• Sonuç bulunamadı

Regülasyon Reformları

D- Neoliberal Devletin Oluşturulmaya Çalışıldığı Yıllar

I- Regülasyon Reformları

Devletin yeni dönemde, düzenleyici, denetleyici ve kolaylaştırıcı olması istenmektedir.404 Devletin müdahaleciliğiyle değil, düzenleyiciliği ve denetleyiciliğiyle ön plana çıkması önerilmektedir. Devletin kolaylaştırıcı olması, sermayenin önünü tıkayıcı, engelleyici tedbirleri kaldırması ve özel sektörle rekabet etmemesi, yalnızca özel sektörün önünü açıcı ve piyasayı düzenleyici faaliyetlerde bulunması anlamına gelir. Devletin, doğrudan üretim alanına girerek özel sektörle rekabet etmemesi istenmektedir. Bunu sağlayacak yapı bakanlık tipi örgütlenme değil, üst kurul tipi örgütlenmedir. Piyasada birbiriyle rekabet eden birden fazla aynı işi yapan şirket olacaktır. Henüz özelleştirilmemiş olan kamu şirketleri de diğer özel sektör şirketleri ile aynı statüdedir. Üst kurul piyasanın problemsiz işlemesi için her türlü düzenlemeyi ve denetimi yapmakla görevlidir. Düzenleyici ve denetleyici kurullar, piyasaya doğrudan müdahale etmedikleri gibi, bunun karşılığında piyasada çıkabilecek aksaklıkları piyasa lehine düzenlerken ve denetlerken, aynı zamanda yeni iktidar modeli olan yönetişimin kalelerini oluşturmuşlardır.

404 Mustafa Taşar, “Turizm Bakanı Sayın Mustafa Taşar’ın Malatya-Arapkir Bağbozumu Festivali’nde Yaptığı Konuşma”, www.mustafatasar.gen.tr/ 8 Eylül 2001/ (23.4.2004).; Mesut Yılmaz, 4.Olağan Büyük Kongre Açılış Konuşması, www.anap.org.tr/28 Ağustos 1993 / (22.4.2004).

Dolayısıyla, devletin küçültülmesine karşı olan kesimlerin, devletin küçültülmesini anlatırken sosyal devletin tasfiye edildiğini405 ileri sürmeleri doğaldır.

En genel anlamıyla ekonomik ve toplumsal yaşama kamusal araçlarla doğrudan ve dolaylı olarak müdahale etme yetkisini elinde bulunduran devlete, sosyal devlet denilmekteydi. Böylece, bütün ekonomik ve toplumsal yaşama müdahale edebilirken, yalnızca düzenleyicilik ve denetleyiciliğe indirgenmiş bir görev tanımlaması, sosyal devletin küçüldüğünü göstermektedir. Diğer bir ifadeyle bu durum, devletin sosyal devlet formundan çıkarak, düzenleyici devlet formuna girdiğinin bir kanıtıdır.

Tablo 5’in incelenmesinden çıkan sonuç; devletin küçültülmesinden yana olanlar devletin görev alanının, personel sayısının, örgütsel yapısının büyüdüğü, hantallaştığı, verimsizleştiği, aşırı merkeziyetçi hale geldiği, müdahaleci olduğu ve özel sektör üzerinde baskı yarattığı buna paralel olarak da harcamalarının arttığı, görev alanının ve harcamaların sınırlandırılması, özelleştirmelerin tamamlanmasını, piyasa koşullarının oluşturulmasını, üretim ve ticaretten çekilerek, bir takım yetkilerinin yerel yönetimler, STK’lar ve özel sektöre bırakılarak, denetleyici ve düzenleyici yapıya kavuşturulacak biçimde devletin yeniden yapılandırılması gerektiğini savunmaktadırlar. Devletin küçültülmesine karşı olanlarsa, genellikle uygulanan politikaların yarattığı olumsuz sonuçlardan örnekler vererek, devletin küçültülmesinin doğru olmadığını ileri sürmektedirler. İlk grup daha aktif bir pozisyondayken, ikinci grup savunma üzerinden hareket ettiğinden pasif bir konumda kalmıştır. Bu tablo aynı zamanda, dünyada devletin küçültülmesinin gerekçeleri ve yöntemleriyle birebirlik sergilemektedir. Buna dayanarak sürecin iç gereksinimlerden değil de dış reflekslerle dinamiklik kazandığı söylenebilir.

Tablo 5’in dipnotlarına baktığımızda devletin küçültülmesini savunanlar arasında Türkiye’de liberal bilinen partilerin yöneticileri, başbakanlık ve bakanlık yapanlar; satışları belirli bir seviyenin üzerinde olan ve Türkiye genelinde günlük yayımlanan gazetelerin öne çıkmış köşe yazarları; liberal bilinen dergilerde ve web sitelerinde yazanlar vardır.

Devletin küçültülmesine karşı olanlar arasında ise, ulusalcı çizgide yer alan parlamento dışında bulunan parti temsilcileri, Türk solunun farklı kanatlarında yer

405 Alpaslan Işıklı, “Küresel Saldırı, Devlet ve Sendikalar”, www.bianet.org/30.4.2001/ (21.4.2004).

alan gazete, dergi ve web sitelerinde yazan yazarlar ve akademisyenler, işçi-memur sendikası temsilcileri ve sendika yayın organlarında yapılan açıklamalar, küreselleşme karşıtı gruplar yer almaktadır.

