• Sonuç bulunamadı

Rekabet kültürü iktisadi, sosyal ve siyasal alanların tümünü ilgilendiren bir kavramdır.

Genel olarak bir toplumda:3

• Başarının ancak yarışılarak elde edileceği inancı ve uygulaması yaygın ise,

• Yarışın kurallarına uyma eğilimi yüksek ise,

• Yarışın kurallarını hiç kimse kendi çıkarlarına göre belirleyemiyor veya değiştiremiyor ise,

• Kurallara uygun bir yarışın, uzun vadede herkesin çıkarına olduğu inancı yaygın ise rekabet kültürünün gelişmiş olduğu söylenebilir.

Buna karşılık bir toplumda:4

3PINAR, Hamdi; “Rekabet Kültürü”, Erişim: www.rekabetdernegi.org (11.09.2006).

4 PINAR, Hamdi; “Rekabet Kültürü”, Erişim: www.rekabetdernegi.org/rekabet hakkında/htm (11.09.2006)

• Kazanacak olanların belirlenmesi için yarış yapılmıyorsa,

• Yarışa kimlerin katılacağına veya kimlerin başarılı olacağına daha önce başarılı olanlar, veya gücü elinde tutanlar karar veriyorsa,

• Yarışın kuralları yoksa veya kimse mevcut kurallara uymuyorsa,

• Yarışın kurallarını bazı kişiler değiştirebiliyor veya etkileyebiliyorsa,

• Kurallara uygun da olsa kimse adil bir yarışın sonucunu kabul etmeye yanaşmıyorsa, o toplumda rekabet kültürünün gelişmediği söylenebilir.

Rekabet kültürü en fazla iktisadi alanda önem kazanır. Ancak rekabet kültürü siyasal mücadelede, sosyal ve kültürel konularda da büyük önem taşır.5

İktisadi alanda rekabet kültürünün gelişmiş olması:

• Tüketicilerin istedikleri mal ve hizmetleri en uygun koşullarda ve en kaliteli bir şekilde elde etmelerini sağlayarak toplumsal refahı arttırır.

• Kaynakların onu en iyi kullanacakların eline geçmesini Sağlar ve iktisadi gelişmeyi hızlandırır.

• Kıt kaynakların, onları en iyi kullananların eline geçmesini sağlayarak gelirin daha adil dağılımını sağlar, sosyal barışı güçlendirir.

• Bireylerin sahip oldukları enerjiyi pozitif ve verimli amaçlar için kullanmalarını sağlar.

Kısaca rekabet kültürünün gelişmesi negatif ayıklamayı önler pozitif ayıklamayı teşvik eder.

Siyasi alanda rekabet kültürünün gelişmesi de iktidarın ülkeyi en iyi yönetebileceklerin eline geçmesini sağlar. Rekabet Kültürünün geliştiği bir ortamda başarısız olanlar da iktidarı terk etmek durumunda kalırlar.

5PINAR, Hamdi; “Rekabet Kültürü”, Erişim: www.rekabetdernegi.org/rekabet hakkında/htm (11.09.2006)

Sosyal alanda da rekabet kültürünün gelişmiş olması, en iyi sanatçıların, en iyi gazetecilerin, en iyi sivil önderlerin, en iyi bilim adamlarının, en iyi girişimcilerin ön plana çıkmasını kolaylaştır. Rekabet kültürü, tüm toplum fertlerini en yetenekli oldukları alanlara yönelmeye teşvik edilerek herkesin farklı ve yeteneklerine uygun alanlara yönelmesini sağlar.

Rekabet kültürünün gelişmesi aşağıdaki nedenlere bağlıdır:6

Başta ekonomik özgürlükler (girişim özgürlüğü, mülkiyet özgürlüğü ve akit özgürlüğü) olmak üzere siyasal özgürlüklerin (düşünce ve ifade özgürlüğü, seçme seçilme özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi) garanti altına alınması gerekir.

Ekonomik özgürlüklerin garanti altına alınabilmesi hukuk devletinin tüm gerekleriyle oluşturulması ve özgürlüklere getirilecek sınırlamalar veya ihlallerle etkin bir biçimde mücadele edilmesi anlamına gelir.

Rekabet kültürü ancak makro ekonomik dengelerin korunabildiği, enflasyonun en alt düzeylere çekilebildiği bir ortamda mümkün olabilir. Enflasyon hem sebepleri hem de sonuçları itibariyle pozitif ayıklamaya imkan vermeyen ve negatif ayıklamayı teşvik eden bir olgudur. Rekabet kültürü devletin rekabeti sağlamaya yönelik düzenleyici faaliyetlere ağırlık vermesi durumunda daha kolay gelişebilir.7

Rekabet kültürünün gelişebilmesi için rekabet tecrübesi de büyük öneme haizdir.

Rekabet tecrübesi, rekabet ihlallerine ve haksız rekabete karşı mücadele konusunda deneyim kazanılması yanında, rekabetten uzaklaşmanın nasıl kötü sonuçlar verdiğinin de tecrübeyle görülmesini sağlar. Ancak rekabet tecrübesinin oluşabilmesi için mutlaka ekonomik ve siyasal özgürlüklerin gelişmiş olması gerekir.

