• Sonuç bulunamadı

5. AlpamıĢ Destanı‟nın Varyantları ve Özetleri

2.4. Ortak Hafızanın ġifreleri/Arketipler

3.1.2. Çocuk

3.1.2.1.2. Adı Belirleyen Etmenler

Millî bir özellik olarak; çocuğa ad verilmesi, geçiĢ aĢamalarında en çok önemsenen süreçlerden biridir ve bu durum, edebî eserin Ģuurunda da yer alır. Kahramanın en önemli özelliği; hüner göstererek, kendini ispatlayarak, isim almasıdır. Bu isim, onun toplum tarafından onanmasını sağlar. Ġsmini hakkıyla kazanan kahraman, artık zorlu sınavları kazanacağının teminatını vermiĢ demektir. “Türklerde çocuk adını ancak bir kahramanlık gösterdikten sonra alır. Eğer kahramanlık göstermezse adsız kalır veya ilk adıyla dolaĢır. Bunu birçok destanımızda görürüz.” (Ergun 1990: 20).

Türk destanlarında „alp‟ sözcüğü, kahraman bir toplumun savaĢçı ve mücadeleci kimliğini taĢır ve bu anlamıyla; kahramanlara, „alp kiĢi‟ özelliğini kazandırır. AraĢtırmacılar, AlpamıĢ isminin Bamsı Beyrek ismi ile bağlantılı olduğunu ileri sürmüĢlerdir. “AraĢtırıcılar AlpamıĢla Bamsı Beyrek arasında iliĢki kurarak, AlpamıĢ adının Alp+ Bamsı‟dan geldiğini söylerler.” (Ergun 1990: 19). Bu görüĢ; kahramanlık gösterme Ģartının, ismi belirlediğini gösterir. Alplik kavramı, gelenekle kaynaĢmıĢ olarak; ismin anlamına yansır.

Türk kültüründe köklü bir geçmiĢe sahip olan ad verme geleneğinin yaygın bir Ģekli bir büyüğün ad vermesidir. Destanda Pirin, çocukların doğumundan sonra gelip çocuklara, ad vermesi bunun bir örneğidir. “Buradan gitseniz, halkı toplayıp, sofra

düzüp düğün-eğlenceler yapsanız, düğüne derviş olarak gelip, çocukların adını kendim koyup gelirim.” (Yoldaşoğlu 2000: 26).

Din büyükleri, toplumsal bütünlük anlamında; törenler aracılığıyla kiĢiler arasında, birleĢtirici güç rolünü üstlenirler. “Türk isim verme geleneği ile ilgili inançların altında kiĢioğlu kutsiyeti, atanın kutsallığı, hakan‟ın kutsallığı, göğün kutsallığı, yerin kutsallığı gibi bazı kutsiyetler vardı ve bunlar günümüze kadar, kısmen veya kılık değiĢtirerek gelmiĢlerdir.” (Kalafat 2007: 126-127).

Anlatılarımızda, toplumun saygı duyulan ulu Ģahsiyetleri, atalar kültünü yaĢatarak; kahramana ad koyar ve kahramanın geleceğiyle ilgili öngörüleri de bu din büyüğü açıklar. Kazak varyantında bu manevî gücü taĢıyan evliya, çocuklara ad koyar.

“Evliya oğluna Alpamış, kızına Karlıgaş adını ver dedi. Oğlun on yaşında il tutar, bedenine ok girmez, kılıç kesmez, ateşte yanmaz, suda batmaz, kendin ise Han olursun dedi. O zaman Baybörü kalkıp sevinerek evine geldi. Hanımı hamile kaldı, dokuz ay on gün sonra oğlu doğdu. Adını Alpamış koydu. (Üçüncü 2006: 77).