Tablo 5’e göre;406 1980 sonrası icra makamında bulunanlar ve onları destekleyen basın temsilcileri aktif olarak devletin küçültülmesi politikalarının Türkiye’de yönlendiricisi olurlarken, işçi ve memur sendikaları, solda yer alan akademisyenler, ulusalcı çizgide yer alan siyasi partiler, küreselleşme karşıtı gruplar devletin küçültülmesi politikalarına karşı eleştiriler getirmişlerdir. Kapitalist sistem,407 bir dönem sosyal refah devletini sosyalist devlet modeline alternatif olarak öne çıkarmış, bu tehlikeyi bertaraf edebilmek için de emekçi sınıfların birçok ekonomik ve sosyal haklar elde etmesine göz yummuştu. Daha sonra dünyada, kapitalist sistem nasıl sosyal refah devleti ve sosyalist devlet uygulamasını aynı anda tasfiye etmeyi başardıysa; Türkiye’de de kapitalist sistem, bir yandan sosyal devleti ve onu savunanları tasfiye etmeye çalışırken, diğer yandan da devletin küçültülmesi politikalarının uygulayıcılarının siyasetten tasfiyelerini sağlamıştır. Daha önce araç olarak kullandığı bu kesimi, uygulattığı politikaların sonucu, geniş halk kitlelerinin gözünde itibar kaybettirmiştir. Bu durumda kazanan, uluslararası kapitalist sistem ve onun yeni devlet formudur. Kapitalist sistemin bütün devlet formlarını “sigorta devlet” olarak isimlendirdiğimizi hatırlarsak, sistem kendisi dışındaki her şeyi kullanıp bir kenara atabilmektedir. Yani, sigorta yandığında, sigortanın kalınlığını belirleyen bütün teller yanmakta, artık yeni kullanılacak sigorta, sistemi yeniden güvence altına almak üzere yeni tellerle sarılmaktadır. Düzenleyici ve etkin devletin bütün unsurları, bu yeni telleri oluşturmaktadır.

Sonuç olarak Türkiye’de devlet, asli görevleriyle sınırlandırılmak istenmesine rağmen, hala kimi büyük altyapı yatırımlarını yapmakta, eğitim ve sağlık alanında bir takım özelleştirmeler yapılmış olduğu halde hizmet sunmaya devam etmekte, fakat fiyatlandırılmış bir hizmet sunumu söz konusu olmaktadır.

406 Tablo dışı yorum yapacak olursak bu sayı genişletilebilir. Sermaye örgütü temsilcileri, liberal akademisyenler, uzmanlar vs.

407 Komünizmde piyasa ekonomisi giderek genişlerken, kapitalizmde bu, devletin etkin olduğu alanın genişlemesi ve piyasanın sosyalleşmesiyle ortaya çıkacaktır. İlginç olan nokta, kapitalizmin hem komünizmi hem sosyal refah devletini, on yıl sonra yıkacağının öngörülememesidir. Bkz: Gülten Kazgan, Küreselleşme ve Ulus-Devlet, Yeni Ekonomik Düzen, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yaynları, genişletilmiş basım, 2000, s. 214.

Kamu harcamaları bütün dünyada olduğu gibi azaltılmaya çalışılmasına rağmen, belirli bir oranda yükselmeye devam etmektedir. Ama faiz dışı fazla verilmesi konusunda hem hükümet hem de IMF gereken hassasiyeti göstermektedir.

Ücret ve maaşlar baskı altında tutulmaya devam edilmektedir.

Personel alımları özellikle iç ve dış güvenlik, eğitim ve sağlık alanlarında sürdürülmektedir. Ama daimi statüde personel istihdamından sözleşmeli statüde istihdama kayış vardır. Özellikle temizlik, yemek vs. gibi hizmetler dışarıdan hizmet alımı yoluyla gerçekleştirildiği için bu hizmetleri görecek personel istihdamı yapılmamaktadır.

Gereksiz olduğu düşünülen birimler kapatılmaktadır. Özellikle taşrada yer alan bazı birimler bu gerekçeyle kapatılmaktadırlar.

Devletin üretim ve ticaretten çekilmesiyle, piyasa ekonomisi koşulları sağlanmış ve devletin sunduğu hizmetleri özel sektör kuruluşları rekabet içinde sunar hale gelmiştir. Devletin bazı tekelci yetkilerinin STK ve özel sektöre devredilmesi söz konusu olmuştur.

Türkiye’de özelleştirmeler, direnmelere rağmen sürdürülmüştür. Hemen hemen özelleştirmenin girmediği herhangi bir sektör kalmamıştır. İlk etapta yerli firmaların da bulunduğu konsorsiyumlar tarafından alınan bir takım kamu tekelleri, daha sonrasında çeşitli bahanelerle yabancı şirketlere devredilmiş ya da edilmek istenmektedir.

Sosyal devlet tasfiye edilirken, yerine kurulan devlet neoliberal devlet (düzenleyici, etkin devlet) felsefesine uygun olarak yapılandırılmaktadır.

Merkezi yönetimin bazı yetkileri yerel yönetimlere devredilerek yerel yönetimler güçlendirilmeye çalışılmaktadır.

Piyasa görünmez elin insafına terk edilemeyecek kadar önemli olduğu için, özellikle hassas sektörler başta olmak üzere üst kurullar kurularak, piyasa onların eliyle düzenlenip denetlenmektedir.

Eğer bu üst kurullar olmazsa, uluslararası sermaye risk üstlenmek zorunda kalacaktır. Uygulanan devletin küçültülmesi politikalarının olumsuz sonuçlarının ortaya çıkmasıyla, zaman zaman ülkelerde siyasal iktidar değişmeleri meydana gelse bile yatırımlar bu üst kurullar sayesinde güvencededir.

III- Devletin Küçültülmesi Kavramının Ulusal ve Uluslararası Politika