü değerler dünyasının sembol ve kavramlarına karĢı savaĢ açar. Gölgenin misyonu, karĢıt güç olmak ve kahramanı sınavlar yolunda engellemektir. “Koltaba, Alpamışa‟nın yokluğundan faydalanıp, onun bütün servetini

alıp sahip olmuş; Karluğas‟ı hizmetçi etmiş; Barsınhılıv‟ı kendisine almayı düşünmüş. Hiç durmadan Barsınhılıv‟a elçiler göndermiş. Fakat, Barsınhılıv, asla kabul etmemiş.”(Ergun-İbrahimov 2001:112).

Koltaba, bütünlüğe ulaĢamamıĢ karakter özelliğine bağlı olarak; kahramanın sevgi evreninin üyelerine acı çektirir. Nefret ve kötülükle beslenir. BaĢkurt varyantında olduğu gibi AlpamıĢ Destanı‟nın bütün varyantlarında, gölgelerine yenik düĢen karakterlerin iĢlevi aynıdır. Gölge tipi; destanın varyantlarında, sevgiliyi almaya çalıĢan, maceranın baĢarıya ulaĢmasında engelleyici ve yıkıcı gücü temsil eder. Ġsimler farklılaĢsa da bu karakterler, aynı özelliklere sahip olmalarıyla olumsuz bir tip özelliği kazanırlar.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. ALPAMIġ DESTANI‟NDA FOLKLORĠK UNSURLAR

Folklor; halk tarafından oluĢturulmuĢ, toplumu birleĢtiren maddî ve manevî değerler bütünüdür ve bu değerlerin toplum hafızasındaki görünümü de kültürel belleği ifade eder. “Kültürel bellek geçmiĢin belli noktalarına yönelir. GeçmiĢ onda da olduğu gibi kalmaz, daha çok anının bağlandığı sembolik figürlerde yoğunlaĢır.” (Assmann 2001: 55). Kültür, yaĢayıĢ ve düĢünüĢü içererek; kuĢaktan kuĢağa aktarılır.

Kültürel bellek, milleti bütünleĢtiren sembolik bir mekândır ve toplumun yaĢam öyküsüne dayanan ortak hafızayla ĢekillenmiĢ halk kültürünü ifade eder. “Grup ve mekân bir arada, sembolik bir ortak yaĢam kurarlar; grup kendi mekânından ayrı düĢse de, bu birlikteliği, kutsal mekânları sembolik olarak yeniden üreterek yaĢatır.” (Assmann 2001: 43). Bu sembolik mekânda kayıtlı olan değerler; farklı coğrafya, zaman ve grupları aynı çatı altında toplar.

Halkın ortak değerlerini içeren folklor; millî kültür halini alır. Kültür durağan değildir geliĢen, değiĢen yapısıyla canlılık gösterir. Farklı dönemlerde yaĢamıĢ gruplar bu iliĢkiyle birleĢerek kültürün sahipleri olurlar. “Bu bağlamda bireysel olan, çeĢitli grupların ortak belleğinin mekânı olarak toplumsal bellekle kurulan benzersiz iliĢki ve bu iliĢkilerin her birinin kendine özgülüğüdür.” (Assmann 2001: 41).

Halk kültürü, kiĢinin sosyalleĢmesini sağlayan biz kimliğini yansıtır. “Kendini grup olarak sağlamlaĢtırmak isteyen her topluluk sadece içsel iletiĢim biçimlerinin sahnesi olarak değil, aynı zamanda kimliklerinin sembolü ve hatıralarının dayanak noktası olarak bu tür mekânları yaratmak ve garanti altına almak ister.” (Assmann 2001: 43). Biz kimliğini oluĢturmak isteyen her birey, millî kimliği içeren; halk kültürünü bilmek zorundadır ve AlpamıĢ Destanı bu anlamda geniĢ bir içeriğe sahiptir.

3.1. GeçiĢ Dönemleri

GeçiĢ dönemleri olarak adlandırılan aĢamalar, her insan için ortak ve ardıl yaĢam öyküsünü oluĢturur. Dünyaya geliĢ anlamında doğum, bir ömrün adanmıĢlığıyla evlilik ve zamanın dolması olarak ölüm; bu üç aĢama cemiyete, millî kimliğe bağlı geleneğe ve değer yargılarına paralel biçimde her ferdin geçirdiği evrelerdir. “ĠĢte bundan dolayı, örf, âdet, gelenek ve göreneklerin canlı bir Ģekilde yaĢatıldığı „geçiĢ dönemleri‟, bir milleti baĢka milletlerden ayıran kültürel değerlerin baĢında gelir.” (ġimĢek 2003: 135).

ĠnanıĢlara bağlı olarak; geçiĢ dönemleri, millî karakterin zengin kültürünü somut olarak ifade eder.

Bu bölümde Sedat Veyis Örnek tarafından „doğum, evlenme ve ölüm‟ ana baĢlıkları çerçevesinde alt baĢlıklara ayrılan „geçiĢ dönemleri‟ destanın varyantlarında, bulunan baĢlıklar altında ele alınmıĢtır. (Örnek 1976). Buna bağlı olarak mevcut alt baĢlıkların kültürel yapı içinde varyantlardaki dönüĢümleri değerlendirilmiĢtir. Temel varyant olarak aldığımız Özbek varyantında, kiĢinin dönüm noktaları olan geçiĢ aĢamaları ayrıntılı olarak ele alınmıĢtır. Doğum, evlilik ve ölüm kurmaca gerçeğe dayanan destanın merkezine yerleĢerek, kahramanın rotasını belirlemiĢtir.