Bamsı Beyrek anlatısında; Beyrek, on beĢ yaĢına girer ancak bu durum ad almak için yeterli görülmez; çünkü ad almanın tek Ģartı kahramanlık göstermektir. Beyrek, ad almak için kahramanlık göstermek zorundadır. Bu durum anlatı da özellikle vurgulanır:

“Pay Pürenün oğlı biş yaşına girdi, biş yaşından on yaşına girdi, on yaşından on biş yaşına girdi. Çaya baksa çalımlu çal-kara kuş erdemlü bir gözel yahşı yigit oldı. Ol zamanda bir oğlan baş kesmese kan dökmese ad komazlaridi.” (Ergin 1958: 118).

145

Ad almak, kiĢinin varlığını somutlaĢtırmasıdır ve geleneğe göre ad alan kiĢi buna hak kazandığını ispatlamak zorundadır. “Roux, kahramanın kazanması gereken dövüĢ motifini, Oğuz Kağan anlatısından örnek vererek erginlenme dövüĢü olarak adlandırır. Roux‟ya göre bu öykü oldukça karmâĢıktır, ancak kesin olarak erkeklerin toplumuna giriĢi ve evlenmeye eĢdeğer Ģekilde bir kadın almayı sağlayan ergenlik ritüelinin dövüĢünü açıklamaktadır.” (Özkan 2006: 53). Kahramanlık göstermek, yetiĢkinler dünyasına girmenin Ģartıdır. Pay Püre Big‟in sözleri, kahramanlık göstermenin önemini ortaya koyar:

“Pay Püre Big aydur: Mere benüm oğlum baş-mı kesdi kan-mı dökdi? Beli baş kesdi, kan dökdi, adam ahtardı didiler. Mere bu oğlana ad koyasınça var-mıdur didi. Beli sultanum artukdur didiler.” (Ergin 1958: 120).

Kan döken, baĢ kesen Bamsı; yetiĢkin bir bireyin davranıĢlarını sergileyerek; bireyleĢme yolculuğunda kendini gösterir. Ad alma aĢaması, kahramanın maceraya hazır duruma geldiğini içeren bir sonuç ortaya koyar. Roux‟a göre: “Öldürme, ergenlik, isim alınması ve evlenme arasında bir bağlantı vardır. Kahramanın/erkek çocuğun, erginlenme süreci; bir “kan dökme” ile baĢlayıp evlenme ile birbirine bağlanır.” (Özkan 2006: 38). Kan dökme, kahramanlık, ergenlik ve erginlenme aĢamaları aynı düzleme taĢınır.

BaĢkurt varyantında çocuğun doğumundan sonra babası Akkübek, toy düzenler ve olağanüstü özelliklerle büyüyen kahramana, alp Ģahsiyetini tanımlayan AlpamıĢa ismi konur. Toy sırasında sıncı, bilici kimliğiyle çocuğun gelecekte büyük bir kahraman olacağını söyler: “Akkübek‟in oğlu olağanüstü doğmuş. O, ay büyümesini günde

büyüyüp, yıl büyümesini ayda büyüyüp, bir günlükken yürüyüp, ikinci günde sokağa çıkıp çocuklarla koşuşup, atlayıp oynamaya başlamış (de). Akkübek, bu duruma şaşırıp kalıp meşhur sıncısını çağırtmış. Bilici: “Çocuğun böyle büyümesine şaşılmayınız. O çok güçlü büyük bir alp olacak. Onun adını Alpamışa diye koyalım” (Ergun-İbrahimov 2001: 106).

Günümüzde bu görevi toplumun saygın bir kiĢisi veya dinsel bir kimliğe sahip olan kiĢiler yerine getirir. Topluma mal olmuĢ kiĢilerin, din büyüklerinin, çok sevilen bir kiĢinin adının verilmesi gibi etmenler ismi belirleyen etmenlerdir.