Rekabetin neden önemli ve yararlı olduğunu anlayabilmek için rekabetin hangi işlevleri yerine getirdiğini sorgulamak gerekir. Rekabetin en önemli işlevlerinden birisi

“tüketici egemenliği”ni sağlamaktır. Tüketici egemenliği, bir toplumda hangi malların üretileceğine tüketicilerin karar vermesi demektir. Rekabetin geçerli olduğu bir toplumda üreticiler hangi malların üretileceğine karar veriyor gibi görünseler de asıl karar verici tüketicilerdir. Çünkü rekabet ortamında tüketicilerin isteklerini göz ardı

6 PINAR, Hamdi; “Rekabet Kültürü”, Erişim: www.rekabetdernegi.org (11.09.2006).

7 AYAYDIN, Aydın; “ Rekabet İhlalleri” Erişim: www.rekabetdernegi.org (11.09.2006).

eden üreticiler başarılı olma şansına sahip değillerdir. Tüketici isteklerini doğru tahmin edebilmek, rekabet ortamında başarının olmazsa olmaz bir koşuludur.

Rekabetin diğer önemli bir işlevi, seçme özgürlüğünü sağlamaktır.8

Rekabetin bir diğer işlevi, kaynak dağılımında (tahsisinde) etkinliği sağlamaktır.

Kaynak tahsisinde etkinlik, en basit anlamıyla en çok istenilen malların ve hizmetlerin en uygun teknolojiler kullanılarak toplum refahını en yüksek seviyeye çıkaracak şekilde kullanımını ifade eder. Bu bağlamda rekabet firma içinde de kaynakların en iyi biçimde kullanımını teşvik eden bir süreçtir.

Rekabetin önemini arttıran faktörlerden birisi de teknolojik yeniliklerdir.

Rekabet tüm firmaları en yeni ve en ileri teknolojiyi uygulamaya mecbur eder. Diğer taraftan rekabet, yeni teknolojilerin ortaya çıkmasını da teşvik eder. Sınai mülkiyetin korunması, yeni teknolojilerin yaygınlaşmasını sınırlasa da, rekabet, gönüllü teknoloji transferini ve firmaları farklı teknolojileri bulmaya teşvik edecek etkiler de yaratır.

Rekabetin yukarıdaki işlevleri yapabilmesi açısından etkin olmayan girişimleri devre dışı bırakma ve yeni girişimcileri cezp etme etkisi büyük önem taşır. Rekabet ortamında firmalar ayakta kalabilmek için kendi iç etkinliklerini en iyi bir biçimde sağlama yanında, toplumun isteklerine de en iyi bir biçimde cevap vermek zorundadırlar. Bu açıdan rekabet bir “elek işlevi” yapar. Başarısız işletmelerin yerini başarılı olma iddiasında olanlar doldurur veya başarısız işletmeler yeni girişimlilerce devralınarak daha etkin koşullarda topluma yeniden kazandırılır. Topluma kazandırdığından daha çoğunu tüketen ve ıslahı mümkün olmayan firmalar ise devre dışı bırakılır.9

Rekabetin en önemli işlevlerinden birisi, bireysel çıkarlarla toplumsal çıkarları bağdaştırmasıdır. Rekabet, firmaları her türlü kaynak israfından kaçınmaya, fiyatlarını piyasa koşulları ile uyumlaştırmaya, istenilen malları istenilen zamanda ve yerde sunmaya, en uygun teknolojileri kullanmaya zorlayarak toplumsal açıdan en avantajlı olacak şekilde davranmaya zorlar. Firmalar karlarını maksimum yapabilmek için

8 TÜRKKAN, Erdal; “Rekabet Nedir” Erişim: www.rekabetdernegi.org/rekabet hakkında/htm (11.09.2006)

9 YURTER, Nusret; Türkiye Gıda Perakendeciliğinde Rekabet Stratejileri, Kocatepe Üniversitesi SBE İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi, Afyon, 2003, s.10.

istemeseler de daha düşük fiyattan satmaya, daha kaliteli malları üretmeye ve daha fazla yenilik yapmaya mecbur kalırlar.

Rekabet makro düzeyde hükümetleri de etkin bir biçimde davranmaya zorlar.

Rekabet ortamında alt yapıdaki yetersizlikler, kamu hizmetlerindeki aksamalar veya aşırı vergi yükü daha çok tepki çeker.10

Rekabet, gelir ve servet dağılımının da daha adil olmasını sağlar. Rekabetin geliştiği toplumlarda tekel gücünü kullanarak veya kuralları ihlal ederek sağlanan haksız kazanç yolları tıkalıdır. Ekonomik açıdan varlıklı olan kesimlerin durumlarını sürdürebilmeleri ancak rekabet ortamında başarılı olabildikleri ölçüde mümkündür.

Rekabet ortamında sağlanan giriş serbestliği, bir çeşit fırsat eşitliği sağlar. Aslında rekabet ortamı ekonomik alanda fırsat eşitliğinin sağlandığı ortam demektir. Rekabet ortamının varlığı kamunun keyfi gelir ve servet transferleri yapması açısından da bir engel teşkil eder. En önemlisi de rekabet ortamı, bireyleri kendi kaderlerini değiştirmeye teşvik eder. Rekabet atalete ve bağımlılığa prim vermez. Rekabet herkesin en fazla başarılı olabileceği alanlara yönelmesini teşvik ederek gelir düzeyinin ve gelir dağılımının iyileşmesini de kolaylaştırır.11

Rekabetin neden önemli ve yararlı olduğunu sorgulamanın bir diğer yolu da, rekabet olmasıydı nelerin olabileceğini düşünmektir. Rekabetçi bir düzenin alternatifi tekelciliğin, ayrımcılığın, kayırmacılığın, keyfiliğin, kuralsızlığın zor ve baskının egemen olduğu merkeziyetçi bürokratik düzendir. Böyle bir düzen içinde yüksek refah düzeyine ulaşmış bir örnek ülke yoktur. Özellikle, devletin ekonomiye müdahalesinin şartları ve etkinliği, ülkelerin adil bir rekabet ortamına kavuşmalarında, refah düzey ve dağılımında belirleyici bir rol oynuyor.12