• Sonuç bulunamadı

5. AlpamıĢ Destanı‟nın Varyantları ve Özetleri

1.4. Mekân

1.4.2. Olgusal Mekân

Kahramanın fiziksel ve ruhsal görüngüsü, mekân aracılığıyla verilir ve bunun sonucunda olgusal mekân, metinlerde kahramanların ruhsal durumunu tanımlayan olgu, olarak ifade kazanır. “Vakanın mahiyeti, çok defa mekân tasvirlerine ayrılan satırlarda sezdirilir. Bu bakımdan mekân tasfirlerinin sinemada film baĢlamadan önce musikiye benzer bir fonksiyonu vardır.” (AktaĢ 1991: 143).

79

Ġnsan mekânı etkileyerek kendine bir alan yaratır; çünkü insanın olduğu her yerde mekân olgusu bulunur. Ġnsan bulunduğu durum içinde de bir mekâna bağlanır ve bu durum insan-mekân iliĢkisinin psikolojik bağlamda yansımasının göstergesidir.

“KiĢi-yer özdeĢliğinin derinlemesine tahlile tabi tutulduğu olgusal mekânlar: a. LabirentleĢen dünya, kapalı mekânlar, dar mekânlar

b. Sınırları sonsuza açılan mekânlar, açık ve geniĢ mekânlar olarak iki baĢlık altında izah edilebilir.” (Ġçli 2008: 343).

Mekân, insanın dönüĢümlerini içererek yaĢadığı yerde de karĢılık bulur ve coğrafyaya paralel olarak, iç dünyanın dıĢ dünyadaki karĢılığı ile somutlaĢtırılır. KiĢi içsel süreç ve coğrafya arasındaki iliĢkinin görüntüsü olarak psikolojik mekân, düzleme taĢınır. AlpamıĢ Destanı, edebî bir metin bağlamında kahramanların ruhsal durumlarını gerçekçi bir çizgiyle sunar.

1.4.2.1. Labirent/Kapalı/Dar Mekânlar

Kapalı/dar mekânlar, olgusal mekânın insan üzerindeki etkisi bağlamında; olaylar karĢısında aciz kalmayı, sıkıĢmayı ve buhranı ifade eder. Baysarı, Kongırat ilinde KökkamıĢ gölünün çevresinde yaĢar ve bu mekân baĢlangıçta onun için açık/geniĢ mekânken kardeĢinin davranıĢıyla bu mekân, Baysarı‟yı daraltan kapalı/dar bir mekân özelliği kazanır. Baysarı, kardeĢine kırılarak öz yurdundan ayrılıĢını ve gurbetteki yurdunu Ģu Ģekilde ifade eder:

“Abim üzdü Baysin elinde, Duramadım Kökkamış gölünde. Zekât dedi, on dört adam gönderdi, Adamları gelip, bana haber verdi, Zekât isteyince gönlüm karardı.

Oğulsuz olduğum için aklıma çok şey geldi, Ağabeyimin sözleri bana dokundu.

Ben de söylediği söze böbürlendim, On dört adamı yakalatıp, öldürdüm, Keşel‟e göçmeyi tercih ettim,

Sizler yoldaş oldunuz o günlerde, Nice günler Keşel‟e doğru yol yürüdüm,

Kökkamış‟tan çıkıp, Akgöl‟e gittim,”

(Yoldaşoğlu 2000: 203).

Baysarı, duygusal bir kırılma Ģeklinde; ağabeyinin davranıĢlarıyla ruhunda açılan yarayla öz vatanını terk eder. Mekân/öz vatan, ağabeyin davranıĢını hatırlatan bir yer olarak ruhun bunalmasına sebep olur ve sonuçta öz yurt, acıların çağrıĢımını içeren bir anlamla terk edilir. KiĢi, sıkıntılı ortamdan kaçmak ister ve bu ortam yutan bunaltan gerilmeye sebep olan bir ortamdır. ÇağrıĢım ve yaĢantılar mekânın ifadesinde etkin bir role sahiptir.