3.1.2.1.2.1. Tarihî Kahraman ve Siyasî Liderlerle Ġlgili Adlar

Tarihî Ģahsiyetler, halkın gözünde yüce bir değerde görülür ve yeni doğan çocuğa tarihî bir Ģahsiyetin adı verilir; böylece adı verilen Ģahsa duyulan sevgi ve saygı gösterilmiĢ olur. “KiĢilerin adlarına benzediği; belli adların da kiĢileri ve kiĢilikleri çağrıĢtırdığı söylenmiĢtir.” (Kibar 2005: 18). AlpamıĢ, alplerin sonuncusu anlamına gelen bir isimdir. Hekimbek yedi yaĢına girdiğinde kahramanlık gösterir ve gösterilen maharete karĢılık halk tarafından layık görülen ismini alır:

“Dostları çok memnun oldu. O zaman bütün halk toplanıp, gelip söyledi: „Dünyadan bir eksik doksan alp geçti, Alplerin başkanı Rüstem-i Dastan idi, sonu da bu Alpamış Alp olsun. Doksan alpin biri olarak sayılsın‟ dedi. Sonra Alpamışbek alp olup, doksan alpten biri olup, alp adının sahibi olup, yedi yaşında Alpamış adı koyuldu. İşte bunun için yedi yaşında yayı kaldırıp attığı için Alpamış‟a alp adı verildi. Böyle olup, bu yerdeki insanlar da gitti, herkes evine döndü.”(Yoldaşoğlu 2000: 28).

Ad var olmaktır ve kiĢiyi baĢkalarından ayıran bir özelliktir. AlpamıĢ, gücünü Ġslam mistizminden alır. Toplum içinde sosyal bir statü kazanma bağlamında, ad verilme Ģekilleri önem arz eder. “ġu halde, hangi yandan bakılırsa bakılsın, ad gerek kiĢisel, gerekse toplumsal karakteriyle, yaĢam düzeninin en önemli simgelerinden birisi olarak karĢımıza çıkmaktadır.” (Örnek 1976: 148). Ġsmin hem kiĢisel hem de toplumsal değeri vardır.

3.1.2.1.2.2. ÖlmüĢ Büyüklerle Ġlgili Adlar

ÖlmüĢ büyüklerin adlarının yeni doğan bireye verilmesinde sevgi, saygı ve yâd etme olgusu mevcuttur. Berçin, AlpamıĢ‟ın ölüm haberini aldığında hamiledir ve eĢinden kalan emanet anlamında oğluna, Yadgar ismini verir. “Bu türden adlar „ölenlerin adlarının yerde kalmaması; onları hatırdan çıkarmama, yaĢatma, saygı ve sevgiyle anma‟ amacıyla konulmaktadır.” ( Örnek 1976: 156).

AlpamıĢ Destanı‟nda, Yadgar‟ın isminin konma hikâyesi, ölmüĢ büyüklerin isminin verilmesine örnektir. Bu isim, AlpamıĢ‟ın adı olmasa da babasının adının yaĢatılması gayesiyle konduğu için bu özelliğe sahiptir. “Adlar çağrıĢım ve kabulleriyle hayatımızda yer alır, anlam kazanır.” (Kibar 2005: 16). Böylelikle isimlere ruh

147

kazandırılır. Yadgar ismi, destan metninde AlpamıĢ‟tan kalan emaneti çağrıĢtırır ve bu Ģekilde kabul edilir.

“Alpamış esir düşeli epey vakit geçmişti, herkesin aklından çıkmıştı. Ölmedi demekle hiç kimse inanmazdı. Alpamış esir düştüğü sırada, Berçin hamile idi, doğum yapmış, Alpamış‟ın yerini tutar diye adını Yadgâr koymuştu.” (Yoldaşoğlu 2000: 278).

Berçin, eĢine olan sevgisini; ondan emanet olarak gördüğü oğluna, Yadgar/Yadigar ismini vererek ifade eder. AlpamıĢ‟ın ismi Yadgâr ile devamlılık kazanır.