Destanda, ruhsal bir sürecin yansıması olan kapalı/dar/labirent mekân tasviri, özellikle AlpamıĢ‟ın zindan günlerini anlatır. AlpamıĢ, yedi yıl süren esaretini dile getirdiği bölümde; ahının bağrını deldiğini zindanın ömrünü tükettiğini ifade eder:

“Ben yatarım dar zindanda gam çekip, Ben baktım sana, bir göz atıp,

Felek, ahım bağrımı delip, Bilmem, ömrüm zindanda geçip, Pek çok cefa edip bana Kalmaklar, Meskenimi karanlık zindan ettiler, Sonunda Allah bu zindandan kurtarır. Kalmakların zulmüne razı olurum, Razı olmasam, ne yapabilirim,

Gönlümdekileri söyler dururum” (Yoldaşoğlu 2000: 296).

Mekânın, ruhun içselleĢen görüntü Ģeklinde kahramanı bunaltan, yutan kapalılığı kahramanı sıkıĢmıĢ, çaresiz bir ruh haline sokar. Kapalı-dar mekânda, yutucu tüketen bir hava vardır ve insanı sınırlayan hareket alanını kısıtlayan bir ifade taĢır. Olgusal mekân, insan mekân iliĢkisinin ruhsal boyutunu açıklar.

1.4.2.2. Açık/GeniĢ/Ferah Mekânlar

Açık/geniĢ/ferah mekânlar; kahramanın iç dünyasındaki çoĢkunun, mekâna isnat edilmesiyle ifade edilir ve bu Ģekilde mekân da kiĢileĢtirilir. Olgusal bir mekân olan

81

açık/ geniĢ/ferah mekânlar; ruhu olan, bir anlam içeren, önemli bir rol üstlenen yapı birimi biçiminde düĢünülebilir.

“Açık ve geniĢ mekânlar; içtenlik mekânlarıdır. Ġçtenlik, mekânı içten dıĢa doğru çeviren ve açan bir niteliktir. Bu mekânlarda karakter, kendisiyle, çevresi ve bütün evrenle uyuĢum içindedir. Kapalı ve dar mekânlar nasıl çatıĢma mekânları ise, açık ve geniĢ mekânlar da uyumun ve huzurun mekânıdır.” (Korkmaz 2007: 411).

AlpamıĢ, dönüĢ yolculuğunda sevdiklerine kavuĢmanın heyecanıyla içsel enerji sağlarken; uzun yolculuğu da kısacık bir mesafe haline gelir. Yolun zahmeti, mutluluğun hâkimiyetiyle yok olur ve kahraman açık/geniĢ mekânın etkisiyle, sınırları aĢar. Bu süreçte, kahramanı engelleyen sınırlayan bir etki yaĢanmaz; çünkü kahraman huzurlu ve içten bir atmosferle kuĢatılır. AlpamıĢ bu duygularla, atı Bayçibar ile uçarcasına bir Ģekilde yola çıkar:

“Bu sözleri söyler şahin, Gümbürler dağlar taşlar, Sürüp gider Bayçibarı. Gâh yel gibi vızıldayıp gitti, Ayağıyla yere battı,

Değen taş çakılıp gitti, Toprağı toynağından attı, Kendi başına çok adammış gibi, Arkasını toza dumana kattı. Oynattı Bayçibar atı, Nice dağlardan geçti, Bayçibara kamçı vurdu, Aradı Baysın elini,

Yollarını kısalttı” (Yoldaşoğlu 2000: 371).

Kahramanın, öz yurduna dönüĢü sırasında memleketine kavuĢmanın verdiği coĢkuyla, yolu kısalır ve bu durum feraha ulaĢmanın, mutluluğa kavuĢmanın göstergesi Ģeklinde açık/geniĢ/ferah mekâna isnat edilir. Mutluluk, yolun uzunluğunu ortadan kaldırır ve mekâna anlam kazandırır. “Yalnızca topografik bir yer değil, anlam üreten, anıları barındıran, kiĢinin iç dünyasını yansıtan bir değerdir.” (Korkmaz 2007: 402).

KiĢi mekân iliĢkisinde, kiĢinin ruhsal yapısına bağlı olarak; mekâna içsel dünyanın değerleriyle anlamlanan bir iĢlev kazandırılır. Mekânın geniĢliği veya darlığı kiĢinin ruh haline göre belirlenir. Ġnsan, mekânla bütünleĢerek/özdeĢleĢerek iç dünyasına ait imgeleri somut bir ortama taĢır. Açık ve geniĢ mekân sonsuzlukla aynı anlamı ifade eder. KiĢi, mutlu olduğu anlarda yerinde duramayan sınır tanımayan bir enerji taĢır; bu ruhun geniĢliği ve ferahlığı bağlamında, mekâna sınırı olmayan bir sonsuzluk Ģeklinde yansır.